1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. 16 ŞUBAT 1916 ERZURUM’UN KARA GÜNÜ
16 ŞUBAT 1916 ERZURUM’UN KARA GÜNÜ

16 ŞUBAT 1916 ERZURUM’UN KARA GÜNÜ

Erdal Güzel yazdı...

A+A-

Anadolu, askeri ve siyasi açıdan elde tutulması oldukça güç olan bir vatan toprağıdır. İç ve dış tehditlerin eksik olmadığı bu coğrafyada ayakta kalmak, büyük bedeller ödemekle mümkün olmaktadır.

Bulunduğumuz coğrafyanın şartları bizi böyle bir mücadelenin içinde olmaya zorlamakta, dolayısıyla her karış toprak için şehitler vermekteyiz

Kanla, irfanla kurmuş olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik tehdit ve saldırılar dün olduğu gibi bu gün de sürmektedir. Bağımsızlığın, acı, gözyaşı ve kan ile sağlandığı vatanımızda bu bedeli en fazla ödeyen şehirlerin başında Erzurum gelmektedir.

Hatırlanacağı üzere Erzurum, son olarak 16 Şubat 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilmiş, bu karanlık günler iki yıl sürmüştür.

Acının, ıstırabın, gözyaşının eksik olmadığı bu esaret günlerinde göçler yola dizilmiş,1917 Ekim Devrimi münasebetiyle ülkelerine dönen Rus kuvvetlerinden sonra, şehri ellerine geçiren azgın Ermeni çeteleri, çocuk, kadın, yaşlı demeden binlerce Erzurumluyu hunharca katletmiştir.

Aradan geçen bir asra rağmen, bugün Yanık Dere Şehitliği’nde, Ilıca’da, Alaca’da, Yeşilyayla’da, Cinis’te, Tepeköy’de ve şehrin eski mahallelerinde bu vahşetin izleri hala canlılığını korumaktadır.

 Erzurum, bu kâbus dolu günlerden Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki şanlı ordumuzun İstanbul Kapısı’ndan şehre girmesiyle kurtulmuş, kısa sürede yaralarını sarıp, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ne ev sahipliği yaparak, Milli Mücadele’nin ilk meşalesini yakmıştır.

 Bu karanlık günlerde Erzurumlu, bayrağın, özgürlüğün, vatan toprağının, ordunun, ezanın, vefanın önemini bir kez daha görmüş ;acının, hasretin, gözyaşının, esaretin kıskacında olgunlaşarak, milli refleksin en fazla hissedildiği şehir olarak hafızalara kazınmıştır.

Milletlerin varlıklarını sürdürebilmeleri, geçmişi unutmamaları ve yaşananlardan ders çıkarmaları ile mümkün olmaktadır.

Bu yüzdendir ki tarihçiler “Geçmişi unutanlar, gelecekte aynı şeyleri yaşamaya mahkumdurlar” diyerek bu gerçeğe dikkat çekerler.

Bu bakış açısıyla bir değerlendirme yapıldığında, esaretten özgürlüğe giden bu süreci canlı tutmanın ve gelecek nesillere aktarmanın tarihsel bir sorumluluk olduğu ortaya çıkmaktadır. Düşman işgalinin 109 yılında, Allah yüce milletimize bir daha böyle karanlık günler yaşatmasın diyor, bu aziz vatanı canları uğruna bize emanet eden şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, onların azizi hatıraları önünde saygı ve tazimle eğiliyorum. 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.