1994’den beri Büyükşehiriz ama!
Erzurum 1994 yılından beri Büyükşehir Belediyesi. Çok belediye başkanları geldi ve gitti. Ama Erzurum’un kaderi bir türlü değişmedi. İşte usta gazeteci Mehmet Şener, başkanları ve Erzurum’u masaya yatırdı.
Erzurum Güncel- İşte o çok okunacak ve çok konuşulacak yazının ilk bölümü... Sorun seçende mi, seçilenlerde mi? (1) Hakketmiş miydik, etmemiş miydik artık bahsi diğer… Değil mi ki, Erzurum 1994 yılından beri “büyükşehir” ve aradan tam 17 yıl geçmiş, şu halde “neredeyiz?” sorusuna cevap aramalıyız. Erzurum’la birlikte, Diyarbakır, Samsun, Mersin, Antalya ve Kocaeli gibi iller de büyükşehir unvanı almışlardı. Haydi Antalya’yı turizmden, Kocaeli’ni de sanayiden ötürü ayrı tutalım. Pekala denilebilir ki, Erzurum bu illerle yarışamaz ve aynı hızda kalkınamazdı. Çünkü eşit argümanlara sahip değiliz. Tamam; haklısınız ama ya özellikle Diyarbakır’a ve Samsun’a ne demeli? Onların da iki eli bir başı var, bizim de… Birbirimizi kandırmaya lüzum yok; Erzurum şehircilik açısından, bize en benzeyen Diyarbakır’ın bile çok gerisinde kaldı. Bu noktada başımızı ellerimizin arasına alıp, kendimize sormamız lazım: “Nerede yanlış yapıyoruz ki, Erzurum bir türlü modern bir şehir olamıyor?” Halk mı seçmesini bilmiyor, seçilenler mi çürük çıkıyor? Nedir asıl sorun ki, bu şehir 94 yılından beri, yerel yönetim noktasında bir türlü beklenen sıçramayı yapamıyor? Gelin önce kısa bir tarih yolculuğu yapalım. Belki o zaman aradığımız soruya daha doğru bir cevap bulabiliriz. 94 yılında ülke genelinde olduğu gibi, Erzurum’da da Refah Partisi rüzgarı esiyordu. Ve de ortada Konya ve Sivas modeli vardı. Onlarca il gibi Erzurum da dedi ki, “Bu RP’liler belediyecilikte çok başarılı; biz de RP’li başkanları seçelim ki şehrimiz hasret kaldığı hizmetlere kavuşsun.” Öyle de oldu… Ersan Gemalmaz büyükşehir belediye başkanı oldu; Selahattin Parlak Kazımkarabekir, Muhyettin Aksak Yakutiye, Sıddık Polat Yenişehir ve Ensar Coşkun da Dadaşkent belediye başkanlıklarına seçildiler. Evet kabul etmek lazım ki, RP rüzgarı çok güçlüydü ve halkın tercihinde öncelik rahmetli Erbakan Hoca’ydı. Fakat oy kullanırken, “başkanların tamamı aynı partiden olsun ki, uyum içinde çalışsınlar” şeklinde düşünen seçmen sayısı da az değildi. RP’li başkanların ilk bir iki yılı kuruluş sürecini ikmal etmekle geçti. Halk anlayış gösterdi ve sabırla bekledi. Ama sonu hüsran oldu… Birkaç işi saymazsanız, RP’li belediye başkanları geniş kitleyi hayal kırıklığına uğrattı. Öyle ki, aralarındaki kavgadan, nizadan, kıskançlıktan fırsat bulup da asli işlerine bakamadılar. Gemalmaz Hoca dürüst, namuslu ve ilkeli bir insandı ama bir o kadar da kötü bir belediye başkanıydı. Aynı tarihlerde, bizimle birlikte büyükşehir olmuş belediyeler hamle üstüne hamle yaparken, bizim RP’liler birbirlerinin çukurunu kazmakla meşguldü! Beş yıl sonra siyasi rüzgar bu kez de MHP’den yana esmeye başladı. Sokağın nabzı, MHP’den yana öylesine kuvvetli atıyordu ki, RP’li belediye başkanları başarısız olmamış olsalardı bile, yeniden seçilme şansları çok zayıftı. MHP’nin, belediyecilik adına hiçte güçlü bir referansı yoktu ama ülke genelindeki siyasi konjöktür, özellikle PKK olayları MHP’yi flaş hale getirmişti. Artık besbelliydi ki, 99 yerel seçimlerinin en azından Erzurum’daki galibi MHP olacaktı. Sandık sonucu kimseyi yanıltmadı; MHP uzak ara seçimin şampiyonu olmuştu. Bu defa Erzurum’da büyükşehir belediye başkanlığı koltuğuna Mahmut Uykusuz otururken, bugün artık ilçe olan o günkü alt belediye başkanlıklarına da; İsmail Hakkı Asiltürk (Yenişehir), Ebubekir Gülakar (Yakutiye), Lütfü Koç (Kazımkarabekir) ve Ahmet Ergül (Dadaşkent) seçildiler. Bir önceki dönemde aynı partiden olmalarına rağmen, belediye başkanlarının birbirine girdiği gerçeği, halkın oy kullanırken “toptancı anlayış”ını değiştirmedi. 94’te RP’nin kalesi olan Erzurum, 98’de MHP’nin bayrağını göndere çekmişti. İşin doğrusu, sokağın “modern şehir” diye bir talebi de yoktu aslında… Ortada bir ideoloji savaşı vardı ve Erzurum bu ideoloji savaşında, safını önce RP’den, sonra da MHP’den yana kullanmıştı. Kabul edelim ki Erzurum’un siyasi tercihi, hakim rüzgarların biçtiği yön doğrultusunda oluyor. Başka şehirlerde belediyecilik noktasında müthiş reformlar, hamle üstüne hamleler gerçekleşirken, bize “kale olma” görevi düşüyordu. Bu durumu sezen belediye başkanları da zaten durumdan vazife çıkarmasını bildiler. Ne yazık ki, MHP’li belediye dönemi de şehir açısından iyi değildi. Mahmut Uykusuz’un kişisel çabası yeterli olmadı ve tıpkı RP’li belediye başkanlarının yaptığı gibi, MHP’li başkanlar da birbirlerinin kafasını yarmaktan, hizmete vakit bulamadılar! Böylelikle geçti mi koskoca bir on yıl… Başka bir ifadeyle atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Biz ise, belediye başkanlarının kaprisleri ve akıllarının önüne geçen nefisleri yüzünden, telafisi mümkün olmayan yılları kaybediyorduk. İki dönemde de gördük ki, başkanların aynı partiden seçilmiş olmaları hiçbir anlam ifade etmiyor. Çünkü ortada ne bir uyum vardı, ne de elbirliği ile yürütülen hizmet anlayışı… Birinin yaptığını öteki yıkıyordu, ötekinin yaptığını beriki dava konusu ediyordu. Arada Erzurum, paspas gibi çiğnenip duruyordu. Yarın: Erzurum’un büyükşehir belediye başkanlığı tarihindeki üçüncü ve dördüncü dönemi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.