4 Ahmet Şık gerekçesi!
Gazeteci Ahmet Şık'ın da aralarında olduğu 5 kişinin tahliye talepleri oy çokluğuyla reddedildi. İşte bu karara katılmayan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay'ın çok konuşulacak gerekçeleri...
Erzurum Güncel- 1- "Yapılan soruşturma bağımsız, tarafsız, adil ve insan vicdanına uygunluk kıstaslarına uygun değil" 2- "Şüphelilerin emniyetteki delilleri nasıl karartacakları izah edilmemiştir" 3- "Kitabı daha yayınlanmamıştır bile. Buna rağmen yayınlama düşüncesinde olduğunu belirterek bu kişiyi örgütle irtibatlandırmak hukuken mümkün değildir" 4- "Bugüne kadar hiçbir yayıncı hakkında veya yazan kişi hakkında örgüt üyesi olduğu gerekçesi ile ülkemizde verilmiş tek bir karar yoktur." Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv’de yapılan aramalar sonucu tutuklanan Gazeteci Ahmet Şık’ın da aralarında olduğu 5 kişinin tahliye talepleri reddedildi. Ancak karar oy çokluğuyla çıktı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, karara muhalefet ederek şüphelilerin tahliyesi yönünde görüş bildirdi. Akçay, Balyoz davasındaki muhalefet şerhleriyle de diğer hakimlerle ayrı düşmüş, uzun muhalefet gerekçeleriyle dikkat çekmişti. "TAHLİYE TALEBİNE RET" KARARINA YAPILAN İTİRAZ DA REDDEDİLDİ Odatv’de yapılan aramalar sonrasında tutuklanan Gazeteciler Ahmet Şık, Doğan Yurdakul, Sait Çakır, Coşkun Musluk, Barış Terkoğlu’nun avukatları İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin nöbetçi hakimliğine başvurarak tahliye talebinde bulundu. Bu talepleri reddedilen avukatlar, bu karara itiraz etti. İtirazı değerlendiren İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tahliye taleplerini oy çokluğu ile reddetti. KARAR 2 ÜYE HAKİMİN OYUYLA Üye hakimler Metin Özçelik ve Birol’un tutukluluk halinin devamı yönünde görüş bildirdiği kararda, şüphelilerin üzerlerine atılı suçun niteliği ve atılı suç için ceza yasasında öngörülen ceza süresi, dosyada yapılan aramalarda ele geçenlerle ilgili arama ve el koyma tutanakları ile bunlara ilişkin tespit tutanakları içerikleri, dosyadaki iletişim tespit tutanakları içeriklerinin göz önüne alındığı belirtildi. Şüpheliler açısından kuvvetli suç şüphesinin var olduğu, ayrıca şüphelilerin delilleri karartma ve yeni delil elde edilmesine engel olma tehlikesinin bulunduğu, şüpheliler hakkında bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı ifade edilen kararda şüphelilerin tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. BAŞKAN AKÇAY MUHALEFET ETTİ Ancak Mahkeme Başkanı Şeref Akçay bu karara muhalefet ederek, Ahmet Şık’ın da aralarında olduğu 5 şüphelinin tahliyesi yönünde oy kullandı. Başkan Akçay, soruşturma ile ilgili tüm dosyaların gönderilmesi için savcılığa yazı yazıldığını ancak toplamda 27 klasörün gönderildiğini belirtti. ŞÜPHELİLERİN FAALİYETİ KİTAP YAZMAK Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ahmet Şık’ın "İmamın Ordusu" adlı bir kitap yazma düşüncesinde olduğu ve bu konuda hazırlık yaptığı, kitabın taslağını hazırladığı ve bu hazırlama aşamasında ODA TV ile irtibatlı olduğu iddiasıyla gözaltına alındığına vurgu yapan Akçay, şüphelilerin tek faaliyetlerinin yayın yapmak, kitap yazmak ve benzeri faaliyetler olduğunu ifade etti. ERGENEKON İLE İLİŞKİNİN DELİLİ YOK Şüphelilerin Ergenekon davasında yargılanan sanıklarla birlikte hareket ettiğine dair herhangi bir iddia olmadığını belirten Başkan Akçay, “İddia 2009 yılından sonra bu örgütün amaçları doğrultusunda yayın yapma iddiasıdır. Özellikle Ahmet Şık’ın yazmak istediği kitabın bir an yayınlandığını düşünelim ve burada da Ergenekon örgütünü en şiddetli bir şekilde övdüğünü düşünelim. Mahkememizde görülen davalarda yasadışı bölücü terör örgütü PKK, sol örgütlerden DHKP-C, MLKP, TİKKO gibi örgütlerle ilgili yazılan pek çok kitaptan dolayı CMK 250. Madde ile yetkili mahkemelerde pek çok dava açılmıştır ve bu kitapların pek çoğunda da belirtilen örgütlerin eylemleri çok net bir şekilde övülmüş, militanlarından yine övgülerle bahsedilmiştir. Ancak bu yayınlarla ilgili açılan davalar “örgüt propagandası yapmak" suçundan açılmıştır. Bugüne kadar hiçbir yayıncı hakkında veya yazan kişi hakkında örgüt üyesi olduğu gerekçesi ile ülkemizde verilmiş tek bir karar yoktur. Tümü 3713 sayılı yasaya muhalefetten ceza almıştır veya beraat etmiştir. Kaldı ki şüphelinin kitabı daha yayınlanmamıştır bile. Buna rağmen yayınlama düşüncesinde olduğunu belirterek bu kişiyi bu örgütle irtibatlandırmak hukuken mümkün değildir" dedi. 'BİR İNSAN KİTAP YAZARKEN YARDIM ALABİLİR. BU DOĞALDIR, SUÇ OLUŞTURMAZ" Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM kararlarından düşünce özgürlüğü ile ilgili maddelere de yer veren Akçay, “Yazılan kitabın içeriğini beğenmeyebilirsiniz. Doğru değildir. Abartılıdır. Yalandır diye düşünülebilir. Ama sonuçta şüphelinin kendi fikir ve düşünceleridir. İnsanlar bir kitabı yazarken başkalarından da yardım alabilirler. Bu kitapta alınmış mıdır? Alınmamış mıdır? Şu anda bir şey söylemek mümkün değildir. Bir an için yardım alındığım kabul etsek sonuç değişir mi? Değişmez. Çünkü bir insanın bir kitabı yazarken araştırma yapması, başka insanlardan yardım alması doğaldır ve herhangi bir suç oluşturmaz. Bir habercilik ve yayıncılık insanlarla ilişkiye girmeden, haber toplamadan nasıl yapılabilir?' EMNİYET'TEKİ DELİLLERİ NASIL KARARTACAKLAR? Mahkemenin “delilleri karartma ve yeni delil elde edilmesini engelleme" şeklindeki ret gerekçesi için Başkan, şüpheliler hakkında üç tane emniyete yazılan yazı dışında toplanması gereken delil olmadığını söyleyerek, “Şüphelilerin emniyetteki delilleri nasıl karartacakları izah edilmemiştir" dedi. Mahkeme Başkanı muhalefet şerhini şu şekilde tamamladı: “Şüphelilerin tutuklu yargılanması mı gerekir sorusuna cevap vermek lazımdır. Şüpheli kim olursa olsun, hangi dilden hangi dinden, hangi siyasi görüşten, hangi ırktan olursa olsun bağımsız, tarafsız, adil ve insan vicdanına uygun bir şekilde soruşturulması ve yargılanması gerekir. Bu insanın doğal hakkıdır. Bu nedenle yapılan soruşturmanın bu kıstaslara uygun olmadığı, gerek tutuklama kararlarında gerek tahliye taleplerinin reddi kararlarındaki gerekçeleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve CMK açısından yeterli ve yerinde olmadığı, bu nedenle şüphelilerin yurt dışı yasağı konmak ve gün aşırı polise imza vermek koşuluyla tahliyeleri gerektiği görüşünde olduğumdan üye hakimlerin yeterli gerekçe taşımayan talebin reddine ilişkin kararına katılmıyorum." BAŞKAN AKÇAY ŞİKE KARARINI ÖRNEK GÖSTERDİ Tahliye talebini oy çokluğu ile reddeden mahkeme, ODA Tv soruşturmasındaki bazı şüphelilerin kısıtlama kararının kaldırılmasını talep etti. Ancak bu talep de oy çokluğu ile reddedildi. Başkan Akçay , bu karara da muhalefet etti ve gerekçesinde ‘şike soruşturmasını’ gösterdi. Başkan Akçay, “Günümüzde şike dosyası olarak bilinen ve yine kısıtlama olması nedeniyle şüphelilerin ve vekillerinin inceleyemediği dosyadaki bir kısım evrakların Türkiye Futbol Federasyonu’na verilmiş ve daha sonra da kısıtlama kararı kısmen kaldırılarak şüphelilerin ve vekillerinin dosyayı inceleme imkanı sağlanmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus tüm dosya hakkında gizlilik kararı varken ve tüm dosya futbol federasyonuna verilmediği halde kısıtlama kararının kaldırılmış olmasıdır. Uygulamada yasal olarak bu tür tasarruflarda bulunulma imkanı olduğuna göre bundan her şüphelinin ve her şüpheli vekilinin eşitlik kuralı gereğince yararlanması gerekir" dedi ve kısıtlama kararının kaldırılması yönünde oy kullandı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.