Adaylık için kriterler ne olacak?
Mehmet Şener yazdı...
Erzurum Güncel- İşte o yazı... Gazeteler, 7 Haziran'daki genel seçimler için istifa eden bürokratların haberini "istifa furyası" diye verdi. Oysa aralarında üniversite hocaları da var, sivil toplum temsilcileri de... Yani istifa edenler yalnızca bürokratlar değil... Her seçim dönemi aynı manzara yaşanır. Misal; topu topu altı milletvekilliği için en az 50 memur görevinden istifa edip, siyasetin dikenli yollarına atar kendini... Çoğu da sudan çıkmış balığa döner... O güne kadar üzerindeki "devlet zırhı" artık yoktur ve dolayısıyla kendini anadan üryan hisseder! Bu sebepledir ki pek çoğu daha yolun başındayken pes eder. Daha mukavemetli olanlar ise, en azından yalancıktan da olsa yapılan o ön seçime katılır ve sonra da boyunun ölçüsünü alır. Halbuki kimin aday gösterileceği, aslında daha "istifa furyası" başlamadan bellidir! Ve o kişiler de kendilerini bildikleri için, ön seçim sat-ı mailinde asla renk vermezler, hatta kendilerinin sıradan aday adayı oldukları algısını uyandırırlar ki, böylelikle önceden kimsenin hedefi olmasınlar. İşte bir kez daha aday adayı pazarı kuruldu. On okka çeken de o kantara çıkacak yüz okka çeken de... An gelecek, tıpkı Ziya Paşa'nın dediği tahakkuk edecek: İdrak-i maali bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez. Bir pazar düşünün ki aynı tezgâhta, zümrüt-ü anka ile alelade bir taş yanyana görücüye çıkıyor. Ne zümrüt-ü anka'nın kıymet-i harbiyesi kimsenin umurundadır, ne de alelade o taşın basitliği kimseyi rahatsız eder. Zira acımasız bir mezat yeridir, icabında aslanı çakala bile boğdururlar! Gazeteler haber veriyor. Filanca bey ile filanca hanım da istifa etti. Listeye dikkatlice bakıyorum. Hakikaten o listenin içinde fevkalade kıymetli isimler var. Şayet onlardan biri bu şehrin vekili olabilse, inanıyorum ki görev müddetince sadece memleketin hayrı için gayret sarfeder... Öte yandan aynı listede öyleleri de var ki, en hafif tabiri ile tam bir "dehlenk"... Ne yazık ki aday seçimi, kim layıktır kim değildir ekseni üzerinden yapılmıyor. Geçmişten bugüne edindiğimiz tecrübe odur ki siyaset, iyilerin kazandığı kötülerin elendiği bir arena olmadı çoğu zaman... 7 Haziran için durum ne olur hakikaten bilmiyoruz. Hele hele mevzubahis AK Parti ise, ne zaman sağ gösterip sol vuracağı hiç mi hiç bilinmez. Yüzde yüz isabet de kaydedebilir, yüzde yüz fiyasko da olur! Ahalinin, AK Parti'ye açtığı opsiyon devam ediyor. Bu gerçeği bilen parti patronları, o krediyi son limitine kadar kullanacaktır. Nasılsa adaya değil partiye; hatta lidere oy veriyoruz! Sonuç olarak, tüm aday adayları şunu bilerek yola çıksınlar: 7 Haziran seçimleri için parti patronları, "Erzurum'u en iyi kim temsil eder?" kaygısıyla bir liste oluşturmayacaklar. Bu sebeple "iyi" olmak" yeterli bir referans değil. Unutmayınız ki asıl belirleyici, sizi kimin pazarladığı olacaktır. Şayet halk belirleyici olsaydı sizi temin ederim ki, bugünkü Meclis'in en az üçte ikisi o makamda olamazdı. Hiç bir lider kendini "muaf" tutmasın... Bu gerçek, tüm partiler için geçerlidir. Dün mebus olmanın yolu ya Pensilvanya'dan, ya da kodamanların aynalı gökdelenlerinin teras katlarından geçiyordu, bugün de başka mahfillerden geçecek... Dolayısıyla dün de halk iradesi kâmil anlamda vücut bulmuyordu yarın da bulmayacak. Adamlar aynı, yalnızca şapkalar değişiyor. Soruyorsunuz: Adaylık için kriterler ne olacak? Hâlâ anlamadıysanız, siz niye ekmek elden su gölden gül gibi işinizi bıraktınız ki?! Milli Şef'in dev-i iktidarında, mütegallibenin ütülü pantolon ve kolalı gömlek giyenleri "efendi" safında tağdat edilirdi, bugün de referans mektubu en efsunlu olanları tercih ediliyor. Yani anlayacağınız, hâlâ kutsallar arasında "tos" vurup duruyoruz. İlla ki bir gün gelecek biz de kendi iradesi kendi elinde bir "millet" olacağız. Şayet, o gün kıyamet kopmamış olursa!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.