1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Ahmet Karadayı'yı yok edenlere duyurulur!
Ahmet Karadayı'yı yok edenlere duyurulur!

Ahmet Karadayı'yı yok edenlere duyurulur!

"Erzurum'da 100 bin liraya ev mi satılır" diyerek On binlerce kişiyi ev sahibi yapan Ahmet Metin Karadayı'nın başını yiyenler, fakir, fukaranın ev hayalini yok ettiler. Erzurum'da ev Şaka değil... Erzurum'da ev fiyatı: 1 milyon 394 bin 800 TL

A+A-

Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı...

Yanlış okumadınız. 1 milyon 394 bin 800 lira.

 

Erzurum’da bir firmanın fiyat listesine baktığımda, gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

2+1, 451 bin liradan başlıyor, 649 bine kadar çıkıyor.

3+1, 715 – 1 milyon küsur…

4+1, 935 – 1,2 milyon…

5+1, 1,1 – 1,4 milyon lira.

 

Üstelik alıcı da buluyor.

 

Evet, evet alıyorlar.

 

Sana ne arkadaş!’ diyebilirsiniz.

 

Elbette, ‘serbest piyasa ekonomisi’ der geçeriz.

 

Milletin parası var ki, alıyor’ ya da ‘Paranın kıymeti mi kaldı, her şey ateş pahası… Bir milyon da olur, 2 milyon’ da deyip yazıyı sonlandırabiliriz.

 

Lakin müsaade edin, iki kelam edeyim.

 

Rakamların şaşkınlığını yaşarken, aklıma Ahmet Karadayı geldi.

 

Şundan birkaç yıl öncesine kadar Erzurum’da 10 bini aşkın konut yapmış, binlerce ailenin ev sahibi olmasına vesile olmuş bir isimdi.

 

Uzun hikâye…

 

Hala cezaevinde.

 

Karadayı’dan sonra ne oldu biliyorsunuz ama yine de küçük bir hatırlatma yapayım.

 

Bir çok müteahhit ve firma, Karadayı’nın durumuna düşmemek için ufak ufak yol aldı bu şehirden…

 

Meydan önce Mehmet Sekmen’in Er Konut’una sonra da İstanbullu firmalara kaldı.

 

Göstermelik birkaç sosyal konut, ardından Şehristan yapılmadı mı?

 

Sırf Sekmen’e şirinlik olsun diye oradan ev alanları bilirim.

 

Sonra ne oldu?

 

Sonrası ortada işte!

 

1 milyon 394 bin 800 liraya ev satarlar böyle.

 

Tabi parası olanlar ya da ‘desinler’ diye borç, harç edip bu evleri alabilirler, ona sözüm yok.

 

Yalnız, Erzurum’un çapı belli.

 

Burası 40 bine yakın işsiz barındıran bir şehir…

 

Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre, bankalara 16,2 milyar lira kredi borcu olan bir şehir…

 

Vergi borcu gırtlağında olan bir şehir…

 

TÜRK-İŞ’e göre açlık sınırı 2 bin 383 lira olan Türkiye’de esnafı, öğrenci gelirleriyle ayakta durmaya çalışan bir şehir...

 

Sanayi sektörü payının yüzde 9,7 ile en düşük bölgesinde yer alan bir şehir…

 

Özetle; işte bizim etimiz, işte budumuz.

 

İsmini vermeyeceğim ekonomist bir hocama durumu anlattım ve sordum.

 

Kent ekonomisi böyle göçmüş durumdayken, asgari ücretlisinden esnafına, memurundan iş insanına kadar herkes ağlarken, milyonluk ev pazarı nasıl kurulur?

 

Gülerek cevap verdi.

 

“Yastık altı zengininiz çok olabilir. Tabi altın bu haldeyken kimse yastığın altına el uzatmaz… Şaka bir yana Erzurum gibi bir şehirde bu rakamlar inanılmaz. İnşaat sektöründe artan maliyetleri göz önüne aldığımızda bile astronomik olmuş. Kentin potansiyeline iyi bakmak gerek. Sonuçta bir Anadolu şehri olan Erzurum, memur ağırlıklı ve öğrenci kaynağı ekonominin bel kemiğini oluşturuyor. Ancak talep olmasa böylesi bir arz da oluşturulmaz…”

 

Uzatmayayım. Sohbet uzun sürdü. Hocam bile anlam veremedi.

 

Ancak muhabbetten anladım ki, bu durum birilerinin işine geliyor!

 

Erzurumlu müteahhit kendi şehrinde iş yapamazken, İstanbullusu, Diyarbakırlısı, Trabzonlusu, benim şehrimde milyonluk ev pazarı kuruyor.

 

Haydi o zaman, ayranımız yok içmeye taht-ı revanla gidelim ev almaya!

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum