Ahmet'e kıydınız, Memet'i rahat bırakın!
Gezi olayları nedeniyle bazı çevreler tarafından adeta hedef tahtası haline getirilen oyuncu Mehmet Ali Alabora'ya yönelik eleştirilerin dozu artarken, sanatçıya en büyük destek ise bir dönem Alabora'yla benzer akıbeti yaşayan Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Ka
Erzurum Güncel- Son olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in twitter hesabında "5 kişinin ölümüne neden olan Gezi olaylarının baş mimarı Mehmet Ali Alabora cezaevine girmeli" mesajı tartışmaları da beraberinde getirdi. Öyle ki sosyal medyada '#mehmetalialaborasilivriye' etiketi açılırken, sanatçının zor günler geçirdiği ve evinden dışarı çıkmadığı belirtildi. Alabora'ya en büyük destek ise 16 Kasım 2000 tarihinde yaşamını yitiren Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'dan geldi. Yurtdışında bulunan Gülten Kaya, VATAN'a özel açıklamalarda bulundu. "Her genç ağaçtır çiçektir koparmayalım" "Benim için her genç, ya da her insan Gezi Parkı'nın agaçlarından ve çiçeklerinden biridir. O dallar yeşil kalırsa iyileşiriz. Hükümete düşen de bu dalların dolayısıyla düşüncenin hep yeşermesini sağlamaktır. Öfkenin, aklın düşmanı olduğunu unutmamak zorundayız..." "Tutuklansın' lafını bile korkunç buluyorum" "Böyle bir cümle kullanmayı dahi korkunç buluyorum. Ne demek tutuklamak? Fikir tutuklanırsa vicdana ne cevap verilecek peki? 2013 dünyasında bunları konuşuyor olmamız, sağlıklı düşünebilen herkesi yeterince utandırıyor olmalı. Bu ülkenin önünü, alnı temiz, aklı temiz, kalbi temiz insanlar açacaktır. Bir an duralım ve düşünelim, ne yapıyoruz biz? Eğer mağara adamları değilsek, düşüncenin önünde eğilmekten başka seçeneğimiz yok!" "Linç kültürüne karşı daha fazla demokrasi" "Dünya fikrin peşinden koşarken, fikir en büyük değer iken asıl bunu ve demokratik muhalefet kültürünü beslemek gerekir ki bu ülkenin demokrasi yolculuğu hız kazansın. Mehmet Ali Alabora'nın da, gerçek toplumcu sanatın da derdini iyi anlamak gerekir. Linç kültürüyle beslenen sokaktaki insana asıl anlatılması gereken sanatın işlevselliği ve toplumsal gelişme süreçlerinde nasıl dönüştürücü bir dinamik olduğudur. Bu dönem okullara demokrasi ve insan hakları dersi konulmasından bahsediliyor. Bu sahiden çok önemli. Başkalarının hakları için ses yükseltmenin erdeminin bu derslerde öğretilmesi bize çok sey katacaktır." "Lince davetiye çıkarılmamalı" "Ahmet Kaya tarihsel bir gerçegin altını çizerken bunu kendisi için değil, bu ülke için yapmıştı. Yine aynı Ahmet Kaya başörtüsü sorununa değinirken de bunu kendisi için yapmamıştı. Sayın Başbakan şiir okuduğu için tutuklanırken de en yüksek sesle konuşan ve buna karşı çıkan Ahmet Kaya olmuştu. Demokratik muhalif duruş ve başkalarının haklarını savunmak derken bu örneklere değinmemek olmazdı. Mehmet Ali'nin bir tweetini böyle yorumlamak ve konuyu buralara getirmek, ürkütücü bir lince zemin hazırlamak demektir. Bunda pay sahibi olanların bu riski de göze almış olduğunu düşünmek dahi istemiyorum. Bu ülke darbelerle ne kadar geriye gittiyse, beyaz bereliler marifetiyle de o kadar geriye gidiyor. Bunu herkes görmek zorunda!" "Özeleştiri yapılmalı" "Muhalif sanat açısından bakıldığında, oyun kurucuların ve sistem koruyucuların merkez dışı her duruşu kolayından tolore etmediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Olmayan demokrasi kültürü bu ilkel linç reflekslerini daima besliyor ne yazik ki. Ahmet Kaya'ya yapılanlar karşısında izleyici pozisyonu almayı şu ya da bu nedenle tercih edenlerin, aslında demokratik muhalefet kültürünün oluşmasını ne kadar geciktirdiklerini en azından bugün görmeleri lazım." Sanatçı Ahmet Kaya, 2000 yılında Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Cenaze merasimi Paris Kürt Enstitüsü'nde yapıldı ve bu ülkeye defnedildi. Sanat camiasının 90'lı yıllarda en çok eleştirilen ismi olan Kaya hakkında terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı iddiası ile dava açıldı. 12 Şubat 1999 tarihinde düzenlenen Magazin Gazetecileri Derneği gecesinde, Kürtçe klip hazırlayacağını söyleyen Ahmet Kaya'ya birçok sanatçı tarafından çatal-bıçak fırlatılıp 'bu ülkeden defol' şeklinde sözlü tacizde bulunuldu. MGD gecesindeki olayın hemen sonrasında Kaya'nın 1993 yılında Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği bir gecede verdiği iddia edilen konsere ilişkin fotoğrafları yayınlandı. Kaya hakkında "Bölücü PKK örgütüne yardım ve yataklık yaptığı ve halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde toplam 10.5 yıl ağır hapis istemiyle iki ayrı dava açıldı. Sanatçı 16 Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Yargılamaların sonucunda gıyabında toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak sonraki süreçte ortaya çıkan görüntülerin düzmece olduğu belirlendi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.