AKP’den ince hesap!
Can Ataklı'nın vatangazetesindeki köşe yazısı...
Erzurum Güncel-Sevgili okurlar; seçimlere hızla yaklaşıyoruz. Aday adaylığı süreci tamamlanıp listelerin de açıklanmasından sonra gerçek anlamda seçim atmosferini yaşamaya başlayacağız. Şu sıralar birkaç yerde yapılan mitingler dışında “Türkiye’nin seçime gittiğini gösteren” heyecanlı bir gelişme pek yok. Ancak bu hava 20 gün kadar sonra değişecektir. Ondan sonra yaşayacağımız gelişmeler seçimin sonucunu da tayin edecektir. Önemli sorun adaylık Şu sıralar partileri en çok ilgilendiren konu adaylıklar. Kimsenin gözü başka bir şey görmüyor parti genel merkezlerinde. Varsa yoksa listelerde “seçilecek sırada” yer kapabilmek. Asıl kıyamet ondan sonra kopacak. Barajı aşacağına kesin gözüyle bakılan üç partinin dışında kalanlar ise henüz mantıklı ve akılcı bir proje üzerinde ittifak sağlayabilmiş değil. Partiler küçük ama belli ki egolar çok büyük, bu nedenle hareket edemiyorlar. AKP’nin yeni planı Hafta sonunda “biz küçük partiyiz” diyen bir parti genel başkanından aldığım çok ilginç bir bilgiyi sizlerle de paylaşmak istiyorum. Çünkü bu konu, eğer AKP başarılı olursa baraj altı kalacağı kesin partilerin ittifak kurma hesaplarını da altüst edecektir. AKP bu seçimlere mahsus olmak üzere baraj altında kalacağı kesin bütün partilerden bir ya da birkaç kişiyi kendi listelerinden aday göstermeye hazırlanıyormuş. Bu şimdilik gizliymiş. Demokrasi adına AKP kurmayları bu projeyi “büyük demokrasi hareketi” olarak adlandıracaklarmış. Türkiye milletvekilliği sistemi kurulamadığı için, meclis dışı kalan partilere bu yöntemle bir kapı açılmak isteniyormuş. Baraj altında kalan partilerden seçileceklere “Meclis’teki yemin töreninden hemen sonra arzu edenler kendi partilerine dönsün” mesajı verilecekmiş. Dahası aslında istenen de herkesin kendi partisine gitmesiymiş. Bir taşla kaç kuş? AKP’li kurmayların “Yaprak Operasyonu” adını verdikleri bu “AKP’de ittifak” projesinin asıl amacı şuymuş; AKP yüzde 50’ye yakın oy alarak 367’yi de geçen milletvekili sandalyesi kazanacağına inanıyor ve bu çoğunlukla da anayasayı yeniden yazmaya hazırlanıyor. Yeni anayasanın “daha geniş katılımlı” dolayısıyla “daha demokratik” görünmesi için Meclis’te 8-9 partinin temsil edilmesinin iyi olacağı düşünülmüş. İşte konsensüs AKP kurmayları, bu yöntemle yüzde 0 nokta 2’lik bir partinin bile temsilcisini Meclis’e sokacağı için hazırlanacak yeni anayasanın toplumun neredeyse tamamının katılımıyla yapılacağını anlatarak özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin desteğini alacağına inanıyormuş. Tabii işin AKP için asıl yararı, bu yöntemle partinin oylarının da yüzde 50’nin bile üzerine çıkma potansiyelinin yakalanması. Anayasa işin sadece kılıfı. Küçük partiler ne der? AKP’nin şimdilik kamuoyundan gizlenen bu projesini hangi küçük partilerin yetkilileriyle paylaştığını bilemiyorum. Ancak özellikle sağda bulunan bazı partilerin bu yöntemi desteklemeleri şaşırtıcı olmaz. Bu yolla Meclis’e girdikleri gibi kritik anlarda iktidara destek vererek karşılığında bazı tavizler koparmayı düşünebilirler. Sol ya da ortadaki partilerin ise öneriye daha temkinli yaklaşacaklarını tahmin ediyorum. CHP ve MHP de yapabilir Elbette bu bir siyasi proje ve belki CHP ile MHP de benzer bir yönteme başvurabilir. Bu durumda barajı aşamayacak partilerin hem pazarlık gücü artar hem de yüzde 10 barajı nedeniyle kendi partilerinden uzaklaşan ya da seçime katılmayan milyonlarca kişi harekete geçer. Böylelikle belki de bir türlü hayata geçirilemeyen ittifaklar partiler arası rekabetle beklenmedik çok ilginç gelişmelere neden olabilir. CHP’deki yükseliş Sevgili okurlar, bu sohbetimde biraz da CHP’deki gelişmelerden söz etmek istiyorum. Şunu belirtmeliyim ki CHP’de gözle görünür bir hareketlenme var. Özellikle Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun müthiş bir enerjiyle her yere yetişmesi partilileri de heyecanlandırıyor. İlk kez katıldığım bir CHP seçim gezisinde vatandaşın umut ve beklentilerini yakından gözleme olanağı buldum. Beklenti CHP’ye oy olarak katkı sağlayabilir. Vaatler tutuyor CHP 8 yıllık AKP iktidarı tarafından hep “muhalefet yapamamak” veya “hiçbir proje üretememekle” suçlanıyordu. Oysa CHP ortaya iki proje attı, ikisi de hem toplumdan büyük ilgi gördü hem de iktidar partisinin dengesini bozdu. Aile sigortası AKP’yi şaşırtırken, taşeron işçiliğin sona erdirileceği vaadi de AKP’de ciddi travma yarattı. Çünkü bu iki proje de geniş yığınları ilgilendiriyor ve ikisi de ciddi taraftar buldu. Bir de bedelli askerlik CHP’nin iki ekonomik projesinin yanı sıra, bedelli askerlik konusunda verdiği kanun teklifi de AKP’de sıkıntı yarattı. Konuştuğum bazı AKP’liler “Başbakan bunu yapacaktı, ama nedense bekletti, belki seçim öncesi söyleyecekti, çok önemli bir kozu kaybettiği gibi şimdi bir de karşı çıkar konuma geldi, bu bize çok hasar verecek” dediler. Demek ki CHP biraz kıpırdasa bile toplumda bunun karşılığı olduğu gibi iktidarı da tedirgin ediyor. WikiLeaks belgeleri Geçen haftanın flaş gelişmelerinden biri de Taraf Gazetesi’nin WikiLeaks belgelerini yayınlamaya başlaması oldu. Taraf bu belgeleri nasıl seçip hangi sırayla ve ne kadarını yayınlayacak şimdilik bilmiyoruz. Ancak ne olursa olsun, yayınlanacak belgelerin iktidarı çok sıkıntıya sokacağı kesindir. Zaten bu nedenle kimi yandaş yazarlar Taraf’a veryansın etmeye başladılar bile. Ama sonuçta bu, Taraf Gazetesi; temkinli olmakta yarar var. Cezaevindeki eziyet Bu hafta içinde sizlere Silivri Cezaevi’ndeki tutuklularla ilgili bazı bilgiler vereceğim. Şu anda çoğu haklarındaki suçlamaların ne olduğunu bile tam olarak bilmeyen birçok gazeteci, yazar, akademisyen tutuklu durumda. Özellikle medya bunlardan sadece birkaçı için sesini yükseltirken, içerde yaşanan insanlık dramına nedense çok fazla eğilmiyor. Oysa içerdekilerin dramı aynı zamanda Türkiye’nin onurunun da çiğnenmesidir. Biraz da spor Sevgili okurlar; Galatasaray’ın yeni stadını bir gece yarısı gezdikten sonra izlenimlerimi sizlerle de paylaşmıştım. O yazının son cümlesinde “Galatasaray muhteşem bir eser yaratmış, hem kendi adına hem ülkemiz adına. Ne kadar övünseler azdır. Burada kimbilir ne başarılar kazanacaklar. Ama bu stada bir gün Fenerbahçe de gelecek. O zaman ne olacak?” diye yazmıştım. “Ben demiştim” demeyi sevmem ama... Sonuç ortada. Ve Aykut Kocaman’a Fenerbahçe yabancı antrenör sevdasından vazgecip başarılı bir yerli çalıştırıcı ile anlaştığında buna çok sevinmiştim. Aykut Kocaman ilk yarıda ve özellikle yurt dışı maçlarda çok eleştirildi. Ama inancım onun başarılı olacağı yönündeydi. Nitekim öyle oldu. Bugüne kadar hiç yazmadım ama küçük bir ricam var Kocaman’dan; “Hocam ciddiyet çok önemli, disiplin de. Ama ne olursun ara sıra gülümse. Hiç olmazsa gollerden sonra...” Hepinize iyi haftalar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.