1. HABERLER

  2. GENEL

  3. AKP’yi zorlayabilecek tek unsur
AKP’yi zorlayabilecek tek unsur

AKP’yi zorlayabilecek tek unsur

Barış süreci nasıl ilerleyecek? Sürecin aktörleri ne kadar samimi? AKP ve Kürt hareketi ilişkisi nasıl değerlendirilmeli? Kürtler ayrı bir devlet istiyor mu? Fransa’nın en önemli üniversitelerinden EHESS’nin öğretim üyesi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, barış

A+A-

Erzurum Güncel- Barış için umut var mı? Umudun sosyolojisini sorsam? - Bir Şam baharı oldu. Herkes umutluydu, fakat son derece umutsuz bir dönem takip etti. İrlanda-İngiltere görüşmeleri başladığı zaman, Güney Afrika’da herkes başlangıçta çok olumsuzdu, fakat sonuç çok olumluydu. Yani bazen insanlar olumlu ve mutlu oluyor ama sonuç pek olumlu olmuyor, dinamikler yeterli olmadığı için istendiği şekilde gelişmiyor. Peki nasıl bu aşamaya gelindi. AKP ve Kürt hareketi ilişkisi nedir? - Şu anda Türkiye’de iki hegemonik blok var. AKP ve geniş bir şekilde ele alınabilecek Kürt hareketi. Türkiye tarihinde bu ilk kez oluyor. Daha önce Türkiye’de muhafazakâr sağ hareketlerin oluşturduğu hegemonik bloklar görülüyordu. Fakat bu hegemonik bloklar daha çok devlet ve muhafazakâr çevreleri kapsayan bloklar. Şu anda değişen olgu şu: Kürt hareketinin kendisi de en azından Kürt sahasında belli bir hegemonik blok oluşturma kapasitesine varabildi. Kürt hareketinin şimdiki yapısı nedir? - AKP’yi zorlayabilecek tek unsur Kürt hareketi. Kürt hareketini sadece DTP, PKK, KCK olarak değerlendirmek mümkün değil. Son derece heterojen fakat eşzamanlı yapılanmış bir hareket. Kürt sahasında siyaset ancak Kürtlük temelinde mümkün olabiliyor. Bu, Türkiye’deki alışılagelmiş dengeleri altüst eden bir durum. Kemalizm’in ulusalcılığı belli bir çerçevenin ötesine götürmesi zor görünüyor. MHP’nin kaynakları erimiş değil ama o kaynakları harekete geçirmesi zor. O harekete geçirme şiddet içeriyor. Ve MHP o şiddetin bedelini şu anda ödeyemez. Kala kala, devletle tümüyle özdeşleşmiş bir AKP, devletin dışında ama devlet içindeki dinamikleri de görmezden gelemeyen bir Kürt hareketi kalıyor... ŞİDDETTE ISRAR EDEN MARJİNALLEŞİR Barış süreci, Kürt hareketi içinde legal siyasi temsilcileri mi yoksa ‘dağ’ın etkinliğini mi arttırır? - Bunu bilmiyorum ama iki olguyu hesaba katmak çok önemli. Birincisi, İspanya örneğinden bildiğimiz örnekler. BASK hareketinin meşrulaştırılması ETA’nın sonunu hemen getirmedi, fakat meşruiyet mekanizmaları, legal sahaya kaydı. Bu anlamda İspanya Sosyalist Partisi, BASK bölgesinde, ancak BASK kimliğiyle ortaya çıkabildi. Bu süreç içindeyse, şiddette ısrar edenlerin giderek marjinalleştiğini görüyoruz. İkinci olgu Kürt hareketinin özelliği: Kürt hareketi sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’nun tümünde var. BASK süreci çok uzun sürdü. Türkiye’de de bu kadar uzar mı? - BASK’ın 1975-2013 yılları arasındaki kurbanlarına baktığınızda 800’e varıyorsunuz. Ve bu çok büyük bir rakam. Bunu bir de Türkiye ile karşılaştırın. BDP-PKK ilişkisi sosyolojik olarak nasıl tanımlanır? - PKK ile BDP’yi birbirinden ayırabilmek mümkün değil. Ama bunları birbirlerine indirgemek de mümkün değil. PYD de PKK’nın Suriye branşı değil. Tarih okuyuşu aynı, Kürdistan tahayyülleri aynı. Sosyolojik profil olarak İran ve Suriye’de yetişen yeni militanların PKK’ya benzediğini görüyoruz. Kürt hareketinin tarihini ele aldığınız zaman 1990’ların başına kadar birbirleriyle son derece ihtilaflı hareketler üstelik. Fakat milli devlet sınırları, bunları birbirinden ayıran sınırlar değil. Öcalan’ın barış konuşmasını nasıl okuyorsunuz? - Dilerseniz Öcalan’ın sözlerini yorumlamayayım. Ama son 30 yılda şöyle bir model karşımıza çıkıyor ve bunu Irak Kürdistanı’nda çok açık bir şekilde gördük. Bir Kürt hareketinin radikalleşmesi hem Kürdistan devletinin doğuşunu gündeme getirebiliyor hem de içinde doğduğu devletle müzakereye başlamasını. Barış süreciyle Kürtler ayrı bir devlet mi istiyor? - Ayrı bir devlet demeyelim, Kürdistanlılık sadece devlet kurmak anlamında alınmıyor. Bir toprak, bir ülke bütünlüğü, bir tarihsel bütünlük, bir gelecek tahayyülü. 2003’ü ele alın. Irak Kürdistanı hem Kürdistanlaştı, hem de Iraklılaştı. Kürdistanlaşma Irak Kürdistanı’nın kendisini Kürtlere bir referans olarak kabul etmesi, diğer Kürtlere karşı sorumluluk hissetmesi ve diğer Kürtlerle devletler arasındaki ilişkilerde hakemlik rolü üstlenmesiyle ortaya çıktı. Iraklılaşma ise “Biz kendimizi Iraklı hissetmiyoruz ama şu anda Irak’ı terk etmeyeceğiz, aksine Sünni-Şii cephelerin arasındaki sorunların çözümü için elimizden geleni yapacağız” noktasından... Şu anda Türkiye’de yaşanan bu. AKP’NİN ŞANTAJI Aktörler samimi mi sizce? - Bilmiyorum, çünkü aktörler kendilerini sürecin dinamiklerine göre yeniden tanımlıyorlar. Ama iki olgu var. Birincisi korkutucu. Nasıl ki İttihat ve Terakki 1908-1914 yılında Ermenilere şantaj yaptıysa bugün de AKP Kürtlere şantaj yapıyor. Koşullar çok değişik, soykırım koşullarında değiliz. İttihat ve Terakki, “Biz sizleri tanıdık, ihtilalci örgütlerinizi tanıdık ama buna karşılık sizin de Türklüğün emrine girmeniz gerekiyor” dedi. Soykırımın anahtarı da burada. Ermeniler Osmanlı’nın emrinde olmayı kabul ediyorlar ama Türklüğü reddediyorlar. Ve bugün AKP’nin şantajı da kısmen öyle. “Biz Kürtleri ve uğradığınız haksızlıkları da kabul ediyoruz. Hatta bazı haklarınızı da veririz. Ama buna karşılık Sünni Türk milletinin emrinde olmanız gerekiyor” diyor. Doğrudan olmasa bile satır aralarında bu var. İkinci olguya gelince bir hegemonik blok olarak AKP zayıf, Kürt hareketi çok daha güçlü bir blok. AKP’nin zayıf olmasının nedeni, yüzde 60 oy alabiliyor ama radikal milliyetçilik için güçlü bir taban var. Hem bu kadar güçlü hem de zafiyet içindeki bir hegemonik blokun, daha güçlü bir hegemonik bloku görmezden gelmesi mümkün değil. Görmezden gelemedi ve bu sürece bu yüzden geldi. Ama süreç nereye varır bilemiyorum. Hasan Cemal’in Karayılan’la söyleşisinde açıkça ortaya çıktı ‘dağın endişesi’ var. ETA tecrübesi var, üstelik, Suriye’de olanlar vs... Endişeli misiniz? -Kürt meselesi sadece tek bir ülkenin meselesi olsaydı daha kolay olabilirdi. Şu anda Ortadoğu’da hiçbir Kürt aktör kendisini bir devletin iradesine bağlayabilecek durumda değil. Ortadoğu’da 1980’lerde olduğu gibi, bir şiddet dönemine giriliyor. Bu şiddet ortamında sınırlar zayıflıyor. Kürt sahasının kırılganlığı görülmeli. Sizce PKK kendi içerisinde hem dağı, hem Avrupa’yı ikna edebilecek bir örgüt mü? - Bütün bu hareketler hem organik yapıya sahip hem de nesil, tecrübeler ve beklentileri farklı oluşumlar. IRA’ya baktığınız zaman IRA’da bir ayrışma olmadı. Küçük bir grup ayrıldı. Silahlı kanat silahı bıraktı, silaha devam diyen küçük grup ayrıldı ama ana akım hareket devam etti. 1999-2000’lerde PKK’dan ayrılma oldu. Mehmet Öcalan gibi çok önemli ayrışmalar yaşandı ama bu marjinal kaldı. Coğrafyalar oturmadı Ortadoğu'daki süreç coğrafya değiştirebilir mi? - Irak'taki Suriye'deki kaos, Gazze, İran tehdidi... Coğrafyalar zaten oturmuş değil. Süreç rollerin önceden biçildiği bir süreç değil. Herkes kendi geleceğini güvence altına alma kaygısında. Dinamikler şimdi öylesine gelişiyor ki hiçbir aktörün önceden biçilmiş bir role oynayabilmesi söz konusu değil. Hürriyet

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.