1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Anadolu'nun kilit taşı Erzurum
Anadolu'nun kilit taşı Erzurum

Anadolu'nun kilit taşı Erzurum

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfü Sezen, Dadaş ve Dadaşlık tarifi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

A+A-

Erzurum Güncel-Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lütfü Sezen, Dadaş ve Dadaşlık tarifi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Erzurum ve Erzurumlu üzerine bugüne kadar çok şeyin söylendiğini kaydeden Sezen, birçok seyyah, edebiyatçı ve devlet adamının, Erzurum ve Dadaşlık üzerine çeşitli değerlendirmeler yaptıklarını söyledi. Bugüne kadar Erzurum'a ve Erzurumluya ilişkin pek çok söz söylendiğini ve bunların başında Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nin geldiğine işaret eden Sezen, Çelebi'nin, Erzurum'a gelişini ve gördüklerini son derece canlı ve ilgi çekici bir üslupla dile getirdiğini ifade etti. Onun Erzurum'a dair naklettiği bilgiler arasında hayli ilginç tespitlere rastlanabildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Sezen, bu tespitlerin, halkın yüz renginden giyinişine kadar son derece kapsamlı gözlemlere dayalı olduğunu kaydetti. Evliya Çelebi'nin, 17. Yüzyıl Erzurum insanını: 'Sağlam, rahatına düşkün, orta boylu, canlı, yaşlıları ve gençleri hep bahadır ve gürbüz adamlardır. Çok sağlam yapılı olurlar. On yaşından yirmi yaşına varıncaya kadar erkek çocukları gayet güzel olur, ondan sonra tez kıllanırlar. Fakat hepsi yumuşak huylu, uysal, zeki ve anlayışlı adamlardır. Kadınları da son derece güzel olup kelimeleri ve lehçeleri düzgün; dişleri inci rengindedir. Havasının güzelliğinden erkekleri çok yaşarlar." şeklinde tanımladığını aktaran Sezen, yine Ahmet Hamdi Tanpınar'ın da, "Beş Şehir" isimli eserinde Erzurum'la ilgili oldukça önemli tespitlerde bulunduğunu söyledi. Tanpınar'ın, "Beş Şehir" adlı eserinde Erzurum'u bir kartal yuvasına benzettiğini ve Erzurum insanının, felâketler karşısında direncini kaybetmeyen, mücadeleci, nüktedan, hicivci bir yapıya sahip olduğunu dile getirdiğini anlatan Sezen, Erzurumlunun, hoşgörü, zevk, heyecan, inanç ve benzeri faktörlerin tezgâhında biçimlenerek Dadaş olduğunu belirtti. Erzurum'un Türk'ün bin yılık kültürünü kendi coğrafyası ile bütünleştirdiğini ve önemli bir tarihi misyonu olduğu şeklinde bir tanımlamanın ise, İsmail Habip Sevük tarafından yapıldığına işaret eden Sezen, Sevük'ün değerlendirmesini ise, şöyle aktardı: "Borçların en azizi vatan borcudur. Hiç kimse bu borcu ödeyemez. Ama vatan, her zaman Erzurumluya borçlu kalmıştır. Vatan müdafaasında, Erzurum her zaman üzerine düşeni yapmıştır. Ama biz ona layık olduğunu verememişizdir." Erzurum'un her dönemde Anadolu'nun kilit taşı olma konumunu üstlendiğini ve Türk yurdu olduğundan günümüze kadar, her önemli vatan meselesinde devletin yüz akı ve güven beldesi olduğunu anlatan Sezen, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nin Kurucu Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın Erzurum tarifini de hatırlattı. Sezen, "Üniversitemiz Fen Edebiyat Fakültesi Kurucu Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Erzurum'u bir ışık şehri olarak tanımlıyor ve yüzlerce bilim adamı yetiştiren Atatürk Üniversitesi'nin; Büyük Önder Atatürk'ün vasiyeti üzerine kurulduğunu ifade ediyor." dedi. Uzun yıllar Atatürk Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Dr. Orhan Okay'ın da, Erzurum insanı ile coğrafyası arasında bir ilişki kurduğunu söyleyen Sezen, Okay'ın şu görüşlerine de yer verdi: "Erzurum coğrafyası, insanının karakterinin oluşumunda büyük rol oynamıştır. Çok defa zayıf ve dik duruşlu, sert profilli, suskun tavırlı, değişmelere, dirençli görünen bu insanların, güven duyduklarına açıldıkları zaman; içten, hiçbir hesabı olmayan duru ve berrak kalplerini adeta görürsünüz." Erzurum ve çevresi ile ilgili sayısız araştırma yapan, Erzurum'un yetiştirdiği değerli bilim adamı Prof. Dr. Zeki Başar'ın da; tarihi şanlı olan Erzurum'un soylu, kahraman halkının Türklüğün bütün meziyetlerine sahip olduğunu vurguladığını söyleyen Sezen, Prof. Dr. Sıtkı Aras'ın da bu konuda önemli tespitlerinin olduğunu anımsattı. Prof. Dr. Sıtkı Aras'ın; "Erzurum'un Manevi Mimarları" isimli eserinde, Anadolu'nun diğer yörelerinde pek rastlanılmayan farklı ve renkli tiplere Erzurum'da rastlanılmasının sebebi olarak kültür mozaiğinin zenginliğini gösterdiğini anlatan Sezen, Aras'ın, Erzurum'daki insan tiplerini âlim, veli, bey, lider, halk feylozofu ve dadaş olmak üzere altı ana başlık altında tanıttığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Sezen, şunları kaydetti: "Görüldüğü gibi, Erzurum ve Erzurum insanı ile ilgili çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Örnekler daha da çoğaltılabilir. Bunlardan Erzurum ve Erzurumluya en çok yakışan sıfat şüphesiz 'Dadaş' tır. Bu, birtakım tarihi ve toplumsal olayların Erzurum'da ortaya çıkardığı bir tiptir. Bu tip, kadın-erkek, köylü şehirli, zengin-fakir ayrımı yapılmadan Erzurum'a mal olmuştur. Bir bakma dadaş, kendine has özellikleri olan "Erzurumlu" demektir. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz: Dadaş; mert, vatansever, karakter timsali Erzurumludur. Dadaş, özgürlüğün, cumhuriyetin ve demokrasinin en güçlü bekçisidir (Büyük Önder Atatürk'ün kurtuluş mücadelesini Erzurum'dan başlatmış olması bunun en güzel örneğidir.) Dadaş, ülke bütünlüğünü bozanlara, politik ve ideolojik ayrım yapanlara karşı en büyük engeldir. Dadaş; kendisinin ve Erzurum'un Türklüğün öz parçası olduğunu; hiçbir zaman hatırından çıkarmayan; örf, âdet, gelenek ve göreneklerine bağlı, aynı zamanda yeniliklere açık olan Erzurumludur. Dadaş, haksızlığa, yolsuzluğa, bencilliğe, çıkarcılığa karşı olandır. Dadaş, zamana ve ortama göre renk değiştirmeyen, ilkelerinden ve kişiliğinden taviz vermeyen karakter timsali olan kişidir. Dadaş, yabancıların, yoksulların, kimsesizlerin hak ve hukukunu kendi hak ve hukukundan daha çok koruyan, insanî ve evrensel değerlerin bilincinde olan kişidir. Yukarda sıralamaya çalıştığım birtakım özelliklere sahip olması gereken dadaş ve Erzurumlu ile ilgili yakınma ve şikâyetler zaman zaman (yine Erzurumlu hemşerilerimiz tarafından) gündeme getirilmektedir. Yakınmaların ana konusu 'dadaş'ta bulunması gereken niteliklerin her Erzurumluda görülmeyişi yönündedir. Dadaşlık Erzurumluya ait bir sıfat olmasına rağmen, her Erzurumlunun dadaş olamayacağı görüşüne biz de katılıyoruz. Çünkü dadaşlık öyle rast gele kazanılmış bir unvan değildir. Sağlam bir kişiliği olmayan, soylu bir ruh asaleti taşımayan; mert, dürüst, namuslu, cesur, özü sözü bir olmayan, zayıf ve kimsesizleri korumayan, kaypak, dönek, vefasız kişileri "dadaş" olarak tanımlamak; dadaşa ve gerçek Erzurumluya yapılan en büyük haksızlıktır. Kısacası, dadaşlık kavramının içinde zerre kadar kötülük, korkaklık, cimrilik, duyarsızlık, kalleşlik, kıskançlık yoktur. Dadaş, yardımseverlik ve fedakârlığı ilke edinmiş özü sözü bir kişidir. Bu karakterini titiz bir kıskançlıkla muhafaza edebilen her Erzurumlu bir dadaştır."

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.