Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Suudi Arabistan'a yaptığı ziyarete eşlik eden Arınç, “Demokratik Açılım” süreci ve TBMM'de yapılacak oturuma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 10 YIL SÜREYLE AÇIKLANMIYOR “Demokratik Açılım” süreciyle, ülkenin birliğinin, bütünlüğünün, kardeşliğinin tekrar nasıl kurulabileceğine ilişkin bir çalışma başlattıklarını anımsatan Arınç, başka bir amaçlarının olmadığını vurguladı. Tüm kesimlerin bu çalışmaya katkı vermesini beklediklerini ve görüşlerini, düşüncelerini açıklamasını istediklerini ifade eden Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle konuştu: “İçtüzük kapalı oturum yapmaya izin veriyor ve bugüne kadar da onlarca kapalı oturum yapıldı. Kapalı oturumun özelliği gereği 10 yıl süreyle tutanaklar açıklanmıyor ve dışarıda konuşulması mümkün olmuyor. Düşünün ki çok önemli olan terör konusunda, açılım konusunda, teröre destek veren bütün unsurlar konusunda her şeyin konuşulabileceği bir oturum yapacağız. Bu oturumda bazı ülkelerin ismi zikredilebilir, bazı kişi ve kurumların isminden bahsedilebilir. Eğer bir açık oturumda bunlardan bahsetmek mümkün olursa, bu, ilişkilerimizi zedeleyecek noktaya gelebilir. Kapalı oturumda daha rahat, daha serbest, her şeyi doğru ve açıkça konuşma imkanımız olacaktı. Maalesef iki muhalefet partisi bunu istismar ederek kapalı oturumu 'milletten bazı düşüncelerin kaçırılması' olarak yorumladı. Şimdi görüyoruz ki açık oturum yapmak durumunda kalacağız. Biz düşüncelerimizi açıklamaktan korkmuyoruz. Ancak bunun Türkiye'ye faydalı olmayacağı fikrimiz var. Şimdi onlar açık oturum istiyorlarsa mutlaka yapılacaktır ama bazı konular işin özelliğine göre ya ima yoluyla ya da 'Bay X' diye anlatılmak zorunda kalacak. Bunun da sorumlusu 'kapalı oturumun hükümetin milletten kaçması' anlamına geldiğini söyleyenlerdir.”