TEDAŞ’ı yeni patronlarına teslim etmek için hafta sonu şehrimize gelen sayın bakanlar aksini söyleseler de, gerçek kabak gibi ortada: Erzurum kalkınma trenini kaçırmış bir şehirdir. Üstelik 11 yıllık AK Parti hükümetleri ve Başbakan Erdoğan’ın özel ilgisi ve çabasına rağmen… Eleştirimizi yapmasına yapalım ama önce Sezar’ın hakkı Sezar’ın olsun ki, adil olabilelim. Lafı uzatmadan özetleyelim. Kış turizmi dedik, olimpiyat dedik; hükümet, bu talep için gözünü kırpmadan neredeyse 1 milyar harcadı. Ama ne yazık ki Erzurum, fırsatı iyi değerlendiremedi. İşte yapılan tesislerin hali ortada. Ya arızalı, ya kapalı, ya da virane halde! Devlet satıp kurtulmak istiyor lakin talipli de yok. Birileri Erzurum’da kış turizmi ve kış sporları olmasın diye elinden geleni ardına koymadı. Üzgünüm; zafer onların oldu. “Turizm haramdır” diyenler ve onlara siyaseten arka çıkanlar kazandı! İkinci devlet üniversitesi dedik; “hayalin peşinde koşmayın” diyenlere inat hükümet, Erzurum’a ikinci devlet üniversitesini kurdu. Fakat üniversitemiz ölü doğdu. Çünkü sırf birilerinin putlaşmış nefsi tatmin olsun diye, yeni üniversitemizi yanlış yere kurdular ve o yanlış da şimdi mahkeme duvarına tosladı. Şayet Danıştay “dur” dememiş olsaydı, adı “teknik üniversite” olan Erzurum Üniversitesi’nin temeli atılacak ilk fakültesi, sosyal bilimler alanında eğitim verecekti. Bugün şehrimizde kendisini adeta birinci üniversitenin “kuması” olarak gören ikinci bir devlet üniversitemiz var olmasına var ama bu üniversitenin şehre yansıyan heyecanı, umudu ve vizyonu yok. (Kağıt üzerinde var da fiiliyatta yok) Şehirde bu kadar müsait alan varken ikinci üniversitemiz gitti, birinci üniversitenin artığına talip oldu. Üniversite yönetimi ne anlatırsa anlatınsın hikaye… Çünkü yanlışı en başında yaptı ve bugün de o yanlış onları başka yanlışlara sürüklüyor. Lojistik Köy dedik; inanın ki çoğumuz bunun ne anlama geldiğini bilmiyorduk. Hükümet, Kars’ın müthiş muhalefetine rağmen lojistik köyün Erzurum’a kurulmasına karar verdi. Sağolsun yerel yöneticilerimiz arsa sorununu aylarca hatta yıllarca çözemedi, aslında çözmedi. Neyse ki sonunda lojistik köy kuruluyor ama sulandırıldı. Erzurum elini hızlı tutamayınca Kars’a da kurulması kararlaştırıldı. Neticede bir lojistik köyümüz olacak fakat tayyareden bir köy… Çünkü kapasitesi olabildiğince küçültüldü. Suçlu hükümet mi, diye soracak olursanız. Söyleyelim: Hükümetin zerre kadar suçu yok. Şayet sunulan imkanı vaktinde değerlendirebilseydik, şimdi yıllardır faaliyette olan bir lojistik köyümüz olacaktı. Beceremedik. Hava limanı dedik; hükümet hava limanı kurdu. Sağlık alanında yeni hastaneler dedik; hükümet yeni hastaneler kurdu. Bölünmüş yollar da işin cabası… Hasılı dostlar merkezi hükümete haksızlık etmeyelim. AK Parti Erzurum’a ne yapılması gerekirse yaptı veya yapmak istedi. Şanssızlık işte… Böylesine müsait bir ortama ve imkana rağmen, Erzurum beşinci sınıf yerel yöneticiler yüzünden fırsatı, “kar”a dönüştüremedi. Sayın bakanlar Erzurum’u öve öve göklere çıkarmış! Ne yapsın adamcağızlar, “Allah belanızı versin bir şehir nasıl bu hale getirilir” diyecek halleri yoktu ya… Seçim arifesindeyiz. Mecbuuuurrr! Utanma pazarı övmüşler. Siz söyleyin Allah aşkınıza bu şehrin neyi övülür? Kentsel dönüşümü mü tamam, imarı mı düzgün, temizliği mi iyi, suyu mu kaliteli, ulaşımı mı fevkalade? Bakanlar, ele güne karşı “maşallah” demiş. Siz asıl o bakanların Ankara’da ne diyeceklerine bakın. Ben söyleyeyim ne diyeceklerini, “Sayın Başbakan; Erzurum elden çıkmak üzere. Şayet acil bir operasyon yapılmaz ise, yarın Doğu’da Erzurum namına kocaman bir ucube kalacak.” İnanmıyorsanız gelin bahse girelim. Seçimden sonra ülkemizi ne bekler bilemem. Ama besbelli ki AK Parti iktidar olmaya devam edecek. Biz geçen 11 yılı kaybettik, hiç olmazsa yeni dönemi kurtarmalıyız. Demirel söylemişti: “Dünün güneşi ile bugünkü çamaşır kurutulamaz” Erzurum da bu anlayışla kalkınamaz. Seçimler, her yer için belki yeni yerel yönetim dönemi olacaktır; Erzurum için ise taze bir başlangıcın adı olmalı, olmak zorunda… Ankara o sinyali verdi: Erzurum’da değişim zamanı.