Ayasofya: Ortodoks kilisesinden camiye, camiden müzeye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye kamuoyunun ve İslam dünyasının "yıllardır Ayasofya'yı cami olarak görme özlemi olduğu" gerekçesiyle;
Erzurum Güncel- 31 Mart yerel seçimlerinden sonra Ayasofya Müzesi'nin cami adını alması için çalışmaları başlatacağını açıkladı.
Erdoğan, "Burasının isminin müzeye çevrilmesi çok büyük yanlıştı. Biz de dedik ki, 'Çok yoğun bir şeklide bu tür bir talep olduğuna göre böyle bir adımı atmanın artık zamanı gelmiştir" diye konuştu.
Bu hamleyi eleştirenleri "ahkam kesmekle" suçlayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mescid-i Aksa ile ilgili bu kadar saldırılar oluyor, sesiniz çıkıyor mu? Adamlar postallarıyla kalkıp Mescid-i Aksa'nın içine giriyorlar, cam çerçeve indiriyorlar, Kur'an-ı Kerimleri yerlere atıyorlar.Biz Müslüman'ız, bizim kanımıza dokunuyor. Artık asırlara sari olan bu hedefimizden geri adım attıramazlar. Kaldı ki zaten müze konusu öyle asırlarla falan da alakalı değil, müzeye çevrilme olayı yakın bir tarihte. Dolayısıyla bunu seçimlerden sonra oturacağız, tereyağından kıl çeker gibi çekip, bu işi de bitireceğiz."
Erdoğan, bir hafta önce ise Ayasofya'nın cami olarak açılması çağrılarını 'siyasi tezgah' olarak adlandırmıştı.
İlk kez 16 Mart'taki Tekirdağ mitinginde bir vatandaşın Ayasofya'nın cami yapılması çağrısına Erdoğan, şu yanıtı vermişti:
"Sultanahmet'i bir doldurun, ondan sonra ona bakarız. Bak şimdi Büyük Çamlıca Cami'ni yaptık. 4 tane 5 tane Ayasofya eder, o kadar büyük. Anadolu yakasında, tüm İstanbul ve Türkiye'de en büyük camii. Mesele o değil, bu işin bir siyasi boyutu var, yanı var. Yan tarafta Sultanahmet'i doldurmayacaksın, Ayasofya'yı dolduralım… Bu oyunlara gelmeyelim, bunların hepsi tezgah. Biz ne zaman neyin nasıl yapılacağını çok iyi biliyoruz. Bu namussuzlar böyle dedi diye biz adım atmayız."
Ardından Yeni Zelanda'da 50 kişinin hayatını kaybettiği cami saldırılarıyla ilgili konuşarak saldırganın hedefinin Türkiye ve kendisi olduğunu söyledi.
BİR HAFTA İÇİNDE FARKLI BİR YANIT GELDİ
25 Mart Pazartesi günü canlı yayınlanan bir röportajında ise Erdoğan, Ayasofya Müzesi'nin ücretsiz olması talepleriyle ilgili soruya farklı bir yanıt verdi:
"Olmayacak şey değil. Adını artık müze değil, Ayasofya Camii koyarız. Müze statüsünden çıkar."
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Turistler Sultanahmet, Süleymaniye, Fatih Camii'ne geliyorlar, herhangi bir ödeme yapıyorlar mı? Aynı şeyi Ayasofya'da da yaparlar. Müze statüsünden çıkar. Zaten daha sonradan buraya böyle bir statü verildi. Bu da yine CHP zihniyetinin bir adımıdır. Bu adımı değiştiririz."
Erdoğan, 26 Mart Salı akşamı Trabzon'da katıldığı bir parti etkinliğinde de aynı konuyla ilgili şunları söyledi:
"Seçimlerden sonra Ayasofya'yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya'yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya'yı cami ismiyle müsemma hale getiririz. Şimdi, Trump Kudüs'ü kalkıyor başkent ilan ediyor. Öyle mi? Golan Tepeleri'ni işgalci İsrail'e çekiyor öyle mi? Siz de Türkiye'den bir cevap alacaksınız tabii... Alacaksınız."
ABD Başkanı Donald Trump, 25 Mart'ta İsrail'in 1967'de işgal ve 1981'de ilhak ettiği Suriye'ye ait Golan Tepeleri'nde İsrail egemenliğini tanıyan tasarıyı imzalamıştı.
Çarşamba günü A Haber televizyonunda özel seçim yayında yaptığı açıklamada İslam dünyası ve Türkiye kamuoyunda yoğun bir talep olduğu gerekçesiyle Ayasofya'nın artık camii olarak anılacağını söyledi. Erdoğan bu adıma tepki gösterenleri ise "ahkam kesmekle" suçladı:
"Siz bir defa Mescid-i Aksa'ya bu kadar saldırılar oluyor. Bir sesiniz çıkıyor mu? Adamlar postallarıyla caminin içine girip, Kuran-ı Kerimleri yerlere atıyorlar, en ufak sesi çıkmıyor. Biz Müslümanız yahu kanımıza dokunuyor. Bize akıl vermesinler, o akılları kendilerine saklasınlar. Müze konusu asırlarla alakalı değil. Yakın bir tarihte. Dolayısıyla bunu seçimlerden sonra oturacağız, süreci içerisinde bu adımı en güzel şekilde bitireceğiz."
Peki Erdoğan'ın "CHP zihniyetinin bir adımıdır" dediği Ayasofya Müzesi, bugünkü statüsüne nasıl geldi?
YAKLAŞIK 1000 YIL RUM ORTODOKS KİLİSESİ OLARAK KULLANILDI
360 yılında Bizans İmparatoru Konstantin 2 tarafından açılışı yapılan kilisenin tahta çatısı, 404 yılında yandı.
404 yılında ilk kez büyük bir tamirattan geçen kilise, şimdiki halini 532-537 yılları arasında, Bizans İmparatoru 1. Justinyan'ın emriyle yapılan inşaat çalışmaları sonrasında aldı.
Piskoposluğun merkezi olan ve Bizans İmparatorluğu'nun büyük önem verdiği kilisenin inşaatından, Bizanslı mühendis Miletus İsidor ve matematikçi Tralles anthemius sorumluydu. İnşaatta 10 binden fazla işçi çalıştı.
5 yıl 10 ayda biten inşaatın ardından açılışı yapılan kilisenin, Bizanslı tarihçiler tarafından o dönem dünyanın en büyük yapısı olduğu yazıldı.
Kilisenin içindeki mozaikler ise 565-578 yılları arasında tamamlandı.
1204 yılına kadar çeşitli depremler ve yangınlar atlattı, defalarca yeniden inşa edildi.
1204 yılında doğuya sefere giden Haçlıların eline geçen kilise, bu tarihten 1261'e kadar Roma Katolik Kilisesi'ne çevrildi.
1261'de Bizanslıların İstanbul'un hakimiyetini yeniden ele geçirmeleriyle birlikte Ayasofya yeniden Ortodoks Kilisesi olarak kullanılmaya başladı.
1453'TE OSMANLI'NIN İSTANBUL'DAKİ İLK CAMİSİ OLDU
29 Mayıs 1453'te, Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u aldığında, Ayasofya yaralı Bizans askerlerinin, kadın ve çocukların sığınma yeriydi.
İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin eline geçmesinden sonraki birkaç gün boyunca Ortodoks Kilisesi mensupları Ayasofya'da ibadete devam etti.
1 Haziran 1453'te İstanbul'daki ilk Cuma namazını burada kılan Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'nın Osmanlı yönetimi altında cami olarak hizmet vereceğini duyurdu. Mihrap ve minber yapıldı, çan ve Haç kaldırıldı. Mozaiklerin üstü kapatıldı.
1481'de ilk minaresi inşa edildi. Fatih Sultan Mehmet'ten sonra tahta geçen Sultan 2. Bayezid zamanında bir minare daha dikildi.
1509'daki büyük İstanbul depreminde ilk yapılan minare yıkıldı, yerine tuğladan bir minare yapıldı.
Diğer iki minare de Sultan 2. Selim zamanında, Mimar Sinan tarafından yenileme çalışmaları sırasında inşa edildi. Bu sebeple Ayasofya'nın farklı zamanlarda yapılan 4 minaresi birbirinden farklı.
- Selim'in türbesi Ayasofya içindeki ilk padişah türbesi oldu. Ayasofya'da, içinde padişahların, eşlerinin ve şehzadelerin de yer aldığı 43 farklı türbe bulunuyor.
Bunların arasında Sultan 3. Murat, Sultan 3. Mehmet, Safiye Sultan, Nurbanu Sultan da var.
Sultan Ahmet 1616'da Sultan Ahmet Cami'ni inşa ettirene kadar Osmanlı Devleti'nin en büyük ve en önemli camisiydi.
1739'da camiye medrese, kütüphane ve aşevi de eklendi. 1847-1849 arasında yenilenme çalışmaları sırasında kapalı kalan Ayasofya, cami olarak son kez 1849'da açıldı.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE 1931'E KADAR CAMİ OLARAK KALDI
1923'te cumhuriyetin ilanından sonra cami olarak kullanılmaya devam etse de, Ayasofya 1931'de kapatıldı.
1931'de Amerika Bizans Enstitüsü'nün kurucusu Amerikalı arkeolog Thomas Whittemore, Ayasofya'daki mozaiklerin tekrar ortaya çıkarılması için Türkiye'deki yeni yönetimden izin istedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği izin sonrası başlayan çalışmalar 15 yıl sürdü ve 1947'de tamamlandı.
Çalışmalara başladıktan bir süre sonra, halihazırda kapatılmış olan Ayasofya'nın, 24 Kasım 1934'teki Bakanlar Kurulu kararıyla müze olarak yeniden açılmasına karar verildi.
Ayasofya Müzesi, 1 Şubat 1935'te müze olarak ziyaretçilere açıldı.
1996'da Dünya Anıtları İzleme listesine alınan Ayasofya'nın kubbesi ve minareleri, Dünya Anıtları Fonu'nun da desteğiyle 1997-2002 arasında restore edildi.
Müze aynı zamanda UNESO Dünya Mirası listesinde.
Zaman zaman farklı bölümlerde yeniden başlayan restorasyon çalışmaları, günümüzde de devam ediyor.
Türkiye'nin her yıl en fazla ziyaret edilen tarihi yapılarından Ayasofya, 2015'te 3 milyon 425 bin ziyaretçiyle Türkiye'nin en fazla ziyaret edilen müzesi oldu.
2017'de bu sayı 1 milyon 892 bine düştü.
TARTIŞMALAR 2000'LERİN BAŞINDAN BU YANA SÜRÜYOR
Ayasofya müzesinin resmi internet sitesinde, "1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya "57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi" adına tapuludur." ifadesi yer alıyor.
Müzenin yeniden camiye dönüştürülmesini talep edenler, bu ifadeyi esas alıyor. Ancak Ayasofya, bazı istisnalar dışında, ibadete açık değil.
***1967'de İstanbul'u ziyaret eden Papa 6. Paul, Ayasofya'da dua etti
25 Temmuz 1967'de İstanbul'u ziyaret eden Katolik Hristiyanların lideri Papa 6. Paul, Ayasofya'ya da giderek dua etti.
Bunun üzerine bir gün sonra, Milli Türk Talebe Birliği yöneticileri de tepki olarak Ayasofya Müzesi'nde namaz kıldı. Bu olay üzerine Ayasofya'nın statüsüyle ilgili ilk ciddi tartışmalar yaşandı.
Yaklaşık 25 yıl sonra, 1991'de, (1. Mahmut döneminde Ayasofya'nın ana binasının dışında, padişahların dinlenmesi, abdest alması için yapılmış olan) Hünkar Kasrı ibadete açıldı. Buraya Ekim 2016'da bir imam da atandı. Hünkar Kasrı'nda bayram namazı ve günde beş vakit namaz kılınıyor, ezan okunuyor.
1967'deki son Papa ziyaretinden yıllar sonra, Kasım 2014'te Papa Francis, İstanbul ziyareti sırasında Ayasofya'yı da gezdi, müze müdüründen restorasyon çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı.
Hünkar Kasrı'na imam atanmasının öncesinde, 2005'te, Sürekli Vakıflar Tarihi Eserler ve Çevreye Hizmet Derneği 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açtı. Danıştay bu istemi reddeti.
2006'da Hristiyan ve Müslüman müze çalışanları için bir ibadet odası açıldı.
13 Mayıs 2017'de, Anadolu Gençlik Derneği'nin organize ettiği bir grup, Ayasofya'nın önünde sabah namazı kıldı.
21 Haziran 2017'de de Diyanet İşleri Başkanlığı, Ayasofya'da Kadir Gecesi programı düzenledi. Program, devlet kanalı TRT'de canlı yayınlandı.
Son olarak Mart 2018'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen Yeditepe Bienali'nin açılış töreninde yaptığı konuşma öncesinde de Kuran okundu.
Son etkinlikler Ortodoks dünyada tepkiyle karşılanırken, Sürekli Vakıflar Tarihi Eselere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın ibadete açılması için yeniden talepte bulundu.
Ekim 2018'de Anayasa derneğin talebini reddetti.
ERDOĞAN, 2013'TE DE AYNI GEREKÇEYLE KARŞI ÇIKMIŞTI
Erdoğan 2013'te, yani İstanbul'un fethinin 560. yıl dönümünde bazı muhafazakar sivil toplum kuruluşlarının "İstanbul'un fethinin imzası olan Ayasofya yeniden ibadete açılsın" çağrılarına da, Tekirdağ mitinginde verdiği yanıtı vermişti.
O dönem başbakan olan Erdoğan, Mayıs 2013'te, partisinin Kızılcahamam'daki kampında milletvekillerinin konuyla ilgili soruları üzerine "Sultanahmet çok boş. Sultanahmet dolarsa Ayasofya'yı da gündeme alabiliriz" yanıtını vermişti.
CAMİ OLMASI İÇİN 2013'TE KANUN TEKLİFİ VERİLDİ
Ekim 2013'te, dönemin MHP milletvekili Yusuf Halaçoğlu, TBMM'ye Ayasofya'nın cami olarak yeniden ibadete açılmasına yönelik bir kanun teklifi sunmuştu.
Gerekçe olarak da, Ayasofya'nın müze olmasına ilişkin 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete'de yayımlanmamış olmasını ve tapusunda cami olarak belirtilmesini göstermişti.
Halaçoğlu'nun teklifi 15 Kasım 2013'ten bu yana Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu'nda. Henüz komisyondan bir karar çıkmadığı için genel kurula sevki de söz konusu olmadı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.