Aydın hoca öyle bir döktürmüş ki
Erzurum'un yarıdan çoğu Doç. Dr. Mehmet Dumlu Aydın'ı tanır. O Erzurum’un yetiştirdiği ender bilim adamlarındandır. Ama hiç kimse Aydın hocanın şairlik yönünü bilmez. İşte Mehmet Şener bugün, Doç. Dr. Aydın, hocanın bu yönünü kaleme aldı…
Erzurum Güncel- İşte o yazı... Aslına bakarsanız o kadar çok yazı konusu var ki, hangisini yazarsak yazalım ilgi çekeceği muhakkak... Erzurum, gazeteci için öyle verimli bir şehir ki ne manşet sıkıntısı çekiliyor, ne de yorum yapmada zorlanıyorsunuz! Başınızı nereye çevirip bakarsanız bakınız her yanda haber, her yanda makale konusu var. Belediyelerden tutunuz da turizme kadar, her taraftan manşet çıkıyor. Gerçi şehri yönetenler bu vaziyetten asla rahatsızlık duymuyorlar ama, vatandaş cephesinde durum son derece vahim... Bugün farklı bir şey yapalım istedik. Öyle zannediyorum ki Erzurum'un yarıdan çoğu Doç. Dr. Mehmet Dumlu Aydın'ı ya birebir tanır, ya da adını sıkça duymuştur. Hem bu sütunda hem de gazetenin birinci sayfasında Dumlu Hoca'dan sıkça söz edip durduk. O'nun verdiği onur mücadelesi ve elde ettiği sonuç, kitap olacak kadar anlamlı ve değerli... Mehmet Dumlu Aydın tıp doktoru çok iyi bir beyin cerrahı; ancak aynı Mehmet Dumlu Aydın'ın bir de şairlik yanı var. Kendisi tevazu gösterip bu yanını saklıyor ama güçlü bir şair olduğu muhakkak... Bugün, Doç. Dr. Mehmet Dumlu Aydın'a ait olan şu şiiri köşemize konuk ediyoruz. Biz çok beğendik, bakalım siz nasıl bulacaksınız. ÜÇ DENİZE ÜÇ IRMAK GÖNDERİRKEN, SUSUZLUKTAN YANAN ERZURUM ÜSTÜNE Üç denize üç ırmak gönderirken dağların, Kurutursun çiçeğini ezelinde baharın... Çoruh deli, Aras mahsun, Fırat küstü tarihe... Çağlamak yasaklandı, şişeye doldu diye... Bu üç nehri bağrından bu şehre salan dağlar... Betonlaşan göğsünde 'Suuuuu...' diyen çiçek arar... Ve çölleşen sinesinde gülün bahtı kararır... Tevrat’ın her babında Fırat’ına övgü var... Aras'ın sevdasıyla çalkalanmakta hazar... Öfkesinden kudurmuş Çoruh, bomboş akmaktan... Kararmış denizlerde bahtı karardı diye... Sitemi var ey şehir, bu ırmakların sana... Su fışkırtan gönlüne kan damlarken dağların... Halini anlayayacak engin gönüller arar... Sukûtu hayal içre suyun benzi sararır... Üç denize üç ırmak gönderen yüce dağlar... Kıyısında kuruyan çiçekler için ağlar. Bu nedenle terk eder bu ili bu üç ırmak... Çoruh deli, Aras mahzun, Fırat küskün akarak... Alır gider başını el bile sallamadan... Uyanın yüce dağlar! onları el almadan... Kuruturken bendini, sizleri uyutanlar... Uyutanlar su diye size toz sunacaklar... Akarsa üstünde Fırat, vadedilen toprağın... Uyanın yüce dağlar, yeter artık, uyanın... Çoruh, Aras ve Fıratın derdi nedir? Anlayın!… (MDM)
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.