Bakın kimi yazdı!
Erzurum'a biri geldi. Estiği yerde kül bırakmadı. Öyle vaatlerde bulundu ki, duyanlar bile şok oldu. İşte Derya Doğan, “Bak şu şarlatana” başlığıyla bir yazı yazdı.
Erzurum Güncel- İşte çok konuşulacak yazı... Bak şu şarlatana… Belli ki adam şeytana külahını ters giydirecek derecede fırıldak biri… Zahir birisi ona demiş ki, “Erzurum çobansız bir köydür” O da, yememiş içmemiş soluğu burada almış ve başlamış esip savurmaya: “Okullar yaptıracağım, fabrikalar kuracağım, işsizlere iş, çaresizlere çare olacağım” Kim nasıl itiraz edebilir ve ne hakla “hayır” diyebilir? Bu yüzden adam hayli bir zaman esip savurdu ve medyada adından sıkça söz ettirdi. Sağ olsun bizim medya da, balıklama dalmayı pek bir seviyor! -Tamam; buyur ne istiyorsun? Cevap veriyor: “Okul yaptıracağım, fabrika kuracağım” -Hay hay; devlet olarak emrindeyiz; arsa istiyorsan arsa, teknik yardım istiyorsan teknik yardım, nedir tam olarak talebin; söyle ki sana yardımcı olalım.” Başlıyor kem küm etmeye… Çünkü adam dümbeleğin önde gideni… Bu şehri ve bu şehrin insanını ne zannediyorsa, İstanbul’da çevirdiği dolapları burada da çevirebileceğini düşünmüş. “Okul yaptıracağım, fabrika kuracağım” diyor. Yetkililer de, “Hay hay efendim buyurun arsa istiyorsanız arsa, destek istiyorsanız destek verelim yeter ki yaptırın” cevabını vermesine rağmen, sözde işadamı tornistan ediyor. Çünkü o bekliyordu ki Erzurum’u yönetenler özellikle Vali saftirik biri olur ve ben o sayede bir hayli zaman saltanat sürerim, basında şöhret olurum. Yanıldı… Hem Vali son derece aklı başında bir yönetici hem de bu şehrin basını öyle ucuz adamlara pabuç kaptırmayacak kadar eğitimli. Önce aday adayı olacağını söyledi ve şöyle bir nabız yokladı. Baktı ki meydan hayli kalabalık ve kimse de ahmak değil. Bu sefer başladı sallamaya: “Ben okullar yaptıracağım, fabrikalar kuracağım, işsizliğe çare olacağım, yardıma muhtaç insanlara aman olacağım.” Aman Allah’ın; adam meğerse bir Hızır’mış! Bir dokunacak, şehir ihya olacak. Peki kim bu sihirli zat? Rivayetler muhtelif; Erzurumlu olduğunu söyleyenler de var; Karslı olduğunu iddia edenler de… Aslında hiç önemli değil. İster Erzurumlu, ister Karslı olsun, yeter ki adam olsun da nereli olursa olsun… Kahramanımız hayli karışık ve güven vermeyen bir tip… Güya İstanbul’da “büyük işadamı” Ama yaptıkları, davranışları, söylemleri hiç de büyük bir işadamına yakışan türden şeyler değil. Bu yüzden fırıldak diyoruz; hatta fırıldak bile az kalır adam düpedüz şeytan şabbalağı… Bu şehre bugüne kadar pek çok işadamı okul yaptırdı, yurt yaptırdı, yatırımda bulundu. Ama hiç biri seçim öncesi gelip günlerce basında boy göstermedi. Gerçek ve ciddi bir işadamı asla şarlatanlık yapmaz ve bir şehrin insanını ahmak olarak görmez. Basına kızmıyorum lâkin sitem ediyorum: Her önüne geleni niye adam yerine koyuyorsun, araştırıp sorsana kimdir, neyin nesidir diye… Beyimiz tipik bir şarlatan… Ama neylersiniz ki nice şarlatanlara sütun açan basınımız bu son şarlatanı da haber yaptı ve bugün dövünüp duruyor: “Bu oyuna nasıl geldik?” Müstahak… Araştırmazsan, soruşturmazsan olacağı budur. “Okullar yaptıracağım” dedi, değil mi? Niçin kimse bu şarlatana sormadı ki, nerede ve ne zaman? Adam bugün kayıp, kim bilir hangi şehirde yeni şaklabanlıklar yapıyordur. Oysa aynı sistem, üçkâğıtçının birini “ben valiyim” dediği için yakalıyor ve hapse sokuyor. Tamam; o da suç ama “ben valiyim” diyen şarlatanın yanında bu, “okul yaptıracağım, fabrikalar kuracağım” diyen dümbeleğin eylemi daha masum değil ki… Siz ne düşünüyorsunuz bilemem ama bir bayan olarak bu olup bitenler beni ziyadesiyle rahatsız ediyor. Hatırlarsanız yedi sekiz yıl önce Erzurum’a bir şarlatan gelmişti; “Ben TEDAŞ’ı aldım” diyerek, bir ton parayı hesabına geçirerek tüymüştü. O profesyonel bir üç kâğıtçıydı; dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’ı telefonda arıyormuş gibi yapardı ve etrafına toplanan andavallıları bir güzel kandırırdı. Neyse ki bu son fırıldak en azından telefonla da olsa Başbakan’ı aramıyor. Bu sadece “ben” deyip duruyor. Bereket bu şehirde aklı başında bir Vali var. Şayet Sebahattin Öztürk olmasaydı, inanın ki o şarlatan daha çok bizi işletip duracaktı. Artık uyandık… Buradan uyarıyoruz: İstanbul veya Ankara’da oturan kimi fırıldaklar veya sözde ulemalar artık yakamızdan düşünüz. Ne sizin numaralarınızı yutuyoruz ne de sizin trenlerinize biniyoruz. Ankara’da; sözde yazar, sözde münevver ve sözde Erzurumlu ulema adında sanal ortamda boy gösteren bir salgın var. Allah muhafaza bu salgına yakalanan iflah olmuyor! Memleket aleyhinde yalan beyanda bulunmak bunlarda. Çalıntı eserleri neşredip devletten para cukkalamak bunlarda, iftira bunlarda… Kısacası kimi sakallı kimi fidan gibi ince olan bu adamlar aslında haramzadedir; eyyamcıdır, hacıyatmazdır. Şayet tren olayı olmasaydı belki maskeleri bir müddet daha düşmeyecekti. Ciddi manada iş yapanlar da var; bu hengâmede onların kaynayıp gitme ihtimali beni rahatsız ediyor. Tamam maskeleri düşmesine düştü, hatta rezil rüsva bile oldular ama adamlar öyle kaşar ki yılmıyorlar. “Okul yapacağım, fabrika kuracağım” -Kur o halde! Ses yok… Bereket Erzurum’un bir valisi var… Allah muhafaza; ya o dümbelek gibi tribünlere oynayan bir eyyamcı Erzurum’da vali olsaydı ne olurdu? Bu şehrin düzlüğe çıkmasına ramak kaldı. Çünkü Öztürk gibi ziyadesiyle düzgün, namuslu ve çalışkan bir valimiz var. Üstelik de fazlası var: Zeki… Yoksa o şarlatan işadamının zokasını yutmuş olacaktık. Merhum Alvarlı “Mevla’ya emanet olsun Erzurum” derken, belki de bugünleri kastetmişti. Ne belli… Palandöken
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.