Başkan Korkut son noktayı koydu
ERZURUM'da merkez Yakutiye İlçesi'ndeki Hasan-ı Basri Mahallesi'nde başlatılan kentsel dönüşüm ile birlikte 'türbe krizi' ortaya çıktı. Mahalleden birkaç kişi, 'Türbeyi yıktırmayız' diyerek inşaat çalışmalarına engel oldu.
Erzurum Güncel- Evliya Hasan-ı Basri'nin Erzurum'a hiç gelmediğini söyleyen Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut, bölgedeki kırmızı bir mezar taşının 1993 yılında üzerinin sac ile kaplanarak tarihi kıymeti olmayan bir yer yapılarak türbeye dönüştürüldüğünü söyledi. Korkut, "Halkımız bunu bilsin ki Hasan-ı Basri'nin mezarı Basra'da. Kendisi Erzurum'a hiç gelmemiştir. Projede değişlik yaptık. Söz veriyorum burası yıkılmayacak" dedi.
Yakutiye Belediye Başkanı AK Partili Ali Korkut, 'Kentsel Dönüşüm' ve 'Cazibe Merkezi' projesi adı altında binlerce binayı yıktıklarını ve yıkmaya da devam ettiklerini, modern bir kentleşmenin yanında harabe binaların arasında yok olmaya yüz tutan çok sayıda tarihi eseri de gün yüzüne çıkartarak Erzurum'u açık hava müzesine dönüştürdüklerini söyledi. 2010 yılından itibaren kentsel dönüşüm çalışması yaptıklarını vurgulayan Başkan Korkut, şöyle dedi:
"Belediye olarak kentsel dönüşüm yaptığımız alanları arsaya dönüştürüp satarken, kar amacı gütmedik. Hak sahipleri arsa ve enkaz bedeli aldılar. Kamulaştırma bedeli üzerinden ihaleye çıkardık. Belediyenin karı gecekondular ve kötü yapılaşmanın ortadan kaldırılması, düzenli yapılaşma ile belediye hizmetlerinin daha rahat yürütülmesidir."
Mahalleye adı verilen Hasan-ı Basri Türbesi ile ilgili olarak halkın ciddi bir yanılgı içinde olduğunu vurgulayan Belediye Başkanı Korkut, şunları söyledi:
"Hasan-ı Basri Erzurum'a hiç gelmemiş. Buraya gelmeyen bir kişinin kalkıp da Erzurum'da mezarının olduğunun iddia edilmesi yanlış. Bu yapılan türbe 1993 yılında bir kişinin rüyasında böyle bir zatın burada olabileceğini görmüş ve o rüyaya istinaden belediye tarafından burada türbe oluşturulmuş. İbrahim Hakkı Konyalı kitabında, 'Bize bu mezarı, Hasan-ı Basri'nin mezarı diye gösterdiler. Halk böyle diyor ve ziyaret ediyormuş. Burada Selçuk tarzında kırmızı taştan yapılmış bir mezar taşı bulduk. Miladi 1828 tarihi taşıyor.' diyor. İbrahim Hakkı Konyalı'nın verdiği bilgiden anlaşılacağı üzere burada bir türbe olmadığı gibi, Hasan-ı Basri'den iz bile yok. Belediye olarak gerçek türbelere kıymet ve değer veriyoruz. Ancak bu şu an itibariyle halk arasında türbe olduğu ifade edilen bir yer. Oysa ki burası bir türbe değil. Buna rağmen buranın yıkılması söz konusu değil. Burada 100 metrekarelik bir kısmı tapuda ayırdık. Diğer kısımlar kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilecek. 2014 yılında ihaleyi alan firma burada konut ve işyerleri yapacak. Türbe kabul edilen bahçe alt kısmında toprak ve üzerine yine yeşil alan olacak şekilde projelendirildi. Türbe olmadığını biliyoruz ama halkımız benimsediği için yıkmayacağız. Burası bu şekilde kalacak. Hatta duvarlar yıkılıp daha şeffaf ve görünümlü bir yer olarak yapılabilir. Taşınması, yıkılması ya da tamamen kaldırılması söz konusu değil. Burada proje değişikliği yapıldı."
Resmi kayıtlarda bulunmayan türbe kafaları karıştırırken yoldan gelip geçenler dua etmeyi ihmal etmiyor. 24 yıldan bu yana türbenin burada olduğunu anlatan semt sakinleri ise, "Bu türbeye yaşlı bir kadın bakıyordu. Anahtarı ondaydı. Kadın iki yıldır ölünce burası kaderine terk edildi. Özellikle Cuma günü buraya gelip dua eden çok oluyor. Başkanın burada türbe olmadığını söyleyince şaşırdık" dedi.
HASAN-I BASRİ KİMDİR?
Kayıtlara göre, Hasan Basri; Tâbi’inin büyüklerinden Zâhid, muhaddis, fakîh ve müfessir. Adı, Ebû Sâid el-Hasan b. Ebi'l-Hasan Yesâr el-Basri olan Hasan Basri'nin babası Yesâr, Irak'ın bir kasabası olan Meysanlı. Yesar, Meysan'ın fethedilmesi sırasında esir düşmüş ve buradan efendisinin kendisini azad ettiği, daha sonra da Hasan-ı Basri'nin annesi Hayra ile evlenince Medine'ye götürülmüş. Hasan-ı Basri, burada Hz. Ömer'in halifeliğinin son ikinci yılı olan Hicri 21'inci yılında dünyaya geldi. (21/641).
Annesi Hayra, Hz. Muhammed'in eşi Ümmü Seleme'ye hizmette bulunmuştur. Bu arada, Ümmü Seleme'nin Hasan'ı emzirdiği ve ondaki hikmet ve belâğatin bundan dolayı olduğu söylenir. Ayrıca, Ümmü Seleme'nin, kendisini Ömer'e götürdüğü ve onun için şöyle dua ettiği de rivayetler arasındadır; "Yâ Rabbi, onu dinde fakih kıl ve insanlara sevdir (İbn Sa'd, Tabakât, VII/I, 114).
Hasan, Vadi'l-Kura'da büyümüş ve çocukluğu orada geçmiştir. Gençliğinde Doğu İran'ın fethine (43/663) katılmış, bundan kısa bir müddet sonra, Horasan valisi Rebi' b. Ziyâd'ın kâtipliğinde bulunmuştur. Bundan sonraki hayatının geri kalanını çoğunlukla Basra'da geçirmiştir. En son vefat edenleriyle birlikte üç yüz sahabe ile görüştüğü rivayet edilir. Bu bakımdan tabiinin önde gelenlerinden olup ilim ve fazileti, zühd ve takvası ile meşhurdur. Ebû Tâlib Mekkî, Hasanı Basri'nin tasavvuf yolunda imamları olduğunu söylemiştir. Enes b. Malik, kendisine bir mesele sorulduğunda, onun Hasan-ı Basrî'ye de sorulmasını, onun derin ilim sahibi olduğunu söylerdi (İbni Sa'd, a.g.e., s. 128).
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.