Belediyeler şaşırtıyor…
Dün telefondaki dostum hal hatır faslından sonra, “Ramazan başladığından beri şehri dolaştın mı hiç?” diye sordu. Hayli dikkatli ve gözlem yapma yeteneği gelişmiş bir insandır o dostum. “Şehri dolaştın mı?” diye sorması elbette boşuna değildi. Nitekim ben, “Dolaşıyorum ama öyle dört bir yana gittiğim de söylenemez” deyince… “Tahmin etmiştim. Yoksa senin de dikkatinden kaçmazdı” şeklinde hüküm icra ettikten sonra devam etti: “Nazar değmesin de belediyeler acayip çalışıyor. Hangi semte gidersen git belediye faaliyetiyle karşılaşıyorsun. Tamam, seçim sürecine girildi diye böyle, ama olsun sonuçta yapılan bu hizmetler şehre kalıyor ve insanımızın hayatını kolaylaştırıyor. Demek ki baştan beri böyle çalışmış olsalardı, bugün Erzurum bir daha güzel olurdu.” Evet, hiç de haksız değildi. Tabii ki benim de dikkatimden kaçmadı. Özellikle de Havuzbaşı, Aziziye Parkı ve Narmanlı Camii’nin civarı… Ayrıca Üç Kümbetler’de yeniden inşa faaliyetleri, Palandöken’de yeni park ve bahçeler, Dadaşkent’te yol ve çevre düzeni… Hani Erzurum’da genellikle ramazan nedeniyle işler rölantiye alınır, kamuda “bugün git bayramdan sonra gel” anlayışı geçerli olur; esnaf da, “alacaksan indirelim” der ya… Belediyelerin bu ezber bozması, doğal olarak herkesi şaşırtmış. Şehir adeta şantiye yerine dönmüş durumda. Gerçi treni kaçırmasına kaçırdık ama hiç olmazsa yürümeye başladık. Dostum, “seçim süreci nedeniyle” diyor. Doğru veya değil. Aslında bunun hiçbir önemi yok. Zira yapılacak büyük küçük her hizmet mademki şehrimizin ve insanımızın lehine oluyor, o halde mesele yok. İster seçim sebebiyle yapılıyor olsun, isterse belediye başkanları aşka gelmiş olsun… Şahsen ben yadırgamıyorum. Yıllardan beri Türkiye’de kamu hizmetlerinin bu minval üzere yürüdüğünü görüyor ve biliyorum. Seçim öncesi sadece belediyeler değil merkezi hükümet de atağa kalkar ve olmadığı kadar cömert davranır. Bu anlayış belediyelerde büsbütün böyledir. Fakat ne var ki geçmiş yıllarda Erzurum o anlayışın pozitif sonucunu bir türlü göremiyordu. Neyse ki bu yıl yüzde yüzlük bir değişim var. Bir yanda ramazan coşkusu, insanlara huzur veren manevi iklimi ve herkese bi şekilde sirayet eden bereket… Diğer yanda harıl harıl çalışan, koşturan belediyeler ve başkanları… Partiler kimleri aday gösterir, halk kimlere teveccüh eder bilemeyiz. Bildiğimiz şu ki, keşke her yıl seçim olacakmış gibi bir hava estirilse de, başkanlar da kendilerini göstermek, başarılarını ispatlamak için böyle çalışıp dursalar. Büyük bir aksilik olmaz ise yıl sonuna doğru Erzurum üç ayrı meydanla tanışacak, yeni parklar bahçeler açılacak, yollar daha düzgün ve temiz olacak, kentsel dönüşüm meyvesini vermeye başlayacak… Gerçi Kale’nin etrafının açılması hususunda ortada henüz somut bir adım yok ama olsun belli ki bayramdan sonra da Kale özgürlüğüne kavuşacak. Tamam, verdiği tarih bir türlü tutmuyor ama Küçükler bu kez kararlı gözüküyor: “Bu yıl Kale’nin etrafını açmış olacağız” Erzurum kalkınma ve modern bir şehir olma yolunda treni kaçırmış olmasına kaçırmış bir şehirdir ama hiç olmazsa taşra şehirleri içinde en iyisi olabiliriz. Ne yapalım, geldiğimiz nokta işte bu… İyi değil, lakin kötüden de iyi. Baksanıza son günlerde söze başlayan politikacılarımız, “Erzurum, Ağrı’dan Kars’tan daha gelişmiş bir şehir” diyorlar. Yani mağlubiyet psikolojilerini açığa vuruyorlar. İşte o açıdan bakınca, yapılan bu işlere alkış tutmak gerekiyor diye düşünüyorum. Kısacası enseyi karatmayalım.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.