'Bizi uyarmasını istedik!'
Bülent Arınç Fethullah Gülen görüşmesini anlattı
Erzurum Güncel-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Amerika ziyareti sırasında yaptığı Fetullah Gülen ziyaretiyle ilgili "Fevkalade iyi bir görüşme oldu. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karşıladı, geçmiş dostluğumuzun hiç eksilmediğini, belki arttığını gördük, hükümetimizle, Sayın Başbakanımızla ilgili düşünceleri de müspet. Daha başarılı olmamızı, daha çok temkinli ve dikkatli olmamızı, hem çevremizdeki, bölgemizdeki olaylarda hem dünya politikasında hem de bazı konularda hassasiyet göstermemizi istiyor" dedi. Arınç, TRT Türk’te canlı yayına katılarak, soruları yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD ziyareti sırasında Fetullah Gülen’e yaptığı ziyaretle ilgili "Fethullah Gülen ile görüştünüz, kamuoyu merak ediyor, neden görüştünüz ve ne görüştünüz?" sorusuna Arınç, "Doğrusu Amerika ziyaretinden çok bunun merak edilmesine bir taraftan memnun oluyorum, bir taraftan da şaşırıyorum" yanıtını verdi. Arınç, Başbakan Erdoğan ve bazı bakanlarla ABD’ye ziyarette bulunduklarını belirterek, şöyle devam etti: "Konu Amerika olunca ve eşim de olunca ben doğrusu Türkiye’den ayrılmadan mümkün olursa Hoca Efendi’yi bir ziyaret edebilir miyim diye gönlümden geçirmiştim. Hanım da bu işe çok sevindi, ’keşke imkan bulabilirsek gidelim, ziyaret edelim’ dediler. Washington’dan bulunduğu yer 4-5 saatlik bir mesafe ama gidilebilecek bir şey. Sayın Başbakanımıza da gitmeden önce konuyu açtım, ’fırsat bulursam böyle bir ziyaret yapmak istiyorum. İzin verir misiniz, uygun görür müsünüz?’ dedim. Çok memnun oldu. Hatta ’keşke bizim için de mümkün olsa, biz de görüşebilsek’ dedi. Ama programları çok yoğundu. Bu programlardan fırsat bulup da böyle bir mesafeli ziyaret olabilir miydi? O, pek ihtimal vermedi. Ama ’selamlarımızı, sevgilerimizi götürürsünüz. Özellikle birinci gün boş olacak. Mümkünse 15’inde bu ziyareti yapabilirsiniz’ demişti. Biz 15’inde oradaydık eşimle birlikte. Bizi aldılar dostlarımız, arkadaşlarımız, Hoca Efendi’yi bulunduğu yerde ziyarete götürdüler." Karayoluyla yaklaşık 4,5 saatte gittiklerine değinen Arınç, birkaç saat Fetullah Gülen’in misafiri olduklarını söyledi. Arınç, resmiyetin ötesinde bunu, "kendisini çok seven bir dostunun ziyareti" olarak düşünmek gerektiğini belirterek, "Sıradan, dışarıdan bir insanın ziyareti olarak algılanmamasını, düşünülmemesini" istedi.Gülen’i 1975 yılından beri tanıdığını dile getiren Arınç, "O günden beri kendisine çok büyük bir saygım ve sevgim var" diye konuştu. Arınç, Gülen’in o yıllarda Edremit’ten Manisa’ya vaiz olarak atandığını,kendisinin de burada avukatlık yaptığını dile getirerek, onun vaazlarını, sohbetlerini, konferanslarını hiç aksatmadan takip etmeye başladığını, çok beğendiğini ve sevdiğini vurguladı. "Çok ihlaslı bir mümindi. Konuşmaları çok etkiliydi, çok bilgiliydi, etrafında güzel dostlar vardı. Biz, bu süreç içerisinde kendisini yakinen tanıdık. O da bizi sevdi. Öyle düşünüyorum" diyen Arınç, şöyle konuştu:"Hatta o zaman bekardım, annemle birlikte kalıyordum. Annem rahmetli kendi elleriyle yemek hazırlar, cuma günleri vaazdan sonra kendisini alır evimize davet ederdik. Bir küçük dost grubuyla birlikte yemekler de yerdik. Ondan sonra İzmir’e gittiler. İzmir’deki çalışmalarını yakinen takip ettim. Daha sonra zaten Hoca Efendi’nin hizmetleri büyüdü. Kendisini sevenlerin halkası genişledi. Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada kendisinden bahsedilmeye başlandı. Şüphesiz 28 Şubat sürecinde de çok büyük sıkıntılar oldu. Kendisine büyük iftiralar atıldı. Şahsı, davası, hizmeti, çilesiyle ilgili birbirinden kötü yalanlar ve iftiralarla cezaevleri yolları gösterildi, davalar açıldı, örgütle suçlandı, laikliğe aykırı suçlar işlendiği ifade edildi. O davalar sırasında da kendisini yakinen tanıdım. O zamanlar milletvekiliydim. Her aşamada kendisini destekleyen, kendisinin böyle suçları işlemediğine gönülden inanan bir insan olarak şahsım ve milletvekili sıfatımla da destek olmaya çalıştım. O davaların hepsi hamdolsun ki beraatle sonuçlandı. Yargıtay’dan geçti, kesinleşti. Fakat o zorlu süreçte Amerika’ya gitmek zorunda kaldı. Hem hastalığının tedavisi hem de Türkiye’deki bu rahatsız edici ortamdan belki biraz olsun uzaklaşabilmek düşüncesiyle." Hükümetle arasında sorun olduğu söylentileri Gülen cemaatiyle hükümet arasında bir sorun olduğu söylentileri, haberlerinin kamuoyuna yansıdığı ifade edilerek, ziyaretin bununla bir ilişkisi ve görüşmenin siyasi bir boyutunun olup olmadığının sorulması üzerine Arınç, Başbakan Erdoğan’ın, bu konuda kendisine vekaleten bu ziyaretin yapıldığını söylediğini bildirdi. "Bana sorsalar ben de söyleyecektim bu ziyareti yaptığımı" diyen Arınç, ancak içerik konusunda bilgi vermediğini ifade etti. Arınç, "Bu ziyaret hemen hemen 40 yıldan beri kendisini seven, sayan, dualarından eksik etmeyen bir insanın bir yüzünü görebilmek, duasını alabilmek için eşimle yaptığım bir seyahattir, ziyarettir. Özellikle kendi şahsıma asaleten olduğunu söylemeliyim" ifadesini kullandı. Başbakan Erdoğan’ın da selamlarını, sevgilerini, iyi dileklerini iletmesini istediğini belirten Arınç, "(Bizden bir emirleri olur mu bir tavsiyeleri olur mu? Onu da öğren) dedi. Şüphesiz, son zamanlarda çok fazlasıyla speküle edilmiş, bazı konular üzerinde yazılıyor, çiziliyor. Bunları belki kendisine birinci ağızdan sormak, o konularda bir önerisi bir tavsiyesi varsa, veya bizim farkında olmadığımız herhangi bir yanlışımız varsa bu konularda da bizi aydınlatmasını rica etmekti" dedi. Arınç, Fetullah Gülen’le yaklaşık 3 saate yakın birlikte olduklarını belirterek, kendilerine ikramlarda bulunulduğunu ve Türkiye’yi, dünyayı konuştuklarını dile getirdi. Başbakan Yardımcısı Arınç, "Hükümetle bir sorun var mı?" yönündeki soru üzerine, "Bunlar bence basit sorular. Sadece belli köşe yazarlarında veya belli siyasetçilerde hükümetle camia arasında veya cemaat arasında bir soğukluğun, bir çekememezliğin, hatta bir rekabetin olduğu söyleniyor. Ben bunları kesinlikle reddediyorum" değerlendirmesinde bulundu. Arınç, şunları söyledi: "Bir defa Hoca Efendi’nin şahsını iyi tanımadıklarından veya onun hizmetini layıkıyla bilemediklerinden bu tür sorular soruyorlar. Hoca Efendi’yi, bir siyasi partinin kalıpları içerisine koymak veya onun hizmetlerini bir hükümetle aynı noktaya getirmek doğru değil. Hoca Efendi bana göre siyaset üstü bir insan. Siyasete ilgisiz değil. Ama onu bir partinin dar kalıpları içerisinde veya hükümetin her yaptığını ’A ne kadar güzel, aferin’ diyecek bir yaratılışta düşünmemek lazım. Bizden daha iyi görebiliyor, daha iyi değerlendirebiliyor. Türkiye’yi ve dünyayı çok yakından takip ediyor. Buna bizzat şahit oldum. Yani gününün önemli bir kısmını, yaşanan olaylar ve olaylar üzerine yapılan analizleri okumakla, dinlemekle geçiriyor. Dolayısıyla bizim içinde olup da göremediğimiz, fark edemediğimiz pek çok şeyi, daha objektif bakarak, daha yukarıdan bakarak belki detaylarıyla fark edebiliyor. Bu konuları da kendilerine sordum. Yani kesinlike bir defa Tayyip Erdoğan, Sayın Başbakanımızın şahsını çok seviyor. Bunu her vesileyle ifade ediyor. Onun şahsına karşı çok büyük duaları var. Onun çok büyük hizmetleri olduğuna inanıyor. Hükümetimizin bu on yıldır yaptığı, başarılı olduğu icraatların hepsini takdir ediyor. Ancak bazı konularda şüphesiz daha dikkatli olunmasını, daha temkinli olunmasını, belki üslup konusunda bazı konulara daha fazla dikkat edilmesini istiyor. Ben şahsen çok rahat konuşabildiğime inanıyorum. Hoca Efendi de aynı yakınlığı gösterdi. Arada dolaşıp giden fazla laflardan uzak kalmak gerektiğini biz de o da ifade ediyoruz. Eğer arada bir haber gelmişse veyahut da bizi izan edecek edecek herhangi bir şey varsa, bunu doğrudan ilişki kurmak suretiyle rahatlıkla öğrenebileceğimizi veya bir yanlış varsa düzeltebileceğimizi ifade ettim. O da bunlardan çok memnun oldu. Çünkü öyle bir Türkiye’de ve dünyada yaşıyoruz ki herkes her lafı götürüp dağıtabilir." Herkesin kendine göre farklı bir yorum yapabileceğine değinen Arınç, şu görüşleri dile getirdi: "Olaylara nasıl baktığınıza bağlı. Yani bardağın yarısına boş olarak bakarsanız farklı yorumlar yaparsınız. Şimdi ben, bazı yorumları haberleri okudukça da kendi kendime ’ne kadar haklıymışım’ diyorum. Çünkü elimin boş döndüğünü ifade edenlerden iyi karşılanmadığımı yazanlara kadar... Allah onlara insaf versin, biraz izan versin. Bunların hiçbirisi doğru değil. Bizim dostluğumuz Allah içindir. Biz onu büyük hizmetleri sebebiyle ve bugüne kadar Türkiye’ye, dünyaya kazandırdığı çok büyük hikmetler sebebiyle seviyoruz." "Bir küslük, kırgınlık iddiası doğru değil o zaman" değerlendirmesi üzerine de Arınç, "Hayır" dedi. "AK Parti’li Fetullah Gülen beklemiyoruz" Arınç, "Benim düşünceme göre de Tayyip Bey’in, Başbakanımızın düşüncesine göre de hiçbirimiz bir AK Parti’li Fetullah Gülen beklemiyoruz ve bunu istemiyoruz. O, hemen hemen bütün partilerin, bütün siyasetle ilgilenenlerin ve Türkiye’de 75 milyonun insanın vicdanı olarak doğruları söyleyen, doğruları tavsiye eden, muhalefetle bile iyi bir üslup ve nazik bir ilişkiyle alaka kurmak isteyen bir yapının içerisinde. Kendi açımızdan bakarsak bizimle ilgili hiçbir sorun görünmüyor. Bunu ben rahatlıkla ifade ederim. Ama çok özel konuları tabii hocamızın izni olmadan buralarda konuşmamız doğru değil" diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şöyle dedi: "Sonucu. Fevkalade iyi bir görüşme oldu. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karşıladı, geçmiş dostluğumuzun hiç eksilmediğini, belki arttığını gördük, hükümetimizle, Sayın Başbakanımızla ilgili düşünceleri de müspet. Daha başarılı olmamızı, daha çok temkinli ve dikkatli olmamızı, hem çevremizdeki, bölgemizdeki olaylarda hem dünya politikasında hem de bazı konularda hassasiyet göstermemizi istiyor. Onları tek tek not ettik. Sayın Başbakanımıza da kısmen aktardım. Ama daha geniş görüşme imkanı da en kısa zamanda bulacağım." "Türkiye’ye dönüşle ilgili herhangi bir diyalog yaşandı mı?" yönündeki soruya Arınç, Başbakan Erdoğan’ın, katıldığı bir programda, Gülen’in Türkiye’ye dönüşünü büyük bir özlemle beklediklerini ve bundan mutlu olacağını söylediğini hatırlatarak, şunları kaydetti: "Hem Sayın Başbakanımızın arzusu hem de kendi şahsi düşüncem olarak artık maddi manevi hiçbir engel kalmadı. ’Hepimiz sizleri çok özledik. Türkiye’ye gelseniz hem bu tür belki dedikoduların da büyük ölçüde önüne geçilmiş olur.’ Tebessüm etti. Vatan hasretiyle memleket hasretiyle gurbet hasretiyle yanan bir insan. Özel odasındaki hediyelere bakarsanız bunların vatan topraklarıyla dolu kaseler olduğunu bile görebilirsiniz. Türkiye’yi çok seviyor, memleketine çok bağlı ama belli sebeplerle bir süre daha herhalde orada kalmayı düşünüyor. Şu anda gelmesinin muhtemel olmadığına inanıyorum."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.