CHPnin çalışması öneri değil, tespit
BAŞBAKAN Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmenin ardından gece Gündem Özel programında soruları yanıtladı. Erdoğan, CHPnin terör sorunuyla ilgili getirilen taslağın bir öneri paketi değil, çeşitli tespitlerin bulunduğu 10 maddelik
Erzurum Güncel- Başbakan Erdoğan atvde Erdal Şafak, Taha Akyol, Mustafa Karaalioğlu ve Ekrem Dumanlının sorularını yanıtladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet tarafından yapılan ziyaret sırasında kendilerine getirilen terörle ilgili taslak hakkında konuştu. CHP tarafından getirilen çalışmanın içerisinde önerilerin değil, tespitlerin bulunduğunu belirtirken şöyle konuştu: Bugün gerek sayın genel başkan gerekse yanındaki arkadaşların getirmiş olduğu, daha öncede zaten kendi sitelerine de düştüğü gibi bir öneri paketi olarak ifade edilen 10 maddeden müteşekkil bu evrak, kendileri de bu konuda Evet bu bir öneri paketi değil dediler. Bu 10 madde bir öneri paketi değil ve burada bir tespit var, teşhis var. Ölüm sayılarını veriyor, bugüne kadar çözüme kavuşturulamamış bir olay gibi. Burada öneri olarak ne var? Öneri olarak en sonunda birşey söylüyor; Toplumsal mutabakat komisyonu öneriyor, bir de TBMM dışında akil insanlar grubu öneriyor. Terör konusundaki görüşme çağrılarına olumsuz yanıt veren MHP lideri Devlet Bahçeliyi eleştiren Erdoğan, MHPnin uzlaşmaması nedeniyle Toplumsal Mutabakat Komisyonunun kendiliğinden çöktüğünü savundu. Talimatı veren benim alacaksan beni al Başbakan Erdoğan, canlı yayında Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerini sınırlayan CMK 250. maddeyi şöyle anlattı: MİT müsteşarım benim talimatımla terörle mücadele için adaya gidiyor. Yargı ise onu şüpheli olarak çağırıyor. Çok yanlışlar yapılıyor. Alacaksan beni al. Terörle mücadelede her şeyi kullanmak zorundayım... Başbakan dün gece atvde katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Özel Yetkili Mahkemelerin ve savcıların yetkilerini sınırlayan CMK 250. Maddedeki yeni düzenlemeyi savunan Erdoğan şöyle konuştu: Peşinen ifade etmekte fayda görüyorum. Yasama, Yürütme, Yargı bu kuvvetler ayrılığı anlayışına baştan bu yana önem verdik. Yasama bir erk olarak bir güçtür, yürütme de yargı da bir güçtür. Ama bunlar birbirlerinin faaliyet alanlarına girmemelidir ki bunu da anayasa belirliyor. 250nin kurulması olayı da geçmişteki MGKlarla ilgili bir kurum durumunda ve bu sürecin içerisinde en çok bunun tartışılmaya başlanmasının sebebi özellikle MİT müsteşarımızın (Hakan Fidan) yani Başbakanlığın iznine tabi olmasına rağmen bazı gazetelerde çıkmasına istinaden onun çağrılması üzerine başlayan bir süreçtir. Bu gerçekten kabul edilir bir yaklaşım tarzı değildir. Yargı tamamiyle her şeyi bir kenara koyup yasayı bir kenara koyarak MİT Müsteşarını şüpheli olarak çağırıyor. Böyle olunca herşey alt üst oluyor. Devletin işleyişine çomak sokuluyor. Olay bazı gazetelerde çıktığı gibi OSLOda şöyle olmuş böyle olmuş gibiyse benim arkadaşlarım kimseye böyle bir taviz vermek yazı vermek söz konusu değildir. Orada konuşulanları yazılı ifadeler, bölücü terör örgütünün yayın organlarında çıkmış olan haberleri müsteşarıma yıkmaya çalışmak onun üzerinden müsteşarımı yargılaman kabul edilir değil. Çok yanlışlar yapılıyor MİT Müsteşarım adaya bile gittiği zaman birşey için gidiyor. Terörle mücadele konusunda ne yapabiliriz diye gidiyor. Bu arkadaşlarım bunun mücedelesini veriyor. Sayın Emre bey de gitti geldi. Yardımcıları konumunda olan hanımefendi de bu süreci beraber yaşadılar. Dünyanın her yerinde bu böyle. Bu iyice çizmeyi aşan birşey oldu. Bir başbakan olarak direk bana bağlı olan müsteşarıma sahip çıkmazsam, ona talimatı veren benim. Alacaksanız beni alın. Talimatı veren benim. Talimat verilen alınmaz. Çok yanlışlar yapılıyor. Alacaksan beni al. Ben terörle mücadele ediyorum ve herşeyi kullanmak zorundayım. Bizim elimiz ayağımız konumunda olan böyle kurumları bir şüpheye sevk edersek bu insanlar yarın nasıl çalışacak. Bu insanlar bir çok yere canlarını ortaya koyarak gidiyorlar. Bu tabi ister istemez haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor, biz devlet içinde devletiz havasına sokuyor. Başbakan Erdoğan 250. maddeyi değiştirme talebi nereden geldi sorusunu ise şöyle yanıtladı: Olay sadece MİT değil Bu olağanüstü şartların bir ürünü. Ergenekondu balyozdu çeteler mafya bunlara karşı mücadele gayretini biz gösterdik. Bu sadece MİT olayı değil. MİTın dışında da aynı durumlar söz konusu olabilir veya bir vatandaşımız olabilir. Ama söylendiği gibi gazetelerde yazıldığı gibi biz bu konudaki mücadelemizi vereceğiz tabii ki ama 250 bütün yetkileri kendisinde toplamış ve bunu da istedikleri gibi kullanıyorlar. Başbakan, 28 Şubat da Balyoz da etkilenecek gibi görünüyor bu taslağa göre sözleri üzerine ise şöyle konuştu: Bu haberlere aldanmayın. Tutuksuz yargılanabileceği halde malesef tutuklu yargılanan insanlar var. Bu insanların tutuksuz yargılanmaları mümkünken neden tutuklu yargılama yapılıyor. Bu süreci bizim farklı bir şekilde yumuşatarak atlatmamız lazım. Bunlar ülkede yargıyı da zor duruma sokuyor. Yargıya güven artmışken şimdi azalmaya başladı. Bunları da görmemiz lazım. KILIÇDAROĞLUNA ULUDERE YANITI Çok yerlere gideriz! ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, dünkü görüşme esnasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlundan gelen Uludereye gidelim teklifine iverdiği yanıtı da açıkladı. CHP lideri ile gerçekleştirdiği terör zirvesinin ardından ATV Haberde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP liderinin görüşme sırasında yaptığı Uludereye gidelim önerisine ilişkin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelikin, Bizim gündemimizde böyle bir ikili ziyaret yok ifadesi ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlunun, Uludere konusunda Sayın Başbakanın herhangi bir tepkisi ya da yorumu olmadı sözlerine rağmen verdiği yanıtı açıkladı: Bugünkü görüşmemizde bir ara Gerekirse Uludereye de gideriz diye ifade kullandı. Çalışma ikimizin arasında başlarsa Kılıçdaroğluna senle çok yerlere gideriz dedim. Oralarda sorunları çözmek için beraber gideriz, gezeriz... Cumhurbaşkanı partili olursa daha güçlü olur Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemi ile ilgili sorulan bir soru üzerine dertlerinin rejim tartışması yapmak olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi: Cumhurbaşkanı Merhum Özalın düştüğü duruma düşmemesi için partili olarak Çankayaya çıkarsa o cumhurbaşkanı çok daha güçlü olur. Bizden önce Sayın Demirelin, merhum Özalın yaşadıklarını görüyorum ve orada artık bir vitrin süsü haline geliyorlar. Cumhurbaşkanı gelir, kabineyi yönetir aslında. Anayasamızda bu var. Anayasamızda mesela icranın başı cumhurbaşkanıdır diyor. Ama şu anda dışarıdan bakan zanneder ki icranın başı başbakan. Halbuki cumhurbaşkanımız icranın başıdır ve istediği anda da gelir kabineyi yönetir. Çünkü başbakanı da bakanlar kurulunu da atayan o. Bunu çok daha iyi noktaya getirmek, çok daha başarılı sonuçlar alabilmek için başkanlık, ama yarı başkanlık olabilir, böyle bir adımın atılmasını ben ülkemiz için çok daha hayırlı buluyorum. Çünkü artık halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı var.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.