Covid-19 aşısı 'mikroçip' takmak için mi üretildi?
Koronavirüs aşısı, 11 Aralık'tan sonra ülkemize gelecek, 25-26 Aralık'tan itibaren de risk gruplarına göre vatandaşlara yapılmaya başlanacak. Ancak aşı karşıtlarınca mayıstan bu yana dolaşıma sürülen ipe sapa gelmez iddialar, salgının önüne geçmekten çok
Erzurum Güncel- Koronavirüs aşısı, 11 Aralık'tan sonra ülkemize gelecek, 25-26 Aralık'tan itibaren de risk gruplarına göre vatandaşlara yapılmaya başlanacak. Ancak aşı karşıtlarınca mayıstan bu yana dolaşıma sürülen ipe sapa gelmez iddialar, salgının önüne geçmekten çok yaymaya hizmet ediyor.
Pandemi, dünyanın düzünü, tersine çevirdi. Sosyal medyada birbirinden farklı komplo teorileri ortaya atılıyor. Bilim adamları bunları nasıl çürütüyor? BBC, bu konuda bir inceleme başlattı. İşte iddialar ve gerçekler...
DNA'MIZLA MI OYNANACAK?
Sosyal medyada dillendirilen "Aşı DNA'mızı değiştirecek" iddiaları, 3 bağımsız bilim adamına soruldu ve "Hayır, değiştirmeyecek" cevabı alındı. İngiltere'de kullanım onayı alan ve Türkiye'nin de sipariş ettiği Pfizer/BioNTech aşısı gibi geliştirilen bazı aşılar, virüsün "genetik talimatları" taşıyan mRNA'yı kullanıyor.
mRNA NE DEMEK?
mRNA, hücrelere, virüstekine benzer bir protein üretmeyi öğretiyor, bu da bağışıklık sisteminin tepki vermesini sağlıyor. Sosyal medyada mayısta yayılan videolarda mRNA teknolojisinin "henüz test edilmediği ve onaylanmadığı" ileri sürülerek, genetik kodlarla oynanacağı iddia ediliyordu. Hiçbir mRNA aşısı onay almadı; ancak on binlerce kişide denenen aşı, sıkı onay süreçlerinden geçti. Tüm yeni aşılar gibi, mRNA da, katı güvenlik testlerine tabi tutulmadan kullanıma sokulmuyor.
"CENİN DOKUSU" MU AŞILARDA KULLANILDI?
"Anne karnındaki 3-6 aylık bebeklerin kürtajla alınıp, bedenlerinin aşı çalışmalarında kullanıldığı" iddiası da gündemi uzun süre meşgul etti. Söylenti, laboratuvarda üretilen bazı hücrelerin de aşı üretiminde kullanılmasına dayandırılıyor. Bu hücreler, embriyonik hücrelerin klonlanmasıyla oluşturulur; ancak 1960'larda geliştirilen bu teknikte bebeklerin kullanılması gibi bir durum hiçbir şekilde yaşanmadı.
ORANLAR YANLIŞ
Aşı karşıtlarının sığındığı başka bir argüman "Madem ölümler bu kadar az, öyleyse aşı gereksiz" şeklinde. Paylaşımlarda iyileşme oranı %99,97 olduğu söylenerek "Virüs kapmak, aşıdan daha güvenli" tarzlı çok "sağlıksız" seçenek ileri sürülüyor. Atladıkları şey, iyileşenlerin oranının doğru olmadığı. Oxford Üniversitesinden istatistik uzmanı Jason Oke "Enfektelerin %99'u kurtuluyor. Risk yaşla değişiyor, uzun vadedeki ölümler hesaba katılmıyor" diyor. Ölenler bir yana, yoğun bakımdakiler ile hastalığın ilerideki etkilerini taşıyacaklar ise unutuluyor.
'GATES VE MİKROÇİP' HİKÂYESİ
"Bill Gates koronavirüsle mücadele için mikroçipleri kullanacak" denilen bir başka iddia ise; salgının "milyonlarca kişinin vücuduna izlenebilir mikroçip yerleştirmenin kılıfı" denilen küresel çaplı bir komplo teorisi. Buna göre; kişilerin aşı bilgileri, özel bir mürekkep enjekte edilerek, deri yüzeyinde saklanabilecek. İddia, Microsoft'un kurucusunun mart ayındaki bir açıklamasına dayandırılıyor, kaynak olarak ise, iddia için "gerçek dışı" diyen Bill-Melinda Gates Vakfının yaptığı bir çalışma gösteriliyor. Oysa Gates konuşmasında "dijital sertifikalar"dan söz etti; ancak "mikroçip"ten bahsetmedi. Üstelik aynı çalışmada yer alan bilim insanı Ana Jaklenec de bu tür bilgilerin veritabanına kaydedilmeyeceğini belirtiyor. Bunlara rağmen söylenti, mayısta sosyal medyadan çok paylaşılan bir yazıyla dolaşıma sürüldü. Oysa ne "aşı mikroçipi" ne de Gates'in böyle bir projesi olduğuna dair bir ispat var.
Türkiye
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.