1. HABERLER

  2. GENEL

  3. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan petrol ve doğal gaz müjdesi!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan petrol ve doğal gaz müjdesi!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan petrol ve doğal gaz müjdesi!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin 61. yıldönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda önemli açıklamalarda bulundu.

A+A-

Erzurum Güncel- Erdoğan, "Ekonomide bu yıl itibarıyla ciddi bir toparlanma bekliyorum. Karadeniz'de 405 milyar metreküp gaz keşfimizin ardından kara alanlarındaki çalışmalarımızın da sonuçlarını almaya başladık.Son 1 ayda 3 yeni kuyuda yeni petrol keşfettik. Günlük üretimimize 6800 varil katkı sağlayacak. Benzer müjdeler daha gelecek." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip  Erdoğan, Türkiye'ye siyasi, sosyal ve ekonomik bakımından ağır bedeller ödeten  darbeler silsilesinin ilki olan 1960 darbesinin, aradan geçen 60 yılı aşkın  süreye rağmen milletin kalbinde hala kanayan bir yara olduğunu belirterek,  "Sadece darbeciler ve muhtıracılar değil, onları teşvik eden, tahrik eden,  onlarla kol kola yürüyen siyasetçi profili de aynı şekilde varlığını  sürdürmektedir. Bu zihniyet her dönemde gücü milli irade yerine darbecilerden  almayı tercih etmiş, iktidarı sandıkta değil, silahların, darağaçlarının  gölgesinde elde etmenin peşinde koşmuştur." dedi. 

Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda, partisinin Genişletilmiş  İl Başkanları Toplantısı'ndaki konuşmasına, "Eski adıyla Yassıada'ya,  milletimizin verdiği ismiyle 'yaslı ada'ya, bizim dönüştürdüğümüz haliyle  Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na hoşgeldiniz." diyerek başladı.

 

 

Yassıada'nın önce "yaslı ada"ya ardından Demokrasi ve Özgürlükler  Adası'na dönüşme sürecinin, aynı zamanda Türkiye'nin son 60 senelik siyasi  tarihinin de bir özeti olduğunu belirten Erdoğan, "Uzun ve yıpratıcı savaş  yıllarının ardından varını yoğunu ortaya koyarak İstiklal Harbi'ni zafere  ulaştıran Türk milleti demokrasi mücadelesini de aynı kararlılıkla sürdürmüştür."  diye konuştu.

 

Erdoğan, genel merkez tarafından hazırlanan ve katılımcılara dağıtılan  broşürde Cumhuriyet'in kuruluşundan bugüne Türkiye'nin çok partili siyasi hayata  geçiş tecrübesini ve bu süreçte yaşanan dönüm noktalarının yer aldığını kaydetti.

 

 

"Hep birlikte çalıştılar, aynı merkezden yönetildiler"

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile başlayan, Serbest Fırka ile  süren, Demokrat Parti ile sonuca ulaşan milli iradenin üstünlüğünü tesis etme  mücadelesinin önünün, sürekli darbelerle kesilmeye çalışıldığını anlatan Erdoğan,  konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'ye siyasi, sosyal ve ekonomik bakımından ağır bedeller ödeten  darbeler silsilesinin ilki olan 1960 darbesi, aradan geçen 60 yılı aşkın süreye  rağmen milletimizin kalbinde hala kanayan bir yaradır. Ülkemizi darbenin eşiğine  getiren zihniyetin varlığını halen devam ettirdiğini görmemiz ise ayrıca bir  üzüntü kaynağıdır. Darbeden birkaç hafta önce Menderes'e gönderilen muhtıra  mahiyetindeki mektupta ifade edilen görüşler ve kullanılan üslup ile 1971  muhtırasında, 1980 darbesi öncesinde, 28 Şubat 1997 muhtırasında, 27 Nisan 2007  bildirisinde, hatta son emekli amiraller açıklamasında sergilenen yaklaşım hep  aynıdır. Merkez aynı değişen bir şey yok.

 

 

Sadece darbeciler ve muhtıracılar değil, onları teşvik eden, tahrik  eden, onlarla kol kola yürüyen siyasetçi profili de aynı şekilde varlığını  sürdürmektedir. Bunlarla beraber monşerler de var. Hep birlikte çalıştılar, aynı  merkezden yönetildiler. Bu zihniyet, her dönemde gücü milli irade yerine  darbecilerden almayı tercih etmiş, iktidarı sandıkta değil, silahların,  darağaçlarının gölgesinde elde etmenin peşinde koşmuştur. Bu zihniyet, ülkeyi  demokratik yollarla kazandığı meşru iktidarla değil, vesayet araçlarıyla  yönetmeyi özellikle çalışmayı alışkanlık haline getirmiştir. Bunlar sıkıştıkları  her durumda ülkede kargaşa ve huzursuzluk çıkartarak, darbecilere selam durmaya,  darbeyi ima etmeye yönelmişlerdir. 'CHP artı ordu eşittir darbe' diye kurulan  denklemin sahipleri, bu faşist zihniyetlerini pervasızca sergilemekten de  çekinmemişlerdir. Namlı 27 Mayısçılar yıllar sonra yaptıkları açıklamalarda  kendilerini CHP yöneticileriyle bu partinin desteğindeki dergi ve gazetelerin  kışkırttığını açıkça ifade etmişlerdir."

 

 

"CHP'nin 'Milli şef' diyerek yere göğe sığdıramadığı İsmet İnönü'nün  27 Mayıs darbesinin hemen öncesinde TBMM'de yaptığı bir konuşmayı paylaşmak  istiyorum." diyen Erdoğan, İnönü'nün, "Buraya gelirken dışarıda Meclis binasını  kuşatmış bir tabur asker gördüm. Başlarında genç bir binbaşı vardı. Sizler,  benden korkuyorsunuz ama dışarıya getirdiğiniz askerleri kumanda eden binbaşıdan  da korkuyorsunuz. Korktuğunuzu, ona güvenmediğinizi ispat etmek için size şöyle  bir teklifim var. Çağırın binbaşıyı, beni alıp götürmesini söyleyin. Bakalım  emrinize itaat edecek mi? Size bunun aksi bir teklifim de var. Binbaşıyı ben  çağırayım ve Meclis'i feshettireyim. Bunu ister misiniz? İhtilal olacak ve siz  bundan kurtulamayacaksınız." sözlerini hatırlattı.

 

 

Bu üslubu yıllardır CHP'nin nice yöneticilerinden duymaya devam  ettiklerini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatırlarsanız 28 Şubat muhtırasına, 'Bizim tespitlerimiz de farklı  değil diyen şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz' diyen dönemin CHP'li  yöneticileri darbecilerden daha büyük bir şevkle sahip çıkmışlardır. AK Parti'ye  Meclis'te Cumhurbaşkanı seçtirmemek için 'sakın ha' naraları atanlar, güya miting  adı altında ortaoyunu sergileyenler, brifinglerde ip gibi sıraya geçenler de yine  bunlardır. FETÖ'cülerin 17-25 Aralık emniyet-yargı girişimi için ortaya  saçtıkları malzemelere dört elle sarılıp, montaj ürünü kasetlerle aylarca  Meclis'in itibarını ayaklar altına alanlar yine bunlardır. Cumhuriyet tarihinde  ülkemizde yaşanan en büyük ihanetlerden biri olan 15 Temmuz darbe girişimini  'kontrollü darbe' diyerek, 'tiyatro' diyerek küçümseyen, bu tehdide karşı alınan  tedbirleri 'sivil darbe' diyerek engellemeye çalışan, yine bunlardır. Tankların  arasından kaçıp giden, Bakırköy'e sığınan yine bunlardır. Daha geçen gün bir  erken seçimle veya başka bir şekilde iktidar değişikliğinden söz eden yine  bunlardır. Meclis'te, darbe ile buluşmaktan söz eden şiirler okuyanlar yine  bunlardır. Bizi indirmekten ve vatana ihanetle yargılamaktan söz edenler yine  bunlardır. Sosyal medya hesaplarından 'Darbeler zaruretler doğmadan  yapılmamıştır, maalesef bugün böyle bir zaruret vardır.' diyerek Milli Şeflerinin  izinden gittiklerini gösterenler yine bunlardır. Birkaç hafta önce bizi merhum  Menderes'in akıbetiyle tehdit edenler yine bunlardır."

 

 

Çeşitli çevreler tarafından darbe iması ile yürütülen tüm kirli  girişimlerin CHP yönetimi tarafından desteklendiğini dile getiren Erdoğan, "CHP  temsilcileri darbe güzellemesi yaparken her yakalandıklarından ise 'yapay gündem'  diyerek işin içinden sıyrılmaya kalkmışlardır. Ama şunu bilmiyorlardı, biz bu  yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık, onlar bunun farkında değil. Çünkü biz  şunu da biliyoruz 'Her nefis ölümü tadıcıdır.' Akıbetimiz bu. Bundan kaçmak yok.  Öyleyse biz ölümü korkutanlardan olacağız ve bu yola da böyle devam edeceğiz."  dedi.

 

Anayasa çalışmaları

Milletin değerlerine husumet, demokrasiye ve milli iradeye  güvensizlik, darbecilik, ülke düşmanları ile kol kola yürüme hastalığının CHP  yöneticilerinin adeta genlerine işlediğini anlatan Erdoğan, "Darbeci zihniyetin  panzehiri, milli iradenin güçlenmesidir. Tarihimizin en büyük yönetim  reformlarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bu doğrultuda  önemli bir adım attık. Ama çok rahatsız oldular. İnşallah yeni ve sivil  anayasayla bu adımı kalıcı hale getirerek, ülkemizi demokraside en üst lige  çıkartacağız." diye konuştu.

 

 

Hem Cumhurbaşkanlığı hem AK Parti olarak bu konudaki çalışmaları  titizlikle sürdürdüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam  etti:

"Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP, BBP hepsi bu çalışmayı  sürdürüyor. MHP'den bu çalışmayla ilgili neticeyi Sayın Genel Başkan'dan aldım.  Ortağımız MHP, kendi taslağını bize böylece sunmuş oldu. Diğer partilerin de bu  yönde hazırlıkları olduğunu biliyoruz. Bizim çalışmamız da bitti. Aynı şekilde  biz de kendilerine bunu sunacağız. İnşallah yıl sonuna doğru tüm bu metinleri bir  araya getirerek kapsamlı bir şekilde değerlendirecek ve ortak bir teklif haline  dönüştürmenin yollarını arayacağız. Amacımız Meclis'teki tüm partilerin yeni ve  sivil anayasa çalışmalarına yapıcı, etkin, samimi destek vermeleridir. Şayet  böyle geniş bir uzlaşmayla yeni anayasayı Meclis'te kabul ettirip milletimizin  takdirine sunabilirsek çok çok güzel olacaktır. Arzu ettiğimiz şekilde bir  uzlaşma zemini oluşmazsa Cumhur İttifakı olarak bizi destekleyen diğer partilerle  birlikte kendi hazırlığımızı milletin takdirine sunmakta kararlıyız."

 

 

Darbeciler ve onların cesaret kaynağı olan darbeci siyasi zihniyetin  kendi hırsları uğruna ülkeyi ateşe vermekten, Türkiye'nin demokrasisini ve  kalkınmasını baltalamaktan çekinmediğini anlatan Erdoğan, "Ülkemizde ne zaman  demokrasi güçlenmişse, milli iradenin üstünlüğü ilkesiyle siyaset biçimlenmişse,  Türkiye kalkınmış, büyümüş, gelişmiş, vatandaşlarımız eserle ve hizmetle  tanışmıştır. Darbe ve vesayet dönemlerinde ise bu süreç kesintiye uğramış,  halkımız yoksullaşmış, hizmetler ihmal edilmiş, yatırımlar yavaşlamıştır, ülke  gerilemiştir." diye konuştu.

 

Erdoğan, ekonominin hem çöküntüye maruz kaldığı hem IMF gibi  uluslararası kuruluşların vesayetine girdiği dönemlerin ülkenin darbecilerin ve  darbeci zihniyetin eline düştüğü yıllara denk geldiğini dile getirerek, şunları  söyledi:

"Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki kalkınma hamleleri ve heyecanları  tek parti döneminde mevcut fabrikaların kapatılmasından girişimcilerin önlerinin  kesilmesine uzanan bir hüsrana dönüşmüştür. Türkiye'yi gelecekte çok farklı bir  lige çıkartacak olan uçak, otomobil, dizel motor üretimi, yeraltı kaynaklarının  keşfi ve değerlendirilmesi, üretime ve ihracata dayalı ekonominin kurulması gibi  atılımlar hep CHP zihniyeti ve onun ikizi olan darbeciler tarafından akamete  uğratılmıştır. Bilinçli olarak ülke geri kalmışlığa, millet sefalete mahkum  edilmiştir. Demokrat Parti'nin kuruluş yıllarında CHP'nin en büyük itirazı, bu  partinin ilçelere, köylere kadar teşkilatlanarak milletimize doğruları anlatmak,  ülkenin kalkınması için gereken uyanışı sağlamak istemesine mani olmak olmuştur.  Bizzat İnönü 1946 seçimleri öncesinde, 'Ben ihtilalci ve Kuvayi Milliyeci  İsmetim, 3-5 çapulcuya maskara etmeyeceğiz, muvaffak olamazsak eski usulde devam  ederiz.' diyerek darbe sopasını peşinen göstermiştir. Açık oy, gizli tasnif... Bu  usulle yapılan 1946 seçimlerinin sonuçlarını tahmin etmek herhalde zor değildir.  Buna karşılık gizli oy, açık tasnif yöntemiyle yapılan ilk seçimde tüm hilelere  ve baskılara rağmen Demokrat Parti 'Yeter, söz milletin.' diyerek iktidara  gelmiştir."

 

 

Milletin üzerindeki baskının kalkmasıyla oluşan özgürlük havasının  ülkenin dört bir yanında başlatılan alt yapı yatırımlarıyla taçlandırıldığını  dile getiren Erdoğan, madalyonun iki yüzü gibi olan CHP zihniyeti ve darbecilerin  bu demokrasi ve kalkınma atılımından rahatsız olduklarını söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Darbelerin bahanelerine bakın. Hepsinin de ya  şartların olgunlaşması için özellikle önü açılmış, huzursuzluklara ya da doğrudan  milletin değerlerine yönelik kin ve nefrete dayalı söylemlere dayalı olduğunu  göreceksiniz." ifadelerini kullandı.

 

 

Ülkenin meşru hükümetlerine, siyaset kurumuna, milli ve yerli tüm  unsurlarına yönelik bildirilerinde aynı çarpık anlayışın izlerinin bulunacağını  belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"AK Parti tıpkı Demokrat Parti gibi milletimizin büyük teveccühüyle  işbaşına geldiğinde hemen demokrasi ve kalkınma atılımını kaldığı yerden yeniden  başlatmıştır. İşte bugün neredeyiz. Demokrasi ve Özgürlükler Adası'ndayız. CHP  zihniyeti işte buradan İmralı'ya idam fezlekesi hazırladı, onu icra etti.  Menderes'in iki arkadaşıyla beraber. Biz ise işte şimdi bu adada demokrasi ve  özgürlükler çağrısını yapıyoruz. Farkımız bu. Bu CHP zihniyetinin, yandaşlarının,  bunların özgürlükle, bunların demokrasiyle yakından uzaktan alakası yoktur. Hür  ve demokrasinin egemen olduğu bir Türkiye'den bunların alakası yoktur. Bunları en  çok ürküten zaten odur. Geçtiğimiz 19 yılda Türkiye'yi hem demokraside hem  özgürlüklerde hem kalkınmada Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların fersah  fersah ilerisine taşıyan AK Parti, tabii olarak bu zihniyetin tüm husumetini  üzerinde toplamıştır."

 

 

"Hiçbirinde eser ve hizmet siyasetine rastlayamazsınız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP yönetimlerinin en başından beri kendilerine  karşı yürüttükleri muhalefet üslubuna değinerek, "Hiçbirinde eser ve hizmet  siyasetine rastlayamazsınız. Bu kafa belgeleriyle, bilgileriyle, izahatlarıyla  yalan olduğu defalarca ispatlanmış iddiaları sürekli gündeme getirmenin adına ne  demiştir? Siyaset. Geçmişte kartvizitle memur alındığından sözlü talimatla ihale  verildiğine kadar nice yalanı bu şekilde ardı ardına sıralamışlardır. Son dönemde  yalan ve iftira konusunda vitesi yükselttiler. Man Adası'ndan tank palet  fabrikasına, 128 milyar dolardan son günlerdeki iddialara kadar bir dizi konuda  yalanları sürekli tekrar etme stratejisi izlenmektedir." diye konuştu.

 

 

Erdoğan, Türkiye'nin yerli ve milli ne kadar projesi varsa hepsinin de  hedefe konularak saldırıya maruz bırakıldığını söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"CHP yönetiminin ve şürekasının muhalefet stratejisini Aleksandr  Solzhenitsyn'ın şu sözleriyle 'Biz onların yalan söylediklerini biliyoruz. Onlar  kendilerinin yalan söylediklerini biliyorlar. Bizim onların yalan söylediklerini  bildiğimizi de biliyorlar. Biz onların yalan söylediklerini bildiğimizi  bildiklerini de biliyoruz. Ama onlar hala yalan söylemeyi sürdürüyor.' Ne yaptım  ben? CHP'nin tanımını yaptım. Çünkü bunların siyaset adına heybelerinde başka  hiçbir malzeme yok. Çünkü eser ve hizmet siyasetinde bizimle rekabet  edebilecekleri hiçbir projeleri, hiçbir çalışmaları, hiçbir hazırlıkları da yok.  Çünkü yalan ve iftira siyaseti en kolay iştir. Akşam otur, bir grup partili ve  ajans mensubuyla yalanları senaryolaştır, ertesi gün de çık kürsüden bunları  tekrar et."

 

 

Gara'da 13 sivil vatandaşın şehit verildiği hadisenin hemen ardından  Milli Savunma ve İçişleri bakanlarının CHP Genel Başkanı'na gidip olayı tüm  boyutlarıyla anlattığını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"CHP Genel Başkanı bu görüşmeden dakikalar sonra grup kürsüsüne çıktı  ve sanki kendisine biraz önce hiçbir bilgi verilmemiş gibi akşamdan  kararlaştırılan yalanları bir bir sıraladı. Ya bunlar bu. Niye? Çünkü o şekilde  kodlanmıştı. Çünkü zihninde hakikatlere yer yoktu. Çünkü kendisine verilen misyon  buydu. Kendi genel başkanını da böyle aldatmadı mı? 'Ben aday değilim' dedi,  ertesi sabah aday oldu. Sayın Baykal'la olan devir teslimleri de bunların böyle  tecelli etti. Bunları iyi tanımak lazım. İyi tanımamız lazım. Bunların oyununa  gelmememiz gerekir. Tam da bunları yapsın diye siyasi tarihimizin en utanç verici  kumpasıyla CHP Genel Başkanlığı koltuğuna bu şekilde oturtulmuştur."

 

 

Erdoğan, bu işin dışarıdan bir merkezden yönetildiğini belirterek,  şunları söyledi:

"CHP Genel Başkanı'nın Millet İttifakı diye adlandırılan oluşumu kimi  gizli kimi açık ortaklarıyla bir arada tutmak için nasıl ıkınıp sıkıldığını,  nasıl kirli pazarlıklar içerisinde kıvrandığını, şimdiden bölücü örgütün  uzantılarıyla nasıl bakanlık pazarlığına tutuştuğunu sizler de görüyorsunuz. İşte  televizyonlarda maalesef bir deniz albayının, bu milletin ordusunda deniz albayı  olarak görev yapmış olan bir zatın bu PKK terör örgütüyle iltisaklı olanlara  nasıl bakanlık verileceğini, verilmesinin de normal olduğunu anlatmasından daha  büyük bir zillet olabilir mi? Ya sen bu ülkenin ordusunda, Deniz Kuvvetlerinde  albay olarak görev yapacaksın ve ondan sonra da gelip böyle rahat rahat, 'Ne  olacak, normaldir, milletvekili, tabii ki onlar da burada bir bakanlık görevi  alabilir.' diyeceksin. Bu mesele karakter meselesidir. Eğer karakterde bir  sıkıntı varsa, cibiliyette bir sıkıntı varsa ona bir Türk milletinin evladı  olarak zaten bir şey diyemem."

 

 

"Tek işleri Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma hamlesine engel olmak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, onların tek işlerinin tıpkı 1950'den beri  yaptıkları gibi Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma hamlesine başarabilirlerse  engel olmak, başaramazlarsa gölge düşürmek olduğunu ifade ederek, "Kem aletle  kemalat olmaz" sözlerini hatırlattı.

 

Yalan, iftira, takoz siyasetiyle eser ve hizmet yarışına  girilemeyeceğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Demokrasi ve kalkınma aşkı yüreğinizde kök salmamışsa ne kadar  riyakarlık yaparsanız yapın kendinizi millete kabul ettiremezsiniz Bay Kemal ve  yandaşları. İşte CHP bu yüzden girdiği her seçimi kaybediyor. Oy oranı neredeyse  tamamını ideolojik sebeplerle arkasında duran yüzde 20-25'lik bir kesimin ötesine  taşıyamıyor. Milletin kendine güvenmediğini gayet iyi bilen CHP işte bu sebeple  bir yanına İYİ Parti'yi öteki yanına HDP'yi alarak arkasına da AK Parti'den şöyle  çok küçük kırpıntı oranlarda da olsa oy kopartabileceğini umduğu birilerini  takarak aslında kendini gizlemeye çalışıyor. Deve kuşu misali, kafayı kuma  gömünce gövdelerinin dışarıda kaldığını unutuyorlar."

 

 

Milletin özellikle hakikatler karşısındaki tavrının hiçbir zaman  şaşmayacağına inandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle  sürdürdü:

"AK Parti olarak bize düşen, 19 yıllık müktesebatımızdan aldığımız  güçle yeni başarılar için 'Durmak yok, yola devam' diyerek işimize bakmaktır.  Geçtiğimiz grup toplantısında da ifade ettiğim gibi AK Parti olarak dün vesayete  karşı nasıl mücadele ettiysek, siyaset ve toplum mühendislerine nasıl meydanı  bırakmadıysak, uluslararası alanda ülkemizin başını nasıl dik tuttuysak,  Türkiye'nin 81 vilayetinin her karışını nasıl eserlerimizle ve hizmetlerimizle  donattıysak, terör örgütlerinin tamamının başını nasıl ezdiysek, demokrasiyi ve  özgürlükleri nasıl gözümüz gibi koruyup geliştirdiysek, milletimizin her bir  ferdinin hakkını, hukukunu, geleceğini nasıl gözettiysek, inşallah yarın da aynı  şekilde halkımızın emrinde çalışmayı, mücadele etmeyi, yeni başarılara imza  atmayı sürdüreceğiz."

 

 

"Ekonomide ciddi bir toparlanma bekliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kongrelerini tamamladıklarını, teşkilatlarını  yeni bir heyecan ve enerjiyle 2023'e hazırladıklarının altını çizerek şöyle  konuştu:

"Her anı, her günü en verimli şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.  İnşallah ekonomide bu yılla birlikte ciddi bir toparlanma bekliyoruz. Bu  çerçevede son yıllarda petrol ve doğal gaz aramacılığında da önemli bir ivme  yakaladığımızın müjdesini de milletimle paylaşmak istiyorum. Karadeniz'de  bulduğumuz 405 milyar metreküplük doğal gazın ardından, kara alanlarında  sürdürdüğümüz çalışmaların da sonuçlarını almaya başladık. Açılan yeni kuyular  yanında, daha önce 'Petrol yok' diye üzerine beton dökülen kuyulardan da petrol  üretmeye başladık. Sadece son bir ayda üç yeni kuyuda petrol keşfettik.  Diyarbakır'da bulunan Akoba-1 ve Yenişehir-1 kuyularıyla Kırklareli'ndeki  Misinli-2 kuyularımızda günlük üretimimize 6 bin 800 varil ilave sağladık.  Türkiye Petrollerinin 2021 yılı yurt içi günlük üretim ortalaması, son üç  keşfimizle birlikte 61 bin varilin üzerine çıkmıştır."

 

 

Doğal gazın vatandaşların hizmetine sunulması için şebeke genişletme  yatırımlarının da devam ettiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"2002 yılında 5 büyükşehrimiz ve 57 ilçemizin faydalandığı doğal gazı  bugün 81 ilimizin tamamında ve 593 yerleşim yerinde milletimizin kullanımına  sunduk. Doğal gaz iletim ve dağıtım şebekelerimizin uzunluğunu 46 milyar liranın  üzerinde bir yatırımla 174 bin kilometreye ulaştırdık. Aynı şekilde doğal gaz  abone sayımızı 17 milyona, doğal gazı aktif olarak kullanan nüfusu da 55 milyona  çıkardık. Halen şehrine doğal gaz şebekesi ulaşmış olmasına rağmen bu konfordan  faydalanmayı, bunun yoluna girmemiş yaklaşık 13 milyon vatandaşımız bulunuyor.  Buradan tüm vatandaşlarımıza kapılarına kadar gelen bu imkandan yararlanmaları  çağrısında bulunuyorum. Petrol ve doğalgaz yanında hemen her alanda benzer  müjdelerin hazırlıkları içindeyiz. Yıllardır hazırlıklarını yaptığımız pek çok  atılımı, pek çok projeyi, pek çok yatırımı 2023'e kadar birer birer milletimizin  hizmetine sunacağız."

 

 

Taksim Camisi cuma namazıyla açılıyor

Erdoğan, partisinin teşkilat çalışmalarına da değindiği konuşmasını  şöyle sürdürdü:

"İl teşkilatlarımızdan her birinin bugünden başlayarak Haziran 2023'e  kadar olan süreci gün gün planlamalarını, vatandaşlarımızın tamamının gönlüne  dokunacak faaliyetler belirlemelerini istiyorum. Biz de salgın şartlarının el  verdiği ölçüde illerimizi ziyaret ederek, bu çalışmaları hem yerinde görecek hem  de bizzat iştirak edeceğiz. Ülkemizi ve partimizi hedef alan saldırılara  vereceğimiz en güzel cevap milletimizle daha sıkı şekilde kucaklaşmak, ülkemize  daha büyük hizmetler kazandırmak olacaktır."

 

"Rabb'im yar ve yardımcımız olsun." diyen Erdoğan, bu vesileyle Adnan  Menderes ve arkadaşları başta olmak üzere, ülkenin demokrasi, özgürlük ve  kalkınma mücadelesine katkı veren herkesi şükranla yad etti. Erdoğan,  "Türkiye'nin huzuru ve güvenliği, devletimizin bekası yolunda gözlerini kırpmadan  hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum." dedi.

 

 

Yarın Taksim Camisi'nin açılışını da cuma namazıyla yapacaklarını  anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yıllar yılı, çocukluğumdan itibaren bilirim 'Yapamazsınız,  edemezsiniz' derlerdi. Ve orada kıytırık bir köşede, adeta çöp depolama merkezi  gibi yerde maalesef Müslümanlar cumasını kılardı. Ama Rabb'im bunu da yine  bizlere nasip etti. Sağ olsun hayırsever bir kardeşimiz Sur Yapı burayı kendileri  inşa ettiler ve şu anda her şeyiyle bitti. Ondan sonraki hafta da inşallah  Zonguldak'ta olacağız. Zonguldak'ta da Karadeniz'in kıyısında Uzun Mehmet  Camisi'ni inşa ettik. O da muhteşem bir mimari. Tam Karadeniz'in kıyısında.  Oranın açılışını da inşallah bir hafta sonra, yine bir cuma namazıyla birlikte  yapacağız. Çünkü biz, bize yakışanı yapıyoruz ve inanıyorum ki buralardaki bütün  kardeşlerimiz kendileri de bu atılan adımlardan çok çok mutlu, çok çok memnunlar.  Aldığımız geri dönüşler de bunu gösteriyor. İşte Uzun Mehmet. Şimdi yeni kuşak  Uzun Mehmet'i inşallah bu camiyle tanıyacak. Çoğu bilmez. Ama şimdi öğrenecek."

 

Erdoğan, Karadeniz'de bir de lojistik merkezinin açılışını  yapacaklarını, daha sonra da Kanuni Sondaj Gemisi'yle bağlantı kuracaklarını  belirterek, "Bu adımlarla birlikte inşallah bu aradaki eser siyasetimizi  sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.