Direnişinde sonuna kadar gitmeli
CHP demokratik direnişinde sonuna kadar gitmeli Can Ataklı, Vatan'da yazdı...
Erzurum Güncel- Sevgili okurlar; geçen haftayı yemin kriziyle geçirdik. Hemen söyleyeyim ki CHP’nin tutumunu destekliyorum. Tamamen iktidar dayatmasıyla ve kara propagandalarla tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasına karşı mutlaka bir tavır konmalıydı. CHP bunu yapmıştır. İktidarın durumu istismar etmesi, CHP’yi köşeye sıkıştırdığını düşünmesi bu durumu değiştirmez. CHP’ye oy verenlerin de aksi tepkisi olduğunu sanmıyorum. MHP’nin durumu Elbette yemin etmeme tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasına karşı yapılacak tek eylem değildir. Ama CHP bunu tercih etmiştir, hesabını da yapmıştır mutlaka. Oysa MHP’nin tutumu çok garip. “Hiçbir şey yapmamak” herhalde bir tavır olamaz. MHP nedense tutuklu milletvekilline sahip çıkmamayı tercih etti. Bunda sanırım AKP’nin bir baskın seçime gitmesi halinde barajı aşamama ihtimalinin yarattığı korku egemen oluyor. CHP’den MHP’ye giden oylar Hafta içinde bana gelen mesajlardan anladığım kadarıyla seçimlerde CHP’den MHP’ye giden oyların hiç de azımsanmayacak ölçüde olduğu izlenimini edindim. CHP’den MHP’ye MHP’nin barajı aşamama tehdidi nedeniyle oy kayması olmuştu. Şimdi görülüyor ki, bu amaçla “aileden bir kişi” formülüyle MHP’ye oy verenler çok pişman durumda. Galiba bundan sonraki ilk seçimde hiçbir CHP’li böyle bir kaygı taşıyarak MHP’ye oy vermeyecektir. CHP eylemine öfke CHP’nin Meclis’e gelerek ama yemin etmeyerek yaptığı demokratik eylem iktidar kanadını ve yandaşları çok kızdırdı. Hiçbir demokratik kural tanımayan ve bir “seçim zaferi sarhoşluğu” içinde “bana ne senden, ben yolumda yürürüm, Meclis’i de çalıştırırım” diyen iktidar tam bir popülist propaganda yapıyor. Bu tavır bir süreliğine oyunu zaten AKP’ye vermiş olanları coşturur ama AKP bir süre sonra iktidar olamama tehlikesiyle karşılaşır. 30 yıl sonra uyanan ruh Şurası açık ki 12 Eylül askeri darbesinden bu yana ilk kez parlamentoda bu kadar çaplı bir demokratik eylem sergileniyor. Belki kamuoyunun bir bölümündeki şaşkınlığının altında yatan da budur. Çünkü 12 Eylül zihniyetiyle direnme, protesto etme, tavır koyma gibi özelliklerini yitiren toplum şimdi CHP’nin etkili eylemiyle şaşkınlığa düşmüş durumda. Eylemsizlikten gelenler en küçük eylemde bile anlamsız bir reflesks gösteriyor. CHP’nin etkilenmemesi gerek Yıllar sonra ilk kez bir demokratik direniş yapmaya cesaret eden CHP’nin bu tavrını bozmaması, demokrasimizin geleceği açısından çok önemlidir. 9 yıldır ülkeyi dikensiz gül bahçesindeymiş gibi sorunsuz yöneten iktidar, ilk kez karşısına çıkan bu direnişle bir süre sonra ne yapacağını bilemez hale gelebilir. Evet iktidar Başbakan’ın söylediği gibi sanki hiçbir şey yokmuş gibi yola devam edebilir. Ama yolun sonu beklediği gibi olmayabilir. Milletvekillerini düşürebilirler İlk söylendiğinde pek ilgi görmeyen bir görüşün AKP içinde yaygınlaştığı ileri sürülüyor. O da CHP ve BDP’lilerin milletvekilliklerini düşürmek. Şöyle olacak. AKP, Meclis Başkanı seçildikten hemen sonra Meclis’i tatil etme yerine çalışma kararı alacak ve komisyonları oluşturacak. CHP bu süreçte yemin etmezse Meclis çalışmalarına da katılamayacak. 5 iş günü oturuma katılmayan milletvekilinin vekilliği düşecek. Meclis kararı gerekli 5 oturuma katılmayan milletvekillerinin vekilliği düşer ancak bunun için Meclis kararı gerekli. İşte AKP kulislerinde “Düşürelim de görsünler günlerini” diyenler olduğu belirtiliyor. AKP’liler böyle bir durumda CHP’lilerin bir seçimi göze alamayacaklarını ya da en azından içlerinde çatlama olacağını ve bazı CHP’lilerin partilerinden ayrılarak Meclis’e geleceğini tahmin ediyorlar. CHP grubuna bakıldığında bu görüş mantıklı görünüyor. Öyle olmayabilir Ancak, CHP her ne kadar parçalı gibi bir görüntü verse de, ilk kez başlatılan böylesine bir demokratik direnişin farklı görünen kesimleri dağıtmak yerine daha da yakınlaştırması ihtimali bana göre daha yüksektir. Sonuçlarını iyi hesaplarsa AKP’nin milletvekili düşürme operasyonuna karşı CHP’nin bu demokratik direnişi çok daha etkili hale gelebilir ve bu kez halkın da yoğun desteğini arkasına alabilir. AKP bu durumdan çok zarar görür. Seçime gitme planı Eğer 5 gün maddesi uygulanır ve CHP- BDP milletvekillerinin vekillikleri düşürülürse Meclis’te 160’a yakın sandaye boşalır. Bu durumda anayasa gereği ara seçime gidilir. Anayasaya göre boşalan milletvekilleri için ara seçim yapılır, bu seçim bir yasama döneminde bir kere olabilir ve seçimden 30 ay sonra yapılır. Ancak üye tam sayısının yüzde 5’i boşalmışsa 30 ay şartı aranmaz ve üç ay içinde seçime gidilir. AKP bunu hesaplıyor. AKP 367’yi bulur Eğer 160 milletvekili için 3 ay içinde bir ara seçim yapılırsa bu bütün illerde seçim anlamına gelir. Yani bir tür mini genel seçim. Ve son seçimlerde alınan oranlar aynen gerçekleşirse AKP 160 milletvekilinin yarısını alır. Böylelikle 400’ün üzerinde milletvekili ile AKP tek başına anayasayı dilediği gibi yazabileceği güce kavuşur. Muhalefet ise Meclis’te hiçbir etkisi kalmayacak biçimde küçülmüş hale gelir. Peki bu olur mu? CHP bunu bilmiyor mu? Yemin krizinin varacağı böyle bir sonucu herhalde CHP’nin bilmemesi mümkün değil. Ancak, CHP direnişini sürdürür ve yapılacak ara seçimlere katılmayacağını açıklarsa ne olur? CHP’nin hiç katılmadığı bir ara seçimde 160 milletvekilinin 100’den fazlasını AKP alır, MHP birkaç vekil kazanır, gerisi de BDP’ye gider. Ara seçimde baraj olmayacağı için BDP bu seçimlere kendi listesiyle girer ve şimdikinden daha fazla milletvekili çıkarabilir. İşte bu kötü olur Demokrasiye sadece sözde inananlar için böylesi bir parlamento üstünlüğü çok hoş bir şeymiş gibi gelebilir. Buna karşı, ana muhalefet partisinin Meclis’te hiç temsil edilmemesi, demokrasinin de katledilmesidir ki, dünya da bunu asla kabul etmeyeceği gibi AKP iktidarı meşruiyetini kaybeder. Böylelikle AKP yüzde 50 oy aldığı halde uyguladığı dayatmacı ve gerginliği tercih eden politikanın altında kalarak ezilir. Aldığı oy miktarının önemi kalmaz. Uçuk gibi gelebilir Bu yazıyı okuyan birçok kişi “Uçuk bir senaryo olmuş” diyebilir. Özellikle AKP’nin bu seçimde aldığı yüzde 50 oyu adeta kutsallaştırarak “milli irade” nutukları atanların tepkisini de çekebilir. Ama demokrasi ve hukuk, bir açıdan da böyle bir şey. Demokratik direniş toplumların geleneğinde olmasa bile evrensel anlamda bir değer taşıdığı için bir gün gelir bırakın yüzde 50 oy, yüzde 90 oy bile hiçbir şey ifade etmeyebilir. Demokratik isyan kütürü Bu yazdıklarım, son günlerin modası olan “itidal çağrılarına” veya güya “uzlaşmacı tavırlarına” pek uymuyor. Bunu biliyorum. Ama şunu da söylemeliyim, 12 Eylül nesli farkında olmayabilir ama bizim yaşımızda olanların köklü bir demokrasi, demokratik direniş, karşı koyma, eleştirme, haksızlığa isyan kültürü var. Artık yeni neslin de bu uyuşukluğu üstünden atması, demokrasinin kurallarını iyi bilmesi gerekiyor. CHP yılmamalı Bu açıdan bakınca CHP’nin başlattığı demokratik direnişi, bedeli ne olursa olsun sonuna kadar götürmesi gerekir. Türkiye “oy çokluğu fetişizminden” kurtulmak ve gerçekten ileri demokrasiye geçmek zorundadır. Bu uğurda bir dönem sıkıntı çekilebilir, zorluklar yaşanabilir ve hatta bugün yaşadığımız zulme biraz daha boyun eğilebilir. Ama aydınlık Türkiye’ye çıkışın en iyi yollarından biri demokratik kültürü sonuna kadar yaşamak ve yaşatmaktır. Hepinize iyi haftalar dilerim...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.