1. HABERLER

  2. EĞİTİM

  3. Dişsizlik psikolojiyi bozuyor
Dişsizlik psikolojiyi bozuyor

Dişsizlik psikolojiyi bozuyor

Yapılan araştırmalarda dişsizliğin psikoloji üzerinde olumsuz etki yarattığı; tat almayı, iletişimi, sosyal ilişkileri ve diğer günlük aktiviteleri azalttığı gözlemlendi.

A+A-

Erzurum Güncel- 

Hospitadent Diş Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Diş Hekimi Ahmet Selvi,  “Ülkemizde bireyler ağız ve diş sağlığını yeterince önemsememektedirler ve koruyucu önlemler alınmadığı için dişle ilgili maddi ve manevi olumsuzluklar ortaya çıkabilmektedir. İhmal edilip, önemsenmeyen bir çürük dişe,  dolgu yapılmadığında diş kaybına kadar gidebiliyor. Çoğu zaman geç kalınmış kurtarılamayan dişler çekilebilmektedir. Kaybedilen dişin yerine yeni bir diş ( implant) maliyeti dolgu maliyetinin 23 katı bedel oluyor. Yapılması gereken aslında çok basittir. Sağlıklı diş ve diş etlerine sahip olmanın temel şartı ağız ve diş hijyenine önem vermektir. Diş ve diş eti hastalıklarından korunmak için yapılabilecek en basit tedavi yöntemi; doğru fırçalama teknikleri, diş ipi ve arayüz fırçası kullanmak ve dişlerimiz sağlıklıyken yapılacak 6 ayda bir hekim kontrolüdür.  Ağız-diş sağlığı hakkındaki bu basit işlemlerin davranışa dönüştürülmesini sağlayacak programların geliştirilmesi esastır” diye konuştu.

 

Ağız ve diş sağlığımıza yeterince önem verilmediğinde çıkabilecek sorunlara değinen Dt. Selvi,  eksik dişlere sahip bireylerin karşılaşabileceği sorunları şu şekilde sıraladı:

Yapılan araştırmalar ülkemizde 65 yaş üstü dişsizlik oranı %65’lerde olduğunu göstermekte ve bu da yetişkinler ve yaşlılarda yaşam kalitesini düşürmekte, fonksiyonel kayıplara, estetik kaygılara, fonetik bozukluğuna, psikolojik etkilere kadar birçok olumsuzluğa sebebiyet vermektedir. Dişsizliğin; psikolojik ve sosyal huzura etkisi olduğu, tat almayı, iletişimi, sosyal ilişkileri ve diğer günlük aktiviteleri azalttığı görülmüştür. Araştırmacılar yetişkinlerin diş kayıplarına olan reaksiyonlarını; öz-güven kaybı ve öz-imaj değişimi, yoksunluk, görünüşlerinden hoşnutsuzluk ve kendilerini daha ileri yaşlarda algılama şeklinde sıralamışlardır.

Selvi, ağız ve diş sağlığı yeterince önemsenmediğinde ve hafife alındığında bir çürükten üreyen ve tüm vücudumuza hızlıca yayılan bakteriler bağışıklık sistemimizi zayıflatarak; ülsere, romatizmaya,  kalp-damar hastalıklarına, hatta kansere bile neden olabilmektedir. Ağız ve diş sağlığının öneminin farkındalığında olan ülkelerde diş hekimine 6 ayda bir gitme zorunluluğu varken ülkemizde 2 yılda 1 kez diş hekimi kontrolüne gidilmektedir. Zorunlu kontrollerin diş problemlerini büyük oranda azalttığı aşikardır. Her 2 evden 1’inde diş fırçası olmadığı, her 4 kişiden 1’inin ağız kokusu problemi yaşadığı düşünüldüğünde bireysel hijyen alışkanlıklarının yetersiz olduğu görülmektedir.

Oysa ki ağız ve diş bakımımızı zamanında yapmamız koruyucu ve önleyici tedaviler altında problemlerin anında çözümü veya ileride oluşabilecek sistematik rahatsızlıkların önüne geçecektir.

Diş hekimini ziyeret etmemekte önemli sorunlardan birinin de diş hekimi korkusu olduğuna değinen Dt. Selvi, “genellikle çocuk yaşlarda edinilen olumsuz tecrübeler, yetişkinliğe kadar devam etmektedir ve bu da ağız ve diş sağlığının ihmalinde önemli bir rol oynamaktadır. Burada anne-babaların erken yaşta çocuklarını diş hekimi ile tanıştırması hem diş hekimi korkusu oluşumunun engellenmesinde hem de tedaviye gerek kalmadan koruyucu önlemlerle diş sağlığı hijyeninin çocuk yaşta kazandırılması gelecek nesillerin sağlıklı ağız ve diş sağlığına sahip olmalarını sağlayacaktır.” bilgisini verdi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.