Doğu'da suçlu kadın gerçeği
Doğu'da cezaevine giren kadınlarla görüşülerek yapılan araştırmaya göre, suçluların genellikle düşük sosyo-ekonomik ve eğitim seviyelerine sahip oldukları, kenar mahallelerde oturdukları, kente yeni göçer olmalarının ortak paydayı oluşturduğu ve kadınları
Erzurum Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Yıldız Akpolat tarafından, "Suça Mahkum Kadınlar" konulu sosyolojik bir araştırma çalışması yapıldı. Erzurum Ceza ve Tutukluevi'nde bulunan kadın mahkumlar ile yapılan nitel görüşmeler sonrasında acı tablo ortaya çıktı. Yrd. Doç. Dr. Yıldız Akpolat, "Bu çalışmamın konusu, suç ve toplumsal ortam arasındaki ilişkiler üzerinedir. Amaçlanan ise toplumsal ortam ile daha yoğun irtibat içinde bulunan erkeğin suçluluk oranı ile kadının suçluluk oranı arasındaki farka rağmen kadının daha ziyade özel alan içi ilişkilerinden ve koşullarından ötürü suça itildiğini gösterebilmektir. Bu itibarla, araştırma tekniği olarak, nitel görüşme tekniği belirlenmiştir. Böylece katılımcıların suçları ile yaşam öyküleri arasında bir ilişkilendirme yapılmaya çalışılmıştır. Bildirinin kavramsal çerçevesinde dünyada ve Türkiye'de kadın suçluluğu ile ilgili geliştirilen kuram ve uygulama örneklerinden bahsedildi. Yaşam öyküsü ile ilgili yapılmış uygulama örnekleri üzerinde de durularak ve hangi araştırma konularında bu nitel görüşme tekniğinin neden kabul gördüğü ifade edildi. Araştırmanın verileri, yakın bir zamanda Erzurum Tutukevi ve Cezaevi'nde kalan, siyasi suç kapsamı dışındaki suçlardan tutuklu ya da hüküm almış beş kadın mahkum ile yapılan nitel görüşme tekniği kullanılarak, elde edilmiş olan verilerden oluşmaktadır" dedi. Çalışmasını istatistik rakamlar ve görüşmelerle açıklayan Yrd. Doç. Dr. Yıldız Akpolat, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Erzurum E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 2006 Mart ayı verilerine göre, 434 mahkum ve tutuklu bulunmaktadır. Koğuşlar 4-8-14 kişiliktir. Tutuklu ve hükümlülerin eğitim durumu ile ilgili verilere bakıldığında yarısına yakınının, yüzde 42. 63'ünün ilkokul mezunu olduğu görülmektedir. Yüzde 5.07'si okur-yazar değil ve yüzde1.61'i fakülte ve yüksek okul mezunudur. Bu kısımda her bir görüşülenden elde edilen veriler ayrı ayrı ele alınıp kadın suçluluğu ile ilgili kuramlarla yorumlanması süreci ifade edilecektir. Birinci görüşülen; 34 yaşındaki katılımcı evli ve iki çocuk annesidir. Pasaport sahteciliğinden cezaevinde bulunmaktadır. Erzurum'un Hınıs ilçesine bağlı bir köyde doğmuştur. Okuma-yazması vardır ancak okul mezunu değildir. Evlilik yaşı, 20'dir. Ekonomik getirisi olan bir işte hiç çalışmamıştır. Kocası inşaat işçisidir. Katılımcının, aile geçmişine bakıldığında; ailenin bir kan davası sürecini yaşadığı, eşinden kendisinin ve çocuklarının fiziksel şiddet gördüğü, kaynının kız kaçırdığı ve hem eşini hem de kayınpederini öldürdüğü katılımcı tarafından ifade edilmiştir. Katılımcının görüşme boyunca oldukça çekingen olduğu ve Türkçe konuşmakta zorlandığı görülmüştür. Eşi Fransa'ya çalışmak için gitmiş. Kendisi ve çocuklarının bir bavul gibi kendi ailesi ve kocasının ailesi tarafından Aydın, İstanbul ve Erzurum arasında sürekli el değiştirerek taşındığını söylemiştir. Eşi, ailesinin kan davası sürecinde katılımcının ve çocuklarının zarar görmemesi için onları Fransa'ya aldırmak istemiş ancak düzenlenen pasaport sahte olduğu için sınırda yakalanıp Erzurum Cezaevi'ne konulmuştur. Bu verileri ışığında öncelikle kadının kendisinin yapmadığı bir eylemden eşinin düzenlemiş olduğu sahte bir pasaportla yurt dışına çıkarken yakalandığı ortaya çıkmaktadır. Burada kadın, kendisinin değil eşinin fail olduğu bir eylemin mağdurudur. Bu da suç fiilinin kadından habersiz yerine getirilmiş olduğunu gösterir. Görüşme sırasında kadın henüz hüküm giymiş değildir. Kadının gerek toplum gerek aile içinde nesne konumunda olması suçta önemli bir yer tutmaktadır. Bununla birlikte, kadının ailesinde de bozuk aile ilişkileri ve suç geçmişi bulunmaktadır. Kadın suçluluğunun önemli değişkenleri bu kadın için de geçerlidir. Kadın suçluluğunda, suçlu kadınların normal sosyalleşme sürecinin dışında olmadıkları ve geleneksel kadın davranışları sergilediği ifade edilmişti. Bu katılımcının günlerini el işi ve namaz kılarak geçirmesi, kadının geleneksel kadın rolleri içinde olduğuna işaret etmektedir. Kadının gelecekle ilgili beklentileri de bu doğrultudadır. Gelecekte eşi ve çocukları birlikte bir aile hayatı yaşamak istediğini belirtmiştir. İkinci görüşülen; 45 yaşındaki katılımcı evli ve on çocuk annesidir. Erzurum'un Karayazı ilçesine bağlı bir köyde doğmuştur. Okuma-yazması yoktur. Evlilik yaşı 15'tir. Bir mesleği ve eğitimi yoktur. Kocası çobandır. İlk görüşmecide olduğu gibi eşinin motivasyonu ile suç işlemiştir. Eşi, kaynı muhtar seçilmesi için iki sefer oy kullanması için teşvik etmiştir. Eşi de cezaevinde aynı suçtan yani defaten oy vermekten bulunmaktadır. Kendisini kader mahkumu olarak görmektedir. Suç işlediğini ama bilmeden suç işlediğini ifade etmiştir. İlk görüşmeci gibi çekingen olduğu ve Türkçe konuşmakta zorluk çektiği gözlemlenmiştir. Kadın bir yıl hüküm almıştır. Günlerini geleneksel kadın işleri olan el işi ve ibadet ile geçirmektedir. Kadın, topluma karşı değil devlete karşı suç işlediğini ifade etmiştir. Kadının ailesinde suç işleyen bulunmamaktadır. kramlarla yorumlanması süreciGörüldüğü gibi, kadın suçluluğu ile ilgili bazı açıklamalar bu görüşmeci için de geçerlidir. Sosyoekonomik ve eğitim seviyesinin düşüklüğü, geniş aile ve aile içinde nesne konumunda olması kadını suça iten nedenlerdir. Üçüncü görüşülen; 17 yaşındaki katılımcı, 18 yaş altı olduğu ve Erzurum Cezaevi'nde kız çocukları için ayrı bir ıslahevi olmadığı için kadın suçlular ile birlikte kalmaktadır. Yengesini boğazını keserek öldürdüğü için cezaevinde tutuklu olarak 2 yıldır bulunmaktadır. Görüşme sırasında, henüz mahkemesi devam etmekteydi. Bekardır. İlkokul 4'den ayrılmış. Genç kızın, görüşme sırasında rahat olduğu gözlemlenmiştir. Erzurum'a bağlı Çat ilçesinde doğmuştur. Kardeşi vardır. Babası ölmüştür. Evli olan ağabeyi ile birlikte şehirde ikamet etmektedir. Günlerini el işi yaparak ve yerli dizileri seyrederek, geçirmektedir. Cezaevinde biçki-dikiş kursuna devam etmiş ve belge almıştır. Katılımcı, bir tartışma esnasında yengesi kendisine bıçakla saldırınca kendini korumak için yengesini öldürdüğünü beyan etmiştir. Genç kız bir kez çocukken intihara teşebbüs etmiş ve ruhsal tedavi görmüştür. Genç kız suçu, birine zarar vermek olarak, adaleti suçun karşılığında ceza çekmek olarak tanımlamaktadır. Kendini birine zarar verdiği için suçlu olarak görmektedir. İnsanlar arası sorunların şiddet ile değil konuşarak çözülmesini arzu etmektedir. Cezaevinden çıktıktan sonra, yengesinin ailesinin kendisini öldürmesinden korkmaktadır. Cezaevinden çıktıktan sonra Açık Öğretim Üniversitesi'ne devam etmek, insanların arasına karışmak ve hemşire olmak istiyor. Bu katılımcı ile yapılan görüşmenin verileri de genç kızın, geleneksel ve kültürel genç kız davranış kalıpları sergilediği, kendini savunmak için suç işlediği ve aile üyesine yönelik suç işlediği ortaya çıkmıştır. Geniş aile, aile üyeleri arasındaki bozuk ilişkiler, düşük ekonomik ve eğitim seviyesi gibi faktörler suça etken olanlardır. Ancak burada bir başka faktör de devreye girmiştir, genç kız intihara teşebbüs etmiş ve ruhsal tedavi görmüştür. Genç kızın ruhsal sağlığının iyi olmaması da suçu etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte, genç kızın toplumun kadına uygun gördüğü mesleklerden biri olan hemşireliğe özenmesi de genç kızın sosyalleşme problemi olmadığına bir işarettir. Dördüncü görüşülen; 30 yaşındaki katılımcı çocuğunu tandıra atarak öldürdüğü için 36 yıl hüküm almıştır. İki evlilikten iki çocuğu vardır. Erzurum'un Çat ilçesinde doğmuştur. İlk evlilik yaşı 13, kocasının ise evlilik yaşı 30'dur. Okuma-yazması yoktur. Annesinden ve eşinden şiddet görmüş kendisi de çocuklarına şiddet uygulamıştır. Kocası çiftçidir. 4 yıldır hapishanede bulunmaktadır. Kadın koğuşunun mümessilidir. Önceden koğuşta var olan koğuş ağalığı sistemi yerini cezaevinin onayı ile atanan koğuş mümessilliğine bırakmıştır. Bu şekilde cezaevi yönetiminin koğuş içinde otoritesinin devamı sağlanmaktadır. Cezaevi yönetimi kendi denetimi ve bilgisi dışında koğkramlarla yorumlanması süreciuşta bir suçlunun koğuş idaresini ele geçirmesinin bu şekilde önünü aldığı düşünülmektedir. Görüşülen diğer kadınlar gibi geleneksel kadın uğraşları olan el işi, ibadet ve televizyon seyrederek vakit geçirmektedir. Kadın, suçu kendisinin değil kaynanasının işlediğini söylemektedir. İlk kocası onu kaçırmış ve babasını öldürmüştür. Görüşülen, öldürülen ilk kocasından olma 9 yaşındaki kızının, ikinci kocasından olan oğlunun ölmesine sebep verdiği için kaynanası tarafından öldürüldüğünü, söyleyerek kaynanasını suçlamaktadır. Kendisinin iftiraya uğradığını ve sahipsiz kaldığı için hüküm giydiğini söylemektedir. Suçu, bir insana kötülük yapmak olarak tarif etmiştir. Hapisten çıkınca kendi ve kocasının ailesi tarafından öldürüleceğinden kaygılanmaktadır. İnsanlar arası sorunların güzel konuşarak halledilebileceğine inanmaktadır. Burada da geniş aile, aile içi bozuk ilişkiler, ailenin suç geçmişinin olması, düşük sosyoekonomik ve eğitim seviyesi gibi faktörlerin kadın suçluluğunda etken olduğu görülmektedir. Beşinci görüşülen; 43 yaşındaki katılımcı Azeri'dir. Ülkesindeki ekonomik sıkıntılar nedeni ile ve kocası öldükten sonra Türkiye'ye çalışmak için gelmiştir. İlk eşi akrabasıdır. Şimdi dini nikahlı olarak bir Türk ile evlidir. Eşi kadın satmaktadır. Azerbaycan'da bir köyde doğmuştur. Ön lisans diploması vardır. Diğerleri gibi eğitim seviyesi düşük değildir. İlk eşinden dört çocuğu vardır. Azerbaycan'da öğretmenlik yapmıştır. İlk eşi mühendismiş. Fuhuşa teşvikten tutukludur ve görüşme sırasında henüz hüküm almamıştır. Günlerini dinsel içerikli kitap okuyarak ve elişi yaparak geçirmektedir. Kadın ikinci eşi birlikte Erzurum'da suç işleme oranı yüksek olan bir kenar mahallesinde oturmaktaymış. Diğer evli katılımcılarda olduğu gibi eşinden ötürü suç işlediğini söylemektedir. Adaleti suçlu olanın cezalandırılması olarak, suçu bilinçli eylem yanlış eylem olarak tanımlamaktadır. Gelecekteki en büyük kaygısı ekonomik sıkıntılardır. Cezaevinden çıkınca ülkesine geri dönmek istemektedir. İnsanların mecburen suç işlediklerini ve aileden görerek suç işlediklerini söylemektedir. Diğer katılımcılara oranla bilinç seviyesi daha yüksektir ve daha rahat olduğu gözlemlenmiştir. Bu veriler ışığında ekonomik nedenlerin ve eşin kadın üzerindeki baskısı ile suç işlendiği ortaya çıkmaktadır. Kadının geleneksel kadın davranışları içinde olduğu da belirtilmelidir." Erzurum Ceza ve Tutukevi'nde kalan siyasi suç kapsamı dışında kalan suçlardan tutuklu ve hükümlü olan beş kadını nitel görüşme tekniği kullanılarak ele edilen verilere göre kadın suçluluğu ile ilgili geliştirilen kuramlar çerçevesinde değerlendirildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Akpolat, şöyle devam etti: "Kadın suçluluğu olgusunun genel suçluluk nedenleri ile ortak paydaya sahip olduğu görülmüştür. Suçluların genellikle düşük sosyoekonomik ve eğitim seviyelerine sahip olması, kenar mahallelerde oturmaları, kente yeni göçer olmaları bu ortak paydaları oluşturmaktadır. Bununla birlikte kırsal bölgelerde kadının topkramlarla yorumlanması sürecilumsal yapı ve aile içinde nesne konumunda olmaları kadın suçluluğu ile erkek suçluluğu arasındaki önemli farkı doğurmaktadır. Kadınların, erkek suçlular benzeri, geniş ailelerden gelmeleri, aile üyeleri arasındaki bozuk ilişkiler de önemli bir etken olarak görünmektedir. Kadın suçluluğu ile ilgili geliştirilen kuramlardan bazılarının kadın ve erkek davranışları arasındaki gittikçe benzerliğin artışına da gönderme yapmaktadır. Bunun bir örneği 17 yaşındaki genç kızın bıçakla yengesini öldürmesidir. Ateşli ya da kesici bir alet kullanarak kendini savunma toplumda geleneksel erkek rol kalıbıdır. Gelişmiş toplumlarda görüldüğü üzere kadın hareketleri ile kadın suçluluğu arasındaki bağa rastlanmamıştır. Bununla birlikte kadın suçluların geleneksel kadın rol kalıplarına sahip olduğu doğrultusundaki önerme, bu çalışmada da doğrulanmıştır. Suçlu kadınlar geleneksel kadın davranışları sergilemektedir. Günlerini elişi, ibadet, televizyon izlemek gibi aktivitelerle vakit geçirmeleri sosyalleşme sürecinde bir sorun olmadığını düşündürtmektedir. Bu çalışmada kadınların daha ziyade yaşadıkları aile ve çevresel etkenler ile suça itildikleri daha doğrusu suça mahkum oldukları görülmüştür. Beş kadından üçü eşinin teşviki ile bilmeden suç işlemiştir. Bu veriler yapılacak diğer çalışmalar için hipotez teşkil edebilir. Nitekim nitel araştırmalar kesin sonuçlar ortaya koymaktan ziyade hipotezler oluşturmak için de kullanılabilmektedir. Bu çalışmada, literatürdeki kadın suçluluğuna ilişkin kuramların çalışma kapsamındaki kadın suçlular için ne kadar açıklayıcı olup olmadığı tartışılmıştır. Görülmüştür ki, kadın suçluluğu için geliştirilen sosyolojik kuramlar bu çalışma kapsamındaki kadınlar için açıklayıcıdır."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.