Düzgün usta, eğri duvar örmez
İyi ki varsın İskender Hocam, iyi ki oğlun Ömer var…
Düzgün usta, eğri duvar örmez
Doğrudan 500, dolaylı olarak da en az 2000 bin kişinin istihdam edilmesi, Doğu şartlarında muazzam bir iştir.
Maliyetlerin bu denli arttığı ülkemizde, iş dünyası üretimden de istihdamdan da asla geri durmuyor.
Ayakta alkışlanacak bir vakardır bu…
Farkındayım sözlerime itiraz edenler, burun kıvıranlar var.
Neyse ki iş dünyasında, onların oranı yüzde biri ikiyi geçmiyor.
Bilinmelidir ki bu ülke…
Çalışan, üreten, ihracat yapan, vergisini ödeyen, ekip-biçen, alın teriyle maaşını kazanan namuslu insanların omuzlarında yükselmeye devam ediyor.
Ne yazık ki…
Elli yıllık esnaflık hayatında, bir kişiyi bile sigortalı çalıştırmamış kimse elbette ki, istihdamın ne anlama geldiğini bilmez.
İktisadi şartların, iklimden daha çetin olduğu şu Erzurum’da…
Kim ki taş üstüne taş koyuyorsa, kim ki zorlanmasına rağmen istihdam etmeye devam ediyorsa hepsine şükranlarımı sunuyorum.
İşte o değerli isimlerden biri:
DÜZGÜN MARKET
İş insanlığı kadar eğitimciliğiyle de temayüz etmiş İskender (Hoca) Düzgün ve yoldaşı, arkadaşı, oğlu Ömer Düzgün…
Geçen haftasonu, Düzgün Marketler Zinciri’nin 24.sünü Dadaşkent’te hizmete açtılar.
Düzgün…
Mahallinde kazanıp mahallinde yatırım yapan yerli ve milli bir şirketimizdir.
İşlerinin sıklet merkezinde gıda var, ama inşaat da hayli iddialılar.
Bazıları gibi Erzurum’da kazanıp, Batıya transfer edenlerden değil.
Bu yüzden 500 kişiyi istihdam ediyor, bu yüzden 25. marketini yakın zamanda açmayı planlıyor.
Eğitimci bir insan olan İskender Hoca ticarete, çok kıt imkanlarla üç beş metrekarelik bir yerde başladı.
Çalıştı, cehdetti, alın teri döktü, helal haram ilkesine uydu…
Rabbim de işlerini kolay kıldı, yürü kulum dedi.
Aynı zamanda Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı da olan işinsanı oğlu Ömer ise, babasının ne yolundan saptı ne de Erzurum sevdasından vazgeçti.
Baba-oğul “biz” değil, “hepimiz” dediler.
Paylaşmayı bildiler, hayır hasenatı şiar edindiler.
Erzurum için ne vakit fedakarlık yapmak icap ettiyse, ellerini taşın altına koymaktan kaçınmadılar.
24. marketi hizmete açarken biliyorum ki bu baba-oğlun esaslı hedefi, Erzurum’a fabrikalar kazandırmaktır.
İnşallah yakın bir gelecekte, o fabrikaların da açılış törenlerine katılırız.
İskender-Ömer Düzgün gibi bu şehirde (her türlü güçlüğe rağmen) ticaret yapan, üreten ve alın teri döken herkes aslında şu çirkin yakıştırmaya, okkalı bir cevap vermiş oluyorlar:
“Erzurum’dan bir halt olmaz!”
Alın işte…
Bir kendinize bir de bu şehre sevdalı kocaman yürekli insanlara bakın.
Size inat Erzurum ayaklarının üstünde, size inat Erzurum emin adımlarla yürüyor.
Sorun varsa –ki var elbet- çare de var.
Yeter ki iflah olmaz müşkülpesentler ayaklarımıza çelme takmasınlar.
İskender Hocayı da kıymetli Ömer’i de çok uzun yıllardan beri tanırım.
Bugüne kadar ne kimseyi yanılttılar ne bu şehre sırtlarını döndüler ne de Erzurum’a dair umutlarını yitirdiler.
Sevinçliyim…
Bu şehirde hızla yeni bir kültür inşa olunuyor.
O da şudur:
Birlikte çalıştığı daha doğrusu maaş ödediği insanları takdim ederken, “elemanın” yerine, “mesaim arkadaşım” diyen iş insanları çoğalıyor.
Zahir, İskender-Ömer Düzgün’ün bir sırrı da bu…
Çünkü onlar da aynı istikamette…
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.