Eğilmez: "FETÖ’nün ilham kaynağı Batıniler"
ğilmez, FETÖ'nün tarihte Selçuklulara ihanet eden Batınilere benzerliğine dikkat çekerek, "Bugün FETÖ’nün ülkemize yaptığını, asırlar önce Batıniler başka bir Türk devleti olan Selçuklulara yapmıştır" dedi.
Erzurum Güncel- Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, FETÖ'nün tarihte Selçuklulara ihanet eden Batınilere benzerliğine dikkat çekerek, "Bugün FETÖ’nün ülkemize yaptığını, asırlar önce Batıniler başka bir Türk devleti olan Selçuklulara yapmıştır" dedi.
Tarihte PKK ve PYD’nin benzeri terör örgütleri olduğu gibi FETÖ’nün de benzerlerinin bulunduğunu belirten Eğilmez, İhlas Haber Ajansına yaptığı açıklamada, "Günümüzde, zor bir coğrafyada atalarının mirası üzerinde egemenliğine devam eden Türk Devleti, küresel güçler tarafından organize edilen PKK, PYD, YPG DHKP-C, DEAŞ gibi terör örgütlerinin acımasız saldırılarına karşı mücadele ederken, 15 Temmuz ile birlikte, aynı kaynaktan beslenen fakat daha sinsi bir terör yapısı Fetullahçı Terör Örgütü ile yüzleşmek zorunda kaldı" diye konuştu.
FETÖ’nün diğerlerinden farkının, geçmişte faaliyet göstermiş birden fazla örgütten esinlenmiş olduğunu ifade eden Savaş Eğilmez, "Bugün FETÖ’nün ülkemize yaptığını, asırlar önce Batıniler başka bir Türk devleti olan Selçuklulara yapmıştır. Batınilerin, Türk devletleri içerisindeki önemli mevkilerdeki görevlilere yönelik, milletin sosyal hayatını baltalayan ve devletin kurulu düzenini sarsan komploları, Selçuklu toplumunda büyük olumsuzluklara ve huzursuzluklara neden olmuştur. FETÖ’nün ilham kaynağı Batıniler, aynı FETÖ’nün amaçladığı gibi, düzenlediği komplolar sonucunda, zaman zaman otoriteyi ellerine almayı başararak devleti kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmişlerdir. Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, liderini asla hata yapmaz ve eleştirilemez görmektedir. Bu durum örgüt mensuplarının gözlerini kör etmekte, liderini 'yarı tanrı' konumuna yükseltmektedir. Örgütün tabanındaki bu inanç, Cizvit tarikatının lideri Aziz Ignatius’a nispet edilen, 'kilise siyah diyorsa, beyaz gördüğüm şeyin siyah olduğuna inanırım' sözünü hatırlatmaktadır. Ayrıca Cizvit tarikatındaki üyeler her toplumsal bünyeye adaptasyon sağlayabilir, hedefler ise hep uzun vadeli olarak tasarlanır. Tarikata kabul edilen insanlar uzun süreli eğitime tabi tutulur. Özellikle fakir ve yetenekli gençlere tarikat okullarında veya tarikatın desteklediği özel okullarda çok nitelikli bir eğitim programı uygulanır. Tarikat iyi yetişmiş genç üyeleri sayesinde hedef aldığı her alana sızar, böylece o kurumlar hem yıpratılır hem de kritik noktalar kontrol altına alınırdı. Yüzyıllar sonra bu uygulamayı FETÖ içinde çok açık bir şekilde gözlemleyebiliyoruz" dedi.
"Kendi sonunun da örnek aldığı örgütlerden farksız olmayacağını anlayacaktır"
Fetullahçı terör örgütünün kuruluşu itibariyle Opus Dei ve Tapınak Şövalyeleri gibi derin yapılara da benzemekte olduğunu kaydeden Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, şöyle konuştu:
"Söz konusu benzerlikler daha ziyade cemaatin iç yapılanması ve faaliyet alanlarında kendini gösterir. Opus Dei örgütünün tüm üyeleri meslek sahibi Katoliklerden oluşmakta, her ülkede örgütten sorumlu bir kardinal bulunmaktadır. Bu örgüte göre Papanın kimliği; kilisenin de, papalık makamının da üzerindedir. Bir Fransız soylusu tarafından on ikinci yüzyılın başlarında Kudüs’teki Hıristiyan hacıları korumak için dokuz şövalyelik bir grup olarak kurulan 'Tapınak/Mabet Şövalyeleri' tarikatı da kendi içinde, baş efendi, ihtiyar heyeti, yerel/ bölgesel komutanlar, şövalyeler komutanı, evler komutanı, çavuşlar, acemiler gibi çok etraflı bir hiyerarşik yapılanmaya sahiptir. FETÖ’deki yapılanmada Tapınak Şövalyeleri ile birebir örtüşmektedir. FETÖ’nün son olarak hayata geçirmek için uğraş verdiği, militanları marifetiyle hapishanelerde büyük bir isyanı başlatma planı da yaklaşık 16 asır önce Sasani Devleti’nde başlayan ve Türk Devleti tarafından bastırılan Mazdek organizasyonu ve isyanı ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Siyasi ve sosyal amaçları çerçevesinde Sasani Devleti’ni ele geçirmek isteyen Mazdek, dini bir kisveye bürünerek kendisini yaratıcının elçisi ilan etmiş, kadınların ve servetin özel olmayacağı ve evlilik müessesini ortadan kaldıracağı söylemleriyle tüm katilleri, hırsızları, tecavüzcüleri ve kanun kaçaklarını etrafında toplamış, hapishanelerde isyanlar çıkartmış, kısa sürede büyük bir kalabalığa ulaşmış ve İran Şahı’nın ülkeden kaçmasına sebep olarak İran Devleti sınırları içerisinde büyük bir kaosa neden olmuştur. Bu sapkın hareket, 6.yüzyılın başında Ak Hun Devleti tarafından bastırılmış, Mazdek ve taraftarları idam edilmiştir."
Eğilmez, "FETÖ, tarihi biraz daha dikkatli değerlendirirse, kendi sonunun da örnek aldığı örgütlerden farksız olmayacağını anlayacaktır" dedi.
Ahmet Akbuğa haberi
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.