Erdoğan 'Artık saray demeyeceğiz'
Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarları ağırlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık Saray demeyeceğiz, Külliye diyeceğiz. Burası milletin evi" dedi
Erzurum Güncel- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan düzenlenen Muhtarlarla Buluşma programında önemli açıklamalar yapıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan muhtarlarla biraraya geldi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yapılan inşaat çalışmaları hakkında bilgi veren Erdoğan, yeni toplantı, sergi salonları ve içinde 5 milyon kitabın yer alacağı Türkiye'nin en büyük kütüphanesinin de yapılacağını belirterek, "Bundan sonra Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde biraraya geleceğiz, artık saray demeyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi diyeceğiz. Burası milletin evi" dedi. Kendisini en iyi muhtarların anlayabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakmayın muhtarları küçümseyenlere. Onların hiçbiri oturdukları mahallelerde muhtarlığa aday olsa kazanamazlar. Kendi mahalle halkının gönlüne girip orada muhtar olamayacakların, milletin geleceği hakkında iri iri laflar edenler bizi sadece acı acı gülümsetir. Milletle vatandaşla irtibatları o kadar zayıf ki, seçimler onlar için bir yük. Gerçi geçtiğimiz günlerde İzmir'de bir vatandaşımız bunlardan birine gayet güzel cevap vermiş. Bir kadın 'Bırakın dalaşmayı proje üretin' demiş. Biz de yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Siz bu ülke için bu vatan için ne yaptınız onu söyleyin diyoruz. Söylüyoruz söylemesine ama karşı tarafta proje yok. Varsa yoksa tezviraz. Şimdi neymiş, partileri kapatılacakmış. Kardeşim, niye senin partini kapatsınlar. Ben Genel Başkan olduğum parti 2007'de kapatılmak istendi, bunların hiçbirinin sesi çıkmadı. Kapatılsa zil takıp oynayacaklar. Bunu söyleyenler "Partimiz kapatılacak' diyor. Biz dedik ki parti kapatılmasını yasaklayalım. İnanır mısınız, o maddenin görüşlemisne hepsi ortadan kayboldu. Partimin içinden de ihanet edenler çıktı. Halbuki 330'u bulsaydık, partilerin kapatılması ortadan kalkacaktı. Ben geçenlerde sayın başbakana da söyledim, gelin meclise getirin bu işi, buyrun bir hafta içinde hemen birlikte yasa teklifini getirelim, partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım. Bunun adımı atılsın, milleti aldatmaya gerek yok. Bu yapıldı, iktidar partisi adım atıldı, hadi gelin destekleyin, tekrar sağa sola kaçmayın. Buyrun iktidar partisi anayasa değişikliği teklifini meclise sunuyor, temenni ederim ki bu iş süratle biter. Artık kimse kuşlardan haber aldım benim partim kapatılacakmış diye ortalıkta dolaşmasın. Bakınız göreve geldik, Türkiye'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol vardı, biz 17 bin 500 ilave yol yaptık. Bizler bu ülke artık dünya ile rekabet edecek, Marmaray ecdadımızın proje olarak mirasıydı. Tuttuk boğazın altından tüneli yaptık, milyonlarca kişi geçiyor. Avrasya tünelinin temelini atmıştım, devam ediyor, önümüzdeki yıl inşallah o da bitecek, ordan da otomobiller geçecek. İktidar yeni bir açıklama yaptı, birinci köprüyle ikinci köprü arasında denizi altında üç katlı bir tünel yapılıyor. Yine temelini cumhurbaşkanı sayın Gül ile birlikte attığımız Yavuz Sultan Selim köprüsü hızla devam ediyor, şu anda 320 metre yüksekliğindeki kuleler bitmiş vaziyette. İnşallah bu yıl sonunda 29 Ekim'e yetiştirilecek ve açılışı yapılacak. Bu aynı zamanda üçüncü dünyanın en büyük havalimanı olan yılda 150 milyon yolcu kapasiteli havalimanı ile bunlar bütünleşecek. Bunlar Türkiye'de yapılıyor, icraatlar bunlar. Büyük hedefleri olmayanlar buraları düşünemezler. Bu millet büyük bir millet. Dolayısyla ona yakışan neyse onu yapacak. 2500 kişiyi alabilecek kendi mimarimizle bir camiyi de yapacağız. Çok amaçlı bir toplantı ve sergi salonları olan bir bina daha yapılıyor. Başkentte bu tür yerler yok. Bunun adımlarını atıyoruz. Türkiye'deki en büyük kütüphanedeki kitap sayısı 1.5 milyon. Dünyada 150 milyon cilt kitabı olan kütüphaneler var. Bizde böyle bişey yok. Biz şimdi Cumhurbaşkanlığı kütüphanesi inşa edeceğiz, asgari 5 milyon kitap olacak. Ardından İstanbul'da çok daha büyüğüne başlayacağız. Biz kitap medeniyetinden geliyoruz. Siyaset samimiyet işidir. Siz samimi değilseniz millet size destek vermez. Oy vermediği millete kızarak hakaret ederek siyaset yapılmaz. Ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına diktatör diyenler, aslında kendi özlemlerini dile getirmektedir. Üstelik bu cumhurbaşkanı tam 9 defa milletin desteğine mazhar olduğunu göstermiş biri. Yani kendileri cumhurbaşkanı adayı olamadılar, netice ortada. Yani millet zannediyorlar ki, değerlendirmesini yapmıyor, yav bu millet çok uyaanık yav, siz bu milleti ne zannediyorsunuz. Muhalefetin başındaki biri bu imkanı elde etse hemen milli şefliğini ilan eder. Olmayanı olmuş gibi gösterme konusunda bunlar pek mahirdir. Dökülürler sokağa, üniversiteleri sokağa dökerler, biliyorsunuz geçmişte orduyu sokağa çekmeye çalıştılar. Ama bu ülke hep kaybetti. 16 ayda bir hükümet değişti. İşte son 12 yılda sürekli tek parti iktidarda hamdolsun 1'e 3 milli gelirimiz arttı. Gezi olayları sırasında "Panzer ezdi geçti, şu kadar kişi öldürüldü, çocuğu annesinin kucağından aldılar" yalanlarını gördük. Bize kalkıp Taksim'de 12 ağacın söküldüğünü söylediler. Artık biliyorsunuz modern makineler ağaçları söker, başka yerde diker. Taksim'de alınıp Hürriyet Tepesi'ne dikilecek ağaçlar için kıyametleri kopardılar. Ancak Yalova'da hiç sesleri çıkmadı. Nerdesiniz tencere tavacılar. Hala Gezi olaylarını yeniden alevlendirmeyi düşünenler var. İçinde şiddetin olduğu hiçbir grubun milletimizden güç alması mümkün değildir. Bu çözüm süreci için de Gezi hevesleri için de böyledir. Türkiye refahın huzurun tadını aldı, artık geri dönmez. Buna tevessül eden herkese bundan sonra da bu millet dersini verir. Biliyorsunuz iki gün önce Dünya Kadınlar Günü'ydü. Aslında tüm günler kadınlarımız günü. İstanbul'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir film hazırladı, birlikte seyredelim. Kadına şiddet, insanlığa ihanettir. Neşet Ertaş, kadın insan, erkek insanoğlu diyor. O meşhur roman şarkısında, o da allah kuludur her kim olursa olsun. Gerçekten kadın diyerek, erkek diyerek, şu etnik kökenden diyerek değil de, insan olarak baktığımızda pek çok sorunların çözüldüğünü görürüz. Şimdi Cumhurbaşkanlığında bir birim kurulacak, kadına şiddet konusundaki bütün haberler burada toplanacak ve bunlara müdahale etme fırsatı bulacağız. Ben Uşak'ta 2006'da konuştuğumda dedim ki, devletin bireysel suçları, yani bir kişinin bir kişiyi öldürmeye karşı affetme yetkisi yoktur. Devletin kendisine karşı işlenen suçları affetme yetkisi vardır. Devlet Özgecan'ın katilini affetme yetkisi yoktur. Bütün bunlara karşı ağırlaştırılmış müeebbet hapis getirildi. Sorumluluk yargınındır. Allahın emanetine sahip çıkmayanlar, milletin emanetine sahip çıkamaz. İnsan emanetinin kıymetini bilmezse insan değildir. Emanete hıyanet neyse odur. Eskiden eğlence için kullanılan havai fişekleri başka amaçlarla kullanıyorlar. Demir bilyeyi suç aleti olarak kullanıyorlar. Silah neyse havai fişek de o, sapan da o. Bunların cezaları arttı, arttığından dolayı rahatsızlar. Maskeyle dolaşıyorlar. Niye maskeyle dolaşıyorlar, niye etek, erkekse pantolonunla dolaş. Niye etek? Orada da hanım kardeşlerimize saygısızlık var. Bir kısmı da parlamentoda maskeyle katılıyor. Nasıl bir milletvekilisiniz. Neymiş, poşu takmış. Poşu öyle takılmaz. Bir taraftan çözüm süreci diyeceğiz, bir taraftan özgürlük diyeceğiz, ama bu özgürlüğü öylerken başkasının özgürlüğüne müdahale edeceğiz, olmaz. Türkiye'nin büyümeye uygun bir dönüşümü yapması gerekiyor. Bunun için köklü bir değişime ihtiyaç var. 7 Haziran seçiminin bunun için önemli olduğunu, Türkiye'nin yeni anayasaya ve Başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu söylüyorum. Başkanlık sistemi bize yabancı değil. Bir uzlaşma komisyonu kurduk, bizim 320 milletvekilimiz var, mesela bu komisyonda 30 milletvekili olan parti de 3 kişiyle temsil ediliyor, biz de 3 kişiyle temsil ediliyor. Niye kabul ettim, amacımız üzüm yemekti. İnanın kabul etmediler. Daha sonra kendileri 60 madde teklifi gönderdim, arkadaşları gönderdim, yine olmaz dediler. Netice almak değildi dertleri. Orada da başkanlık sistemiyle ilgili bir teklifimiz vardı. Artık mevcut gömlek bu vücuda dar geliyor. Esasen cumhuriyet kurulduğundan beri bu tartışma yapılagelmiştir. Ancak Gazi Mustafa Kemal'den beri hiç kimsenin bu değişikliği gerçekleştirmeye ya zamanı ya gücü yetmemiştir. Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığına aday olurkan yeni anayasa ve başkanlık sistemini açıkça telafuuz ettim. Milletim bana bu desteği bu vaadlerle verdi. Ülkemiz şartlarında böyle bir değişimi ancak 400 civarında milletvekilyel iktidara gelen bir parti yapabilir. Ben bunu söylüyorum. Başkanlık sistemi benim şahsi arzum değildir. Başkanlık makamına gelen ila nihaye orada kalacak değil. Benim bu konudaki ısrarımın sebebi Türkiye'nin 2023 ve 2071 vizyonuna ancak bu şekilde ulaşabiliyor olmasından dolayıdır. Demokratik sistem içinde hızlı karar alabilme, ancak başkanlık sistemiyle sahip olabilir. Bu 12 yıllık başbakanlık döneminde yaşadım. Damdan düştüm ve damdan düşerek nerde sıkıntı var bunu bizzat yaşadım. Bu konu sıradanbir teori olayı değildir. Teorinin pratikle uygulamayla yaşanmasıdır. Ben bunu yaşadığım için anlatıyorum. Bugün G7 ülkeleri de G20 ülkelerinin de önemli bölümü başkanlık ya da yarı başkanlıkla yönetiliyor. Bunlar akılsız mı? Geri kalmış ülkelerde rastgele şeyler görürsünüz. Başkanlık sistemini "İmparatorluk" olarak anlayanlar kendi milletlerini bilmiyor. Amerika'da diktarörlük mü var? Fransa'da, Meksika'da, Brezilya'da diktatörlük mü var? Oralarda şu anda bizim beraber yürüdüğümüz ülkeler. G20'deki 10 ülke başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Böyle bir gidişe milletimiz izin vermez. Bu ülkede kimi zaman tankla kimi zaman komitacılıkla darbe yapanlar oldu. Hiçbiri yönetimde uzun süre kalamadı. Çünkü millete rağmen iktidar olunmaz. Dikkat ederseniz böyle dönemlerin ardından milletle bütünleşmiş kadrolar ortaya çıktı. Başkanlık sisteminden diktatörlük çıkarmak isteyenler herşeyden önce bu milleti karşısında bulur. Dolayısıyla bu teklifimin ardından miletimin arzusu vardır. 7 Haziran seçimlerinin iyi bir fırsat olduğunu milletimize söylemenizi rica ediyorum. Bu binayla ilgili çok şey yazıldı. Ülkesine bu binayı çok görenler oldu. Tabi biz Türkiye'ye büyüklüğüne bir cumhurbaşkanlığı binası kazandırmak için çalıştık, başarılı olduk. Sadece bu kadarla kalmıyoruz. İnşallah bittiğinde sizler buraya tekrar geldiğinizde inşallah ülkenizin büyüklüğünü bir daha yaşayacaksınız. Bir dostumuzun güzel bir sözü var, bizi duygulandırdı, 'Bir milletin bu tür eserlerinde asla bu tür yatırımlardan tasarruf olmaz, çünkü bunlar bir milletin şanıdır, bir milletin büyüklüğünün ifadesidir' dedi. ''internethaber''
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.