1. HABERLER

  2. GENEL

  3. Erdoğan'a ağır suçlama!
Erdoğan'a ağır suçlama!

Erdoğan'a ağır suçlama!

ABD'nin en saygın gazetecileri arasında gösterilen Seymour Hersh, Türkiye'nin Suriye politikalarıyla ilgili çok tartışılacak bir haber yayınladı.

A+A-

Erzurum Güncel- ABD'nin en saygın gazetecileri arasında gösterilen Seymour Hersh, Türkiye'nin Suriye politikaları ve Esad muhaliflerine desteğine ilişkin deprem yataracak bir haber yayınladı. Seymour Hersh'in haberini bugünkü köşesine taşıyan Radikal gazetesi yazarı Ahmet İnsel, Türkiye'den bazı isimlerin Esad güçleriyle birlikte 'Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanabileceğini yazdı. Ahmet İnsel'in yazısında aktardıklarına göre, Türkiye, Türkiye hükümetinin El Nusra ve müttefiklerinin sarin gazına sahip olmaları ve kullanmasını öğrenmeleri için aktif rol oynadığı suçlaması yöneltildi. HÜKÜMETİN BİLGİSİ DAHİLİNDE Hersh'in iddiasına göre, Obama’nın hava saldırısını ertelemesi, Esad güçlerinin savaşta hâkim konuma geçmesi karşısında, Erdoğan hükümetinin ABD’yi müdahale etmeye zorlayacak bir provokasyon düzenlediği kanaatine varmasına bağlıyor. 21 Ağustos’taki sarin gazı saldırısının Türkiye’nin bilgisi ve belki de desteğiyle yapıldığını iddia ediyor. İnsel ise bu iddia üzerine "Bu; Erdoğan hükümeti tarafından kolay yenilip, yutulacak, bir çırpıda unutturulacak bir iddia değil" yorumunda bulundu. OBAMA HAKAN FİDAN'A NE DEDİ? Mayıs ayında yaptığı ABD ziyareti sırasında yapılan toplantıda, Hakan Fidan’ın konuşması için iki kez Erdoğan’ın girişimde bulunduğunu, her seferinde Obama’nın Fidan’ın sözünü “Biliyoruz” diyerek kestiğini ve sonunda “Suriye’de radikallerle ne yaptığınızı biliyoruz” diyerek konuyu kapattığını, ABD kaynaklarına dayanarak aktarıyor Hersh. ERDOĞAN'IN GİZLİ PLANI İDDİASI Ayrıca, eski bir ABD’li istihbarat görevlisinin kendisine, 21 Ağustos saldırısının, “Obama’nın kırmızı çizgisinin aşılması için Erdoğan’ın adamlarınca hazırlanan gizli bir eylem olduğunu artık biliyoruz” dediğini belirtiyor. Bu istihbaratın teyidinin de 'Türklerin saldırıdan sonra çeşitli dinlemelerdeki keyifli ve sırt sıvazlar gibi görünen hallerinden' edinildiğini ilave ediyor. FELAKET OLUR! Bütün bunların neden ABD yetkililerince açıkça söylenmiyor olmasını ise aynı kaynak, meslektaşlarının kendisine, “Türkiye’nin NATO müttefiki olduğunu ama Batı’ya güvenmediğini, çıkarlarına karşı aktif bir rol üstlenirsek daha da yanımızda durmazlar” diyerek izah ettiğini aktarıyor. “Erdoğan’ın sarin gazı saldırısındaki rolüne ilişkin bildiklerimizi açıklarsak sonucu felaket olur” dendiğini, ABD’nin de tükürdüğünü yalamak istemediğini ilave ediyor. KÜLLİYEN YALAN! Erdoğan hükümeti, MİT ve jandarma teşkilatı için ağır suçlamaların yer aldığı yazıda, Türkiye’de sarin gazı temin etmek üzere oldukları iddia edilen kişilerin Adana’da yakalandığı, bir kısmının serbest bırakıldığı ve aralarındaki en önemli ismin hemen Suriye’ye geçtiği hatırlatılıyor. Ve elbette internete düşen Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantı dinleme kaydında Suriye’ye saldırmak için bir bahane yaratılması olasılığının konuşulmasını, Erdoğan’ın Suriye politikasında askeri ve siyasi olarak açıkta kalmış olmaya karşı son derece öfkeli ve bunun sonuçlarından endişeli olmasına bağlıyor. Hersh’ün yazısında dile getirdiği iddialara, ABD’den ve Türkiye’den "külliyen yalan" açıklaması gelmesi oyunun kuralıdır. Ayrıca Hersh’ün aktardıklarının bir kısmı da karşı dezenformasyon olabilir. Bu tip konularda devletler önce yalanlarlar ama ciddi gazetecilerin iddiaları, çoğu zaman bir müddet sonra bir şekilde doğrulanır. Örneğin, son AGİT toplantısında Türkiye Büyükelçisi İldem’in Reyhanlı suikastını El Kaide’nin yaptığını söylemesi gibi. Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantının dinleme kayıtlarında Türkiye’nin iki bin TIR dolusu mühimmatı Suriye’ye yolladığının söylenmesi gibi. Bunlar bir yandan hâlâ resmen yalanlanmaya devam edilen bilgiler değil mi? YARGILANABİLİRLER! Geçen yaz aylarında 'değerli yalnızlık' politikasıyla tanışmıştık. Şimdi bundan geriye yalnızlık değil, büyük bir yanlış ve onu örtmek için üretilen yalanlar mı kalıyor? Suriye’de bir gün durum yatışırsa, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitmesi güçlü bir ihtimal olan Beşar Esad ve çevresindeki bir dizi devlet sorumlusunun yanında, bu mahkemenin savcıları Türkiye’den bazı isimlerle de yakından ilgilenmek istemeyecekler midir? BEYAZ SARAY'DAN YALANLAMA GELDİ Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustos’ta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiye’nin olduğuna yönelik iddialarını yalanlayarak haberini yayınlamadan önce Hersh'e yaptıkları açıklamaları paylaştı. Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Hersh’ün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustos’ta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiye’nin olduğuna yönelik iddialarını Anadolu Ajansı'na verdikleri özel mülakatla yalanladı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden, yaptığı açıklamada, Hersh’ün haberini gördüklerini ve bu haberin ismi verilmeyen sadece bir kaynağa dayandığını belirterek "haberin Suriye’deki 21 Ağustos’taki kimyasal saldırıya yönelik vardığı sonucun tamamen yanlış olduğunu" bildirdi. Hayden, Hersh’ün haberini yayınlamadan önce kendilerine sorduğu sorular üzerine, Ulusal İstihbarat Ajansı İletişim Direktörü ve Sözcüsü Shawn Turner ve kendisi tarafından Hersh'e gönderilen açıklamaları da kamuoyuyla paylaştı. Turner ve Hayden'ın Hersh’e gönderdiği açıklamalar şöyle: “Silahların Libya’dan taşınmasına yönelik sorunuz ve diğerlerinin 21 Ağustos’taki saldırıdan sorumlu olabileceğine yönelik önermenizle ilgili Turner’dan şu ifadeleri kullanabilirsiniz: 'Bu hikayenizin (Hersh’ün haberi) yanlış yönlerinin her birine yönelik yorumda bulunmayacağız ancak şu açık ki: Sadece ve sadece Esed rejimi 21 Ağustos’taki kimyasal saldırıdan sorumlu olabilirdi. Bu yargıya, ABD, partnerlerimiz ve müttefiklerimiz tarafından toplanan istihbaratlara dayanarak vardık. Bu, kararlı biçimde uluslararası toplum tarafından da paylaşılan bir görüş ve Esed’in kimyasal silah stoklarının yok edilmesine yönelik emsali olmayan bir işbirliğine yönlendiren bir görüş. İstihbaratın değiştirildiği veya önlendiği gibi bir iddiada bulunmak, tamamen yanlıştır. Aynı şekilde, ABD’nin Libya’dan başkalarına silah sağladığı yönündeki fikir de yanlıştır.' Suriyeli muhaliflerin kimyasal silah kapasitelerine yönelik gizli bir rapora dair sorunuza (Hersh’ün sorusu) Turner’ün yanıtı ise şöyledir: 'İstihbarat camiası analistlerince böyle bir rapor hiçbir zaman talep edilmedi veya ortaya konmadı.' Askeri planlamaya ilişkin sorunuza (Hersh’in sorusu) yönelik Hayden’ın açıklaması ise şöyledir: 'Suriye’de tüm seçeneklerin masada olduğunu ve ordumuzun uygun ihtimal planları yaptığını uzun zamandır söylüyoruz. ABD Başkanı Barack Obama, 31 Ağustos 2013’te Esed rejiminin kimyasal silah kullanımına sınırlı bir askeri saldırı yoluyla karşılık vermenin ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına olduğuna yönelik kararlılığını kamuoyuna açık olarak söyledi. Obama, saldırının amacının Esed’i kimyasal silah kullanmaktan caydırmak, rejimin bu silahları kullanma kapasitesini azaltmak ve dünyaya bu tür kimyasal silah kullanımlarını tolere etmediğimizi göstermek olduğunu belirtti. Ancak Obama’nın, 2 Eylül 2013 tarihine kadar Suriye’de eyleme geçmek için ordumuza talimat verdiği iddiası tamamen uydurmadır". "İnternethaber"

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.