Erdoğan'ı yalnızlaştırma operasyonu mu?
2015 genel seçimlerinde AK Parti'den aday adayı olabilmek adına istifa eden MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın bu tavrı Erdoğan'ı yalnızlaştırma operasyonu mu? Hasan Karakaya yazdı...
Erzurum Güncel-
İNTERNETHABER.COM- 2015 genel seçimleri öncesinde AK Parti'den aday adayı olmak için MİT Müsteşarlığı'ndan istifa ederek gündemi sarsan Hakan Fidan’ın bu hareketi çok tartışıldı. Milletvekilliği için 'MİT Müsteşarlığı'ndan istifa etmesini 'Süperman' olmaktan vazgeçtiği yorumları yapılan Fidan'ın istifası için birçok senaryo yazıldı.
"DİLERİM BU İŞİN İçİNDE..."
çarpıcı 'istifa' iddialarından biri de Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya'dan geldi. Karakaya bugünkü yazısında Fidan için “MİT Müsteşarlığı’ gibi çok önemli bir görevi bırakıp, ‘milletvekili’ veya ‘bakan’ olmayı düşünmesini, ben de yadırgadım... Hele de ‘Paralel İhanet çetesi’ne karşı, adeta ‘Türkiye’nin istiklâl ve istikbal mücadelesi’ verilirken, Hakan Fidan’ın istifası, ‘Paralel’in ekmeğine yağ sürmek’ten başka bir işe yaramamıştır”ifadelerini kullandı. Karakaya, yazısında bu istifanın asıl nedeninin Hakan Fidan’ın da bahsettiği üzere gerçekten “yorgunluk”tan kaynaklandığını, “Kafasına giren birileri yoktur. Dilerim, bu işin içinde “Erdoğan’ı yalnız bırakma operasyonu” yoktur" diyerek temenni etti.
"BİR BABA EVLADINDAN BEKLEMEDİĞİ BİR TAVIR GöRüNCE..."
Karakaya bugünkü yazısında Fidan'ın milletvekili olmak için MİT Müsteşarlığından istifa etmesini değerlendirdi; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fidan'ın istifa kararına çok üzüldüğünü söyleyerek, “Hani, bir baba, evladından ‘beklemediği bir tavır’ görünce üzülür, perişan olur, yıkılır ya; ‘Hakan Fidan’ın istifası’ da, öyle üzmüş Cumhurbaşkanı’nı...” dedi.
HAKAN ŞüKüR öRNEĞİ
Karakaya, Erdoğan'ın Fidan'ı sıkça dillendirildiği üzere sadece ‘sır küpü’ olarak değil, ‘evladı’ olarak da gördüğünü belirterek "Hakan Şükür" örneğini verdi; Karakaya, Erdoğan'ın Şükür'ü de evladı olarak gördüğünü, onu da çok sevdiğini, Hakan Şükür’ün ‘milletvekili adayı’ olmasını çok istediğini ve aday olduğunda da çok sevindiğini' yazdı.
“İki Hakan da Erdoğan'ı çok üzdü" diyen Karakaya, bu üzüntünün kaynağının iki ismin de ‘yerleri doldurulamayacak insanlar’ oldukları için değil, Erdoğan'ın ‘ümit ve sevgisini boşa çıkardıkları’ndan kaynaklandığını ifade etti.
İşte o yazıdan çarpıcı satırlar:
(...)
Kolombiya’ya giderken uçakta yaptığımız ve 10 Şubat Salı günkü Akit’te de yayınlanan sohbetimiz esnasında; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “MİT Müsteşarlığı’ndan istifa eden Hakan Fidan”la ilgili çarpıcı bir sözü vardı...
özetle dedi ki:
“MİT sıradan bir kurum değildir. Sıradan bir insanı da kolay kolay getiremeyiz oraya.. MİT’in başında son derece güvenilir bir kişi olmalıdır. Nitekim ben oraya son derece güvenilen, hatta ‘sır küpüm’ olarak görebileceğim birini getirmiştim. Dolayısıyla bu makama gelmiş olan bir kardeşimizin milletvekili adayı olmak ya da onun ötesinde bazı görevleri kafasında planlamak gibi bir durumu olabilir. Ya da ona belki bu tür bazı vaadlerde bulunulmuş olabilirler, orasını bilemem. Ama ben kendisine açık ve net olarak “ayrılmanı doğru bulmuyorum” dedim. Senin göreve devam etmen gerekir, çünkü burası rasgele bir yer değil. Siz gidersiniz sizin yerinize bir başkası gelir, o ayrı mesele. Bunu normal bir memuriyet olarak görebilirsiniz. Ama bu öyle bir makam değil.
Dolayısıyla doğru bulmuyorum ama kendileri artık yorulduklarını söyleyerek, burada daha fazla devam edemeyeceklerini söyleyerek maalesef böyle bir adım atmayı kendileri için uygun buldular ve bu adımı attılar.
Bundan sonraki süreç Sayın Başbakan’a ait olan bir süreçtir. Yerine kim gelecekse sayın Başbakan teklif yapar. Biz de onar ya da onamayız.
Kimin geleceği çok önemli çünkü bizim Paralel Yapı’yla mücadele esnasında neler yaşadığımız, neler çektiğimiz her şey ortada. Böyle bir ortamda böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmayı ben asla doğru bulmam.”
Değer miydi?
Evet, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “sözü” böyleydi, peki “özü” nasıldı?..
Görebildiğim kadarıyla;
“Son derece üzgündü... özü acıyor, özü kanıyordu.”
Hani, bir baba, evladından “beklemediği bir tavır” görünce üzülür, perişan olur, yıkılır ya; “Hakan Fidan’ın istifası” da, öyle üzmüş Cumhurbaşkanı’nı...
çünkü, çok iyi biliyorum ki; “Erdoğan, Hakan Fidan’ı evladı gibi seviyor”du!.. Onu, sadece “sır küpü” olarak değil, “evlâdı” olarak görüyordu!..
Tıpkı, bir zamanlar; Hakan Şükür’ü de evladı olarak gördüğü gibi!.. Onu da çok severdi... Hakan Şükür’ün “milletvekili adayı” olmasını çok istemiş, aday olunca da çok sevinmişti...
Açık ve net söyleyeyim:
Onun aday olması ve seçilmesinde hiçbir hesabı-kitabı yoktu... Sadece “sevgi”si ağır basmıştı... Onun içindir ki; onun, hele de “zehir-zemberek bir açıklama” ile “AK Parti’den istifa” etmesine çok üzülmüş, fena halde içerlemişti...
Şimdi de, bir başka Hakan!..
Bu defa da, Hakan Fidan!..
“İki Hakan” da, çok üzdü Erdoğan’ı!.. Hayır, “yerleri doldurulamayacak insanlar” oldukları için değil, “ümit ve sevgisini boşa çıkardıkları” için!..
Evet; “Umduğu dağlara kar yağdırdıkları için!”
Yine açık ve net söyleyeyim:
2005’te Moğolistan yolunda tanıştığım Hakan Fidan’ı ben de çok sever, çok takdir ederdim... Ama, “MİT Müsteşarlığı” gibi çok önemli bir görevi bırakıp, “milletvekili” veya “bakan” olmayı düşünmesini, ben de yadırgadım...
Hele de “Paralel İhanet çetesi”ne karşı, adeta “Türkiye’nin istiklâl ve istikbal mücadelesi” verilirken, Hakan Fidan’ın istifası, “Paralel’in ekmeğine yağ sürmek”ten başka bir işe yaramamıştır!..
Ayrıca; “çözüm Süreci’ni, en ince ayrıntılarına kadar bilen ve süreci başarıyla yürüten bir insan”ın, tam da kritik bir aşamaya gelindiği günlerde görevi bırakması; öyle sanıyorum ki, “sürecin tarafları”nı da zor durumda bırakacaktır!..
Haa; “Hiç kimse, bulunmaz Hint kumaşı değil”dir!.. Herkesin bir alternatifi vardır ve herkesin yeri doldurulur... Mutlaka Hakan Fidan’ın yeri de doldurulacaktır... Ama, “sevgi” veya “vefa” kavramlarının yıpranmasını ne yapacağız?..
Bir “milletvekilliği veya bakanlık”, Erdoğan’ı bu kadar üzmeye değer miydi?..
Hakan Fidan’ın istifa sebebi, dilerim “yorgunluk”tur!.. Dilerim, “kafasına giren birileri” yoktur!..
Dilerim, bu işin içinde “Erdoğan’ı yalnız bırakma operasyonu” yoktur!..
Şimdilik diyeceklerim bu kadar!..
''internethaber''
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.