Ahmet Küçükler’e ihtar mı yoksa?... “Ahmet Bey’in siyaseti herkesi yendi” Atasözü değil ama günün sözü olsun… x Olay on ay öncesine dayanıyor. Yani Belediye seçimleri öncesine… Kulisler yapılıyor, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayları çıkıyor. Hiç kimse Ahmet Küçükler’in yeniden aday gösterileceğini düşünmüyor, veya ihtimal vermiyor. Ve hatta partinin ön sıralarından bazı isimler Küçükler’in aday edilmemesi yönünde bir dosya hazırlayıp Başbakan’a bile sunuyor. x İşte bütün iş o dosya ile başlayıp gelişiyor. Başbakan dosyaya şöyle bir göz atıyor ve dosyanın detayına bile girmeyerek, “Yolumuza Ahmet Bey’le devam edeceğiz” diyor ve dosyayı sahibine iade ediyor. İşte bu diyalogu duyan bazıları hemen strateji değiştirerek Ahmet Küçükler’in yanında yer almaya çalışıyor. Sayın Küçüklerin adaylığını sanki kendileri kesinleştirmiş gibi tavırlar bile sergiliyorlar. Daha önce o kişiler Sayın Küçükler’e demediklerini bırakmamışlardı, “Son günlerini yaşıyor” gibilerinden ifadeler bile dile getirmişlerdi. x Artık Başbakan’dan geriye dönüş yoktu. En iyisi Ahmet Bey’in yanında yer almaktı. Peki Ahmet Bey bunları bilmiyor muydu? Hem de çok iyi biliyordu. Bildiğini ifade etmek, O kişilere karşı tavır almak “Siyasetin doğrusu” olmayacaktı. O nedenle hiçbir şey olmamış gibi davrandı, Seçim çalışması yaptı. Seçimler yapıldı, Ahmet Küçükler yeniden Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş oldu. x Ve sonrası, x Sözün başında demiştik ya, Başbakanın tavrı üzerine Sayın Küçükler’in yanında yar alanlar. İşte o yer alanlar birazda kendi ikbal ve çıkarları için Ahmet Beyci olup çıkıverdiler. Ahmet Bey’den yararlanmayı, ‘Şimdi yanında olursak veya görünürsek’ şeklinde düşünerek Ahmet Bey’i kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettirebileceklerini düşündüler. Ama olmadı. Ahmet Bey böyle bir tuzağa düşmedi, Bu tür bir işe de girmedi, Bazı kararlara da karşı çıktı. Hatta yapılacak işlerden Belediye kasasına para bile aldı. x Şimdi gelelim asıl noktaya. İl Başkanı çıkıyor, Bir buçuk yıldır kirli suya “Herkes suyun ne olduğunu biliyor” diyor. Birde şehrin harabe görüntüsünden bahsediyor. Biz gazeteciler de “Helal Başkan, doğruları söylemek güzel. Şehir doğrular üzerine büyür gelişir” diyoruz. Evet doğrusu öyle olmalı. İktidar diye yapılan yanlışların üzeri örtülmemeli. Ama amaç bu olmalı, Suyu, şehrin harabe görüntüsünü bahane ederek “Vurun abalıya” denilmemeli. x Dün “Kılıç bir konuştu, pir konuştu” başlığı altında yazdığım yazıya gazeteci kardeşim Cihat İncesu bir yorum yazmıştı. Yorum şöyle: “Bu işlerde konuşana değil konuşturana, konuşanı o makama getirene bakmak lazım. Ak Parti içinde bir çatışmavar besbelli. Yoksa bunların derdi millet olsa bir yıldır insanlara kirli su içirmezler. Belli ki Küçükler ile Kılıç’ı o makama getirenler arasında bir sıkıntı var. Gündem de olmayan bir konuyu gündeme taşımak dürüst siyaset değil. Küçükler’e ihtar olarak değerlendirmek lazım’ demiş. Evet, 2011 yaklaşıyor, Milletvekili seçimleri var. Ve bazıları Ahmet Küçükler’den umduğunu bulamayınca şehrin sorunlarını Sayın Küçükler’in üzerine yıkarak siyaset yapmaya mı başladılar yoksa? Bir adım daha ilerisi var, Acaba Sayın Küçükler milletvekili adayı mı olacak? Rakip mi görüyorlar? Sayın İncesu’nun da dediği gibi yoksa bu açıklamalar “Küçüklere ihtar” mı? Bakın o birilerine tavsiyem şu olsun: “Bu tür davranışların adına şark kurnazlığı deniyor. Ama o kurnazlığın vakti çoktan gelip geçti. O kurnazlık kısa bir süre için belki pirim yapabilir. Ama zaman içerisinde taşlar yerine oturur. Herkes her şeyi anlatır ve bütün ayak oyunları ortaya çıkar” Sizlerde kelaynak kuşları gibi ortada kalırsınız!...2009-12-11 08:53:45