Erzurum-Erzincan gerilimi!...
Savcı Osman Şanal'ın, özel yetkilerinin alındığı gün 'yetkisizlik' kararı vererek İstanbul'a yolladığı Erzincan dosyasında Başsavcı Cihaner 'Bir' numaralı şüpheli olarak gösteriliyor. Listenin son sırasında 'meçhul sanık' diye anılan kişiyle ilgili ifadel
Eski Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın, özel yetkilerinin alındığı gün jet hızıyla İstanbul’a gönderdiği ancak daha sonra iade edilen ‘yetkisizlik’ kararında, 16 şüphelinin adı var. ‘Bir’ numaralı şüpheli olarak Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner gösteriliyor. ‘Örgüt kurup yönetme’ suçlaması atfedilen 16. ve son şüpheli ise ‘meçhul sanık’ diye anılıyor. Bu şüphelinin, ifadesi alınamayan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk olduğu sanılıyor. ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın Erzincan’da uygulandığı iddiasını soruşturan Osman Şanal, bu çerçevede Başsavcı İlhan Cihaner’i gözaltına almıştı. Cihaner, 17 Şubat’ta tutuklanırken aynı gün toplanan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Şanal ve dört savcının ‘özel yetkisini’ kaldırmıştı. Yetkisizlik kararı vermişti Ancak iddiaya göre Şanal, HSYK’nın kararı eline ulaşmadan dosyayı bağlayarak ‘yetkisizlik’ kararı vermişti. Ve aynı gün dosya, UYAP üzerinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. Fakat İstanbul, 22 Şubat’ta ‘görev alanı dışında kaldığı’ gerekçesiyle dosyayı iade etmişti. Şanal’ın 17 Şubat tarihli yetkisizlik kararında, biri ‘meçhul sanık’ diye geçen 16 şüphelinin ismi yer alıyor. Meçhul sanık, ‘terör örgütü kurma ve yönetme’ suçuyla itham edilirken, diğer şüphelilerin ‘örgüt üyesi’ oldukları ileri sürülüyor. Ancak kararda, ‘meçhul sanık’ın kim olabileceğine ilişkin ipuçları da yer alıyor. Kararda, 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’in diğer şüphelilerin üzerinde etkin olduğu belirtilerek, ‘örgüt lideri’ iması yapılıyor. Berk için, “Elindeki yetkileri mensubu bulunduğu terör örgütünün amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmemesi, şüphelilerin mevki olarak üzerinde bulunması ve onlar üzerinde etkinlik sağlaması...” ifadeleri kullanılıyor. ‘Şüpheli Saldıray!’ Şanal, Berk’in ifadesinin alınması için 3. Ordu’ya faks çektiklerini, yanıt verilmediğini, ardından tebligat yapılmasına karşın Berk’in ‘kasıtlı’ olarak gelmediğini savunuyor. En son 17 -22 Şubat’ta gelmesi için çağrı yapıldığını kaydeden Şanal, Berk’in askeri araçları yürüttüğünü belirterek, şöyle diyor: “Şüpheli Saldıray yargıya balans ayarı yapma amacı gütmüş, 28 Şubat 1997’de Sincan’da yürütülen ve meşru hükümetin alaşağı olmasıyla sonuçlanan ‘postmodern darbe’yi yinelemek isteyen görünüm sergilemiştir. Şüpheli Saldıray bu tavrıyla Ergenekon’un gerçekleştirmek istediği, hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik amaçla nasıl uyumlu çalıştığı ortaya çıkmıştır.” Cihaner ise kararda örgütte hukuki sorumluluk üstlenmekle suçlanıyor. Eski Alay Komutanı Recep Gençoğlu ile yeni Alay Komutanı Albay Ali Tapan’ın da Berk ve Cihaner’in talimatları uyarınca ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı uygulamaya koydukları ileri sürülüyor. Şanal, ‘her ne kadar MİT görevlileri ile jandarma arasında fiilen bir bağ kurulamamış olsa da’ üç MİT’çinin plan uyarınca hareket ettiğini savunuyor. Avcılar Derneği Başkanı Yaşar Baş sivil alan sorumlusu olmakla, Yaylabaşı Karakolu Komutanı Murat Yıldız ülkücüleri sokağa dökmekle, jandarma istihbaratcı Ahmet Saraçlar da fişlemeler yapmakla suçlanıyor. Şanal aleyhinde Cihaner’e ifade veren Erdal Zirek de şüpheliler arasında... Zirek, köylüsü Ömer Bayşan ile 7 Ocak’ta Cihaner’e gizli tanık olarak verdikleri ifadede, Şanal ile eski İliç Savcısı Bayram Bozkurt’un, kendilerinden çok sayıda muhimmat istediğini belirterek, “Bu mühimat rütbeli askerlerin Ergenekon’la irtibatını çıkmasını sağlayacak şekilde askerlerin evlerine ve arabalarına koyun. Biz de operasyon yapalım” dediğini ileri sürmüştü. Şanal daha sonra bu ikiliyi gö-zaltına almış, Bayşan ifadesini değiştirmişti. Şanal 17. sanığı unutmuş! Bu arada, 15 Şubat’ta tutuklanan emekli astsubay Nejdet Özmen unutularak, kendisinden evrakta bahsedilmedi. Şanal, şüphelilerin ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı Erzincan’da hayata geçirmek için bir araya geldiğini ileri sürerken 12 gizli tanığa dayandırdığı suçlamaları şöyle: * Çatalarmut Barajı’nda 27 Ekim 2009’da bulunan 13 el bombasıyla ilgili jandarma, ‘Mühimmatı polis attırdı’ dedirtmek için ‘yalancı tanık’ bulmaya çalıştı. * MİT’çiler, haber elemanları olan üniversiteli eliyle Nurcu Kurdoğlu ile Gülen tarikatlarının evlerine ve okullarına silah koydurtmak istedi. * Berk’in çağrısıyla Ocak -Şubat 2009’da ‘seminer’ adı altında darbe planı yapıldı ve çevre illerin alay komutanları katıldı. Savcı Doğan Öz benzetmesi Şanal, ülkücü çetelere ve kontgerillaya karşı yürüttüğü soruşturma nedeniyle 1978’de ülkücü katil İbrahim Çiftçi tarafından öldürülen Savcı Doğan Öz’ün de ‘Ergenekon’ tarafından ortadan kaldırıldığını öne sürerek, kendisi Savcı Öz’le özdeşleştirdi. Bu arada, HSYK’nın Erzurum’a atadığı üç yeni özel yetkili savcı, dosyayı halen inceliyor. Berk’in ifadesini, soruşturmayı yürütmekle görevlendirilecek savcılar alacak. ‘Gölde bombaları görünce hemen aklıma Ergenekon geldi’ Eski Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın yürüttüğü soruşturmanın başlangıç adımı, Erzincan Çatalarmut köyündeki Göyne Baraj Gölü’nde 27 Ekim 2009’da 13 el bombası ve mermiler bulunması olayıydı. Mühimmatı bulduğunu belirten ve iddiaya göre İsmailağa tarikatıyla ilgisi bulunan kişi de gizli tanıklar arasında yer alıyor. ‘Tanık Göyne’ adı verilen bu tanığın ifadesi, nedense bu mühimmatların bulunduğu 27 Ekim’de değil, 10 Kasım’da alındı. Tanık Göyne’nin ifadesi şöyle: “Boş zamanlarımda Çatalarmut köyünün yakınındaki Göyne Baraj Gölü’nde hobi olarak balık tutarım. 27 Ekim’de saat 12 civarında balık tutmak için göle girdiğimde suların çekilmiş olduğunu gördüm. Oltamı suya atabilecek uygun yer aradım. Bu arada su derinliğini ölçen kulenin yakınına geldiğimde yeşil renkli üzerinde yazılar bulunan cisim gördüm. Dikkatli baktığımda, yanında bir el bombası gördüm. Etrafa saçılmış vaziyette çok sayıda mermi ve el bombaları olduğunu görünce hemen aklıma Ergenekon terör örgütü geldi. Herhalde bu Ergenekon mühimmatından birisi olsa gerek diye düşünerek, önceden görüşmekte olduğum polis Z.’yi cep telefonundan arayarak, gölde çok sayıda mühimmat bulunduğunu, mühimmatın Ergenekon terör örgütü ile bağlantısı olabileceğini söyledim. Bir zaman sonra emniyet ekipleri geldiler. Polislere mühimmatı göstererek ayrıldım.” Bu arada, tanık Göyne’nin aradığını söylediği polis memuru Z. de ‘Tanık Çatalarmut’ adıyla ifade verdi.Radikal
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.