Erzurumlu Acun meşhur etti
İmajım: Sarışın, havalı, gözü yükseklerde İdealim: İyi insan olmak
Erzurum Güncel- Adını, ‘Yok Böyle Dans’ın ilk sezon kostümlerini yaparak duyuran tasarımcı Şeyma Subaşı altı ay önce İstanbul Nişantaşı’nda sadece kendi tasarımlarını sattığı Nini adlı butiği açtı. Subaşı, dışarıdan çok şımarık biri olarak görüldüğünü düşünüyor. Ama bu önyargıdan dolayı da hiç kimseyi suçlamadığını anlatıyor. Hayatta iyi insan ve kötü insanlar var ya! Benim çabam iyi insan olmaktan yana. Benimle ilgili müthiş bir önyargı var, kimseyi de suçlamıyorum. Ama benimle tanıştıktan sonra herkesin ilk tepkisi “Yahu sen o kafamızdaki kişi değilmişsin” oluyor. Bence çok şımarık görünüyorum: Dışarıdan bakınca sarışın, havalı, kendini bir şey sanan, gözü yükseklerde bir tipim. Ama değil. Hayatım boyunca pahalı kıyafetler alma krizine girmedim. Moda olanın peşinde koşmam. Kendi stilimi yarattım. Bu işi de oyuncağım zannediyorlar. Bazı kadınların sevgilisi ya da kocası tarafından oyalansın diye verilen cinsten. Oysa bilmiyorlar ki bu benim tutkum. O kadar yıl okulunu okudum. Çiziyorum, kumaştan da anlarım, kalıp da çıkarırım, gerekirse dikerim de. Dinine çok bağlı biri olarak hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inanıyorum. Her şey Allah’tan. Burayı açmam ve başarılı olmam da tesadüf değil. İyi insan olmakla alakalı. Yoksa Şeyma Subaşı’nı kim takar? RAKAMLARLA ŞEYMA SUBAŞI 10.30 İşbaşı Her sabah 10’da uyanıyorum. Ama ekibim 9:30’da işbaşı yapıyor. Kahvaltımı butikte yapıyorum. Peynir, domates üzerine pulbiber, yanına sokak simidi. Sonra randevular başlıyor. Mağazada pek durmuyorum. Alt kattaki ofisteyim ama günde 10 kere inip çıkıyorum. Müşteri beni görmek, özel tasarım yaptırmak ya da mevcut tasarım üzerinde fikirlerimi almak isterse hazırım. 18.30 İş çıkışı Haftanın beş günü butikteyim. En fazla Den’e öğle yemeğine gelmişimdir. Öğle yemeğindeyse favorim bol keçi peynirli Penne Arabiata, üzerine çilekli milföy. İşten 18:30’da çıkıyorum, dükkan 19:30’da kapanıyor. Haftanın iki ya da üç günü MAC Kanyon’da spor yapıyorum sonra Etiler’e geçiyorum. Akşam yemeklerini genellikle dışarıda yiyoruz. Balık yemeği çok seviyoruz. 6 Mağazasının açıldığı zaman Yok Böyle Dans’taki kostüm tecrübesinden sonra bir butik açmayı kafama koymuştum. Nini açılalı altı ay oldu. İsmi Nini çünkü çocukluğumdan beri “ninini nini ninini nini” diye sevinirim. Söylerken bile insan gülümsüyor. Ben de gülümseten tasarımlar yapıyorum. Rengarenk günlük kıyafetler de var, iş kadınları için şık gömlek ve ceketler de, taşlı tuşlu haute couture kıyafetler de... 2 İki gün içinde teslim Nini’de diğer mağazalardan farklı ne var diye sorarsanız mağazanın altındaki atölyeden her gün taze ürün çıkıyor. Bir tasarımdan sadece bir numune üretiliyor. Müşteri tasarımı beğenir, rengini farklı isterse anında renk kartelalarımız önüne gidiyor, birlikte kendisine en çok yakışacak renge karar veriyoruz. İki günde teslim ediyoruz. Nişantaşı’nda böyle bir tarz pek yok. 120 Tişörtlerin fiyatı Moda kendini tekrarlıyor, tekrarlamak da zorunda! Çünkü deniz bitti artık. Ne giyebilirsin ki, elma giyip sokağa çıkacak halin yok... Herkes Lady Gaga değil ki etten elbiseler giysin. Sıradışı tasarımlar yapıyorum demiyorum. Benim mağazam bir modaevi değil. Orası bir mağaza, satış yapmak zorundayım. Her bütçeye yönelik tasarım üretmek zorundayım. Omuzları işlemeli tişörtlerimiz 120 lira mesela. Caddeden geçeni tavlamak benim işim. Elbiselerin hepsi benim tasarımım ama aksesuarlarımız başka tasarımcılara ait. 60 En yaşlı müşteri Nişantaşı evim gibi. İnsanları inanılmaz sıcak. Komşu mağazalarımla kaynaştım artık, birbirimize çiçekler, çikolatalar gönderiyoruz, kahveye gidip geliyoruz, birbirimizden giyiniyoruz. Altı aylık dönemde en yüksek satışı okul mezuniyeti döneminde yaptık. Hem liseliler, hem üniversiteden mezun olacaklar bizi çok sevdi. Ama sadece genç markası da değiliz. 60 yaşında müşterim bile var. Beğendiği modeli revize edip, onun bedenine göre dikebiliyorum. 40 Koleksiyonu kaç parça İlk çıkışımı Şeyma Subaşı olarak yapmak istemedim. Bir yere geleyim, önce bir kendimi kanıtlayayım istedim. İkinci adımı Şeyma Subaşı ismiyle yapacağım. Yaz koleksiyonum 40 parçaydı. Kışa daha iddialı geleceğiz. Bütün kumaşlarımı Türkiye’den alıyorum ve inanılmaz kaliteli kumaşlar bulabiliyorum. Sadece İstanbullu kadınlara satış yapmıyorum. İstanbul dışından da çok müşterim var. Fotoğraf yolluyoruz, sipariş veriyorlar, kargoyla gönderiyoruz. 7 Ekibindeki insan sayısı İki kalıpçım, iki terzim var, bir satın almacı, bir satış sorumlusu var, toplam yedi kişiyiz. Tasarımlarım askıda durduğu gibi durmaz. Giydiğinizde sihir gibi üzerinize oturduğunu hissedersiniz. Terzi ve kalıpçılarım ‘Yok Böyle Dans’la bu işe ilk başladığım günden beri benimle birlikteler ve inanılmaz yetenekliler. Mağazayı açmadan önce altı ay işsiz kalıp beni beklediler çünkü uyumla ve keyifle çalışıyoruz. Bir de asla patronluk taslamam, egom yoktur, niye olsun? Hepsi ablalarım, saygım sonsuz. İşyerinde aile olmak önemli. Bu huzuru hiçbir şeye değişmem. Moda ve yemekle randevu: DATE! İstanbul, Tünel’de açılan Date hem restoran, hem bar, hem de bir designer’s corner (tasarımcı köşesi). Mekân, mutfağıyla lezzet düşkünlerini, ünlü modacı ve genç tasarımcılara ayırdığı showroom’uyla da moda tutkunlarını hedefliyor Son yıllarda New York, Londra, Milano gibi moda şehirlerinde sıklıkla uygulanan, moda ve gastronominin birlikteliğini Türkiye’de de hayata geçiren birileri çıktı sonunda. İstanbul, Asmalımescit’te açılan Date, multi fonksiyonel bir buluşma noktası gibi tasarlandı. İlerleyen günlerde pop-up shop’lar, özel koleksiyonlar, söyleşiler, workshop’lar ve içerisinde moda ve sanat olan birçok projeye ev sahipliği yapacak. Seda Sevin Sebük yönetiminde hayata geçen corner, ilk önce ünlü moda tasarımcıları Gamze Saraçoğlu, Mehtap Elaidi, Nej, Nihan Peker, Simay Bülbül, Evren Kayar ve Cem Lokmanhekim’i konuk ediyor. Yeni yetenekleri moda dünyasına kazandırmayı amaçlayan Date, genç moda tasarımcılarına da kapılarını açıyor. İsimler şöyle: Asu Aksu, Ayşe Özgüneş, Ayşin Sungur, Dots. CO, Ebru Günay, İpek Terzi, Murat Aytulum, Nihal Yılmaz, Önder Özkan ve Songül Cabacı. Kapalıçarşı Londra’da Gül Ağış, bulunduğumuz coğrafyanın zengin tarihinden ve kültüründen esinlenerek, kimi zaman bir dönemi, kimi zaman da bir sorunu mercek altına alarak kavramsal koleksiyonlar hazırlayan bir tasarımcı. Son olarak yüzyıllar boyunca uygarlıkların çekim noktası olmuş tarihi Kapalıçarşı’dan esinlendi. İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonunda kendi kimliğini bir kenara bırakarak, Kapalıçarşı’nın gizemli koridorlarını bir yabancının gözüyle arşınladı, çektiği fotoğrafları kumaşa basarak tasarımında kullandı. Bu koleksiyonu ilk kez Londra Moda Haftası’nda yarın (16 Eylül) sergilenecek. Defilenin ayakkabı sponsoru İnci. HAFTANIN TRENDİ Topuklu spor ayakkabı Trendi Isabel Marant başlattı. Platform topuğu spor ayakkabıların içine gizledi ve kadınların en büyük hayalini gerçekleştirdi. Artık spor ayakkabı giyindiğimizde de boyumuzu yükseltebiliyoruz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.