FETÖ Borsası'ndaki cinayette mahkeme kendisini böyle savundu
Mahkeme verdiği ara kararda, FETÖ Borsası sanığı olan ve ev hapsinde bulunduğu konutunda öldürülen Ahmet Kurtuluş'un avukat Senger’in sözlerine yanıt verdi.
Erzurum Güncel- İzmir’de, FETÖ Borsası davası kapsamında ev hapsindeyken evine polis kılığında gelen şüphelinin saldırısı sonucu hayatını kaybeden AKP Eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş cinayeti, mahkemede büyük bir tartışmaya neden oldu.
Kurtuluş ailesinin avukatları, Kurtuluş’un yargılandığı İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunda, cinayetin yalnızca adli bir olay değil, örgütlü ve politik bir hadise olduğu belirtildi. Cinayetin talimatını verenlerin, mahkeme heyetine müdahale ettiği iddiası da öne sürüldü.
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde önceki gün görülen Ahmet Kurtuluş’un da sanığı olduğu FETÖ Borsası davasının duruşmasında, Kurtuluş’un avukatı Özgür Senger, reddi hakim talebinde bulundu. Senger, Ahmet Kurtuluş’un hastalıklarından, ev hapsine alındıktan sonra tedavisi için yapılanlardan bahsetti.
“BU ÖRGÜTÜN VARLIĞINI VE KENDİSİNİN BU ÖRGÜTÜN BİR PARÇASI OLDUĞUNU KABUL ETTİ”
Mahkeme heyetiyle yaptıkları görüşmeyi hatırlatan Avukat Senger, şu ifadeleri kullandı:
"Biz size muhtelif bilgiler verdik, dedik ki Ahmet Kurtuluş’un tahliyesinin sebebi mevcut hastalıkları değildir. Ahmet Kurtuluş kendince etkin pişmanlık kapsamında sayılamayacak bir ifade vermiştir ama savcılık verdiği bilgileri önemsemiştir ve bu şekilde tahliye olmuştur. Ahmet Kurtuluş, iddia edilen ve FETÖ Borsası diye tabir edilen oluşumun da içinde bulunduğu bir örgütün mensubuydu fakat Serkan Kurtuluş örgütünün bir mensubu değildi. Ahmet Kurtuluş savcılığa verdiği ifadelerde bunları anlattı. Bu örgütün varlığı ve kendisinin bu örgütün bir parçası olduğunu kabul etti.”
“HAYATINA KASTETMEMESİ AÇISINDAN MEVCUT BİLGİLERİN GİZLİ OLARAK AKTARIMINI TALEP ETMİŞTİK”
Avukat Senger, Ahmet Kurtuluş hakkında silahlı eylem ihbarı olduğunu, savcılığın konu hakkındaki yazısını da mahkeme heyetine getirdiklerini söyledi. Senger, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dedik ki; Ahmet Kurtuluş’a silahlı eylem ihbarı vardır. Silahlı eylem ihbarından dolayı hastaneye çıkıyor ve bu sebeple çıkışların gizli olarak gönderilmesi gerekiyor çünkü, burada bir silahlı saldırıya uğradığı takdirde hepimizde vebali olur. Siz de bu talebimizi kabul ederek Ahmet Kurtuluş’un bu hastane ve diğer izin talepleri ile ilgili kısıt kararı verdiniz. Bu konuda teşekkür ederiz size.
Fakat burada şöyle bir şey vardı, biliyorsunuz ki Serkan Kurtuluş Tiflis’te cezaevinden çıktıktan sonra bit twitter hesabı kullandı, Ahmet Kurtuluş ile ilgili çok sayıda tweet paylaştı, bu durumu da size aynı şekilde izah etmiştik. Ahmet Kurtuluş’u konu alan, hipertansiyon rahatsızlığının düzmece bir rahatsızlık olduğunu ele alan muhtelif tweetleri vardı.
Şimdi Ahmet Kurtuluş’un hipertansiyon raporunu, bu dosyada sanık olmayan müşteki olmayan tanık olmayan avukat olmayan kimse göremez. Serkan Kurtuluş’un firar olsa da bu dosyaya bir erişimi vardır, dedik ve bu erişimin Ahmet Kurtuluş’un hayatına kastetmemesi açısından mevcut bilgilerin gizli olarak aktarımını talep etmiştik. Fakat bu olayların ardından, cinayet olayında, şimdi kısaltması Y.T. diye geçiyor, biz de ismini vermeyelim, burada neticesinde bir soruşturma devam ediyor, bu katilin elindeki dosyanın içinde mavi klasörün üstünde denetimli serbestlik bürosundan geldiğini gösteren ve evin adreslerinin yer aldığı muhtelif bilgiler ve yazılar vardı; bu şekilde girdi.
Şimdi bu cinayetin faillerinin özellikle Lider Camgöz ile olan bağlantıları tespit edildi, özellikle telefon konuşmaları vs., Serkan Kurtuluş ile bağlantıları keşfedildi. Fakat cinayeti işleyen kişi, Erzurum’da yaşayan ve Erzurum’da çalışan bir kişi. Şimdi Serkan Kurtuluş’un liderliğini yaptığı örgüt lokal bir örgüt, İzmir merkezinde yaşayan ve esas itibariyle İzmir ve çevresinde faaliyet gösteren bir örgüt. Erzurum’da Serkan Kurtuluş ile ya da Serkan Kurtuluş örgütüyle herhangi bir bağlantısı olmayan bir kişinin bu cinayeti Serkan Kurtuluşlar namına ve hesabına yapması bizce hayatın olağan akışına aykırıdır."
“İNANILMAZ PROFESYONEL BİR EYLEM. HER ŞEYİYLE PROFESYONEL BİR EYLEM”
"Ahmet Kurtuluş’u katleden FETÖ borsasını teşkil eden bu örgüttür" diyen avukat Senger, "Bakınız emir Serkan Kurtuluş tarafından gelmiş olabilir, emir Lider Camgöz tarafından gelmiş olabilir, fakat burada bu bahse konu örgüt Ahmet Kurtuluş’un infazını yaptırmıştır. Bakınız burada dosyanın da konusu, Gökhan Kalıpçı cinayeti var, niye öldürüldü? Buradaki sanık ayağından vurmak için gitmiş ama yani eylemi orantılı biçimde ayarlayamamış, ya da bir eve bomba atacakken başka eve bomba atıyor. Yani bu örgütün profesyonel yardım almaksızın yaptığı eylemlerde ortaya bu kadar başarılı bir tablo koyduğunu söyleyemeyiz. Ben olay yerini gördüm bizzat, Ahmet Kurtuluş’un evine girdim ve bu cinayetin nasıl işlendiğini ayrıntılı gördüm. İnanılmaz profesyonel. İnanılmaz profesyonel bir eylem. Her şeyiyle profesyonel bir eylem. O nedenle bu örgütün Serkan Kuruluşların bu olayı tek başına organize ettiğini söylemek, bu olayın da üstünü kapatmaktadır" dedi.
“CİNAYETİ YÜRÜTEBİLECEK BİR YARGI İRADESİ MAALESEF 30 MAYIS TARİHİNDEN BU YANA KONULMUŞ DEĞİLDİR”
FETÖ Borsası’yla ilgili İzmir’de konuşulan iddialara da değinen avukat Senger, şöyle devam etti:
“Bu olay tam olarak politik ve örgütlü bir hadisedir. Bu kapsamda, öbür FETÖ borsasını teşkil ettiği iddia edilen örgütle ilgili dosyada muhtelif bize şu şekilde bilgiler geliyor, evlerinden Mercedes Vito araçlarla alınan hakimler var. Ya da İzmir’de ünlü gökdelenlere otopark girişlerinden alınıp oralardan çıkarılan hakim savcılardan bahsediliyor. Yani aslında burada sadece emniyet, istihbarat ve diğer kurumlar değil yargının da, muhtelif yargı mensuplarının da burada dahli olduğu iddiaları var, bu özellikle çok ciddi bir iddiadır. Daha ciddi bir mesele, Ali Osman Kaynak savcımız şuan cinayet dosyasını yürütüyor, Ali Osman Kaynak savcı Fikri ve Sınai Haklar savcısı. Normal işi Digitürk olan, bandrolsüz kitapları toplatmak olan bir savcı şu an cinayet soruşturması yürütüyor. Çünkü bu cinayeti yürütebilecek bir yargı iradesi maalesef 30 Mayıs tarihinden bu yana konulmuş değildir. Bu sebeple bizim öngördüğümüz bu iddialarımızın doğru olduğu kanaatindeyiz açıkçası.”
“BİZ KENDİ ADIMIZA MESAJI ALDIK”
Ahmet Kurtuluş cinayetinin herkese verilen bir mesaj olduğunu ileri süren avukat Senger, “FETÖ borsasını teşkil eden örgütün rolünü buradan silsek bile, bu örgütün azmettireni Serkan Kurtuluş olarak geçiyor ve neticede bu örgütlü suçları gerektiren bir soruşturma olmasına rağmen dosya fikri sınai haklar bürosunda, bu da bir garabettir bizce. Efendim bu Ahmet Kurtuluş cinayeti başta biz vekillerine olmak üzere, bu salonda geçen celse açığa çıkış gizli tanık Spil’e olmak üzere, bu soruşturmayı yürüten polislere-savcılara olmak üzere, bu soruşturmanın arkasında bulunan devlet aklına olmak üzere, size-bize-herkese verilmiş bir mesajdı, biz kendi adımıza mesajı aldık. Biz bu örgütün faaliyetleri tamamen deşifre edilene, ortaya çıkana kadar dişimizi sıka sıka bu mücadeleyi yürüteceğiz” diye konuştu.
“SİLAHLI EYLEM YAPAN İNSANLAR SALIVERİLECEK…”
Dava kapsamında silahlı eylem yapan birçok kişinin tahliye olduğunu kaydeden avukat Senger, "Burada silahlı eylem yapan insanlar salıverilecek, Ahmet Kurtuluş ile aynı tedbirin uygulandığı ve burada her aşamasında herkesin her şeyi kabul ettiği bir olayda bu kişilerine elektronik kelepçesi çıkarılacak, Ahmet Kurtuluş ile ilgili inanılmaz derecede lehe gelişmeler varken Ahmet Kurtuluş’un kelepçesi çıkarılmayacak” dedi.
“MAHKEME AHMET KURTULUŞ’U TUTMUŞTUR, TETİKÇİLER AHMET KURTULUŞ’U VURMUŞTUR”
Mahkeme heyetine müdahale edildiği kanaatinde olduklarını söyleyen Av. Özgür Senger, mahkeme heyetiyle ilgili bulundukları suç duyurusunu şöyle anlattı:
“Biz burada size bir müdahale yapıldığı kanaatindeyiz. Bu müdahaleyi yapanların da ne sıfatla ne adına yaptığını açıkçası, bizim kanaatimizdir bu, düşüncemizdir. Bu konunun araştırılması gerekmektedir bizce. Heyetinizin İlknur Sanem Hanım da dahil olmak üzere, çünkü bu taleplerimiz kendisini de bağlamaktadır. Heyetinize ek olarak. Bizce esas faillere ulaşılmasında ciddi bir yol alacaktır. Sizinle ilgili bir soruşturmanın yapılması. Sizinle ilgili suç duyurusunda bulunduk.
Burada biz suç duyurusunda şu ifadeyi kullandık. ‘Öyle ya da böyle kasıtla ya da taksirle Mahkeme Ahmet Kurtuluş’u tutmuştur, tetikçiler Ahmet Kurtuluş’u vurmuştur.’ifadesini kullandık suç duyurusunda. Biz bu kanaatteyiz çünkü bizce burada hukuka aykırı bir karar verildi, Ahmet Kurtuluş’un kelepçesi konusunda.
Bu süre zarfında cinayeti işleyenler evle ilgili günlerce keşif yaptılar. Ahmet Kurtuluş’u esas koruma sorumlusu olan kişinin evden ayrılmasından 10 dakika sonra eve giriyorlar. Bu olaya ek 3 gün önce sitenin güvenlik kameraları bozuluyor. Bakınız bu kadar tesadüf Türkiye’de olmaz. Bırakınız herhangi bir yeri Türkiye’de olmaz. Biz suç duyurusunda belirttik. Mahkeme tabiri caizse Ahmet Kurtuluş’u tuttu, tetikçiler vurdu.”
“BU KARAR VERİLMİŞ OLSAYDI AHMET KURTULUŞ’UN BAŞINA BU OLAYIN GELMEYECEĞİ…”
Av. Özgür Senger, Ahmet Kurtuluş’un ev hapsinin Çeşme’deki evinde devam etmesi için 21 Mayıs’ta başvuruda bulundukları belirtti. Senger, “Bizce herhangi bir anlamı olmayan, sizin de çocuğunuz vardır mutlaka, buradaki çocuğu olan herkes bilir ki zaten yaz tatiline yaklaşıldığı zaman çocuklar 1-2 hafta okula gitmezler. Mevcut devamsızlık haklarını kullanırlar. Ahmet Kurtuluş’un çocukları açısından da bu geçerli ve çocukları İzmir’den gitmek istiyorlardı. Ahmet Kurtuluş da buradaki evinin çok fazla belli olmasından, ayakyolu olmasından dolayı buradan gitmek istiyordu. Biz bununla ilgili defaatle size geldik. Ve siz bunu ısrarla ertelediniz. Sonunda bu elem olay olmuştur. Bu karar verilmiş olsaydı, yahut ev hapsi kaldırılmış olsaydı, Ahmet Kurtuluş’un başına bu olayın gelmeyeceği, en azından gecikmeli bir şekilde geleceği ya da bu olayın öldürmeye varacak bir olay olmayacağı kanaatindeyiz biz şahsen” ifadelerini kullandı.
MAHKEME ARA KARARINDA YANIT VERDİ
Avukat Senger’in bu sert sözlerine mahkemenin de bir yanıtı oldu. Mahkeme verdiği ara kararda, Senger’in sözlerine ilişkin şu yanıtı verdi:
“Av. Özgür Senger'in Ahmet Kurtuluş'un öldürülmesinin akabinde idari tatil olan 03/06/2019 tarihinde mahkememiz kalemine gelerek zabıt katibi Nazan Özkök'e mahkeme ile ilgili ‘Ahmet Kurtuluş katili bu mahkemedir, taleplerimizi kabul etmediniz, adam evinde öldürüldü, vicdanınız rahat mı, benim şuanda elim ayağım titremekte, suç duyurusunda bulunacağım’ şeklinde beyanda bulunması üzerine mahkeme zabıt katibi tarafından 03/06/2019 tarihli tutanağın düzenlendiği, akabinde sanık müdafinin Odatv’de yayınlanan beyanlarında aynı hususları tekrar ettiği, mahkemenin tetikçilerle işbirliği içinde olduğunu, öldürme suçuna yardımda bulunduğunu mahkemenin tutup, tetikçilerin vurduğunu beyan ederek bu hususu tamamen aleni hale getirdiği;
Sanık Ahmet Kurtuluş ile ilgili özellikle sağlık kontrolleri ile ilgili tüm taleplerin mahkememizce anında kabul edilerek yerine getirildiği, aynı gün Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müzekkere yazılarak randevu günü hastaneye sevkinin sağlandığı, hatta sanık müdafinin bu hususun UYAP’tan görünmemesi, müvekkilinin hastaneye sevkinin dosyanın diğer taraflarınca bilinmemesi için denetimli serbestlik müdürlüğüne yazılacak müzekkerenin gizli olarak yazılmasını talep ettiği, bu hususun mahkememizce araştırılarak uyap sisteminden gizli müzekkere yazmanın teknik olarak mümkün olduğunun belirlenmesi üzerine talep tarihinden itibaren tüm hastaneye sevklerin denetimli serbestlik müdürlüğüne gizli olarak gönderildiği…”
Mahkeme ara kararında Ahmet Kurtuluş’un avukatlarının bugüne kadar verdiği, sağlık kontrolü için dilekçeler hatırlatıldı. Kararda, avukatların Ahmet Kurtuluş’un Çeşme’deki yazlık evine yerleşme yönündeki isteğinin de olduğunun belirtildiği kararda, mahkeme başvuruya ilişkin tavrını şöyle anlattı:
“Aynı dilekçede sanık Ahmet Kurtuluş'un yaz aylarında sıcak olması, çocuklarının okulunun kapanacak olması ve ailesinin yaz için İzmir Çeşme ilçesindeki yazlık evlerine yerleşeceklerini belirterek adli kontrolün adresinin bu nedenle değiştirilmesi yönündeki talebinin sanık avukatları tarafından mahkeme başkanına sorulması üzerine okulların 14 Haziran 2019 tarihinde kapanması ve okulların kapanma tarihine daha çok olduğunun hatırlatılarak bu tarihe yakın mahkemece bu konuda bir karar verileceğinin kendilerine şifaen bildirildiği, nitekim bugün ki duruşmada bu hususun avukatları tarafından da doğrulandığı, nitekim araya 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinin girmesi nedeniyle ve bu arada Ahmet Kurtuluş'un da öldürülmesi nedeniyle mahkememizin 12/06/2019 tarihli kararı ile konutunu terk etmeme adli kontrolün değiştirilmesi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği…”
MAHKEME ODATV’DE ÇIKAN HABERLERE DEĞİNDİ REDDİ HAKİM TALEBİNİ REDDETTİ
Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesi ve sonrasıyla ilgili Odatv’de çıkan haberlere değinen mahkeme kararında şunlar kaydedildi:
“Gerek Odatv internet sitesinde yayınlanan sanık Ahmet Kurtuluş müdafisinin savunma sınırları içerisinde kalmayan ve mahkememizde de bu celse tekrar edilen beyanlarında C.Savcısının duruşma günü önceden bilindiği halde değiştirilerek 4 değişik savcının 6 gün süren duruşmalara çıkması, mahkemenin suç örgütü ile işbirliği halinde olduğuna yönelik imaları, ayrıca mahkemenin kendilerinin bilemediği bir yerden emir ve talimat aldığı yönündeki beyanlarının savunma ile orantılı ve ilgili olmadığı, duruşma savcısının duruşmalardan bir hafta kadar önce 07/05/2019 tarihinde ameliyat olduğu ve akabinde 1 ay rapor aldığı, değişik savcılarının çıkmasının da sanık avukatınca ya da avukatlarınca mahkemece bir şeyler çevrildiğine yorumlandığı, tüm bu hususlar nazara alındığında mahkemenin reddini gerektirir somut bir delilin bulunmadığı, mahkemenin kişileri koruma gibi bir görevinin de bulunmadığı, koruma makamlarının kim olduğunun da açık olduğu, nitekim mahkemenin de bu makamlar tarafından korunduğu nazara alındığında müteveffa sanık Ahmet Kurtuluş müdafinin bu sanıkla ilgili müdafilerinin ölümle son bulması, diğer iki sanığın da müdafii olmaları nedeniyle belirttiği ret sebeplerinin sadece Ahmet Kurtuluş'a yönelik olması, tutarlı ve delilli de bulunmaması, ayrıca belirtilen süre içerisinde de yapılmaması nazara alındığında CMK 31/a-b maddeleri gereğince RET İSTEMİNİN GERİ ÇEVRİLMESİNE, bu konuda İzmir 4.Ağır Ceza Mahkemesine 7 gün içerisinde itiraz haklarının bulunduğunun hatırlatılmasına…”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.