Erzurum Güncel- Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Yasası çerçevesinde bakanlıktaki müfettiş kadrosunu ve unvanını değiştirerek ‘denetçi’ yaparken, itirazlara da “Müfettişler, gassal (ölü yıkayıcı) ya da veri kontrol elemanı olarak değil denetçi olarak atandılar. Bir makamla kâin olabilme düşüncesi Doğulu ve eskimiş hükümran anlayışın ürünüdür. Bir görevin veya unvanın şahsa bağlanması ancak saltanatta olur” diye yanıt verdi. Sağlık Bakanlığı ‘Sağlıkta Dönüşüm Yasası’ çerçevesinde Kanun Hükmünde Kararname’yle başmüfettiş, müfettiş ve müfettiş yardımcısı kadro ve unvanlarını kaldırıp bağlı kuruluş olan Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığı’na sağlık denetçisi olarak atadı. Müfettişlerden yaklaşık 200’ü hak kayıplarının olduğunu, atamanın keyfi yapıldığını ve anayasaya aykırı olduğunu öne sürerek İdare Mahkemesi’ne tek tek dava açtı. Müfettişler dava dilekçelerinde, kazanılmış haklarını kaybettiklerini, başta müşterek kararname ile atanma hakkı ve görevden uzaklaştırma yetkisi olmak üzere kanunlarda daima ‘müfettiş’ kelimesine atıfta bulunulması nedeniyle birçok haklarının yok olduğunu öne sürdü. Müfettişler ayrıca bakanlık merkezinde oluşturulan ‘Denetim Hizmetleri Başkanlığı’ yerine hiyerarşik olarak daha alt kademede olan ‘Denetim Hizmetleri Daire Başkanlığı’nda’ sağlık denetçisi olarak görevlendirildiklerini vurguladılar. Sağlık Bakanlığı, mahkemeye Hukuk Müşaviri avukat Recep Aydın Güleç imzasıyla yolladığı savunmasıyla müfettişleri şoke etti. Bakanlık, yazısında uygulamayı şöyle savundu: ‘Arapçaydı’ “Teftiş hizmetleri, denetim hizmetleri olarak yeniden düzenlenmiş yapılanmaya uygun olarak başmüfettiş kadrosunda görev yapan denetim elemanları da sağlık baş denetçisi kadrolarına atanmıştır. İddialar yersizdir. Anayasaya aykırılık yoktur.” Bu istediğiniz saltanatta olur Sağlık Bakanlığı, müfettişlerin kamu hizmetlerinde kalma haklarını anayasaya bağlamalarını “sofizm şahikası” olarak yorumlarken yanıtına şöyle devam etti: “Bir görevin, makamın ve unvanın şahsa bağlanabilmesi ve asla kabul edilmemesi ‘asalet’ ya da ‘saltanat’ müesseselerinde mümkündür. Hep aynı görevde kalmayı istemek kazanılmış hak olarak değerlendirilemez. Davacının memuriyeti sona ermemiş, maaşı azalmamıştır. Aile hayatını ve sosyal çevresini belli bir mesleğe göre oluşturma argümanı ‘elitist’ bir bakış açısıdır. Davacının bakışı ast üst ilişkisi bağlamında hiyerarşik bir endişe taşıdığını gösteriyor. Bir makamla kain olabilme düşüncesi ‘doğulu ve eskimiş hükümran’ anlayışın ürünüdür. Müfettişlerimiz diğer görevlere değil yine denetim yapan sağlık denetçisi unvanlı görevlere atanmıştır. Dolayısıyla davacının iddiası sanki müfettişlerin veri hazırlama kontrol işletmeni veya gassal (ölü yıkayıcı) atandığı izlenimi doğursa da bu olayın mecrasını değiştirmeye yöneliktir. Sadece müfettişler değil hukuk müşavirleri de bağlı kuruluşlara atanmışlardır.”