Erzurum Güncel- Erzurum Valiliği , kamuya açık alanlarda yapılacak her türlü faaliyetle ilgili önceden izin alınması gerektiğini, olumsuz durumlar meydana gelmesi halinde ise sorumlular hakkında işlem yapılacağını bildirdi. Emniyet Müdürlüğü tarafın hazırlanan genelge, önce Emniyet, daha sonra da Valilik Basın Bürosu tarafından basın kuruluşlarına gönderildi. Emniyet Müdürlüğü açıklamasında il genelinde yapılacak siyasi,sosyal, kültürel ve benzeri faaliyetler ile şehir meydanlarında ve kamuya ait ortak alanlarda yapılması planlanan faaliyetlerin Valilik Makamına herhangi bir bildirimde bulunulmadan düzenlenmesi durumunda gerek kamu düzeni gerekse yaya ve araç trafiğinin olumsuz yönde etkilenebileceği ve ilimizin soysal ve kültürel yapısı itibari ile bu şekilde yapılan söz konusu faaliyetlerin müessif olaylara neden olabileceği değerlendirildiği belirtildi. Vali olur verdi Açıklamada: “Bu sebeple meydana gelebilecek istenmeyen olayların engellenebilmesi, milli güvenlik ve kamu düzeninin bozulmaması, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının garanti altına alınması amacıyla Anayasa’nın söz konusu maddeleri, 2911 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi ve 5442 sayılı Kanun’un 11/C maddesine istinaden, ilimiz merkezinde gerçek veya tüzel kişiler tarafından yapılacak olan izne tabi faaliyetler hakkında yetkili mercilerden usulü dairesinde izin alınması, izne tabi olmayan faaliyetlerde ise faaliyet tarihinden en az 48 saat önce mesai saatleri içerisinde Valilik Makamına yazılı bildirimde bulunulmasını, izin alınmadan veya bildirimde bulunulmadan yapılan faaliyetlerin yasaklanmasını ve faaliyeti yapanlar hakkında yasal işlemin yapılması Valilik Makamının 16/07/2014 tarihli ve (202) sayılı olurları ile uygun görüldü.”denildi. Kanunlarla desteklendi Yapılacak uygulamanın çeşitli kanunlardan örnekler verilerek sakıncasının bulunmadığı kaydedilen açıklamada şunlar ifade edildi: “Buna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gerekse Anayasa ve ulusal mevzuatımız incelendiğinde, A.İ.H.S.’nin 9, 10 ve 11 inci maddelerinde, düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne birbirine benzer gerekçelerle sınırlamalar ve kısıtlamalar getirebileceği ifade edilmiştir. Anayasa’nın 26 ncı maddesi “…Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir…” hükmünü amirdir. Ayrıca Anayasa’nın 12,13 ve 14 üncü maddelerinde temel hak ve özgürlüklerin sınırsız olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir. Bununla birlikte Anayasa’nın 34 üncü maddesi de düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasının sınırları belirtilmiştir. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17 nci maddesinin “…… vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.” hükmü çerçevesinde il sınırlarında düzenlenmek istenen bir toplantının hangi hallerde yasaklanabileceği belirtilmiştir. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunun 11/C maddesinin, “İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır.” hükmü çerçevesinde mülki amirin karar alma hususunda yetkili olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 66’ncı maddesinde ise il genel kurulu veya idare kurulları yahut en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenlerin veya riayet etmeyenlerin, mahallî mülkî amir tarafından Kabahatler Kanunu’nun 32’nci maddesi hükmü uyarınca cezalandırılacağı ifade edilmiştir.” Pusula