Erzurum Güncel-İşte o yazı... Türk’ün karla imtihanı Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, 11 dalda yarışların düzenleneceği 25. Üniversite Kış Oyunları için sadece tesise yatırılan parayı açıklıyor: 500 milyon Türk Lirası... Rakamın büyüklüğünü daha iyi anlatmak üzere eskiye dönelim: Tam 500 trilyon! Bu, Cumhuriyet tarihinde Erzurum’a bir defada yapılan en büyük devlet yatırımı... Bir yıl önce inşaatına başlanıp akıl almaz biçimde yarışlara hazırlanan tesisler, 2011’in ilk uluslararası etkinliğine sahne olacak. Üniversite Kış Oyunları’na... Kayak krostan biathlona, kayakla atlamadan buz hokeyine, snow board’dan curling’e kadar... Halide Edip Adıvar, Kurtuluş Savaşı’nı “Türk’ün ateşle imtihanı” diye romanlaştırmıştı. Erzurum, 2011 “Türk’ün karla imtihanı” olarak tarihe yazılacak. Sadece Erzurum’un değil, Türkiye’nin spor tarihinde önemli bir eşik oluşturacak. İzmir 2005, Üniversite Yaz Oyunları’nda Türkiye’nin yüzünü ağartmıştı. Türk insanının salonları, stadyumları dolduracağına inanmayan, nafile organizasyon kaygılarını dile getiren karamsar dostlar fena halde yanıldılar. Erzurum’daki Kış Oyunları, elbette yaz oyunlarına göre daha zor, daha yabancısı olduğumuz, doğanın çetin kış koşullarıyla mücadele ederken boş bıraktığımız, ıskaladığımız bir alanda kantara çıkaracak sporumuzu... Rekor katılım bekliyoruz. Hem ülke sayısı olarak hem de sporcu adediyle... Madalya gerçekten aslanın ağzında... Ama unutmayalım. Kanada da, Montreal 1976’da olimpiyatın tek altın madalya kazanamayan ev sahibiydi. Sonradan atletizmden senkronize yüzmeye kadar birçok olimpiyat altını kazandılar. Daha da önemlisi, Erzurum 2011 bizim için ille de madalya hedefli bir organizasyon olmamalı... Olimpik koşullarda büyük bir kış organizasyonunun başarıyla gerçekleştirilmesi, bence 10 altın madalyaya bedel hedeftir. O yüzden “Türk’ün karla imtihanı” diyorum zaten! Türk’ün karla imtihanı, çünkü... 60 yıl önce tahtadan kule inşa edip, sağdan soldan duydukları, görüp hatırlayabildikleri kadar kayakla atlamanın ilk deneylerini yapan Erzurumlular, uzun bir uyku dönemine girmişler. Federasyonlar, kulüpler bu heyecanlı yarışı taşıyamamışlar ülkeye... Şimdi dünyanın en modern tesislerinden birinde gecikmiş emekleme sürecine giriyoruz yeniden... Buz hokeyinde sadece birkaç yıllık deneyime sahibiz. Kocaeli ve Ankara’da yoğunlaşan bu spor dalında kat etmemiz gereken çok mesafe var daha... Snow board için hobileriyle bu spora yönelenlerden bir takım kurup yarışçılığı öğretmeye çalıştık sporcularımıza... Curling deyince, bir yandan yarışıyor ve öğrenmeye çalışıyor gençlerimiz... Bir yandan da halimize gülüyoruz. Ama yine de heyecanlı, mutlu, umutlu ve coşkuluyuz. Türk’ün karla imtihanına ateş gibi bir enerjiyle hazırlanıyoruz.. Tek altın, tek gümüş, tek bronz kazanamasak bile, oyunlar bittiğinde kusurlarımıza ve hatalarımıza rağmen, iyi bir organizasyon becerisi gösterirsek, çok şey kazanır Türkiye... Şike, bahis, hakem yanlışları, transfer rüzgârları ve bol faullü itiş kakış haliyle keyfimizi kaçıran futboldan bir sıçrama ile kış sporlarının beyaz dünyasına adım atabiliriz. Dahası, vizyonumuz genişler, hedeflerimiz çoğalır, sporumuz yeni bir anlam ve derinlik kazanır. Bin madalyadan daha değerli kültürel bir değişimdir bu. Evet, Türk’ün karla imtihanını kazanmalıyız. Samet ve Faik İkisi de 17 yaşında. Dünya Üniversiteler Spor Federasyonu (FISU)’ndan alınan özel izinle Kış Oyunları’na hazırlanan liseliler... Samet Karta geçenlerde kayak atlama antrenmanı yaparken fena halde düştü, hepimizi korkuttu. Aynı gün hastaneden taburcu edildi ama, oyunlarda yarışamayacak. Faik Yüksel şu anda Slovenya’da... Yüzlerce atlayış yaptı. Seviyesini yükseltti. Elbette 120 metreyi çok kolay aşan rakipleri karşısında madalya şansı çok zayıf. Ama o bizim Erzurum’daki kartalımız... İkisi de gelecek için çok şey vaat ediyor. Geçmiş olsun Samet... İyi uçuşlar Faik! Erzurum, Bursa’yı solladı Yıllar önce sorumluluğunu üstlendiğim spor sayfasından “Bursa’yı kış oyunlarına hazırlayalım” çağrısında bulundum. Uludağ ve kent, her bakımdan bunu hak ediyordu. Ne var ki bizim çağrımız hiç yankı bulmadı. Uludağ’da oteller, olimpik yarış alanlarını daralttı. Kış turizminden yılbaşı, bayram ve sömestr tatillerinden parsayı kapma hırsı ile kayak yapma hobileri sportif vizyonun gelişmesini engelledi. Devlet, Uludağ’ı kendi haline bıraktı. Kentte de nasıl olsa bir futbol kulübü vardı. Her neyse Bursa, coğrafyasının büyük armağanını hor kullandı, harcadı. Olimpik fırsatı ıskaladı. Erzurum öyle değil... Onca dezavantajına, ihmal edilmişliğine ve unutulmuşluğuna inat, 21. yüzyılın en önemli fırsatlarından birini yakaladı. 27 Ocak - 6 Şubat arasında düzenlenecek Winter Universiade (Üniversite Kış Oyunları), Doğu’daki en büyük kentimizi bir kış sporları merkezine dönüştürecek şimdi... Bu başlangıç, yolun yarısı demek... Sonrası daha kolay... Ufukta Kış Olimpiyat Oyunları adaylığı da var. Özetle... Erzurum Bursa’yı solladı! Proje mi, macera mı? Simao, Fernandes ve Almeida... Guti ve Quaresma ile birlikte müthiş bir hücum mangası oluşturuyorlar. Beşi bir arada... Doğrusu, devre arasında Beşiktaş’ın yaptığı transferler parlak ve göz kamaştırıcı... Televizyonlardan büyüye kapılmış çılgın taraftar görüntülerini, o görüntülere eşlik eden viyak viyak coşkulu sunumları izliyorum. Neyse ki basında daha sakin, daha akil, daha analitik düşünenler var. Mehmet (Demirkol) , Ercan (Güven) Uğur (Meleke) ve Cem (Dizdar) rüzgâra kaptırmadan kendilerini bu olaya ışık tutuyorlar. Benim açımdan soru şu: Bu bir proje mi, macera mı? Karar veremiyorum. Ligin ikinci yarısını bekliyorum. Schuster bir maceraperest mi olacak, yoksa mimar mı? Yönetim fiyakalı... Taraftar mesut ve havalı... Tamam da inşaat alanını unutmayalım. Yeşil çimlerde hayal kırıklığına uğramayalım.