1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Gurbetteki Erzurumlu buna kızacak!
Gurbetteki Erzurumlu buna kızacak!

Gurbetteki Erzurumlu buna kızacak!

Ankara’da ve İstanbul’da oturup ahkam keserler. Erzurum’a uzaktan uzağa dokundururlar. ERVAK Başkanı Erdal Güzel’in gurbetteki Erzurumluların maskesini düşürmesinden sonra, bugün o tabela da ki Erzurumluları Derya Doğan yazdı…

A+A-

Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı... Bazı konular var ki, üzerinde durulmadan gündemin yoğunluğu içinde kaybolup gidiyor. Örneğin şu Ankara'daki meşale skandalı...…Tamam bu kadar güzel gelişme ve haber içinde, bu mevzunun üzerinde durmaya gerek olmayabilir ama unutmayalım ki, Ankara'da yaşanan skandal da öyle sıradan bir olay değildi. Sebebi de yine bizzat Ankara'daki Erzurumluların (tabii herkesi aynı potanın içine koymuyoruz) sahte tavırları ve Erzurum adını nasıl istismar etmeleridir. İstanbul'da, İzmir'de hatta Antalya'da da öyle ama en çok Ankara'dır bu Erzurum adının cılkını çıkaran şehir...… Hangi semte giderseniz gidin mutlaka bir binanın yüzünde, "Erzurum Vakfı" yahut da "Erzurum Derneği" yazan bir tabelâ görürsünüz. Genelde kahvehane hükmünde yerlerdir buraları! Kamudan emekli veya kamudan geçinmeli bir takım kimseler, akıllarınca müdür, genel müdür, mebus veya belediye başkanı olabilmek için, Erzurum adının arkasına saklanıp, oradan güç ve cesaret alırlar. Yani tabelâ Erzurumlusudur bunlar. Ne üyeleri üzerinde bir hatırları vardır, ne de siyaset üzerinde nüfuzları...… Yıllardan beri takip edip duruyoruz. Konuştukları zaman, "Efendim sadece filanca semtte on binlerce Erzurumlu var" derler, ama bugüne kadar, değil mebus seçilmek, mahallelerinde muhtar bile olamamışlardır. Çünkü bu adamlar tabelâ üzerinde Erzurumludurlar. Ne yüreklerinde Erzurum'dan yana bir kıvılcım vardır, ne de niyetleri Erzurum'a katkı vermektir. Hatta kendi aralarında öyle çekememezlikleri ve öyle kıskançlıkları vardır ki, onları yok hükmünde görmek için harici düşmana ihtiyaç yoktur. Zaten birbirlerini boğazlamaya yetiyorlar. Erzurum adı öylesine büyük, öylesine saygın ki, dışarıda bu isim sayesinde niceleri layık olmadıkları mevkilere yükselmişlerdir. Sonra da dönüp o üstüne basarak tırmandıkları şehre bakmamışlardır bile...… Bir de bu beylerimizin ortak bir özelliği vardır: Çok bilmişlerdir ve Erzurum'da yaşayan Erzurumlulara tepeden bakarlar. İş lafa gelince: Başbakanlar onların ağabeyleridir, bakanlar kankaları! Erzurum halkı cahildir ve dünyayı tanımaz bilmez. Ama onlar her şeyin en iyisi bilirler. Lâkin nasıl oluyorsa o çok heveslendikleri mebus olmayı bir türlü beceremezler. Bakarsınız ki seçim zamanlarında kuyruklarına basılmış kediler gibi, Erzurum'da dolaşıyorlar. Sorarsınız "Hayırdır beyzadem, siz buralar" O, demez; çünkü burnundan kıl aldırmaz ama tavırları ele verir. Hemen anlarsınız, beyzademiz mebus olmak için nabız yokluyor, ortam arıyor. Niye? Çünkü bilmem hangi vakfın, hangi kıytırık derneğin başkanıdır ve kendisini bu şehir için lütuf olarak görür. Ama aynı adamlar Ankara'da Erzurum meşalesi için birkaç bin kişiyi toplayamaz. Konuştuklarında yeryüzünde ne kadar "en" varsa, hepsi onların şahıslarında toplanmıştır. İş icraata gelince ya tornistan ederler, ya da nasıl beceriksiz ve etkisiz olduklarını ortaya koyarlar. Adamlara bakar mısınız Allah aşkına, mahallesinde muhtar olmayı beceremiyor ama bu şehri ne zannediyorsa başımıza vekil olmaya kalkıyor. Niye? Çünkü at nalı iriliğindeki kartvizitinde ve binanın duvarına astığı tabelâda, adının önünde Erzurum yazıyor. Bunu kendine hak ve imtiyaz kabul ediyor. Kusura bakmayın beyler, artık kimse bu ucuz oyunlara gelmiyor. Şu meşale olayı ile bu şehir, kimin kaç okka çektiğini gayet güzel anlamış oldu. Erzurum için yola çıkmış meşaleyi sen Ankara'da bir avuç öğrencinin insafına terk et sonra da kalk, bu şehri nasıl sevdiğini ballandıra ballandıra anlat...… Hele bunların bir de türkü söyleyeni var ki, evlere şenlik. Bizi çok üzdü bu tabelâ Erzurumluları, çok...… Adama sormazlar mı, "Kardeşim sen bulunduğun şehirde Erzurum adını taşıyan meşale yürüyüşüne beş, on bin kişi toplayamıyorsan, daha niye o tabelâyı oraya astın?" Şimdiye kadar ciddi bir sınavdan geçmedikleri için, ne kadar Erzurumlu olup olmadıklarını ölçme imkânı olmamıştı. Ne zaman ki şu meşale meselesi oldu, dadaşlarımın foyası da ortaya çıktı. Meğerse bunlar naylondan Erzurumluymuş...… As tabelâyı, gerisini boş ver. Bir de rakı masalarında kafayı bulunca vasiyetini açıkla: "Ben ölürsem beni Erzurum'a gömün" Hüsamettin Ceylan ne güzel demiş: "Hadi be! Erzurum kabristan mı?" Beyler! Bırakın o iri iri tabelâları asmayı da, hiç olmasa yaşadığınız mahallelerde muhtar, olmadı encümen seçilmeye bakın. Erzurum'dan mebus olmayı rüyanızda bile göremezsiniz artık...… Farkındayız biraz sert oldu ama olsun. Birisi bunları yazmalı ki birileri de artık bu meseleyi tartışsın. Erzurum bu tabelâ Erzurumluluğunu sorgulamalıdır. Hoş elimizde ölçüm aleti yok, kim ne kadar Erzurumlu, kim ne kadar daha çok seviyor Erzurum'u… Ancak şu meşale olayı bile tek başına bize epeyce bir şey anlattı. Gördük kimin ne kadar Erzurumlu olduğunu...… Öyle ya, laf değil eylemdir kişinin aynası...… Bu işler hamasetle olsaydı, bugün Erzurum dünyanın en kalkınmış şehri olurdu. Ne yazık ki hamaset bu devirde sökmüyor, illâ da eylem olacak, eylem. Necip Fazıl diyor ya, "Sözünü çok işittik, şimdi sıra inkılâpta" diye İşte o misal...…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.