Hoca kafaları karıştırdı
Erzurumlu Kırkıncı Hoca efendinin, 12 Eylül’de yapılacak olan referandumda “EVET” çağrısı yapması, tartışma yarattı. Kırkıncı Hoca olarak adlandırılan Mehmet Kırkıncı’nın 12 Eylül Anayasasına da “EVET” dediği ortaya çık
Erzurum Güncel- Erzurum’un manevi değerlerinden biri olarak tanınan Mehmet Kırkıncı’nın 12 Eylül’de yapılacak olan referandumda evet oyu kullanılması yönünde çağrı yapması yankı buldu. Bazı yayın organları Kırkıncı Hocayı, eleştiri yağmuruna tutarken, Kırkıncı Hocanın 12 Eylül Anayasasına da, “evet” dediğini gözler önüne serdiler. Bazı gazeteler Kırıknıcı hocanın çağrısını şöyle duyurdu… 12 Eylül darbesinden sonra darbecilerden yana aldığı tutumla Yeni Asya cemaatini bölen, Nurcular’ın en sevdiği hocalardan olan Mehmet Kırkıncı da referandumda “evet” çağrısı yaptı. Said-i Nursi’nin ölümünden sonra ondan fazla gruba bölünen Nurcular arasında başta Gülenciler olmak üzere her kesimin en fazla saygı duyduğu hocalardan olan Mehmet Kırkıncı, Anayasa değişiklik paketine dair referandumda “evet” oyu verilmesi çağrısı yaptı. Darbecileri “Mehmetçik hızır gibi yetişti” diyerek selamlayan Fethullah Gülen gibi, Mehmet Kırkıncı da 12 Eylül darbesinin en büyük destekçilerindendi. Referandumda “evet” demenin insani, İslami ve vicdani bir borç olduğunu söyleyen Kırkıncı, “Hürriyete giden her adıma, bu millet daima 'evet' demiştir” dedi. Kırkıncı, “Referanduma siyasi mülahaza ile yaklaşmak doğu değil. Anayasa Mahkemesi paketi inceledi, ekseriyet itibarıyla reddetmedi ve kabul etti. Son sözü millete bıraktı. Şimdi bu kadar merhalelerden geçerek önümüze gelen yasa değişikliğine siyasi yaklaşarak kafaları karıştırmayı doğru bulmuyorum. Siyasi süreç Meclis'ten çıktıktan sonra bitmiştir. Şimdi halk 12 Eylül'de bakacak, vicdanında değerlendirecek, beğeniyorsa 'evet', beğenmiyorsa 'hayır' diyecek” dedi. Meclis'ten geçen anayasa paketinin içeriğine objektif olarak bakılması gerektiğine işaret eden Mehmet Kırkıncı, "Paket, içerisinde demokrasi, özgürlük ve insan haklarının genişletilmesi için önemli maddeler barındırıyor. Bu tür gelişmelerin önünü açmak için vatandaş 30 yıldır bekliyor. Bu gelişmelere siyaset üstü bakmak lazım. Referanduma siyaset karıştırmak doğru olmaz. Hele bazı partilerin Meclis'te katkı vermeyerek şimdi de engel olmaya çalışmaları kendi gelecekleri açısından son derece olumsuz sonuçlar da verebilir" dedi. Kimdir Mehmet Kırkıncı? Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En etkin grup, elbette Fethullah Gülen cemaati. Ancak Mehmet Kırkıncı “Hocaefendi”, Nurcu “talebeler” gözünde hâlâ saygın bir önder olarak kabul görüyor. Said-i Nursi’nin, "Evlerinizi medrese yapın" çağrısına uyup Erzurum Karanlık Kümbet Medresesi’ni kuran Kırkıncı, yaşamını burada sürdürüyor. Kırkıncı, Erzurum’daki medrese üzerinden Mehmet Şevket Eygi, Fethullah Gülen gibi isimlerin de Said-i Nursi cemaati ile bağını kuran kişi. 12 Eylül’ün cemaatlerle işbirliği arayışı 12 Eylül 1980’deki askeri darbeyle başa gelen komuta kademesi, ülkeyi dincileştirme yönünde önemli adımlar attı. Birçok cemaat, “doğru ata oynayarak”, yani darbecileri destekleyerek bu dönemde önemli güç kazandı. Özellikle 1982 Anayasası’nın onaylanması için yapılacak referanduma çok önem veren cunta rejimi, işi sıkı tutarak bir yandan baskı ve şiddeti artırıyor, bir yandan da cemaatlerin desteğini sağlamaya çalışıyordu. Bu doğrultuda darbeciler, çeşitli cemaat liderleriyle görüşüyorlardı. Darbeci tavır cemaati bölüyor Bu isimlerden birisi de Mehmet Kırkıncı idi. O dönemde Nurcular içerisinde temel eğilim, siyasi yasaklı bulunan Süleyman Demirel’e desteği sürdürmekti. Ancak dönemin ünlü generallerinden Tahsin Şahinkaya ile görüşen Kırkıncı Hoca, darbecilerden yana tavır aldı. Kırkıncı, Kenan Evren’e mektuplar yazarak “Dini güçlendirmek, milleti güçlendirmektir” dedi, bu doğrultuda hangi adımların atılabileceğine dair tavsiyelerde bulundu. Kırkıncı, cemaate destek verilmesi halinde cemaatin de referandumda Anayasa’ya destek vereceği mesajını iletti. Kırkıncı’nın tavrı, kapatılan Yeni Asya yerine çıkarılan Yeni Nesil gazetesinde Mehmet Kutlular, Mehmet Fırıncı, M. Emin Birinci gibi isimler tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Bu isimler, şartlar ne olursa olsun Demirel’in desteklenmesi gerektiğini savunuyordu. Ancak bu grup, yeni dönemin güç ilişkisini doğru okuyamamıştı. Kırkıncı’nın tavrı, cemaatte bölünmeye yol açtı. Kırkıncı’yla birlikte cemaatten ayrılan gruba, darbecilere verdikleri destekten dolayı “Konseyciler” adı verildi. Fakat Konseyciler'le birlikte hareket eden isimler, kısa sürede güç kazandılar. Osman Demirci, Rahmi Erdem, Ahmet Şahin, Necmettin Şahiner, Fethullah Gülen gibi isimler Kırkıncı'yla birlikte darbeye sonsuz destek sunuyorlardı. Bu kesime göre Bediüzzaman'ın şartlar gereği DP'yi ve Menderes 'i desteklemesini, bu ilelebet böyle olacak, hep Demirel desteklenecek şeklinde ele almak yanlıştı. Ne şer CHP vardı ne de ehven-i şer AP vardı, ortada sadece darbeciler vardı. Üstelik darbeciler kendilerinden yardım istemekteydi. Hizmetlerin devam etmesi için bundan daha uygun ortam yoktu. Sonuçta Nurcular içerisinde darbeye destek veren tavır büyük oranda egemen oldu. Referandumda Nurcu kesim, ezici çoğunluğuyla darbe anayasasından yana oy kullandı. 12 Eylül darbesinden sonra darbeden yana tavır alarak Nurcular içinde bölünmeye yol açan, şimdilerdeyse “evet”çi olan Mehmet Kırkıncı’nın cemaati, bazı illerdeki etkisiyle dikkat çekiyor. Dün, yani 8 Ağustos günü, manşetimizde 12 Eylül'den sonra Demirel'den değil, darbecilerden yana tavır alarak Nurcular arasında ayrışmaya sebep olan Mehmet Kırkıncı’nın, bugün nasıl AKP’nin anayasa değişiklik paketinin oylanacağı referandumda “evet”çi olduğunu anlatmıştık (İlgili haber: İkiyüzlü bir cemaat “evet”çisi daha). Tıpkı Fethullah Gülen gibi, Mehmet Kırkıncı da 12 Eylül darbesinin ardından darbeye ve darbecilere övgüler düzmüş, akıl hocalığına soyunmuştu. Şimdilerdeyse darbe karşıtlığından ve demokrasiden dem vuruyor. Ancak yoğun siyasi faaliyetleri olan Gülen cemaatinin aksine, Kırkıncı ve cemaatine dair kamuoyu pek fazla bilgiye sahip değil. Eski bir cemaat üyesi olan Erzurum’dan bir dostumuzun, Mehmet Kırkıncı cemaatine dair notlarını paylaşıyoruz. Erzurum ve Çevresinde Faaliyet Gösteren Nur Cemaatlerinin Genel Özellikleri Nur cemaatleri, Said Nursi’yi ve onun risalelerini esas alan, genelde evlerde örgütlenen irili ufaklı cemaatler topluluğudur. Nur cemaatleri esas olarak, risalelerin daha çok kişiye ulaşması için Latin harfleri ile matbaalarda basılarak çoğaltılıp dağıtılmasını savunan “okuyucular” ile Latin harfleri ile yazıldığında esas değerini kaybedeceğini düşünen ve bunu elle çoğaltarak insanlara dağıtmayı planlayan “yazıcılar” olmak üzere iki kola ayrılmıştır. Bugün en yaygın olan nur cemaatleri “okuyucular” kısmına dâhil olan ya da oradan kopan cemaatlerdir ve evlerde örgütlenirler. Evlerde örgütlenmelerini ise Nur Suresi’nin 36-37. ayetlerinde geçen, “Nur, Allah’ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler. Öyle adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten dosdoğru namazı kılmaktan ve zekât vermekten “tutkuya kaptırıp alıkoymaz”; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılâbına uğrayacağı “dehşetten allak bullak olacağı” günden korkarlar” ifadelerine dayandırırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1996 yılında açıkladığı üzere başlıca Nur cemaatleri şöyledir: 1-) Kurtoğlu Grubu (Mehmet Kurtoğlu) 2-) Yeni Asya Grubu (Yeni Asya Gazetesi ve çevresi) 3-) Meşretev Grubu (Mehmet Kırkıncı) 4-) İhlas Grubu (Said Özdemir) 5-) Nesil Grubu (Mehmet Fırıncı) 6-) Gülen Hareketi (Fethullah Gülen) Bu cemaatler içerisinden en yaygın olan ve özellikle Erzurum çevresinde büyük bir kitleye sahip olan cemaatler Kırkıncı ve Gülen cemaatleridir ama Gülen cemaati tüm dünya genelinde büyük bir yaygınlığa sahipken, Kırkıncı cemaati Doğu'ya sıkışmış bir cemaattir. Bu iki büyük cemaatin önderleri olan Fethullah Gülen ve Mehmet Kırkıncı Erzurum doğumlu olup, medrese arkadaşlarıdır. Fethullah Gülen, Nur cemaatleri ve Said Nursi’yi Mehmet Kırkıncı aracılığıyla tanımıştır. Bu tanışmadan sonra Fethullah Gülen -her ne kadar siyasi bir oluşum olmadıklarını iddia etse de, işin siyasi boyutu ile ilgilenmeye başlamış ve Dolmabahçe’de 6. Filo’yu kıble alarak namaz kılmaları ile tanınan “Komünizmle Mücadele Derneği”nin Erzurum şubesinin kurucu üyeleri arasında yer almıştır. Sonraları çıkan Zaman gazetesi, Aksiyon dergisi ve hatta bilimsel bir dergi olduğunu iddia eden Sızıntı dergisi bile komünizme ve bilimselliğe karşı açık bir mücadele aracı haline gelmiştir. Bu tip etkinlikleri olmayan Kırkıncı cemaati ise Gülen cemaati tarafından pasif bir cemaat olarak suçlanmış ve iki cemaatin arası açılmaya başlamıştır. Açıkça yürütülmese de bu iki cemaat daha fazla taraftar toplamak için özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu civarlarında rekabet etmektedir. Kırkıncı Hoca Cemaatinin genel özellikleri Bu cemaat, Fethullah Gülen cemaatine göre daha pasif, toplumdan daha çok yalıtılmış bir cemaat olmakla birlikte, özellikle Erzurum çevresinde daha çok sözü geçen bir cemaattir. Cemaatin hiyerarşik yapısı şakird ve “ev abisi”nden oluşmaktadır. Ev abisi genellikle okumayıp tüm hayatını cemaate vakfetmiş ya da üniversite mezunu kişilerden oluşmuş olup, tek görevi cemaat ile ilgilenmektir. “Ev abisi”nin ihtiyaçları cemaat tarafından karşılanır. Kırkıncı cemaati Gülen cemaatine göre daha ağır ve sıkı bir cemaat olmasının yanısıra, Kırkıncı cemaati üyeleri çok daha birikimlidir. Gülen cemaatine üye olmak tek referans gerektirirken, Kırkıncı cemaati üyesi olmak için en az birkaç yıl bu cemaatin yakınlarında bulunmak gerekir. Kırkıncı Hoca halen Erzurum’da yaşamakta ve kendi evinde belli günlerde risale sohbetleri vermektedir. Siyasetten ve ekonomiden uzak bir cemaat olmakla birlikte, bu cemaatte de komünizm ve bilimsellik karşıtı propaganda yapılmaktadır. Gülen cemaati, üyeleri üzerinden geçinerek yükselirken; Kırkıncı cemaati bütün kazançlarını kendi cemaat üyelerine aktarmaktadır ve genellikle zengin evleri ile tanınırlar. Kırkıncı cemaati, Said Nursi risaleleri dışında pek kitap okumamaktadır ve kot pantolon giymeme, müzik dinlememe (özellikle kadın sesi), sosyal aktivitelerden uzak durma gibi özellikleri vardır. Kırkıncı Hoca cemaati Erzurum, Ağrı, Van, Bitlis gibi doğu illerinde yaygın olup, Kırkıncı Hoca’nın sohbetlerine bu illerdeki iş adamları ve akademisyenler katılmaktadır. Pek yaygın olmasa da yurtları mevcut olup, genellikle beyaz eşya vb. mağazalara sahiptirler. Özellikle iş adamı ve akademisyen çevresi oldukça geniştir. Bugün Atatürk Üniversitesi’nin rektörü, neredeyse bütün dekanları ile dekan yardımcıları ve çoğu profesörü, bu cemaatin üyesi ya da sempatizanıdır. Erzurum’daki çoğu işadamı da alenen ya da gizliden bu cemaate yardım yapmaktadır. Cemaatin üniversitede ne kadar aktif olduğunu anlamak için üniversitenin kendi sitesinden geçtiğimiz dönem yaptığı açıklama yeterlidir. Gerçi olayın medyada yer almasından sonra rektör sitenin hacklenip bunun bilinçli bir saldırı olduğunu öne sürse de tabiri caizse bu açıklamayı “kimse yemedi.” Sitede çıkan bildiri aşağıdaki gibidir: ÖĞRENCİLERİMİZE DUYURULUR Sevgili öğrenciler, Sizlere daha iyi hizmet verebilmek amacıyla Kırkıncı Hoca cemaatiyle kurduğumuz yararlı işbirliğimiz sonucunda barınma ihtiyaçlarınızı gidermek üzere cemaat yurtlarından barınabilmenize imkân tanıyan mukaveleyi Sayın Hocaefendinin lütfu ile nihayete erdirmiş bulunuyoruz. Eğer siz de hem rahat hem barış dolu bir ortamda barınmak hem de itikadınızı güçlendirmek ve dünyevi heveslerinize gem vurmak niyetindeyseniz, ilgili yurtlarda kalmak için başvurularınızı Dekanlığınıza yapabilirsiniz. Söz konusu skandal, 2009 Şubat ayında ortaya çıkmıştı. Yazının fark edilmesinin ardından derhal sitenin hack’lendiği açıklaması yapılmış, bir süre sonra polis, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Araştırma ve Ugulama Merkezi'nin başında bulunan Prof. Dr. Bünyamin Yıldız dahil 6 kişiyi gözaltına almıştı. Konuyla ilgili dava açıldı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.