1. HABERLER

  2. KÜLTÜR/SANAT//MAĞAZİN

  3. Hüma Kuşu’nun kanadı kırıldı
Hüma Kuşu’nun kanadı kırıldı

Hüma Kuşu’nun kanadı kırıldı

Bir dönem radyoda Yurttan Sesler Korosu’nun yayın saati geldiğinde hevesle beklenen icracılar arasında hep Mükerrem Kemertaş da vardı. Geçen hafta Hüma Kuşu’nu en iyi söyleyen ses ahirete göç eyledi.

A+A-

Erzurum Güncel- Bir dönem radyoda Yurttan Sesler Korosu’nun yayın saati geldiğinde hevesle beklenen icracılar arasında hep Mükerrem Kemertaş da vardı. Geçen hafta Hüma Kuşu’nu en iyi söyleyen ses ahirete göç eyledi. Dostları Aysun Gültekin, Kubilay Dökmetaş ve Mehmet Erenler, Mükerrem Kemertaş’ı muhabbetle anlattı.

Türküler bu toprağın mührüdür. Nesilden nesile, gönülden gönüle aktarılır. Son devrin dünden bugüne türkülerle köprü kuran usta seslerinden Mükerrem Kemertaş’ı geçen hafta ebedi hayata yolcu ettik. Hüzünlü haber sadece ailesini ve dostlarını değil bütün ülkeyi derinden etkiledi. Mayası türkülerle yoğrulan herkes ‘yeri doldurulamaz’ bir sanatçının kaybıyla sarsıldı. Okuduğu ve Türk Halk Müziği repertuarına kattığı çok sayıda türküye rağmen herkesin zihninde Mükerrem Kemertaş ismiyle bütünleşen türkü Huma Kuşu’ydu. 

Mükerrem Kemertaş’ın çocukluk yıllarında gönlüne düşen bir ateşti türkü söylemek. Erzurum’un gramofon satıcılarında çalınan taş plaklardan dinledi Hafız Burhan’ı, Hafız Mustafa’yı, Celal Güzelses’i ve nicelerini. 1961 yılında Erzurum Halk Oyunları ve Halk Türküleri Derneği bünyesinde oluşturulan Doğudan Sesler Topluluğu’na katıldı. 1966 yılında TRT Erzurum Radyosu Yurttan Sesler Korosu için yapılan sınavı kazanarak, “Ses Sanatçısı” olarak çalışmaya başladı. Nida Tüfekçi’nin isteği ile 1970 yılından itibaren TRT İstanbul Radyosu’na tayin oldu. İstanbul Radyosu Yurttan Sesler Topluluğu’nda, Nida Tüfekçi, Neriman Tüfekçi, Ahmet Yamacı, Yücel Paşmakçı gibi ustaların yanında görevine devam etti.

1960’lı ve 1970’li yıllarda çok sayıda plak ve kasetle geniş kitlelere ulaştı. 1985 yılında İzmir Radyosu’na geçen Kemertaş, emekli olduğu 2004 yılına kadar burada türküler söylemeye devam etti. TRT korolarında çalıştığı yıllarda TRT THM Repertuarı’na çok sayıda türkü kazandıran Mükerrem Kemertaş, söylediği türküler, özellikle de uzun havalardaki usta icracılığı ile öne çıktı. Mükerrem Kemertaş ismi, Huma Kuşu isimli uzun hava ile adeta bütünleşti. 

“Mükerrem Kemertaş, türküleri doğru yorumlayan, toprak kokan bir sesti. Türküyü köylü yakar köylü okur. Huma Kuşu’nu ondan güzel okuyan olmadı hiç.”

“Yavri yavri- Huma kuşu yükseklerden seslenir

Yar koynunda bir çift suna beslenir -beslenir 

Yavri yavri- Sen ağlama kirpiklerin ıslanır 

Ben ağlım ki belki deli gönül uslanır -uslanır 

Ben ağlım ki -gülüm eylen eylen eylen 

- belki gönül uslanır 

Sen bağ ol ki ben bağında gül olim 

Layık mıdır yanim yanim kül olim 

Sen efendi ben kapında kul olim 

Ko desinler bu da bunun kuludur.”

 Mehmet Erenler / YURTTAN SESLER ÇİZGİSİNDE BİR SANATÇIYDI 

Halk müziği camiası için çok önemli kişilerden biriydi. Espritüel yapısıyla arkadaşları, dostları arasında öyle güzel köprüler kurmuştu ki…

Rahmetli Muzaffer Sarısözen’in kurmuş olduğu Yurttan Sesler çizgisine dört dörtlük uyum sağlayan; sanatçı kişiliği ve yaşantısıyla da hayatımızda önemli yer tutmuş bir ustaydı. Yeri doldurulmaz. Mükerrem Kemertaş okuduğu uzun havalarla, mayalarla, tatyanlarla o yöreyi en güzel şekilde temsil etmiştir. İcrasıyla, profesyonel sanatçı kişiliğinin yanında o amatör ruhu da korumuş, yöre ağzını daima yaşatmıştır. Ben Ankara radyosunda çalışırken radyoya geldiğinde uzun hava okuyacağı zaman açış yapmamı isterdi. Onun hoşlanacağı şekilde uzun havaya açış yaptığımda çok mutlu olurdu. Mükerrem Kemertaş’ın icrasını benzersiz kılan teknikten ziyade duymak, hissetmek, yaşamakla ve icra sırasındaki ilhamla ilgilidir. O olmasa teknikle, konservatuar bitirmekle olmuyor bu işler. Herkes her şeyi güzel okuduğunu zanneder ama o andaki ilham sayesinde sanatçılar duyarak okur türküleri, uzun havaları. Zaten o ilhamı da Yaradan’dan alıyor.  

Aysun Gültekin / TOPRAK KOKAN BİR SESTİ

Mükerrem Kemertaş benim ve benim gibi birçok sanatçının da örnek aldığı bir usta. Türküleri doğru yorumlayan, toprak kokan bir ses. Zaten hep şunu söylerim türküyü köylü yakar köylü okur. Bir Erzurumlu olarak önümde örnek aldığım isimlerden biriydi, bir çok türküyü de ondan dinleyerek okudum. Huma Kuşu’nu ondan güzel okuyan olmadı bugüne kadar. 

Erzurum denilince iki isim akla gelir Mükerrem Kemertaş ve Raci Alkır. Mükerrem Kemertaş sanatçının karşılığıdır. Ali Ekber Çiçek’ler, Turan Engin’ler bunlar aynı kuşak. O kadar idealistler ki hiç maddi beklentileri olmamış. ‘Biz bu türküyü en doğru şekilde nasıl okuyabiliriz’ bunu dert edinmişler. Bugün herkese sanatçı deniliyor. Bu acı veriyor.

Mükerrem abi çok titiz ve özenle çalışan biriydi. Ondan Sıra Sıra Gelen Mektep Uşağı’nı dinlemiştim. Yıllar sonra kaynak kişinin kaydı elime geçti. Baktım ki bire bir. Bu açıdan da Mükerrem Kemertaş, türküleri nesilden nesile taşıyan, aktaran bir icracı idi. Yıllar sonra da Erzurum’la ilgili türkü okumak isteyenlere O’nun okuyuşu örnek olacak.  

Kubilay Dökmetaş / KUSURSUZ BİR İCRASI VARDI

 

Kişilik olarak oldukça mülayim, hoşgörülü, paylaşımcı ve hiç umulmayacak derecede de nüktedan bir insandı. O sakin görüntüsünün altında müthiş bir espri kabiliyeti vardı, zekice espriler yapardı. 

Sanatı kelimelere sığmaz. Her sanatçı her türküyü, her şarkıyı okuyamaz. Ses genişliği, ses parlaklığı her sanatçının ses hususiyeti bir yöreye uygundur. Ama Mükerrem Kemertaş’ın repertuarı inanılmaz zengindi. Geniş aralıklı, parlak, temiz bir sesi vardı; diyaframını oldukça ustalıklı kullanırdı. Nefesi mükemmel olduğu ve diyaframı iyi kullandığı için de en zor uzun havaları, gazelleri ustalıkla icra ederdi. Biz yıllarca bir eser çalışacağımız zaman önce Mükerrem abimiz nasıl okumuş deyip onun okuyuşunu dinlerdik. Eser içerisinde attığı hançereyi, gırtlağı, süslemeleri bile sayardık. O kadar kusursuz bir icrası vardı. Dolayısıyla Mükerrem Abi yeri dolmayacak bir insan.

Bir de her eseri orijinaline çok sadık kalarak bozmadan okurdu. Çok disiplinli ve çalışan bir sanatçıydı. Birçok sanatçı onun repertuarını örnek almıştır. Huma kuşu denilince de tabi Mükerrem Kemertaş akla gelir. Bununla ilgili bir espri de var. Merhum Nevzat Köseoğlu, üç dört yıl önce vefat etti. Vefat etmeden önceki yıllarda Mustafa Çalık isimli dergi sahibi avukat bir ağabeyimizin bürosunda her hafta cuma akşamları musiki ve edebiyat sohbetleri yapılırdı. Nevzat Köseoğlu benden her toplantıda Huma Kuşu’nu isterdi. Rahatsızlanınca Mustafa Çalık bir gün akşam vakti beni aradı. ‘Nevzat abinin durumu iyi değil seni görmek istiyor çabuk gel’ dedi. Hacettepe Onkoloji Hastanesi’ne gittim. Odası ağzına kadar insanla dolu, hepsini çıkardı bir ben kaldım. Elimi tuttu, gözümün içine baktı, ‘Bana bir Huma Kuşu okusana’ dedi. Ben okudum o ağladı, o ağladı ben ağladım. Üç gün sonra vefat etti. Cenazeye gittim herkes bu olayı anlatıyor. Ertesi gün Hasan Celal Güzel, köşe yazısında bu olayı anlatmış. Ama bir farkla Kubilay Dökmetaş yazacağına Kubilay Kemertaş yazmış. Ertesi gün Mustafa Çalık Hasan Celal Güzel’i uyarmış, o da beni aradı. ‘Üstad, mümkün mü seni tanımamam. Elbette tanıyorum ama bir kalem sürçmesi ile böyle oldu’ dedi. ‘Ziyanı yok üstadım bir dahakine de Mükerrem Dökmetaş yazarsınız ödeşiriz’dedim. Diyeceğim o ki kim ne kadar okursa okusun Mükerrem Kemertaş eşittir Hüma Kuşu’dur. Star

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.