İktidar sıkıştığı köşeden çıkmak için yol arıyor.

Bulduğu yol, açtığı sorunları yok saymak.

Sessiz kalmak.

Konu geçim sıkıntısı, ekmek kuyruğu, enflasyon, işsizlik, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları olunca “sessiz” kalıyor.

Bu konularla hiç ilgisi yokmuş gibi davranıyor. Gündeme kendisinin bile inanmadığı yeni konular getirmeye çalışıyor.

Örneğin bir küçük öğrenci annesinin karne hediyesi olarak et aldığını söylüyor. Bütün Türkiye’yi hüzün kaplıyor. Et ancak karne hediyesi olarak alınabilecek değerli bir ürüne dönüşmüş durumda ama iktidardan çıt yok.

Et fiyatlarıyla ilgili en küçük bir sorumluluk kabul etmediği gibi halkın zeka düzeyini küçümseyerek, “Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de insanlar sokaklarda, aç, açık, yiyecek arıyorlar” diyebiliyor.

Sanki vatandaş kendi halini bilmiyor? Pazarda markette ne yaşadığını anlamıyor? Aç Fransızlara, Almanlara, İngilizlere bakıp haline şükrediyor!

Oysa İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerin kişi başına düşen milli geliri Türkiye’nin en az 10 katı. Bu ülkelerde aç-açıkta insan yok. Yiyecek sıkıntısı da yok. Marketler de boş değil.

İktidarın sessiz kaldığı alanlardan biri de yolsuzluk ve rüşvet konuları.

Bu konularda da ağzını açmıyor.

“Yolsuzlukla mücadele için iktidara geliyoruz” diyen AK Parti yetkililerinden hiçbiri milletvekilleri Zehra Taşkesenlioğlu, eski SPK Başkanı ağabeyi Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkındaki iddialarla ilgili tek söz etmediler. Ailenin damadı Ünsal Ban, milyonlarca dolar ve euro trafiği içinde sadece eşinin özel bilgilerini paylaşmak suçlamasıyla tutuklandı. Milletvekili Zehra hanımın, boşanma sürecinde neden 2,5 milyon dolar istediği, milyonlarca euroluk yatı nasıl aldıkları, yurtdışındaki gayrimenkulleri nasıl edindikleri, Teşkasenlioğlu’nun danışmanlık şirketinin ne tür faaliyetlerde bulunduğuna iktidardan kimse değinmedi.

İş kadını Mine Tozlu Sineren, Sedat Peker’in iddialarını doğrulayarak Sermaye Piyasası Kurulu’nda sermaye artırımı için kendisinden rüşvet istendiğini yazışmaları da açıklayarak ifşa etti. İşin ucunun Cumhurbaşkanı’nın iki danışmanına kadar uzandığını da ortaya koydu. Saray’daki bu iki danışman sessiz sedasız görevlerinden ayrılmak zorunda kaldılar.

Ama iktidar yine sessiz kaldı. Tek söz söylemedi, söyleyemedi.

Taşkesenlioğlu ailesiyle ilgili haberlere erişim engeli getirildi, konunun üstü kapatıldı, uyutuldu.

Böyle bir iddia CHP’li veya bir başka muhalif parti milletvekili ve ailesi hakkında gündeme getirilseydi acaba iktidar ne yapardı? Yine böyle sesiz kalıp konunun üstüne yatar mıydı?

İktidar “sessizlik” politikası izlese de konu kapandı mı? Hayır.

Aksine daha vahim bilgiler ortaya saçıldı.

Halk TV’nin başarılı muhabiri Seyhan Avşar, Taşkesenlioğlu ailesinin para trafiğiyle ilgili olarak MASAK’ın raporuna ulaştı ve gerçekler kamuoyuna yansıdı.

Ailenin damadı Ünsal Ban’ın milyonlarca euroyu çocukları ve şoförü üzerinden nasıl akladığının anlatıldığı raporda vergi cenneti Malta’da bir şirkete 3.7 milyon euro (75 milyon 295 bin lira) aktarıldığı ortaya çıktı.

Rapora göre, Ünsal Ban’ın hesabına 2021 yılında toplam 34 milyon 76 bin 600 TL nakit para yatırıldı. Aynı yıl içerisinde hesabından 22 milyon 659 bin 300 TL nakit çıkışı yapıldı. 2022 yılında ise Ban’ın hesaplarına yaklaşık 45 milyon TL nakit yatırıldı. 32 milyon TL ise çekildi. Nakit yatırma işlemlerinin bir kısmını şoför Ahmet Karakaş gerçekleştirdi. Ayrıca rapora göre Ünsal Ban'ın hesabına yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş'den yaklaşık 65 milyon TL transfer geldi. 16,5 milyon ise gönderildi.

İktidar cephesi yine “sessiz” kaldı.

“Benim iktidarımda nasıl böyle şeyler olur, benim milletvekilimin adı nasıl bu işlerde geçer” gibi bir tepki gelmedi.

Konu geçim derdi, işsizlik, yolsuzluk, rüşvet olunca iktidar derin bir sessizliğe bürünüyor.

İsmet Paşa’ya sarıyor.

Neden acaba?