İmamoğlu'ndan Erdoğan'a çağrı!
İmamoğlu'ndan Erdoğan'a çağrı! "Konuşmaya hazırım" diyerek göndermede bulundu: Yeter ki sandalye kırık olmasın!
Gazete Güncel- 31 Mart'ta en yakın rakibine yüzde 10 fark atarak seçimleri kazanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulundu. İBB Başkanı İmamoğlu, "Ben buradan açık ve net söylüyorum ne zaman diler ve arzu ederseniz İstanbul'un geleceğini Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan sizinle konuşmaya hazır bir Ekrem İmamoğlu var. Yeter ki sandalye kırık olmasın" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İstanbul'a dair projelerin uygulanması için gereken imzaları atması çağrısında bulunup görüşmeye hazır olduğu mesajını da şu sözlerle verdi: “Milletimiz birbiri ile uyumlu çalışan siyasi partilerin bireylerini tarih boyunca onore etmiştir. Düşmanlık yapanları yargılamıştır. Buradan ilan ediyorum ne zaman arzu ederseniz İstanbul’un geleceğini sizinle konuşmaya hazır bir Ekrem İmamoğlu var, onu ieleteyim sonra diyorlar ‘Randevu istiyor musunuz’, bakın istiyorum. Bakalım ne olacak? Sandalye kırık olmasın yeter.” diye de ekledi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Saraçhane'de düzenlenen mazbata töreninde açıklamalarda bulunuyor.
İmamoğlu'nun açıklamalarında satırbaşları şöyle:
İmamoğlu, Van'da seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan'a dair hak gaspı girişimine tepkisini yineleyerek, İstanbul'daki benzer durumları da eleştirdi. Gaziosmanpaşa ve Beykoz'da AKP'nin sonuç değiştirme çabalarına tepki gösterirken, Fatih'te CHP'nin oyların yeniden sayılması talebinin hızla reddedilmesine dikkat çekti. İmamoğlu, "Açık bir farkla kazandığımız Tuzla'da, genç yol arkadaşımın mazbatasını neden vermiyorsunuz?" diye sordu.
Tuzla'da seçimi kaybeden AKP'li başkanın, seçimden hemen sonra 62 milyon liralık ihale yaptığını açıklayan İmamoğlu, "İBB müfettişlerini göreve başlamadan önce hemen görevlendirdim. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın, bire bir takip edeceğim" şeklinde konuştu.
"Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir ker uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur. Hatırlayın 31 Mart 2019 gecesi AA’nın veri akışını kesmesiyle başlayan süreçte ne yazık ki bir anlayışla mücadelemiz vardı. O anlayış makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul’u kendi mülkü gibi gören bir anlayış. Tabi bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük.
"ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR"
Millet iradesini hiçe sayan o anlayış 23 Haziran 2019’da aslında esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadı. 2019’da başlayan o süreç bugüne kadar farklı boyutlarıyla birlikte aralıksız bir şekilde devam etti. 5 yıl boyunca bizleri engellemek, başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Dönem dönem fazlasıyla gerçek dışı suçlamalar ve iftiralarla bizi halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. Tabi 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise gerçek hayata, milletin bize yüklediği sorumluluğa yani İstanbul’un sorunlarıyla mücadele ettik.
Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı. Aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin, hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir.
“BU SEÇİM KANAL İSTANBUL İÇİN HAYATİ BİR REFERANDUMDU”
İstanbullular iktidarın bu şehrin iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkum etmiştir. Bu seçim aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandumdu. Halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Beton kanal projesini tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız.
Bir cumhurbaşkanı, 17 bakan ve müesses medyanın yüzde 95’i ve her türlü devlet imkanıyla hatta bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait kamu kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı bu seçimle millet nezdinde geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur. Kendisini desteklemeyen siyasi partileri ve siyasetçileri rakip değil de sanki düşmanmış gibi gören ve göstermek isteyen o anlayış açıkça mağlup olmuştur. Milletimiz derin vicdanını ve ferasetini göstermiştir. Halkın yaşamakta olmuş olduğu ekonomik zorlukları önemsemeyen, bu zorluklarla başa çıkması için vatandaşa verilen sosyal desteklerle kendi çıkarları adına alay eden o kibirli anlayış mahkum olmuştur.
Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkiyi halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkum olmuştur. 31 Mart’ta İstanbullular bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Bence bu yönüyle tarihe geçecektir.
"NEDEN MAZBATA VERİLMİYOR?"
Derdiniz ne? Tuzla'da Eren Ali Bingöl'e neden mazbata verilmiyor? Yüzde 11 farkla kazandı"
HalkTV
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.