Irak bölünürse Musul ve Kerkük yolu gözükür
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından çıkan bildiriye ilişkin ilk yorum AKP'li milletvekili Şamil Tayyar'dan geldi.
Erzurum Güncel- MGK bildirisini, Irak'ın bölünmesi halinde Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebileceği şeklinde yorumlayan Tayyar, "MGK bildirisinin tercümesi; Irak bölünür ve sınır değişirse Ankara anlaşması gereğince Musul ve Kerkük yolu gözükür" yazdı.
AK Partili Tayyar, MGK bildirisini, Irak'ın bölünmesi halinde Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a girebileceği şeklinde yorumladı. Tayyar, "MGK bildirisinin tercümesi; Irak bölünür ve sınır değişirse Ankara anlaşması gereğince Musul ve Kerkük yolu gözükür" yazdı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) bağımsızlık referandumu yüzünden erkene çekilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonrası açıklama yapılmış, IKBY'deki referandumun gayrimeşru olduğu ve kabul edilemeyeceği belirtilmişti. Bildiride, "Tüm ikazlarımıza
rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar" ifadeleri yer aldı.
MGK'dan son uyarı: Müdahale hakkımız saklıdır
Milli Güvenlik Kurulu’nun dün üç saat süren toplantısı sonrası yayınlanan bildiri, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni bir yandan uyarırken, diğer yandan yönetime referandum yanlışından dönmesi için çıkış yolu göstermeyi de ihmal etmedi. Bildirinin sonundaki “Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar” cümlesi, Türkiye’nin neyi, ne zaman, hangi yöntemlerle yapacağını saklı tutan “çok ciddi bir uyarı” niteliğinde.
İKİ ANLAŞMAYA ATIF VAR
Anlaşmalarla kast edilen, Türkiye ve Irak arasında 1926 ve 1946 yılında imzalanmış
anlaşmalar. Türkiye, 5 Haziran 1926’da Ankara’da imzalanmış anlaşmanın özellikle 5. maddesinin kendisine müdahale hakkı verdiği görüşünde. Sözkonusu madde aynen şöyle: “Taraflardan her biri, birinci maddede belirlenen sınır hattının (şu anki mevcut sınır) kesin ve bozulmaz olduğunu kabul ederek bunu değiştirmeye matuf her türlü teşebbüsten sakınmayı taahhüt eder.”
1946 yılında yapılan ve 1947 yılında TBMM’de kabul edilen Türkiye ile Irak arasındaki “Dostluk ve iyi komşuluk Anlaşması”nın 1. maddesi de “Anlaşan taraflar birbirinin ülke bütünlüğüne ve 1926 tarihli anlaşma ile belirtilmiş ve çizilmiş olan aralarındaki hududa riayet etmeyi taahhüt ederler” ifadesini içeriyor.
ULUSAL TEHDİT UNSURU
Türkiye, Irak’ın sınırlarının değişilmezliğini garantiye alan bu anlaşmalara aykırı şekilde yapılacak bağımsızlık referandumu gibi hareketi, kendi ulusal güvenliği için tehdit unsuru olarak görüp, müdahale hakkı doğacağını savunuyor.
ÇIKIŞ YOLU DA GÖSTERDİ
Ankara, MGK bildirisinin sonunda yer alan bu uyarıdan önce Barzani’ye çıkış yolunu göstermeyi de gözardı etmedi. Referandumdan vazgeçilmesini, bunun için vaktin olduğunu hatırlatan MGK bildirisinde, IKBY’ye, Irak merkezi hükümeti ile olan sorunlarının anayasal temelde görüşmeler yoluyla çözülmesi önerilerek, Türkiye’nin Erbil ve Bağdat arasında arabuluculuk yapmaya ve katkı sağlamaya hazır olduğu mesajı da net şekilde verildi.
IRAK’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ
Ankara, MGK bildirisiyle Irak’ın her bölgesi, etnik ve dini yapısıyla toprak bütünlüğünden yana olduğunu ortaya koyarken, referanduma sadece kendisinin değil, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere merkezi Irak yönetimi ve uluslararası toplumun da karşı olduğunu hatırlattı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.