İşte dillere destan kadınlarımız!
Sosyal ve siyasal hayatta önemli yerler edinmiş ‘Dadaş Kadınları’nın tarihteki önemi her geçen gün artıyor. Tarihi kayıtlarda, Erzurum'un Arap öncesi kuruluşunu ve önemli kentler arasına girişini, yüksek rütbeli bir devlet adamının kızı olan '
Erzurum Güncel- Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese’nin saraya yakınlığı ile tanınan Hüdavent Hatun tarafından yaptırıldığı vakıf arşivlerinde kayıtlıyken, Yakutiye Medresesi'nin giriş kapısının üzerindeki kitabede ise, Bolugan Hatun'dan söz ediliyor. Mevlevilik akımına saygı duyan İlhanlılar dönemi hanımlarının Erzurum’da sosyal ve siyasal hayatta yer edindikleri öğrenilirken, kentte Osmanlı saltanatı süresince bayanlara önemli toplumsal görevlerin yüklendiği belirtildi. Osmanlı döneminde, Lalapaşa Camii karşısındaki Beylerbeyi Sarayı'nda, beyden sonra gelen en rütbeli kişilerin, ‘Hatun’ sıfatlı bayanlardan oluştuğu bilgisi bu döneme ait tarihi kayıtları süslerken, kabri Muratpaşa Camii haziresinde bulunan Ane Hatun'un da halkın Morgov Kışlası diye adlandırdığı Gürcü asıllı bir beyin kızı olduğu ifade edildi. Erzurum Kalesi Gönüllü Ağası'nın eşi Raziye Hanım'ın, 1614’te kendi adına bir vakıf kurduğu ve ihtiyaç sahiplerine kapılarını açtığı, tarihi geçmişle ilgili olarak ulaşılan bilgiler arasında yer bulurken, Şeyhülislam Vani Efendi'nin eşi 'İsmet Hanım'ın da, İslami bilgiler açısından donanımlı bir kadın olduğu ve çok sayıda oğul yetiştirdiği belirtildi. Nene Hatun gibi ismi ile simgeleşen çok sayıda 'Dadaş Kızı', harp tarihinin şerefli sayfalarında kayıt altına alınırken, halk arasında 'Hanım' olarak adlandırılan bir diğer Dadaş kızının ise, elindeki malı ve mülkünü, halkın hizmetine sunduğu dile getirildi. Erzurum'daki Hanım Hamamı'nı inşa ettiren ve kendi mahallesine su sağlayan 'Dadaş Hanım'ın yanında Erzurum Belediye Reisi Dr. Şerif Efendi'nin kızı, 'Paşa' lakaplı 'Fadime Hanım'ın ise, başta dernekçilik olmak üzere sosyal yönleriyle ağır basan bir diğer 'Dadaş Kızı' olduğu bildirildi. Erzurum Merkez Kız Mektebi Müdiresi Faika Hakkı Hanım, yöreyi Ermeni yapma gayretleri karşısında İstanbul Hükümeti başta olmak üzere Beyaz Saray'a bile kafa tutan Dadaş Kızı olarak tarihe geçerken, Erzurum'da Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti'nin temellerini atan Dursunoğlu Cevad Bey'in Kızı 'Nafia Hanım', Erzurum'un ileri gelenlerinden Mehmet Cazım Duru'nun annesi 'Firuze Hanım', Gözübüyük'lerden Ziyaeddin Bey'in annesi 'Hatice Hanım', Kazım Karabekir Paşa'nın Erzurum'u kurtarışında adı sıkça geçen 'Besime Hanım', Yazıcızadeler'den 'Punpul Hanım', Kazanasmazlar'dan 'Şaziye Hanım' ve Şeyh Eşref'in kızı 'Cemile Hanım' gibi isimlerin, Erzurum'un sosyal, siyasal ve kültür hayatında önemli yerleri bulunan Dadaş hatunlardan olduğu kaydedildi. Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı'nın verilmesinden sonra Erzurum'da kadın öncülüğünün giderek arttığına dikkat çeken tarihi arşivler, 1930'dan itibaren belediye meclis üyeliklerine kadınların da seçildiğini ortaya koydu. Erzurumlu Albay Salih'in eşi 'Hayriye Hanım', Fotoğrafçı Sadi'nin eşi 'Mükerrem Hanım', Yüzbaşı İrfan'ın eşi 'Pakize Hanım', Haşim Bey'in eşi 'Faika Hanım' ve Maksutbeyzade Adil'in eşi 'Sadiye Hanım'ın, Erzurum'da belediye meclis üyeliği yapan ilk kadınlar olarak tarihe geçerken, 1932 yılında yapılan belediye seçimlerinde de, meclis üyeliklerinin önemli bir bölümü bayanlar tarafından paylaşıldı. 'Mükkerem Hanım', 'Muammer Hanım', Diş Doktoru Nuri Mehmet Bey'in eşi 'Münevver Hanım', İlk Tedrisat Müfettişi Bahri'nin eşi 'Nebihe Hanım' ve yine Müfettiş Nureddin'in eşi 'Behice Hanım'ın, Erzurum'un, önde gelen bayan kanaat önderleri arasında olduğuna vurgu yapılırken, Fatih Merkez Rüştiye Mektebi'nin Müdireliğini yapan Nuriye Hanım'ın da, adı Erzurum'la özdeşleşmiş Dadaş kızlarından olduğu kaydedildi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.