İşte duyarsız kalanlar!
Erzurum’un büyümesi ve yatırımlar engelleniyor. Birileri olup biteni seyrediyor. Ankara’a Erzurum’da olup biteni duymuyor ve görmüyor. Odalar sağır sultanı oynuyor. İşte Erzurum’da duymayanları, görmeyenleri ve konuşmayanları usta
Erzurum Güncel- İşte çok okunacak ve çok konuşulacak o yazı... Erzurum gibi özel sektör yatırımı fukarası bir şehirde, elbette ki bir otelin sırf bürokratik nedenlerden ötürü, kaçırılacak olması, herkesi ilgilendiren bir meseledir. Dün, gerek yazılı mesajlardan gerekse gelen telefonlardan gördüm ki, sokaktaki sade vatandaşından tutunuz da, şehrin vali’sine kadar, hemen herkesin, bu konuda söyleyecek bir sözü var. Fakat iş dünyası çok dertli… Her ne kadar, o iş dünyasının temsilcisi konumunda olan, meslek teşekküllerinden, yani başta ETSO olmak üzere, şu anlı şanlı odalardan çıt çıkmıyorsa da, pratikte durum çok vahim… Beni arayan işadamları, birbirlerinden habersiz ve bağımsız olarak şu ortak noktada buluşuyordu: “Erzurum’da iş yapmak, Erzurum’da üretim yapmak, Erzurum’da farklı olmak, adeta ceza sebebidir. Henüz yatırım yapmayı düşünenlere çıkarılan engellerin on katı, mevcut yatırımcıya ve işadamına çıkarılıyor. Misal; ya üretimi dursun diye elektriği kesiliyor, ya basit gerekçelerle işi durduruluyor, ya kamu tarafından sıkı bir denetime tabi tutuluyor, yahut da yüzüne kapanan devlet kapılarından ötürü, yatırımcı anasından doğduğuna pişman ediliyor.” Vali Sebahattin Öztürk, dün telefonla yaptığımız görüşmede, özellikle yazımıza konu olan otelle ilgili, kendi zaviyesinden meseleyi özetledi. Buna göre, sorunun çözüm noktası Ankara… Vali Bey, “Erzurum’daki bürokratın da valinin de yetkisi bellidir. Bu tür meselelerde bizzat bakanlık seviyesinde karar çıkıyor. Biz o otel yapımını düşünen kıymetli hemşerimiz için elimizden geleni yaptık ama işin bir ucunda büyükşehir belediyesi, öteki ucunda Ankara var”dedi. Yani Vali Öztürk diyor ki, “Ankara isterse, o sorun on dakika içinde çözülür.Erzurum özelinde o firmanın önüne konulan bir engel yoktur.” Haklı… Dünkü eleştirimizden Vali Bey de fazlasıyla nasibini almıştı; ancak kabul edelim ki, Vali Öztürk Erzurum için samimi çaba harcayan ve işi yokuşa sürmeyen bir bürokrattır. Bendeniz O’nun açıklamalarını her zaman samimi ve inandırıcı kabul ederim… Bu durumda, top artık Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dadır. Zaten Akdağ değil miydi, Burhanattin Kaya’nın Erzurum’a otel kurmasını isteyen… Demek ki, Sayın Bakan, meseleyi ele alacak ve Ankara boyutunu çözecek. Böylelikle, 70 milyon dolarlık bir otel yatırımını kaçırmamış olacağız. Biz bu işin takipçisiyiz. Bir süre sonra yine bu konuyu ele alacağız ve geçen sürede neyin değişip değişmediğine birlikte bakacağız. İl Genel Meclisi Başkanı Bülent Taşkesenli’nın dışında bu konuyla alakalı bizi arayan politikacı olmadı. Dandikten bir husus için olağanüstü hassasiyet gösteren pek kıymetli vekillerimiz, ne hikmetse böylesi önemli bir konuda iyi veya kötü bir kanaat belirtme ihtiyacı duymadılar. Zahir ya gelişmeleri takip edemiyorlar veya bunu çok basit bir iş olarak görüyorlar! Takdir kendilerinin; nasılsa tarih hükmünü icra ediyor. Bülent Taşkesenli, genç, dinamik ve duyarlı bir hemşerimiz. İyi bir mühendis olmasının yanı sıra, Erzurum meselelerine karşı da son derece hassas… Olup bitenlerden, O da rahatsız… Fakat iş dünyası, ( oda ve meslek teşekküllerinin başkanları hariç) çok rahatsız… Hele hele de yatırım ve üretim yapanlar… Birileri bu rahatsızlıktan, rahatsız olmuyorsa şayet, inanınız ki vahim bir hata yapıyorlar. Çünkü bu şikayetler, öyle eften püften şeyler değil. Çok merak ediyorsanız işte iş dünyası, (adının önünde ya da arkasında filanca odanın başkanı yazanlar hariç) onların tuzu kuru! Ya fuarlarda dolaşıyorlar, ya da partilerde… Erzurum batmış çıkmış umurlarında değil. O beleş gezi senin, bu avanta davet benim… Orhan Veli demiş ya: “Bir elimde cımbız, bir elimde ayna, Umurumda mı dünya” Erzurum’dan bu kadar işadamı göç edip gitti, bir çok büyük işletme yatırım yapmak için uygun ortam bulamadığı için vazgeçti, yatırımı olanlar da her gün bürokrasinin vahşi canavarlarıyla boğuşup duruyor… Siz bugüne kadar, ETSO’dan, Borsa’dan, Esnaf Birlikleri’nden ve bir de şu sonu “ad”la biten yeni yetme odalardan tek satırlık bir açıklama duydunuz mu? Haksızlık etmeyelim; burada bir tek Mustafa Güvenli’yi ayrı tutmak lazım. Gerçekten O, şu son yıllarda bu şehrin sorunlarına dair çırpınıp duruyor. Misal; bugün Erzurum-Tebriz uçak seferi başlıyorsa eğer, bu, büyük oranda Güvenli’nin eseridir. Tabii ki, iş gerçekleştiği için, başarı payesi O’na kalmaz ama bilen biliyor ki, Lojistik Köy, Ovit Geçidi ve uçak seferleri Mustafa Güvenli’nin her daim gündemde tuttuğu konulardır. Adamın hakkını teslim edelim. Bir de Erdal Güzel’i ayırın. Her ne kadar O’nun mali işlerle doğrudan bir alakası yoksa da, yine bulduğu her fırsatta, Erzurum’un iktisadi yapısını gündeme taşıyor. Bizim asıl şikayetçi olduğumuz kişiler, ETSO Başkanı Lütfü Yücelik, Borsa Başkanı Hakkı Hınıslıoğlu ve esnafın başkanı olarak da Rasim Fırat’tır. Diğerleri zaten tırışkadan şeyler. Mesele bu şehirde iki tane gazeteciler cemiyeti var. Birinin artık neredeyse gazeteci üyesi yok, öbürünün da ağzını açıp kelam edecek mecali… Kendileri Tebriz’e giden heyetin içinde yer aldılar ya, hakarete maruz kalan meslektaşları umurlarında bile değil. Haydi biri konuşamaz da, yeni olan cemiyetin başkanı niye çıkıp demedi ki, yahu ayıp oluyor, ne demek gazetecileri heyetten ayırıp, bavul muamelesi yapmak. Eğer o gazeteciler de heyete dahil edilmezse, cemiyet başkanı olarak biz de gelmiyoruz. Tabii ki böyle bir tavır koyamazlar. Çünkü korkarlar ki ya heyetten çıkarılırız, ya da bundan sonraki bir avanta geziye davet edilmeyiz. Başkası bir yana, bir şehrin gazetecisi kendisini böyle aşağılatıyorsa, işadamı hakkını nerede ve nasıl arayabilir ki?) Adamların keyfi gıcır nasılsa… Kendi şahsi işleriyle ilgili bir sorunla karşılaştıklarında, öyle veya böyle anında sorunu hallediyorlar, sokaktaki adam ölmüş dirilmiş kime ne! Önceki gün de Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar aramıştı. Hani şu İmar İskan Evleri’nin inşaatı niye başlamadı, başlıklı yazımızla ilgili… Orhan Bey de aynı meseleden muzdarip… “Biz Palandöken Belediyesi olarak bu meselede devre dışındayız. Hatta biz de hak sahipleri gibi, biran önce işin yapılmasını istiyoruz. Bizim belediyemizden veya şahsımızdan kaynaklanan bir engel asla söz konusu değildir. Bu konuda tek yetkili olan Büyükşehir’dir”dedi. Baktım ki Orhan Bey de haksız değil… Peki şu halde nasıl oluyor da işler yürümüyor, birileri ha bire engelle karşılaşıp duruyor. Biri çıksın bize bu işi bi anlatsın da anlayalım. Şehir sürekli geri gidiyor, ama sorumlu belli değil. Doğrusu şaşırmış durumdayım…
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.