İşte Erzurum'daki gerilim(1)!..
Erzincan Başsavcısı Cihaner'in ' AĞA-01' adlı İsmailağa soruşturması önce engellerle karşılaştı, sonra Erzurum Özel Yetkili Savcısı Şanal'a geçti
İlhan Cihaner, Temmuz 2007’deki kararnameyle Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na atandı. O güne dek Samsun Vezirköprü, Manisa Alaşehir ve Şırnak İdil’de savcılık yapmıştı. Başarılı bir sicili bulunuyordu. Görevi gereği, valilikte her ay yapılan güvenlik toplantılarına katılıyordu. Cihaner, 14 Aralık 2009’da HSYK’ya gönderdiği savunmasına göre; bu toplantıların tamamında, İsmailağa tarikatı üyelerinin kentte gözle görülür ölçüde etkinlikleri artmıştı. Bunun üzerine Cihaner, polis ve jandarmadan ayrıntılı bir inceleme istedi. Sonrası şöyleydi: 2 Kasım 2007: Emniyet, bir faaliyet gözlenmediğini rapor ederken, bir bilgi notu gönderen jandarma, İsmailağa’nın bilhassa Kemah ve Reşadiye’de okulöncesi yaş grubundaki çocuklara izinsiz dini eğitimler verdiğini ve yardım topladıklarını bildirdi. Cihaner, bunun üzerine jandarmaya yeniden yazı yazarak, grubun örgütlü bir yapı arz edip etmediğini sordu. 27 Kasım 2007: Gelen yanıtta, İsmailağa’nın yasaya aykırı yardım toplamak, Kimlik Bildirme Kanunu’na muhalefet, Kılık Kıyafet Kanunu’na aykırı davranmak ve izinsiz eğitim kurumu açmak gibi faaliyetlerinin olduğu belirtildi. Cihaner, Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesine göre, ‘suç işlemek için örgüt kurma’ suçlamasıyla 2007/6526 sayılı soruşturmayı açtı ve Erzincan’daki şüphelilerin telefonları dinlemeye alındı. Yaklaşık 1,5 yıl süren dinleme ve soruşturma çerçevesinde, tarikatın Erzincan ayağının Erzurum’a, Erzurum’un İstanbul’daki tarikat merkezine bağlı olduğu, tarikatın Türkiye’yi 13 bölgeye ayırdığı, her bölgede dernekler ve vakıflar bünyesinde örgütlendiği, hükümetle ticari ve siyasi ilişkilerini olduğu saptandı. Badanacılar gelecek! 4 Aralık 2008: İlhan Cihaner, HSYK savunmasında belirttiğine göre, operasyona hazırlanıldığı sırada Erzurum emniyeti, bu kentteki kimi şüphelilerin adreslerine baskın yaptı. Şüpheliler gözaltına alınıp bırakıldı. Bu durum, Cihaner’e göre, örgüt içinde delil saklamayı sağladı. 18 Şubat 2009: Cihaner, bu kez operasyonu 20 ille sınırlama kararı aldı. Ertelediği operasyon için 18 Şubat’ı seçmişti. Ancak bu tarihte Erzurum’da bir operasyon daha oldu. İsmailağa’nın Erzurum lideri Şevket Gökşan’ı arayan tarikattan İlknur Bezmiş, bu baskın öncesinde polis tarafından üstünkörü aranmak üzere haberdar edildiklerini anlatarak, şöyle diyordu: “Bugün badanacılar gelecek hazırlığınız olsun, haberiniz olsun.” ‘Badanacılar’ gelince, Cihaner’in operasyonu yeniden ertelendi. 23 Şubat: Cihaner, adını ‘AĞA-01’ koyduğu operasyonu Erzincan ve ilçeleriyle sınırlayıp düğmeye bastı. O gün 21 kişi gözaltına aldı. Bazı adreslerde suçüstü yapılarak, çocuklara izinsiz dini eğitim verildiği belirlendi. 10’u kadın 21 kişi sorguya sevk edildi. Aynı gün Cihaner’i dönemin Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek cep telefonuyla aradı. İddiaya göre Çiçek, ‘cezanın ve alt ve üst sınırlarının belli olduğunu, cezaevlerinin dolu olduğunu, seçimler öncesi kendilerini çok zorda bırakacağını’ belirterek, şüphelilerin bırakılmasını istedi. (Çiçek, bayram nedeniyle savcıyı aradığını açıklarken, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise Çiçek’in ‘Bilgi almak için’ aradığını söyledi) Daha sonra da Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcısı Çetin Şen arayarak, “Böyle soruşturmalar insanın başını derde sokar. Ankara toz duman. Ergenekon’a misilleme gibi algılanıyor” dedi. (Şen, daha sonra yaptığı açıklamada, Cihaner’i aradığını ancak bu ifadeleri kullanmadığını belirtti.) O gün dokuz şüpheli tutuklamaya sevk edildi ve tutuklandı. Cemaat ‘silahlanınca’... 2 Mart: İsmailağa’nın içinde olduğunu belirten ve adını açıklamayan bir muhbir, Erzincan’a ve Erzurum Özel Yetkili Başsavcılığı’na gönderdiği ihbar mektubunda, ‘cemaatin silahlı olduğunu’ bildirdi. 10 Mart: Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal, bu ‘ihbar’ mektubuna dayanarak, tarikatın silahlı olduğunu, cebir ve tehdit kullandığını; şu halde, örgütün Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 250. maddesine ve kendi yetki alanına girdiğini savunarak, dosyanın gönderilmesini istedi. İlginç olan şu ki, iki cemaat üyesi daha o sabah yaptıkları görüşmede dosyanın Erzurum’a gidebileceği üzerinde konuşuyordu. Cihaner, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’nı yazarak, tarikatın şiddet kullandığına dair bilginin bulunmadığını, o ihbarın bir cemaat üyesince yapılmış olabileceğini belirtti. Ancak yine de gecikmesinden sakınca bulunan işlemleri bitirdikten sonra dosyayı gönderebileceğini söyledi. Bu yönde anlaştılar. 17 Mart: Şanal, Cihaner’e dosyayı uhdesine aldığını bildirdi. 26 Mart: Cihaner, tartışma üzerine Adalet Bakanlığı Ceza Genel Müdürlüğü’nden, ‘yerindelik’ denetiminde bulunmasını istedi. 5 Mayıs: Cihaner; İstanbul, Erzurum, Gümüşhane, Kars, Bayburt, Kayseri, Van, Trabzon, Bursa, Çankırı, Sakarya, Konya, Ağrı, Iğdır, Tokat ve Ordu’da; aralarında cemaat lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun da aralarında bulunduğu 69 kişiye yönelik operasyona hazırlanırken Şanal, Erzincan Valiliği’ne yazdığı yazıda, Cihaner’in yetkisinin olmadığını bildirdi ve emirlerinin dinlenilmemesini istedi. 26 Mayıs: Cihaner valiliğe, emniyete ve jandarmaya yazdığı yazısında, Şanal’ın bu yetkisinin bulunmadığını kaydetti. Ayrıca aynı gün Şanal’ı HSYK’ya şikâyet etti ancak, dosyayı da Şanal’a gönderdi. Fezlekesinde, 235 şüpheli vardı. Mahmut Ustaosmanoğlu, ‘Cüppeli Ahmet’ lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü ve Yeni Şafak’ın sahibi Ahmet Albayrak, ‘örgüt üyesi’ sayılıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise ‘örgüte yardım’ ile suçlanıyordu. Fezlekede; isnat edilen suçlardan bazıları şöyleydi: Karapara aklama, sahte diploma hazırlama, cemaatin isteği doğrultusunda Diyanet’in imam ataması, okul çağındaki çocukların okula gönderilmemesi, bunu engellemek isteyen MEB görevlilerini pasifize etme, bazı polislerin suçları soruşturmadığı gibi şüphelileri haberdar etmesi, İBB’nin imara aykırı yapılaşmaya göz yumması, siyasi sebeplerle tayin ve işe yerleştirme, sahte seçmen kaydı, ihaleye fesat karıştırma, Basın İlan Kurumu’na ve İÜ’ye baskı, Danıştay’daki davaya etki etmeye çalışma, bazı belediye başkan adayları hakkında ses dosyası hazırlama, rüşvet, iki ayrı bakanla ticari çıkar için görüşme... ‘İsmailağa’da tutuklu yok Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’den 235 şüpheli ve 30 kadar suçlamayla Özel Yetkili Savcı Osman Şanal’a gönderdiği İsmailağa dosyası, 16 sanıklı bir davaya dönüştü. Dosyayı Cihaner’den isterken, tarikatın ‘silahlı’ olduğunda ısrar eden Şanal, verdiği takipsizlik kararında, grubun değil ‘terör örgütü’, ‘basit çıkar örgütü’ bile olmadığını savundu. Erzurum’da ‘Anayasa’yı cebirle yıkma’ iddiasıyla haklarında ‘ağırlaştırılmış müebbet’ten dava açılan sanıkların tamamı tutuksuz yargılanıyor... Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı ilhan Cihaner’in 235 şüpheliyle devrettiği soruşturmayı alan eski Özel Yetkili Savcı Osman Şanal, şüpheli sayısını 16’ya düşürürken, suç mahallini Erzurum, Erzincan ve Gümüşhane Kelkit’le sınırları. Bu sayede şüpheliler arasında yer alan Yenişafak’ın sahibi Ahmet Albayrak, işadamı Mehmet Çelik ve İBB Başkanı Kadir Topbaş hakkında 8, 10 ve 12 Haziran’da ‘takipsizlik’ kararı verdi. Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in fezlekeye koyarak not düşdüğü suç isnatları ise dosya dışı bırakıldı. İlginç olan şu ki, takipsizlik kararında Şanal, İsmailağa tarikatının ne basit suç örgütü ne de ‘terör örgütü’ olduğunu, her ikisi de olmadığını, şüphelilerin de böyle bir yapılanma içinde olmadığını savundu. Şanal, 22 Haziran 2009 tarihli iddianamesinde, dokuzu tutuklu 16 sanık hakkında TCK’nın 309. maddesine göre ‘anayasayı silah ve cebir yoluyla yıkma’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve TCK’nin 263. madddesinden ‘kanuna aykırı eğitim kurma’ iddiasıyla da üç yıla kadar hapis cezası istedi. ‘Ağırlaştırılmış müebbet’ istenilen tutuklu sanıklardan yedisi 28 Haziran 2009’da, son ikisi de 8 Ağustos’ta tahliye edildi. Tutuksuz yargıglanan sanıklar, 1 Ekim’de Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkmıştı. Bu depremin merkez üssü Erzincan... “Yaşananlar ve yazılanlar ‘Kırmızı Pazartesi’ benzeri bir süreci hatırlatmaktadır.” Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, 1 Aralık 2009’daki yazılı açıklamasında, İsmailağa soruşturmasını başlattığı Kasım 2007 ve Gülen soruşturmasını açtığı Mayıs 2009 sonrasında yaşadıklarını, Kolombiyalı Gabriel Garcia Marquez’in bu ünlü romanıyla özetliyordu. Anımsayalım; romanın kahramanı Santiago Nasar, genç bir kızın bakire olmamasından sorumlu tutuluyor, kızın ağabeyleri Nasar’ın öldüreceklerini kasaba meydanında açıklıyor, tüm kasabalı planını işitiyor, fakat kimse haberdar etmiyor; Nasar, ‘Kırmızı Pazartesi’ günü öldürülüyordu. Ne tesadüf ki, Cihaner hakkındaki (daha sonra tutuklanmasıyla sonuçlanan) ‘arama ve gözaltı’ kararı da 15 Şubat Pazartesi günü verildi. Cihaner’in ‘Kırmızı Pazartesi’si, ‘AĞA-01’ kodlu İsmailağa soruşturmasıyla başladı. Soruşturma sonucunda, ucu hükümete uzanan ilişki ağına ulaştı. Eski Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’la ilk kavgası, böyle başladı. İkinci adımı, Gülen dosyası oldu. Bu iki dosya sonrası, ‘görevini kötüye kullandığı’ iddiasıyla hakkında 26 yıl hapis istemiyle dava açıldı. O güne dek sadece Cihaner’i ifade eden ‘Kırmızı Pazartesi’, 27 Ekim’de baraj gölünde bulunan mühimmatla bütün şehri sardı. Üç jandarma tutuklandı. Savcı Şanal, MİT’i bastı. Çatışmanın eşiğinden dönüldü, üç MİT’çi tutuklandı. Sonra tutuklu sayısı 10’a çıktı. Şanal’a göre, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve Cihaner öncülüğünde uygulanmak istenmişti. 3. Ordu’nun kapısından dönen Şanal, 16 Şubat sabahı adliyeyi basınca sadece Erzincan değil, bütün ülke bu ‘depremle’ sarsıldı. Radikal; şaibeli gizli tanıkların, saf değiştiren muhbirlerin ve ‘suikastçı kenelerin’ ortasındaki Erzurum-Erzincan kavgasını beş aydır ısrarla izliyordu. Şimdi sıra, merkez üssü Erzincan olan bu depremi, tüm boyutlarıyla anlatmada... Gülen dosyasına da el konuldu Cihaner’in Gülen grubuyla ilgili soruşturması da başına dert açtı. Cihaner yine dosyayı Erzurum’a göndermeye zorlandı Erzincan’da yürütülen ‘Ergenekon’ soruşturması kapsamında tutuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in, eski Özel Yetkili Savcı Osman Şanal’a devretmediği ‘Fethullah Gülen’ tarikatıyla ilgili evraka aramalarda el konulduğu ortaya çıktı. Hakkında açılan davanın iddianamesinde, bu grubun ‘silahlı ayaklanmaya hazırlandığı’ yönündeki ihbara rağmen dosyayı Şanal’a göndermemekle suçlanan Cihaner’in soruşturma evrakı arasında; Kayseri’de orduya ‘sızma’ iddialarını konu alan ‘Işıkevleri Davası’na ilişkin belgeler de yer alıyor. İşte, Cihaner’in, “Tutuklanmama sebep oldu” dediği Gülen soruşturmasının öyküsü: 9 Şubat 2009: Cihaner, İsmailağa soruşturmasını sürdürürken, jandarmaya yazı yazarak başkaca dini grupların kentteki faaliyetlerine ilişkin araştırma yapılmasını istedi ve bu yönde 2009/138 numaralı soruşturma dosyasını açtı. Jandarma, önleyici dinleme başlattı. 23 Nisan: Şanal, 23 Nisan 2009’da Cihaner’e yazı yazarak, İsmailağa dışında ‘irticai faaliyet kapsamında başkaca soruşturma varsa gönderilmesini’ istedi. Cihaner’in, 14 Aralık 2009’da HSYK’ya gönderdiği savunmasına göre, o tarihlerde belirli bir gruba yönelik soruşturma bulunmadığından olumsuz bir yanıt verdi. Fakat Şanal, bu kez de 30 Nisan 2009’da yeni yazıyla, 2009/138 sayılı dosyayı, numarasını vererek istedi. Cihaner’in iddiasına göre Şanal, jandarmanın önleyici dinleme listesini mahkeme kayıtlarından öğrenen emniyetin bildirmesiyle dosyadan haberdar olmuştu. Üstelik, bu listede adı geçen Gülen tarikatı üyeleri Şanal tarafından gözaltına alınıp bırakıldı. Cihaner’e göre bu operasyon, zanlıların soruşturmadan ‘haberdar’ edilmesine yardımcı oldu. 6 Mayıs: Jandarma Cihaner’e çalışmalarını gönderince soruşturma Gülen grubuna yoğunlaştı. Bu arada tarikatın ‘silahlı örgüt’ olmadığını, dolayısıyla Erzurum’un yetkisinde bulunmadığını savunan Cihaner’i Erzurum bakanlığa şikâyet etti. 18 Mayıs: Cihaner, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, daha önce karara bağlanmış Fethullah Gülen dosyasını istedi. 26 Mayıs: Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’ndan, Kayseri’de ordudaki Fethullah Gülen taraftarlarına yönelik ‘Işıkevleri’ dosyasını istedi. Aynı gün bankalarla yazışarak, Gülen tarikatının isimlerinin beş yıllık para akışını sordu. 1 Haziran: İsmailağa dosyasında olduğu gibi, 1 Haziran 2009’da bir ihbar mektubu daha ulaştı. Bu mektuba göre, Gülen tarikatı ‘şeriat devletini amaçlıyor ve silahlı bir ayaklanmaya’ hazırlanıyordu. Cihaner ise aksine düşündüğünden dosyayı göndermedi. Fakat Adalet Bakanlığı, bu gruba üye kimi şüphelilerin yasadışı İslami örgütlere üyeymiş gibi gösterilerek ‘önleyici dinlemeye’ alındığını ileri sürüyor, aradaki çelişkiye işaret ediyordu. 30 Ekim: Adalet Bakanlığı’nın Cihaner’ın yargılanması yönünde ‘olur’ yazısında yer verilen suç isnatları arasında İsmailağa’nın yanı sıra Gülen evrakını ‘yetkisiz’ olduğu halde göndermemesi de vardı. 14 Aralık: Cihaner, HSYK’ya gönderdiği savunmasında, “Müfettişler adeta Gülen grubuna bir dokunulmazlık atfetmektedirler” diyordu. Sağduyulu bir grup Erzincanlı! Cihaner’e iki tarikat soruşturmasından sonra 26 yıl hapis cezası talebiyle dava açıldı. ‘Sağduyulu bir grup Erzincanlı’ da şikâyetçiler arasındaydı Şanal (sağda), dosyalarını devraldığı Cihaner’i sorguladı. HSYK Cihaner tutuklandıktan sonra Şanal’ın özel yetkisini kaldırdı. İSTANBUL - ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın Erzincan’da uygulandığı iddiasında olduğu gibi, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’e 26 yıl hapis cezası istemiyle açılan davadaki dört ihbarcının üçü müstear isimli. Tek gerçek kişi de, o ihbarı kendisinin yazmadığını söyledi. Cihaner’e İsmailağa ve Fethullah Gülen tarikatlarına yönelik soruşturmalarındaki uygulamaları sonrası 26 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Cihaner’den şikâyetçi olanlar şunlardı: Duyarlık ve Mağdur Bir Vatandaş, Hakan Vural müstear isimli kişi, Sağduyulu Bir Grup Erzincanlı ve İkram Çamur... Başsavcı Cihaner, İsmailağa ve Fethullah Gülen tarikatlarına ilişkin soruşturmaları sonrası bakanlık tarafından soruşturulmaya başlandı. Soruşturma sonrası bakanlık, 30 Kasım 2009’da kovuşturma izni verdi. Hazırlanan iddianamede, ‘ihbarcılar’ bölümünde şu isimler yer alıyor: ‘Duyarlı ve mağdur bir vatandaş’, ‘Hakan Vural müstear isimli kişi’, ‘Sağduyulu bir grup Erzincanlı’ ve Erzincan Belediyesi İmar İşleri Müdürü İkram Çamur. İddianamede, Cihaner hakkında cemaatlere yönelik soruşturmayı ‘yetkili’ Erzurum’dan gizlemek; Gülen taraftarlarının silahlı ayaklanma planladığı yönündeki ihbarı dikkate almayarak soruşturmayı sürdürmek, iznini kullanmış gibi gösterip ‘evrakta sahtecilik’ yapmak, adliye lojmanlarına izinsiz kameriye yaptırararak, imar kirliliğine neden olmak gibi suçlamalar var. ‘İhbarcılar’ arasındaki tek ‘gerçek’ kişi olan ve kameriye iddiasının dayandırıldığı İkram Çamur, 18 Aralık 2009’da Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazıda, bu şikâyet dilekçesinin kendisine ait olmadığını kaydetti. Hâkimler Savcılar Kanunu’na göre şikâyet dilekçelerinde başvuranın adı, imzası, açık adresi, kimlik numarası bulunmak zorunda. Cihanher, birinci sınıf savcı olduğu için davası ötürü Yargıtay’da yargılanacak. YARIN: BARAJDAN ÇIKAN DAVA... 3. ORDU’DA DARBE PLANI... KENEYLE SUİKAST!.. Radikal
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.