İşte Fethullah Gülen'in en yakın akrabaları!
Fethullah Gülen'in yakın akrabaları ilk kez 2014 yılında Erzurum'da medya önüne çıktı. Kız kardeşi ve erkek kardeşleri de var. Darbe sürecinin bu toplantıda konuşulduğu iddia ediliyor.
Erzurum Güncel- Terör örgütü Elebaşısı FETö'nün akrabaları 2014 yılında Erzurum'da bir araya gelerek gövde gösterisi yapmışlar. Basına açık toplantı sonrası ise 15 Temmuz darbesi süresince üstlenecekleri görevleri kendi aralarında paylaşmışlar,
17- 25 Araülık sonrası Hükümet-Cemaat savaşı tüm hızıyla sürerken, Fethullah Gülen'in yakın akrabaları ilk kez topluca medya önüne çıktı.
Gülen'in kız kardeşi Fazilet Korucuk, erkek kardeşleri Salih, Seyfullah, Mesih, Kutbebettin Gülen, "Biz paralel aile değiliz' mesajını verdi.
Aile adına basın açıklamasını STV'nin anahaber sunucusu ve Seyfullah Gülen'in oğlu Kemal Gülen yaptı.
Palandöken Kayak Merkezi'ndeki Polat Renaissance Otelde düzenlenen 'Gülen Aile Buluşması' toplantısına Gülen'in kardeşleri ile birlikte Türkiye'nin dört bir tarafından gelen kadın, erkek ve çocuklardan oluşan yaklaşık 1500 kişi katıldı.
Türkiye'de bir süredir Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketine aleyhinde karalama kampanyası sürdürüldüğünü belirten Kemal Gülen, bu kampanyanın kamuoyunda ciddi bir kamplaşmaya yol açtığını söyledi.
Kemal Gülen, şöyle dedi:
"Hocaefendi'nin yakın ve uzak akrabaları olan bizler, 'Gülen Aile Buluşması' çatısında tüm bu söylemlerden duyduğumuz derin üzüntüyü dile getirmek ve hissiyatımızı kamuoyu ile paylaşmak amacı ile bir basın açıklaması yapacağız. ülkemizde bir süredir muhterem büyüğümüz Fethullah Gülen Hocaefendi ve onun teşvikleriyle Türkiye'nin dünyaya açılan mütebessim yüzü hizmet aleyhinde, bir karalama kampanyası sürdürülüyor. Bunun yol açtığı ciddi bir kamplaşma yaşanıyor. Yakın tarihimiz bir âlim, kanaat önderi ya da bir hareket hakkında bu denli organize bir iftira ve karalama kampanyasına şahit olmadı. Biz bu tür kampanyaları şiddetle kınıyor ve faillerini daha baştan ma'şeri vicdana ve Hakkın adaletine havale ediyoruz."
Fethullah Gülen'in en yakın akrabaları; kız ve erkek kardeşleri ilk kez medya önüne çıktı.
"SUSARAK DİLSİZ ŞEYTAN OLMAK İSTEMİYORUZ"
Erzurum'daki toplantıya Ahlat'tan, İstanbul'dan, İzmir'den, Samsun'dan ve bugün yurt dışından gelmiş uzak- yakın akraba ve hısımlar olduğunu ifade eden Kemal Gülen, bütün bu nefret söylemlerinden, duyarlı her vatandaş gibi doğrudan ve derinden etkilendiklerini ve incindiklerini söyledi. Kemal Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hocaefendi Erzurum'un en meşhur âlimlerinin rahle-i tedrisinden geçmiş ve nihayet Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerini tanıyınca da bütün ruhuyla nurları anlamaya ve anlatmaya koyulmuştur. ömrünü kitaplar arasında geçiren, yetmişten fazla eseriyle ki bunların bir kısmı yirmiden fazla dile tercüme edilmiştir, fikir ve aksiyon hayatıyla üniversitelerde doktora tezlerine konu olan hocamızın bazı eserleri, fakültelerde ders kitabı olarak okutuluyor. Hatta dünyada hocamızın adına üniversitelerde kürsüler kuruldu, yabancı ilim adamları bile değerli büyüğümüzden nasıl istifade ettiklerini iftiharla anlatıyorlar. Biz de ailesi olarak okumanın gerekliliğini ondan öğrendik, onun teşvikleriyle üniversitelere gittik ve gitmekteyiz. Biz, bize dünya ve ukba hayatımızın kurtuluş yollarını gösteren Hocaefendi'ye yapılan zulüm ve haksızlık karşısında, susarak dilsiz şeytan olmak istemiyoruz."
"NüFUZUNDAN NEMALANMADIK"
Fetullah Gülen'in dünyaca tanınıp bilinmesine rağmen bugüne kadar ne kardeşleri, ne akrabalarının bu nüfuzundan nemalanmadığına işaret eden Kemal Gülen, "Onlar da mütevazı bir hayatı tercih ettiler. Kardeşlerinin ve yakınlarının sade yaşamları buna en güçlü delildir. Evet, o yıllardır 'Allah’ım, kardeşlerimin iki yakasını bir araya getirme' diye dua ediyor" dedi.
GüLEN AİLESİNDEN DOLAYI MAHçUP OLMADI
Fethullan Gülen'in ve Hizmet Hareketi'nin aileden dolayı mahcup olmadığını, bundan sonra da olmayacağını vurgulayan Kemal Gülen, "Herkes kendi yağında kavrulacak, dişini sıkacak, ekmeğini taştan çıkaracak, ama inşallah milletimizin hüsn-ü zannını boşa çıkartmayacağız. Hocamızı utandırmayacağız. Bir lokma, bir hırka yaşamak nedir bilmeyenler, devletin malını deniz görenler, muhterem büyüğümüze çamur atmaya kalkıyorlar. Ama bilmeliler ki bu çamurlar onun dupduru hayatında asla iz bırakmayacaktır" diye konuştu.
Fethullah Gülen'e son bir kaç aydır atılan iftira, yürütülen karalama ve yalan kampanyalarının aile olarak kendilerini üzdüğünü kaydeden Kemal Gülen, şunları söyledi:
"Kullardan vefa beklemeyi bile Allah'a karşı vefasızlık sayan Hocaefendi, meydanlardan, ekranlardan, vefayı İstanbul'da bir semt sayanlar tarafından 'sahte peygamber', 'haşhaşi', 'içi boş âlim müsveddesi' , 'çete lideri', 'virüs' ve 'kan emici sülük' gibi yalan, iftira ve hakaretlere maruz kalıyor. Hele bir de bu hakaretleri demokrasi, şeffaflık ve insan haklarını ağzına sakız eden siyasetçiler yapmıyor mu, işte bizim hayal kırıklığımız burada başlıyor. Bunların, sanki yolsuzluk iddiaları yokmuş, sanki rüşvet ve hırsızlık iddiaları ayyuka çıkmamış, sanki devlet kadroları bir yalan üzerine hallaç pamuğu gibi atılmamış, sanki adalet sistemi yerlerde sürünmek zorunda bırakılmamış gibi bunca büyük problemi görmezden gelerek, gözlerini karartıp, hocamızı suçlamaları karşısında dehşete düşüyoruz."
GüLEN EVLENMEDİ çüNKü...
Fethullah Gülen için en çok konuşulan evlilik konusuna da değinen Kemal Gülen, "Evet, o evlenmedi kendi ifadesi ile bütün ömrünü hizmete adamak istiyordu. Bunu yaparken kimsenin hakkına girmek istemiyordu. Ne var bunda? Bazı peygamberler, veli, müçtehit müceddid, ilim adamı veya sanatkârlar da evlenmemiş" dedi.
Rabia işaretleri yaparak oy devşirenler olduğunu kaydeden Kemal Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rabia'tül Adeviye'nin de evlenmediğini bilmiyorlar herhalde. Dine, diyanete, millete hizmet etmek için veya çocukların, gençlerin halinden anlamak için illa da evlenmek şart mı? Biz evladımıza ondan isim istiyor, yavrularımızı nasıl yetiştireceğimizi ondan öğreniyor ve onun sohbetlerinden istifade ile çocuklarımızı terbiye etmeye çalışıyoruz. Hepimiz onun evladıyız; sadece biz değil Asya'da, Afrika'da, Amerika'da binler, yüzbinler evladı var; bunlar olimpiyatlarda stadyumları dolduruyorlar, bütün bu güzelliklere vesile olduğu için başta hocamıza ve milletimize dua ediyorlar. Biz de ailesi olarak bu dua kervanına katılıyor, Rabbimizin onu ve onunla birlikte yürüyen dost ve arkadaşlarını koruyacağına inancımızı bir kez de burada tekrarlıyoruz."
SORULARI YANITLADI
Toplantında gazetecilerin 'Cemaat abi ve ablalarının kapı kapı dolaşarak Ak Partiye oy vermeyin diye propaganda yapıldığı söyleniyor. AK Partide buna cevaben sizde parti kurun karşımıza öyle çıkın diyor, buna ne diyeceksiniz' sorusuna Kemal Gülen, şu yanıtı verdi:
-"Cemaatin abi ve ablalarıyla ilgili söyleyecek bir şeyim yok. Onu cemaati eğer temsil eden Gazeteciler Yazarlar Vakfı varsa onların bu konuda bir şey söylemesi daha doğrudur ama bizim aile yakınları olarak bir araya gelişimiz ne böyle bir propaganda yapmak, ne şuna oy verin buna oy vermeyin demek için değil, biz sadece burada değerli hocamıza yapılan hakaretleri, iftiraları büftanları iade etmek ve bunları doğru olmadığını haykırmak için bir araya geldik dolayısıyla cemaatin ne avukatıyız ne de temsilcisiyiz biz sadece ailemizin değerli büyükleriyle bir araya geldik."
MUHTAR ADAYIMIZ BİLE YOK
Bir başka gazetecinin, 'Sizin ailesi olarak siyasete müdahale veya siyasetin içerisine girme gibi bir eğiliminiz olacak mı?' sorusuna Kemal Gülen, "Siyasetten uzak bir aileyiz. 'Muhtar adayı bile değiliz' diyor Seyfullah Gülen, Hocaefendi'nin kardeşi benim de babam şeref duyarım böyle bir babanın evladı olmaktan. Dün de ailemiz siyasete girmedi, bugün de girmedi Hocaefendi'nin genel temayülleri, oradan aldığımız ilhamla yarın da bugün yapılan siyasete girmeme yönünde adeta yeminimiz vardır" karşılığını verdi.
Kemal Gülen, Başbakan Erdoğan'ın seçim sonrası Gülen Cemaati'ne operasyon sinyali verdiği hatırlatarak, "Tedirginlik yaşıyor musunuz? Cezaevine girme endişeniz var mı?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Bu aile 1980 ihtilalinden sonra, hemen yanıbaşımdaki Salih amcam ve diğer taraftaki Mesih amcam bir irtica, bir dinci ya da müslüman olduğu gerekçesiyle zaten içeriye alındılar. Hocaefendi 1971 yılında içeriye alındı. Bunlar içeriye alınmak konusunda bir tereddüt endişe yaşamazlar. çünkü yürüdükleri yolun hak olduğunu, yaptıkları işin doğru olduğuna inanıyorlar ama hiçbir şey yapmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin en verimli en irfan sahibi ilim sahibi bu insanları elde bir delil olmadan, 'Biz sizi içeriye atmak istiyoruz' derlerse de bu zorbalığa karşı bizim de yapacak hiçbir şeyimiz yoktur. Şeriatın kestiği parmak acımaz."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.