İşte tarihe ışık tutan kitap!
Erzurum'da bir zamanlar bulunan çalışma kamplarıyla ilgili kitap yayınlandı. Yorgo Hacıdimitriadis'in Aşkale-Erzurum Günlüğü adlı kitap bir zamanların Türkiye'sinin anlatıyor.
Erzurum Güncel- YORGO HACIDİMİTRİADİS’İN AŞKALE-ERZURUM GÜNLÜĞÜ yayına hazırlayan: Ayhan Aktar, İletişim Yayınları, anı, 325 sayfa Türkiye’de 2. Dünya Savaşı yıllarında uygulanmış Varlık Vergisi, yakın tarihin “azınlık karşıtı” politikalarının en bariz örneklerinden. Uygulamanın mağdurlarından biri de, Yorgo Hacıdimitris’ti. Niğde’de doğan Hacıdimitris, daha sonra İstanbul’a gelerek burada ticarete atılmıştı. Hacıdimitris, 1942’de üstesinden gelemeyeceği bir vergi ödemesiyle karşı karşıya gelir. Kendisine tahakkuk edilen verginin çok az bir kısmını ödeyebilen Hacıdimitris, 5. Kafile ile Erzurum’a yollanmıştı. İşte elimizdeki kitap, evinden binlerce kilometre uzakta, son derece kötü şartlarda yaşamaya mecbur edilen Hacıdimitris’in sürece dair tanıklığından oluşuyor. (Tanıtım Bülteninden) Un tüccarı Yorgo Hacıdimitriadis, İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanmış Varlık Vergisi'nin kurbanlarından birisidir. Varlık Vergisi borcunu ödeyemediği için 22 Mart 1943 tarihinde Haydarpaşa'dan trenle Aşkale-Erzurum'daki çalışma kampına yollanmıştır. Erzurum'da kaldığı süre boyunca günlük tutan Hacıdimitriadis'in izlenimleri, Varlık Vergisi'nin bugüne kadar çok az bilinen "çalışma kampları" boyutunu gün yüzüne çıkartmaktadır. Yorgo Hacıdimitriadis, o renkli Türkçesi ile Erzurum'daki ilk gününü şöyle anlatır: "4 Nisan: Pazar olmak münasebeti ile bazı arkadaşlar hamama gittiler. O meyanda [sırada] emir geldi saat birde iş başına hazır olmamız için ve saat birde ikişer kişilik kafile halinde guruba gittik... Pazar olduğundan Erzurum halkı bizi seyre gelmiş ve çokları gülümser ve hakaretli sözlerle alay ediyorlardı. Gurup binasında kazma, kürek ve el arabaları verdiler ve bina yolundaki kar ve sair pislikleri temizlememizi emrettiler. Saat 17.30'a kadar çalışdık. Bina etrafında seyirciler eksik değildi. Çalıştığımız yer arka sokak, geçitle-temizlikle alakası olmayan tam manası ile mezberelik bir mahal [yer] idi. Öyle ki, havanın çok soğuk olmasına rağmen, kazmanın altından teafunlar [pis kokular] hissediliyor idi." Ayhan Aktar, kitaba Varlık Vergisi uygulamasını yeniden ele aldığı uzun bir yazıyla, dönemin İstanbul Defterdarı Faik Ökte hakkında bir biyografik araştırmayla ve İstanbul'un ticaret hayatında gayrimüslimlerin konumuna ilişkin iki yeni çalışmayla da katkıda bulunuyor. Bunlara ilaveten, kitapta gazeteci Feridun Kandemir'in Aşkale izlenimlerinden seçmeler bulunuyor. Ayrıca, Aşkale-Erzurum, Eskişehir-Sivrihisar kamplarına yollanan gayrimüslimlerin isim listeleri ilk kez yayımlanıyor. Yakın tarihimizin karanlık bir dönemini anlamak için önemli bir kitap...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.