1. HABERLER

  2. KÜLTÜR/SANAT//MAĞAZİN

  3. İşte yeni çıkanlar
İşte yeni çıkanlar

İşte yeni çıkanlar

Yeni çıkan kitapları Radikal yayınladı...

A+A-

AYGIN YANLIŞ FİKİRLER KISKACINDA KARL MARX Yvon Quiniou, Çeviren: Savaş Kılıç, felsefe, 121 sayfa Yvon Quiniou ‘Yaygın Yanlış Fikirler Kıskacında Karl Marx’ta, Marx’a dair varolan önyargıların izini sürüyor. Quiniou bu yanlış fikirleri açığa çıkarırken, Marx’ın gerçekte ne dediğini gözler önüne seriyor ve filozofu yeniden okumaya davet ediyor. “Marx’ın düşüncesi, Hegel düşüncesinin ürünüdür”, “Marx’a göre insan yabancılaşmıştır”, “Marx’a göre, tarih önceden yazılmıştır”, “Sınıf mücadelesi, Marx’ın uydurmasıdır”, “Marx ilerlemeye inanır”, “Komünizm, demokrasiye terstir”, “Marx’a göre, din halkın afyonudur”, “Komünizm bireyi ihmal eder” ve “Komünizm bir ütopyadır”, Quiniou’nun irdelediği, Marx’a dair en bilinen yanlışlardan bazıları. DÜNYANIN ÇEVRESİNE YOLCULUK Louis-Antoine de Bougainville, Çeviren: Ömer Bozkurt, Yapı Kredi Yayınları, coğrafya, 350 sayfa ‘Dünyanın Çevresine Yolculuk’ta Louis-Antoine de Bougainville, 18. yüzyılda yaptığı bir yolculuğu anlatıyor. Canlı bir anlatıma ve seyre dair zengin ayrıntılara sahip eserinde Bougainville, uğradığı adalar ve onları kuşatan denizler, aşılan boğazlar ve geçitleri okurlarıyla paylaşıyor. Kitabın bu niteliğiyle, denizcilik konusunda önemli bir kılavuz olduğu söylenebilir. 18. yüzyılda denizdeki protokol kuralları, sömürge yönetimleri ve sömürge tarihi konusunda önemli bilgiler barındıran kitapta, kimi yörelerin betimlemesi, kıyının görünümü, akıntıların yönü ve rüzgâr rejimi gibi birçok zengin ayrıntı yer alıyor. SELAM ATEŞLERİ/ AY BAZEN MAVİDİR Osman Şahin, Can Yayınları, öykü, 240 sayfa Osman Şahin’in bütün öykülerinin üçüncü cildinde, 1989’da yayımlanan ‘Selam Ateşleri’ ve 1993’te yayımlanan ‘Ay Bazen Mavidir’ adlı öykü kitapları yer alıyor. On sekiz öykünün yer aldığı bu ciltte yer alan öykülerinde Osman Şahin, kendine has bakışıyla, Türkiye coğrafyasını ve insanını anlatıyor. Yazar, okurlarını Doğu, Güneydoğu, Çukurova ve Toros insanının dünyasına doğru bir yolculuğa çıkarırken, insanın özünde var olan kötülüğü, ölümü, korkuyu, çarpıtılmış cinsellikleri, kıtlığı, umutsuzluğu, insanın doğa ile savaşımını, efsaneleşmiş aşkları, teknoloji ile gelen değişimin toplumsal hayata etkilerini, eski pagan kültürlerinin günümüzdeki izlerini, şiirsel bir dille anlatıyor. SİYAH KÖPEKLER Ian McEwan, Çeviren: Aslı Çelik, Turkuvaz Kitap, roman, 183 sayfa İngiliz edebiyatçı Ian McEwan, Türkiyeli okurların uzun zamandır aşina olduğu isimlerden. McEwan elimizdeki romanı ‘Siyah Köpekler’de, hayatları savaşlarla alt üst olmuş, dünyanın iki kampa ayrıldığı sıkıntılı günlerde ideolojik olarak birbirinden kopmuş June ve Bernard’ın trajik hikâyesini anlatıyor. Çiftin damadı ve küçük yaşta ailesini kaybetmenin acısını bir türlü unutamayan Jeremy, June’un anılarını yazmak için yola koyulur. Bu yol onu, İkinci Dünya Savaşı’nın sıkıntılı günlerine götürecektir. Jeremy, o zamanlar Fransa’nın bir dağ köyünde balayı geçirmekte olan çiftin, tanık oldukları dehşet verici bir olayın ertesinde birbirinden tümüyle koptuklarını keşfedecektir. KAHRAMAN ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK Elise Medhus, Çeviren: Pınar Şiraz, Optimist Kitap, çocuk, 227 sayfa Elise Medhus ‘Kahraman Çocuklar Yetiştirmek’te, çocuk yetiştirme kültürünü eleştiriyor; sorumluluklarını bilen, güçlerini kendilerinden alan, bunun için risk alabilen çocukların nasıl yetiştirilebileceği konusunda önerilerde bulunuyor. Çocukların, popüler kültür ve medya denizi içinde boğulduklarını söyleyen Medhus, anne-babaların, çocuklarını daha iyi yetiştirmek konusunda asıl sorumluluklarından kaçarak kestirme yollara saptıklarını belirtiyor. Çocukların günümüzde imaj, fiziksel şöhret ve kabarık banka hesaplarını önemsediklerini söyleyen yazar, ebeveynlerin onlara cesareti, dürüstlüğü ve merhameti nasıl öğreteceği konusunda önerilerde bulunuyor. AŞKI BULDUĞUN YER Cecelia Ahern, Çeviren: Lale Bulak, Turkuvaz Kitap, roman, 356 sayfa Cecelia Aher ‘Aşkı Bulduğun Yer’de, baş kahramanı Sandy’nin kendini arama çabasını, aşk arayışı ekseninde hikâye ediyor. Genç bir kız olan Sandy, sıradan bir hayat yaşarken, arkadaşı Jenny-May’in kayboluşuyla büyük bir sarsıntı yaşar. Bu kayboluştan sonra Sandy, hayatı boyunca kaybettiği ne varsa, onların izini sürmeye koyulur. Sandy’nin neredeyse saplantı haline gelen bu haline, ne ailesi ne arkadaşları ne de psikiyatristi çözüm bulur. Yıllar sonra Sandy, kaybolmuş bir genç erkeğin izini sürerken, tümüyle yolunu yitirerek, Jenny-May gibi ortadan kaybolur. Fakat bu kayboluş, hem kendisiyle yüzleşmesi hem de hayal ettiği aşkı bulabilmesi için zorunludur. ÇİĞİLTEPE Cihangir Akşit, Doğan Kitapçılık, roman, 761 sayfa ‘Sarı Sessizlik’, Emekli Tümgeneral Cihangir Akşit’in ilk romanıydı. Akşit, Sarıkamış’ı anlattığı bu romanında, 1914-1915’in o trajik kışında, Doğu Cephesi’nde yaşananları belgelere dayanarak anlatıyordu. Akşit’in, olayların tanıklarının anlatımlarından derlediği, birçok kaynaktan toplanan bilgilere dayandırdığı ‘Çiğiltepe’ adlı elimizdeki romanı, Ziya Paşa’nın oğlu Miralay Reşat Bey’in mücadelelerle geçen 27 yılını ve ve trajik sonunu hikâye ediyor. Hayatının önemli bir kısmını savaşlarla geçiren Reşat Bey’in son durağı, zorlu bir mücadele alanı olan Çiğiltepe olur. Reşat Bey, Büyük Taaruz’un en kritik noktalarından biri olan bu tepenin ele geçirilmesi için hayatı pahasına mücadele edecektir. II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ TÜRK HİKÂYESİ (1908-1918) Nesime Ceyhan, Selis Kitaplar, inceleme, 447 sayfa Nesime Ceyhan ‘II. Meşrutiyet Dönemi Türk Hikâyesi’nde, Türkiye tarihinin ve edebiyatının en hareketli dönemlerinden biri sayılabilecek bu devrin hikâye birikimini ortaya çıkarmayı ve bunu yaparken de, Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişte, Türkiye insanının hikâyeye yansıyan yüzünü keşfetmeyi amaçlıyor. Çalışmasına, devrin tarihi, sosyal, siyasi, düşünsel ve edebi ortamını irdelemekle başlayan Ceyhan, ardından dönemin hikâyelerindeki sosyal ve bireysel temalara ve hikâye türlerine odaklanıyor. Ceyhan’ın kaynak taramalarıyla meydana getirdiği incelemesi, edebi bir tür olan hikâyenin, zamanın ruhuna nasıl tercüman olabildiğini göstermesiyle de ilgi çekiyor. ERZURUM: BİR İPEKYOLU ŞEHRİ Hazırlayan: Muzaffer Taşyürek, Birey Yayıncılık, şehir, 143 sayfa Muzaffer Taşyürek’in 35 yıllık öğretmenliğinin deneyimleriyle kaleme aldığı ‘Erzurum’, şehri tarihi, kültürel, edebi ve coğrafik yönleriyle anlatıyor. Taşyürek, Erzurum Kongresi’nin 90. yılı anısına hazırladığı çalışması için, anılarını yazan isimlerin kitaplarından ve tanıklıklardan da yararlanmış. Bir İpek Yolu şehri olarak Erzurum; Birinci Dünya Savaşı sırasında Erzurum; edebiyatçıların gözünden Erzurum; Milli Mücadele zamanında Erzurum ve hatıralarda Erzurum Kongresi’nin açılışı, kitapta anlatılan konulardan birkaçı. Kitap, Erzurum’un kendine has özelliklerini anlatırken, şehrin Türkiye tarihinde üstlenmiş olduğu önemli rolü de yeniden hatırlatıyor. BÜYÜK ÇÖZÜLME Francis Fukuyama, Çeviren: Hasan Kaya, Profil Yayıncılık, siyaset, 455 sayfa ‘İnsan Doğası ve Toplumsal Düzenin Yeniden Oluşturulması’, Francis Fukuyama’nın ‘Büyük Çözülme’ adlı kitabının alt başlığı. Günümüzde boşanma, suç, uyuşturucu bağımlılığı ve toplumsal kargaşanın neden bu kadar artmış olduğuna kafa yoran Fukuyama, çağdaş kapitalist toplumların ahlâkÓ ilişkilere yönelik sorunlarının, ekonomik ilişkinin yapısında yatmadığını savunuyor. Yazara göre sorun, teknolojide ve teknolojik değişimde yatmaktadır. Günümüz kapitalist toplumlarının yaşadığı ahlâhÓ çözülmeyi tasvir ederek kitabına başlayan Fukuyama, bu çözülmenin nasıl sona erdirileceğini ya da kendisinin tabiriyle “büyük yeniden yapılanma”nın mümkün olup olmadığını araştırıyor. SİYAH KUĞU PARKI David Mitchell, Çeviren: Bilge Gündüz, Doğan Kitapçılık, roman, 427 sayfa İngiliz edebiyatının ünlü isimlerinden David Mitchell ‘Siyah Kuğu Parkı’nda, baş kahramanı Jason Taylor’ın sancılı büyüme sürecini hikâye ediyor. İngiltere’de bir kasaba olan Siyah Kuğu Parkı’nda yaşayan on üç yaşındaki Taylor, yetişkinliğin sıkıntılarıyla yüz yüze gelir. Fakat ülkede, Falkland Savaşı’nın beraberinde getirdiği huzursuz ortam ile anne-babasının çıkmaza giren evliliği, Jason’ın kendi içine kapanmasına neden olur. Jason’ın hayallerle dolu bu zengin dünyasında, gerçek hayattaki sıkıntılar tümden aşılmıştır. Fakat kısa bir süre sonra Jason, fantastik ve mutluluk dolu hayal dünyasının, acımasız, katı gerçek dünya tarafından ele geçirildiğini görecektir. YAZININ SIFIR DERECESİ/ YENİ ELEŞTİREL DENEMELER Roland Barthes, Çeviren: Tahsin Yücel, Yapı Kredi Yayınları, deneme, 169 sayfa 1953’te yayımlanan ‘Yazının Sıfır Derecesi’, Roland Barthes’in ilk kitabı. Burada biçim, roman yazını, yazar-toplum ilişkisi ve yazınsal dil gibi konuları ele alan Barthes, denemenin sınırlarını zorlaması, yeni bir bakış açısı geliştirmesi ve kendine has üslubuyla, Fransız yazınına başarılı bir ilk adım atmıştı. Bu baskıda yer alan diğer kitap ‘Yeni Eleştirel Denemeler’ ise, Barthes’ın 1961-1971 yılları arasında çeşitli dergilerde yayımlanmış sekiz denemesini okurla buluşturuyor. Bu denemelerinde Barthes, Chateaubriand, Pierre Loti, Jules Verne, Flaubert ve Proust gibi yazarların sanatlarına ilişkin görüşlerini anlatıyor. CAM EV Rachel Caine, Çeviren: Yeliz Üslü, Artemis Yayınları, roman, 324 sayfa Rachel Caine, ‘Morganville Vampirleri’, ‘Weather Warden’ ve ‘Outcast Season’ serilerinin yazarı. Caine, ‘Morganville Vampirleri’nin birinci cildi olan ‘Cam Ev’de, baş kahramanı Claire Denvers ve arkadaşlarının vampirlerle kıyasıya mücadelesini hikâye ediyor. Küçük bir üniversite kasabası olan Teksas’a bağlı Morganville’de yaşayan Denvers, yurt yaşantısından bıktığı için eski bir evde kendine bir oda bulur. Fakat Denvers için tehlikeli olabilecek kişiler, bu evde pek bir yaşam belirtisi göstermeyen arkadaşları değildir. Asıl tehlike, Morganville’in üzerine bir karabasan gibi çöken ve kasabayı kan gölüne çevirmek için fırsat kollayan şeytansı vampirlerdir. CİNSEL İSTİSMAR Sedat Topçu, Phoenix Yayınları, psikoloji, 382 sayfa Klinik psikoloji profesörü Sedat Topçu ‘Cinsel İstismar’da, çocukların ve gençlerin cinsel istismarı, pedofili, ensest, engellilerin cinsel istismarı ve internet yoluyla cinsel istismar konularını kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Geniş okuyucu kesimlerini hedefleyerek çalışmasını kaleme alan Topçu’nun, nitelikli bir kılavuz eser olarak tanımlanabilecek eseri, kolay anlaşılır anlatım tarzıyla psikolojik kavramları açıklıyor. Hızla artan cinsel istismar sorunu düşünüldüğünde, Topçu’nun çalışmasının, konuyu bilimsel tartışmaya açması, zihinleri konu üzerinde düşünmeye davet etmesi ve sorunun ne denli vahim olduğunu gözler önüne sermesiyle önemli bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz. DÜŞ AĞACI Özer Aykut, Artshop Yayınları, şiir, 48 sayfa 1973 doğumlu Özer Aykut’un ilk kitabı, 2007 yılında ‘Karantina’ adıyla yayımlanmıştı. Kendisi ayrıca, İzlek dergisini çıkaran ekibin içinde, 1994 yılından derginin son sayısına kadar yer almış. Aykut’un elimizdeki ikinci kitabı ‘Düş Ağacı’ ise, onun kendine has üslubunun ve dili özenli, tasarruflu kullanışının yeni örneklerini bir araya getiriyor. Kitaptan bir alıntı: “Ağrıyan yerini tutar ya âdemoğlu, // Sen özlem diye elini götürünce/ Yazıya, yazdığının,/ Sözcük anlamının ötesinde,/ Yüreğini sıkan duyguyu tutmak/ İsterdim ellerimle. // Gayri ihtiyari elim göğsümde/ Okuyorum yazdıklarını.” ZOR ETKİLEŞİMLERİ YÖNETMEK Çeviren: Melis İnan, Optimist Yayınları, iş dünyası, 101 sayfa ‘Zor Etkileşimleri Yönetmek’, kendini çapraşık bir değiş tokuş ya da konuşmanın içinde bulanların, sıkıntıdan kaçmak yerine, bunu yaratıcı bir sürece nasıl dönüştürülebileceğine odaklanıyor. Bilindiği gibi bu sorun, insanların hayal kırıklığı, sıkıntı ve kızgınlık gibi duygularla karşı karşıya gelmelerine neden oluyor. Kişiler arasındaki söz konusu olumsuz iletişimi tersine döndürmeyi, bunu ilişkiyi güçlendirecek bir fırsata dönüştürmeyi amaçlayan çalışma, zor etkileşimlerin neye yol açtıklarını anlatıyor; bunların nasıl yönetilebileceği konusunda önerilerde bulunuyor. ÇAĞDAŞ ROMANYA ŞİİRİ Hazırlayan: Adnan Özer ve Kemal Küçükgedik, Özgür Yayınları, antoloji, 112 sayfa ‘Çağdaş Romanya Şiiri’, Vasile Aleksandri’den Mihay Eminesku’ya, George Coşbuc’tan Tudor Arghezi’ye ve Anatol Bakonski’ye, çağdaş Rumen şiirinin önde gelen isimlerinin seçme şiirlerinden oluşuyor. Nina Cassian’ın antolojide yer alan ‘Bir Yaşa Yazgı’ şiiri şöyle: “Önemli olan şudur ki/ Her gün doğum günün olsun,/ Ve her ânın dolu,/ Bilgine bilgi katsın. // Önemli olan şudur ki/ Sevgiye bürün/ Bakışların renge değdiğinde/ Alev gibi yansın. // Önemli olan şudur ki/ Yaşamdan kor maden gibi geç/ Ve daima ‘hazırım’ de/ On sekiz ve altmış yaşında” KÜRT MESELESİ Mahir Kaynak, Söyleşi: Cem Küçük, Profil Yayıncılık, siyaset, 153 sayfa ‘Kürt Meselesi’, Mahir Kaynak’la gerçekleştirilen uzun soluklu bir söyleşinin ürünü. Cem Küçük’ün yaptığı bu söyleşilerde Kaynak, Kürt sorununun ortaya çıkmasına neden olan etkenleri irdeliyor ve meselenin nasıl çözüme kavuşturulacağına dair önerilerde bulunuyor. Kaynak bunu yaparken, Ergenekon ve “derin devlet” yapılanması, ABD’nin önemli bir aktör olarak dünya çapında yürüttüğü faaliyetler, küresel finans krizi ve dünyanın yeni ekonomisi, 29 Mart yerel seçimlerinden sonra oluşan yeni siyasi denge, dış politika ve dünyada meydana gelen son olayları da yorumluyor. KEJEMARIA Sultan Su Esen, Kanguru Yayınları, öykü, 127 sayfa ‘Yürek Kıpırtıları’ şiir kitabı ve öykü türünde kaleme aldığı ‘Gâvur Köyün Boranı’, Sultan Su Esen’in daha önce yayımlanmış kitapları. Esen’in iki bölüme ayırdığı ‘KejeMaria’ adlı elimizdeki kitabı ise on üç öyküden oluşuyor. Masalsı bir üslupla kaleme alınan bu öykülerin bir diğer özelliği, fantastik/ gerçeküstü nitelikler barındırmaları. Esen’in kitaba adını veren öyküsü ise, bir Romen kızı olan Maria’nın, Türkiye’de yaşadığı hayal kırıklığını anlatıyor. Dilini ve kültürünü bilmediği farklı bir topluma ayak basmış olan Maria, bu coğrafyanın töre anlayışının hedefi haline gelecektir. *** Filozofların prensi Say Yayınları’nın Fikir Mimarları dizisi, kültür tarihimizin çok önemli isimlerinden biri olan İbn Sînâ kitabı ile buluşturuyor bizi. Batılıların ‘Avicenna’ dedikleri, Şeyh el-reis unvanlı İbn Sînâ’nın yaşamı ve bilim serüveni hakkındaki bu çalışmayı gerçekleştiren Hüseyin Gazi Topdemir, Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Felsefe Bölümü Bilim Tarihi Anabilim Dalı profesörlerinden. Daha önce de Fikir Mimarları dizisinin Fârâbi kitabını hazırlamış. Kitap önsöz, kaynakça ve dizin dışında üç bölümden oluşuyor: ‘İbn Sînâ’nın Yaşamı ve Yapıtları’, ‘Şeyh El Reis: Bilim Takdir Edilmediği Yerden Göçer’ ve her biri farklı kişilerce günümüz Türkçesine aktarılmış metinlerden oluşan ‘İbn Sînâ’nın Yapıtlarından Seçmeler’ . İbn Sînâ, elli yedi yıllık ömrünü 1037’de tamamlayana dek önemli disiplinlerde ve bilim alanında, döneminin algısını, uzakgörüsünü aşan bir tutumla karşımıza çıkar. Oluşturduğu çokdisiplinli bilimsel ve felsefi yaklaşımlarla disiplinlerarası etkileşimin nüvesini de oluşturur. ‘Filozofların prensi’ olarak da anılan bilgin, sadece Doğu ile Batı arasında bir köprü oluşturmakla kalmaz, kendi felsefi sistematiğini kurarak Batılı bilginlere esin kaynağı da olur. Felsefenin bugün de geçerli bazı temel sorunsallarına değinir. Astronomi, matematik, fizik, kimya, tıp ve müzik alanlarında da çalışmalar yapar. Yaşamöyküsü hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olduğumuz ender bilginlerdendir İbn Sînâ. 980 Buhara doğumludur. İyi bir eğitim almıştır ve yüksek bir bürokratın oğludur. Yaşamı boyunca bilimle uğraşmanın yanı sıra önemli devlet görevlerinde de bulunmuştur. Tavizsiz ve ilkeli herkes gibi o da çok yer değiştirmek zorunda kalmış, aynı nedenlerle düşman da kazanmıştır. Ancak düşünülenin aksine bu onun, döneminin önemli bilim insanlarıyla buluşmasını sağlamıştır. İbn Sînâ’nın bugün hâlâ okunabilir oluşu, kendine has olanı, özgün ve öznel yaklaşımlarla, şaşırtıcı biçimlerde sunmasından da kaynaklanır. Bu anlamda, İbn Sînâ kitabı, ana hatlarıyla olsa bile, bu eserlerle ilgili bütünlüklü bir tablo ortaya koymaktadır. Platon, Aristoteles ve Yeni Platonculuğun temsilcisi Plotino’nun görüşlerine dayanan usçu bir felsefe geliştirmiştir İbn Sînâ. Getirdiği yeniliklerle Fârâbî’den sonra İslam dünyasının ikinci büyük temsilcisidir. İbn Sînâ’nın önemli bir özelliği de problemleri özgül ve özgün koşullarıyla değerlendirmiş olmasıdır ki Batı dünyası, bu yaklaşımı ancak 18. yüzyıldan sonra benimseyecektir. Asuman Susam İBN SÎNÂ Doğunun Sönmeyen Yıldızı Hazırlayan: Hüseyin Gazi Topdemir, Say Yayınları, 2009 *** Yazmak: Bir varoluş biçimi Erendiz Atasü’nün yazı serüveni ile yaşamöyküsünü gözden geçirdiğimizde, bir tutkunun izlerinin onu hep sarmaladığını görmek mümkün. Denemelerini/incelemelerini okuyunca bunların bir bir ifade edildiğini, dahası, kendi iç coğrafyasının yansımalarını bulduğumu söyleyebilirim. Erendiz Atasü’nün Kadınlar da Vardır (1983) diyerek başlayan yazarlık serüveni, kadın varlığını ve edebiyatını somutlaştırarak sürer izleyen kitaplarında. Bunun özellikle yazı/n boyutuna ilişkin boyutlarını Erendiz Atasü’nün Bilinçle Beden Arasında Uzaklık adıyla yayımlanan denemeler ve incelemeler bireşiminde toplu halde görme ve okuma olanağına kavuştuk. Atasü bu kitabındaki yazılarında kısaca yazının feminist ayağını eleştirel bir söylemle inşa ediyor. Türkçe edebiyat dünyasında kadın ve erkek yazarların bedenselliği metin düzleminde nasıl yansıttıklarını eleştirel bir perspektifle çözümleyen Atasü ‘Beden ve Metin 20. Yüzyıl Türk Roman ve Öyküsünde Kadın Bedenine Yaklaşımlar’ yazısında, hem ataerkil olarak gördüğü (erkek) yazarları hem de mahcubiyet ve cesaret arasında salınan kadın yazarları ele almıştır. Öyküleri ve romanlarıyla Türkçe edebiyat dünyasına kadın yazar olma sorunsalı üzerine yeni bir boyut kazandıran Erendiz Atasü bunu yaparken yazarlığında kadınlığının temel bir etmen olduğunun bilinci ile hem bedenin kendisinin hem de metinsel karşılıklarının sorunlu olduğunu ifade ettiği kendi yapıtları üzerine de çoğu yazarda görmediğimiz bir nesnellikle eğilmiştir. Feminist eleştirinin cinsiyetler arasındaki ezme-ezilme ilişkisinin eleştiri açısından doğurduğu sonuçlara duyarlı olan her tür eleştiriye verilmesi gereken isim olduğunu da hatırlamak gerekir Atasü’nün metinler bireşiminin söylemini kavrama ediminde. Tıpkı Yaşar Kemal’in Meryemce’sinin, Fakir Baykurt’un Irazca’sının cinselliksiz yaşlı kadınlar olmalarının temel nedenlerini açıkladığı satırlarda olduğu gibi.Yazar burada ataerkil kültür tarafından biçimlendirilmiş algılama pratiklerinin düşünsel temellerini ve metodolojik ilkelerini reddeder. Atasü’nün satır aralarında bir buğu gibi dolaşmanın neticesi mahcubiyet ve cesaret arasında kadın olma deneyimiyle kadın olarak okuma etkinliği arasında kurduğu bağ, edebiyattaki kadın karakterleri yorumlama, kadın imgelerini sorgulama, metinlerin dillerindeki cinsiyetçi öğeleri saptama, kimi yazarların bakış açılarındaki tek yanlılıklara dikkat çekme ve kadın yazarların yapıtlarını yeniden değerlendirme yolundaki çabalarına meşruluk kazandırır. Asım Öz BİLİNÇLE BEDEN ARASINDA UZAKLIK Erendiz Atasü, Everest Yayınları, 2009, 245 sayfa.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.