Erzurum Güncel - Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Genel Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, kürtajın, bir aile planlaması yöntemi olmadığını bildirdi. Prof. Dr. İtil, yazılı açıklamasında, istenmeyen gebeliklerin önlenemediği, modern aile planlaması yöntemlerinin uygulanamadığı durumlarda kürtaja başvurulduğunu belirtti. SEZARYEN KİMİ ZAMAN KURTARICI Sezaryenin, tıbbi gereklilik halinde anne ve bebek yaşamını kurtarıcı bir operasyon olduğunu bildiren Prof. Dr. İtil, tıbbi gereklilik dışında sezaryenin önlenmesi için tüm dünyada çalışmaların sürdüğünü ifade etti. Prof. Dr. İtil, dünyada ve Türkiye’de sezaryen oranlarında artış görüldüğünü kaydederek, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği yüzde 15’lik sezaryen oranlarının hemen hemen hiçbir ülkede tutturulamadığını ileri sürdü. İSTEĞE BAĞLI DÜŞÜK KANUNA BAĞLI Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) 2009 yılı sağlık raporunda, OECD ülkeleri arasında ortalama sezaryen oranın yüzde 25,7 olduğunu ifade eden Prof. Dr. İtil, Türkiye’nin, İtalya ve Meksika ile yüzde 40 ve üstüyle en yüksek sezaryen oranlarına sahip ülkeler arasında yer aldığını bildirdi. Prof. Dr. İtil, ”kürtajın, bir aile planlaması yöntemi olmadığını” vurgulayarak, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi ve gerektiğinde güvenli düşüğün sağlanabilmesiyle kürtaj oranlarının belirgin şekilde düştüğünü belirtti. TJOD Genel Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, Türkiye’deki sezaryen oranlarının düşürülmesi için ”ebe doğumlarının artırılması, gebe okullarının yaygınlaştırılması, medya kampanyaları, ağrısız doğumun yaygınlaştırılması ve hekimin malpraktis korkusunun azaltılması” gibi önlemlerin alınabileceğini sıraladı. Türkiye’de isteğe bağlı düşük uygulamasının ”Nüfus Planlaması Kanunu”na göre yapıldığını da hatırlatan Prof. Dr. İtil, 10 haftaya kadar olan gebeliklerin isteğe bağlı sonlandırılabildiğini ancak daha sonrası için doktor tavsiyesinin gerektiğini bildirdi.