Kahramanlar meydana çıktı darbeciler hüsrana uğradı
15 Temmuz’da sokaklara çıkıp, darbecilere karşı direnen vatandaşlar destan yazdı. Canları pahasına demokrasiye sahip çıkanların fedakarlıkları, hain kalkışmanın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hiç unutulmadı. KARAR, kahramanların yaptıklarını derledi.
Erzurum Güncel- Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla meydanlara çıkan vatandaşlar, unutulmayacak bir demokrasi zaferi kazandı. Canları pahasına cuntanın paletleri, kurşunları ve bombalarına göğüs geren kahramanlar, kalkışmanın 22 saatte bastırılmasını sağladı. KARAR, 249 şehit ve 2 bin 193 gazi verilen o karanlık gecede yaptığı fedakarlıklarla isimlerini Türkiye’nin demokrasi tarihine yazdıran vatandaşlardan bazılarının hikayelerini kaleme aldı.
KOŞAR ADIM ŞEHADETE
Şehit Astsubay Ömer Halisdemir, görevli olduğu Silopi’den kalkıp Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmeye gelen darbeci general Semih Terzi’yi gözünü kırpmadan öldürerek, darbe girişiminin seyrini değiştirdi. Hain kalkışmanın kritik anlarında Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zeki Aksakallı, en güvendiği askerlerinden Halisdemir’i arayarak “Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Semih Terzi darbeye teşebbüs eyleminin içinde yer alan bir vatan haini. Kesinlikle karargahın komutasını ona bırakma. Bu işin sonunda şehadet var” emrini verdi. Halisdemir de emri “Emredersiniz komutanım” diyerek kabul etti. Halisdemir, dikkat çekmeden Terzi’yi karşılayanların arasına karıştı. Karargah binasına çok kısa bir mesafe kala Terzi’nin sağ tarafından yaklaşan Halisdemir, beylik tabancasını çıkartarak Terzi’ye ateş etti. Halisdemir, ağaçlık alana doğru koşarken şehit edildi. Terzi’nin ölümü, 15 Temmuz’un kırılma anlarından biri oldu. Terzi’nin gidişiyle başsız kalan darbeci tim, ümitsizliğe düşerek saf değiştirmek zorunda kaldı. Türkiye, şehidinin fedakarlığını hiçibr zaman unutmadı, ismini ve anılarını her daim yaşattı.
İLK KURŞUN ASTSUBAYDAN
Genelkurmay Karargahı’nda Özel Kuvvetler mensubu darbeci askerlerce derdest edilen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’ın koruma astsubayı Bülent Aydın, 15 Temmuz’un ilk şehidi. Aydın, Genelkurmay’da komutanları rehin alan darbeci time karşı koyduğu sırada kurşun yağmuruna tutularak şehit edildi. Kahraman şehit Aydın’ın eşi Şahnaz Aydın, kocasının fedakarlığını şöyle anlatıyor: “Gururla söylüyorum, darbenin ilk müdahale edeni, ilk şehidi, ilk kahramanı, ilk Hasan Tahsin’i eşim Bülent Aydın’dır.”
ÖMER’İ ALNINDAN ÖPTÜM
Cunta yönetiminin etkisiz hale getirmeyi planladığı isimlerin başında Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı geliyordu. Aksakallı’nın Ankara Gazi Orduevi çıkışında zorla alınarak darbenin yönetim merkezi Akıncı Üssü’ne getirilmesi için eski Albay Fatih Yarımbaş, Cengiz Atak, Efrail Saltabaş, Ümit Şeker ve Hasan Saltan görevlendirildi. Söz konusu şüpheliler, orduevi çıkışında eşiyle birlikte siyah bir araca binen Aksakallı’yı takip etti. Önüne geçtikleri Aksakallı’yı araçlarına bindirmeye çalıştılar. Yarımbaş’ı tekmeyle deviren Aksakallı, olay yerinden uzaklaştı ve o gece emrindeki askerlere verdiği emirlerle kalkışmanın önlenmesine büyük katkı sağladı. Sabah saatlerinde Özel Kuvvetler’e giden Aksakallı “Şehidimiz Ömer Halisdemir cansız yatıyordu. Üzerinde bir örtü vardı. Örtüyü kaldırdım ve alnından öptüm” dedi.
KOMUTA ÜMİT PAŞA’DA
Şu an Genelkurmay 2’nci Başkanı olan Orgeneral Ümit Dündar, kalkışmanın ilk saatlerinde “1’inci Ordu Komutanı” sıfatıyla canlı yayına bağlanarak askerlere “Kışlanıza dönün” çağrısı yaptı. Dündar, Orgeneral Hulusi Akar’ın cuntanın elinde olması nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Genelkurmay Başkanlığı’na vekalet etti. Dündar Paşa, Valilikle koordineli çalışıp darbecilere karşı dik bir duruş sergiledi.
KAHRAMAN CİZRE HALKI
Gözü dönen cunta, Şırnak’ta terörle mücadele eden komandoları Ankara’ya sevk ederek kontrolü kaybetmemeyi planlıyordu. Bu amaçla dönemin Çakırsöğüt Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan, yaklaşık 400 komandoyla kışladan çıkarak Cizre istikametine hareket etti. Cizre halkı, kontrol noktasında polise destek vererek komandoların Ankara’ya götürülmesini engelledi. O komandolar Ankara’ya ulaşsaydı darbeciler büyük bir güç elde edecekti.
4 HAİNE TEK BAŞINA DİRENDİ
Darbe girişimi gecesi saat 23.00 sıralarında cuntacı eski binbaşılar Cevdet Serbest, Ali Kahya, Zeyit Karagöz ile eski Yüzbaşı Gökhan Akdağ, Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanı olarak görev yapan Tümgeneral Ali Doğan İnce’yi kaçırmak için araçla general/amiral lojmanları nizamiyesine geldi. Girişte nöbet tutan Uzman Çavuş Erdal Anbarcı, darbeci askerlere neden geldiklerini sorup içeri almadı. “Tümgeneral Ali Doğan İnce’yi bize vereceksin. Onun işini bitireceğiz” diyen darbeciler ile Anbarcı arasında tartışma yaşandı. Darbecilerin kurşunlarının hedefi olan Anbarcı ağır yaralandı. Anbarcı’nın yardımına koşan nöbetçi er Müslüm Uzun, 4 darbeci askerle tek başına çatışmaya girdi. Uzun’la baş edemeyeceklerini anlayan saldırganlar, geldikleri aracı olay yerinde bırakarak kaçıp gitti.
OĞLUYLA KÖPRÜYE KOŞTU
Kuruluşundan beri AK Parti’nin seçim kampanyalarını yürüten reklamcı Erol Olçok ile 16 yaşındaki oğlu Abdullah Olçok, gittikleri 15 Temmuz Şehitler Köprüsü FETÖ’cü hainlerin kurşunlarıyla şehit oldu. Cenaze töreninde “Erol benim bir yol arkadaşımdı, Abdullah pırlanta bir yavrumuzdu” diyen Erdoğan, gözyaşlarına hakim olamadı. Boğaziçi Köprüsü’nde Erol Olçok’la birlikte yürüyen Ayten Demir, Olçok’un kalabalığa sürekli moral verdiğini belirterek, şunları aktardı: “Erol Bey Kısıklı yerine köprüye doğru yürümemiz gerektiğini ve en önemli noktanın orası olduğunu kalabalığa söyleyince hep birlikte oraya doğru yürümeye başladık. Kol kola kenetlenerek yürüyen gençlerin önünde adeta pervane olmuşcasına, ‘Yürüyün arkadaşlar, yürüyün. Allah bizimle. Milyonlar geliyor arkanızdan’ diyerek herkesin kenetlenmesini sağladı.”
HELİKOPTERE KARŞI TABANCA
FETÖ’cülerin saldırı düzenleyip işgal etme çabasında olduğu kritik kurumların başında MİT Müsteşarlığı geliyordu. Güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedilen görüntülerden Kobra helikopterlerin MİT karargahını yaylım ateşine tuttuğu görülüyordu. Buna karşılık silahlarına davranan MİT görevlileri, saldırıyı geri püskürtmeyi başardı. Darbecilere direnen 351 MİT görevlisi gösterdikleri üstün gayret nedeniyle başarı belgesiyle taltif edildi.
HAİNLER EN YAKINDAYMIŞ
Rehin alınan komuta kademesine ilk darbeyi emir subayı, özel kalem müdürü ve koruma astsubayı gibi en yakınlarındakiler vurdu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın yaveri eski Yarbay Levent Türkkan ve özel kalem müdürü eski Albay Ramazan Gözel, Orgeneral Yaşar Güler’in emir subayı eski Binbaşı Mehmet Akkurt ve özel kalem müdürü eski Yarbay Bünyamin Tuner, Orgeneral Abidin Ünal’ın koruma astsubayı Mustafa Turgay, emekli Orgeneral Galip Mendi’nin emir subayı Murat Yılmaz, darbecilerle birlikte hareket etti. Türkkan “Ben fakir bir ailenin çocuğuyum. Fetullah Gülen cemaati ile ilk defa ortaokul döneminde tanıştım. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Okulda matematikten 9 almışlığım yoktur” diye konuştu. İtiraflarına şöyle devam etti: “5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. 1989’da Işıklar Askeri Lisesi’nin sınavlarına girdim. Abilerim, sınavdan önceki gece soruları getirip bana verdiler. Liseyi kazandım. Genelkurmay’da emir subaylığı görevine getirildikten sonra cemaat adına verilen görevleri yerine getirmeye başladım. Necdet Özel Paşa’yı dinleme cihazıyla sürekli dinliyorduk. Cihazı Türk Telekom’da çalışan ‘Abi’ verdi. Haftada bir cihazları götürüp veriyordum. Özel, Akar Paşa ve Güler Paşa döneminde dinleme yapıldı.”
ÇILGINLIK DEĞİL VATAN AŞKI
Eşinin kamyonetini ilk kez kullanan Şerif Boz ve komşusu, Taksim’e çıkarak darbecilere direndi. Sabri Ünal ise iki tankın altına girdi. Kahramanlar yaptıklarını şöyle anlattı: Çılgınlık değil, vatan ve bayrak aşkı.
Taksim Meydanı’nda düzenlenen demokrasi nöbetine kamyonetle giden 51 yaşındaki Şerife Boz ile komşusu Sema Tutar’ın fotoğrafı, günlerce konuşuldu. Boz’u kamyon kullanırken gösteren fotoğraf, darbe karşıtlığının simgelerinden biri haline geldi. Boz, o fotoğrafın hikayesini şöyle anlattı: “Eşim hafriyat işi yapıyor, kapıda kamyonumuz vardı. Aradım ‘Kamyonu alıp geliyorum’ dedim. E sınıfı ehliyetim yok ama kamyon kullanabiliyorum. Çocuklarımı, torunlarımı, mahalledekileri topladım. Daha önce hiç trafikte kamyon kullanmamıştım ama Allah bana güç verdi. Vatan aşkıyla, bayrak aşkıyla gittim. Eşim kamyonu almak için Taksim’de yanıma geldi. Onu arabadan ittim, tekrar direksiyona geçtim. Tekbirlerle, kornalarla alanda gezdim. İnsanlar beni görünce kamyonun yanına geldi.”
Üsküdar’da güvenlik kamerasının kaydettiği görüntüler ise vatanseverlik duygusunun insana neler yaptırdığını ortaya koydu. Kayıtlara göre Sabri Ünal, hızla ilerleyen tankların önüne atlıyordu. Üzerinden durdurmaya çalıştığı iki tank geçen Ünal “Herkes iki tankın altından nasıl geçtiğime şaşırıp, çılgın mısın diye sordu. O gece yaptığımız çılgınlık değil vatan ve millet aşkıydı” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı’nın kahramanlığından bahsettiği Ünal “Tanksavar Sabri” lakabını aldı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.