"Kalp hastalıkları kadınlar ve aileleri için bir tehdittir"
Tüm dünyada kalp hastalıklarının kadınlar ve aileleri için bir tehdit olduğunu belirterek, farkındalık oluşturmanın ve primer korunmanın en önemli tedavi yöntemi olduğunu bildirdi.
Erzurum Güncel- Keser, yaptığı açıklamada, kardiovasküler hastalıklar ve özellikle koroner arter hastalığının (KAH) tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadınlarda bir numaralı ölüm sebebi olduğunu hatırlattı.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte kadınlarda kalp hastalıklarından ölüm oranın da arttığını kaydeden Keser, "Bu durum gelir düzeyinden bağımsız olarak tüm kadınları etkilemektedir. Kadınların pek çoğu meme kanserini kendileri için birinci tehdit olarak görmekte ve sadece 5 kadından bir tanesi kalp hastalığının kendisi için tehdit olduğunu düşünmektedir. Unutulmamalıdır ki 25 kadından bir tanesi kanserden 2 kadından bir tanesi kalp hastalıklarından ölmektedir. Kadınlar yıllık meme muayene ve kontrollerini yaptırırken maalesef kan basıncı ve kolesterol değerlerinin farkında olmamaktadır. Oysa farkındalık yaratarak kalp hastalıklarından korunmak en önemli tedavi yöntemidir." ifadelerini kullandı.
Erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlarda kalp hastalıklarının 10 yıl daha geç ortaya çıktığını anlatan Keser, bu hastalıkların sıklıkla menopozu izleyen dönemde kendisini gösterdiğine ve kalp hastalıklarına yol açan risk faktörlerinin östrojenin çekilmesi ile birlikte katlanarak arttığına vurgu yaptı.
Keser, kadınların çalışma hayatına aktif katılımları ile fiziksel aktivitelerinin azaldığını ve fast-food ve restoranlarda yemek tüketimleri arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla da kilo alma ve obezite sıklığı artmaktadır. Obezite tip II diabet riskini artırmakta ve erkeklerde KAH riskini 2-3 kat artırırken kadınlarda 7 kat artırmaktadır. Maalesef alınan tüm önlemlere rağmen kadınlarda sigara içme oranı artmaktadır. Kadınlarda kalp krizlerinin yarıdan fazlası sigara ile ilgilidir. Erkeklerde 35 yaş altında hipertansiyon kadınlara göre daha sıktır. Her iki cinste yaşla birlikte hipertansiyon sıklığı artmaktayken 45-54 yaşından sonra artış hızı kadınlarda erkeklere göre daha fazla olmaktadır. 65 yaşından sonra erkeklere kıyasla daha fazla kadın hipertansiftir ve sıklık yüzde 75'lere kadar yükselmektedir. Menopozdan 6 ay önce total –Kolesterol ve LDL-Kolesterol düzeyleri ortalama artmaktadır. Menapozdan 2 yıl önce HDL-Kolesterol düzeyleri yavaş yavaş düşmektedir."
Bütün bu olumsuz risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle kadınların daha narin olan damar yapısının ciddi hasara uğradığını ifade eden Keser, "Kadınlarda kalp hastalıklarına yönelik semptomlar atipik olabilmektedir.Göğüs ağrısının yanı sıra yorgunluk ve nefes darlığı da kadınlarda önemli bir belirtidir. Ancak bu müphem bulgular tanıyı zorlaştırmaktadır. Kadınlar kalp hastalıklarına ait şikayetlerinin farkında olmadıkları için hastaneye geç müracaat etmekte ve tanı ve tedavi gecikmektedir.Daha da ötesi ilk semptom olarak kardiak arrest kadınlarda erkeklere göre daha sık olabilmektedir Ani kardiak ölüm görülen kadınların 2/3’ünde öncesinde herhangi bir şikayet bulunmamaktadır. Kadınların evde ölüm oranları (yüzde 13) erkeklerden daha yüksektir (yüzde 7).Tüm dünyada kalp hastalıkları kadınlar ve aileleri için bir tehdittir. Farkındalık yaratmak ve primer korunma en önemli tedavi yöntemi olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Keser, kadınlarda kalp hastalıklarının çok önemli sosyal ve ekonomik etkileri olması nedeniyle toplumda ve sağlık profesyonelleri arasında farkındalık yaratmak için yoğun çaba gösterilmesi gerektiğini, ancak bu yolla bu sessiz epidemiyi durduracak önlemler alınabileceğini kaydetti.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.